• Sonuç bulunamadı

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.3. Türk Moda Tasarımı Sektörü

2.3.1. Türk Moda Tasarımı Sektörünün Tarihsel Gelişimi

Anadolu tarih boyunca çeşitli medeniyetlerin kurulduğu ve birçok medeniyetin geçiş yaptığı bir yer olmuştur. Dolayısıyla çok çeşitli kültürlere ev sahipliği yapmıştır. Bu kültürel birikimlerin sonucu moda sektörünün oluşması ve gelişmesi için yeterli bir kültür alt yapısı oluşmuştur.

Anadolu üç bin yıldır tekstil sanayi ve ticaretinde önde gelen bir ülkedir. Üç bin beş yüz yıl önce Hitit merkezi Kaniş’e (Kayseri civarı) Assur tekstil kervanlarının Güney Doğu Anadolu’da uğradığı kasabalar, sonraki dönemlerde tekstil sanayi ve ticaret merkezleri olarak yükselmiştir (İnalcık, 2008, s.7).

1400–1600 arası dönemde Anadolu, ürünlerini yalnızca Balkanlar’a ve Karadeniz’in kuzeyine değil, Batı ülkelerine de ihraç eden bir tekstil üretim bölgesi haline gelmiştir. Daha XIII. yüzyılda Türk halıları Suriye, Mısır ve Avrupa’ya ihraç edilen lüks mallar arasında olmuştur. Türkiye’de üretilen pahalı kemhalar ile sof kumaşı; Rus çarlarının, boyarlarının, İtalyan ve Fransız prens, prenseslerinin, İskoç piskoposlarının da aralarında bulunduğu Avrupa seçkinlerinden büyük ilgi gören lüks tekstil ürünleri haline gelmiştir. 1400 – 1600 arası dönemde, yalnızca lüks ipekliler değil, Fransa ve İtalya’da “boucassin” ya da “bocassino” diye bilinen ince pamuklular da Türkiye’den yapılan ithalat listelerinde yer almıştır. Türkiye’den Kefe, Akkerman ve Buda’ya ihraç edilen ürünler arasında, ucuz bir pamuklu türü olan kirbas gibi sıradan dokumalarda bulunmaktaydı. Ankara, ihraç ettiği değerli sofalarıyla ünlüydü. Bursa ipekli üretiminde, Aksaray, Gördes, Kula ve Uşak halı dokumacılığında uzmanlaşmıştı. Borlu, Isparta, Karaman, Tire, Menemen, Çorum, Tokat ve Kastamonu’da üretilen çok çeşitli pamuklu kumaşlar, Osmanlı İmparatorluğu’nun her tarafına gönderilmekteydi. Kısacası, Avrupa’nın makine ürünü dokumaları, Türk ürünlerini pazardan sürüp çıkarana yani XIX. yüzyıla kadar, Anadolu dünyanın en önemli tekstil üretim yerlerinden biri idi (İnalcık, 2008, s.13).

Türkiye'de Cumhuriyet Dönemