• Sonuç bulunamadı

4.2. Vize Serbestisi Süreci

4.2.4. Türkiye-AB Ortaklık Hukuku

“Türkiye-AB Ortaklık Hukuku” kavramı Ankara Anlaşması’nı ve Katma Protokolü, Ortaklık Konsey kararlarını ve Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın ilgili kararlarını içermektedir. 1963 yılında ekonomik ve ticari ilişkileri artırmak amacıyla Türkiye ile AET arasında Ankara Anlaşması imzalanmış, 1970’te ise taraflar arasında protokol imzalanarak daha detaylı kurallar getirilmiştir. Katma Protokol’ün 36. maddesi Türkiye ile AET arasında işçilere 1986’ya kadar serbest dolaşım hakkını

377 Zeynep Özler, “Breaking The Vicious Circle in EU-Turkey Relations: Visa Negotiations”, Turkish

Policy Quartetly, Cilt 11, Sayı 1, 2012, s.2.

378Zeynep Özler-İlke Toygür, “Vizesiz Seyahat: AB Dış Politika Aracı Olarak İşliyor Mu?”,

https://www.ikv.org.tr/images/upload/data/files/35-zeynep_ozler_vizesiz_seyahat__mayis_2011_.pdf,

(18.05.19), s.1.

düzenlemiştir.380 1986 yılında işçilere serbest dolaşım hakkı verilmese de taraflar ‘servis sunma’ hakkı üzerinde mutabakata varmışlardır. Katma Protokol’ün 41. maddesinin 1.fıkrası (standstill hükmü), üye devletlere hizmet sunmak (veya almak) ya da iş kurmak amacıyla üye ülkelerine anlaşmaya taraf ülke vatandaşlarına uygulanan koşulların ağırlaştırılamayacağını açık bir şekilde ifade etmiştir.381 Bu da

Türk vatandaşlarının bu hükme göre üye devletlere girmeleri, servis sunma veya servis alma haklarının olduğunu göstermektedir.

Nitekim Avrupa Birliği Adalet Divanı, 1987’den beri verdiği kararlarda ortaklık hukukunu göz önünde bulundurmuştur. Bu kararlardan Soysal davası olarak da bilinen karar, Türk vatandaşlarının vizesiz AB’ye girebilmeleri açısından önemlidir. Divan, 19 Şubat 2009 tarihinde verdiği kararda belli Türk vatandaşlarına uygulanan vizenin haksız olduğuna hükmetmiştir.382

Soysal kararı, Katma Protokol’ün yürürlüğe girdiği tarih olan 1 Ocak 1973 tarihini baz alarak o tarihte Türkiye ile vize serbestliği bulunan ülkelere hizmet sunmak amacıyla giren Türk vatandaşlarına vize uygulanamayacağını hükme bağlamıştır.383 Bu kapsamdaki ülkeler iki gruba ayrılmaktadır. Birinci grup, o tarihte

Türkiye ile vize serbestliği bulunmasına rağmen AB’ye daha sonra katılan ülkeleri içermektedir. Avusturya, Finlandiya ve Romanya bu grubu oluşturmaktadır. İkinci grup ise AB’ye o tarihte üye olan ve Türkiye ile aralarında vize serbestliği bulunan ülkeleri kapsamaktadır. Bu grubu oluşturan Belçika, Danimarka, Almanya, İrlanda, İtalya, Hollanda, Fransa ve Birleşik Krallık, Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın Soysal davasına ilişkin verdiği karara uymak zorundadırlar.384 Burada geçen 11 ülke ile

Türkiye arasında 1970’lerde vize serbestliği bulunmasına rağmen ilk olarak Almanya’nın 1980’de aldığı Türk vatandaşlarının Almanya’ya vizesiz giremeyecekleri kararının ardından Türk vatandaşlarına vize uygulanmaya başlanmıştır. Almanya’yı Fransa’nın yanında Benelüks ülkeleri 1982 yılında takip

380 Kees Groenendijk-Elspeth Guild, a.g.e., s.10. 381 Kees Groenendijk-Elspeth Guild, a.g.e., s.11 382 Gös.yer.

383 Zeynep Özler, “Breaking The Vicious…”., s.2. 384 Kees Groenendijk-Elspeth Guild, a.g.e., s.27-29.

etmiştir.385 Bugün 28 AB üye ülkesi Türkiye’ye vize uygulamakta, Türkiye ise Geri

Kabul Anlaşması karşılığında yürütülen vize diyaloğu ile vize serbestliğini alarak vatandaşlarının yaşadıkları vize zorunluluğundan kaynaklı sorunları çözmeye çalışmaktadır.

Soysal kararı, Türk vatandaşlarının vize muafiyeti söz konusu olduğunda

Türkiye’nin elini güçlendiren bir karar olduğu için önem arz etmektedir. Bu noktada sorulması gereken, vize gerektirmeyen “servis sunma” hakkının “servis alma” hakkını da kapsayıp kapsamadığıdır. Servis sunma hakkının, servis alma hakkını da kapsaması durumunda Türkiye için son derece olumlu gelişmelerin olacağı ve kısa süreli AB üye ülkelerine giren hemen herkes, servis alma hakkını kullanarak AB’ye vizesiz girebilecektir. Bu konuda ulusal mahkemelerden Türkiye lehine yorumlanabilecek kararlar çıkmıştır. Bu örnek kararlardan biri Münih’te bulunan yerel bir mahkeme tarafından verilmiştir. İş kadını olan Canan Erdoğan, İstanbul’a giderken bağlantı uçağını kaçırmasıyla Münih’te bir gece kalmak zorunda kalmış, geceyi havaalanı dışında bulunan bir otelde geçirmek istemesine rağmen kendisine havalimanından çıkış izni verilmemiştir. Bu karara itiraz eden Erdoğan davayı kazanmıştır. Karar, “Federal Almanya Cumhuriyeti’ne üç aya kadar özellikle turizm amaçlı servis almak için gelenlerin oturma izni veya vize sahibi olması gerekmez” şeklinde açıklanmıştır.386 Geçerli bir vizeye sahip olmayan bir Türk vatandaşının

Almanya-Çek Cumhuriyet sınırında yakalanması sonucu benzer bir olay yaşanmıştır. Araba satın alma niyetiyle gelmiş olmasına rağmen gözaltına alınmasına itiraz eden Türk vatandaşının itirazını haklı bulan Cham şehri mahkemesi, Katma Protokol’ün 41. maddesinin 1. fıkrası (standstill hükmü) gereği vize gerekmediğine hükmetmiştir.387

Bu konuda beklenen Demirkan davasında karar, 23 Eylül 2013’te açıklanmıştır. Avrupa Birliği Adalet Divanı (ABAD), Türk vatandaşlarının hizmet

385 Haluk Kabaalioğlu, a.g.m., s.17-18.

386 Alexandra Stiglmayer, “Visa-Free Travel for Turkey: In Everybody’s Interest”, Turkish Policy

Quarterly, Cilt 11, Sayı 1, 2012, s.106.

alımından yararlanmak amacıyla AB üyesi bir ülkeye vize almaksızın girme hakkının bulunmadığına hükmetmiştir. Varılan bu karar, ABAD’ın daha önce verdiği liberal kararlarla çelişmektedir. Ayrıca ABAD bu kararında önceki içtihatlarını da göz ardı etmiştir. Dolayısıyla alınan karar hukuksal açıdan tatmin edici değildir.388

ABAD’ın verdiği Demirkan kararı, 19 Şubat 2009 tarihinde verilen ve Türkiye’nin umutlarını artıran Soysal kararından sonra yeşeren umutları tamamen söndürmüştür. Hukuksal yollarla hak etmesine rağmen hak ettiğini alamayan Türkiye, vize serbestisini siyasi yolla alabileceğini düşünerek Geri Kabul Anlaşması’na yönelmiştir. Burada üzerinde durulması gereken nokta, Demirkan davasında Türkiye’nin aleyhine bir çıkmasında müzakere halinde olan Geri Kabul Anlaşması’nın herhangi bir etkisinin olup olmadığıdır? Bu sorunun net cevabını bilmesek de Türkiye, en azından siyasi sürecin de tıkanmasını istemediği için Geri Kabul Anlaşması’na yoğunlaşmıştır. Hukuksal tüm yolları deneyen, vize serbestliğinin kendisine tanınmamasının Türkiye-AB ortaklık hukukuna ve Gümrük Birliği’ne aykırı olduğunu savunan Türkiye, Demirkan davası sonrası bu hakkın tanınmayacağını anlayarak Geri Kabul Anlaşması imzalamak yoluyla AB’ye vizesiz seyahat hakkı almaya çalışmaktadır.389

Bu kısımda Gümrük Birliği’nden Türkiye-AB Ortaklık Hukuku anlamında bahsetmek gerekmektedir. San Marino ve Andorra’yı saymazsak Türkiye, AB ile Gümrük Birliği olmasına rağmen AB’ye üye olmayan tek ülkedir. Bu iki ülkenin büyüklüklerini hesaba kattığımızda Türkiye ile karşılaştırılamayacakları açıktır.390

Ayrıca Türkiye’nin AB üyeliğinden önce AB ile Gümrük Birliği anlaşması imzalayan ilk AB aday ülkesi olduğunun da bilinmesi gerekir. Bu özel durum, vize

388 Ercüment Tezcan, “Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın Demirkan Kararı ve Türk Vatandaşlarının

AB Üyesi Ülkelerde Hizmet Alımı”,

http://bilig.yesevi.edu.tr/yonetim/icerik/makaleler/1184-published.pdf, (18.05.19), s.37.

389 Ercüment Tezcan, “Avrupa Birliği Adalet…”., s.60-61. 390 Haluk Kabaalioğlu, a.g.m., s.13.

zorlukları ile birleştiğinde AB ile Gümrük Birliği’ni yeniden gözden geçirip hatta yeniden müzakere edilmesi bile düşünülmelidir.391

Gümrük Birliği kurallarına göre Türkiye ile AB arasında malların serbest dolaşımı prensibi esastır. Fakat bu malları üretip satan iş adamları Schengen vizesi olmadan AB’ye girememektedirler. Vize almak uzun bir süreç gerektiğinden işadamları bazen iş toplantılarını ve iş fırsatlarını kaçırmakta, böylece uluslararası bağlantılarını kaybetmektedirler. Bundan dolayı vize zorunluluğu, iş hayatında adaletsiz bir yarışa sebep olmaktadır. Bunu gerekçe göstererek vize engelinin Gümrük Birliği’nin ruhuna aykırı olduğu söylenebilir. Vize bariyeri, Katma Protokol’ün 41. maddesi 1. fıkrasında belirtildiği gibi tarafların yeni engeller oluşturamazlar prensibine aykırıdır. Avrupalı iş adamları serbest bir şekilde veya havaalanından sadece 15 Avro ödeyerek vize alırken, Türk iş adamları vize almak için uzun süreler beklemekte ve böylece birçok iş fırsatını kaçırmaktadırlar.392

Genel olarak Gümrük Birliği’nde vize bariyeri bulunmamaktadır. Türkiye bu manada istisna konumundadır. AB aday ülke olmamalarına rağmen Andorra ve San Marino ile Gümrük Birliği anlaşmasına sahiptir ve bu iki ülke de Schengen’in beyaz listesinde yer almaktadır. Buna ek olarak, AB ile Mercosur (Güney Ortak Pazarı) arasında serbest ticaret anlaşması bulunmaktadır. 1991 yılında Arjantin, Brezilya, Uruguay ve Paraguay tarafından kurulan pazarın üye ülkeleri, AB ile serbest ticaret anlaşmasından önce Schengen’in beyaz listesine eklenmişlerdir. Gümrük birlikleri, serbest ticaret anlaşmalarından daha gelişmiş ticari işbirlikleri olmasına rağmen, Türkiye’ye vize serbestliği verilmeyip serbest ticaret anlaşması yapılan ülkelere bu ayrıcalığın tanınması, Türkiye’ye yapılan haksızlığın açık bir göstergesidir.

391 Zeynep Özler, “Breaking The Vicious…”., s.5. 392 Zeynep Özler, “Visa Politics…”, s.42.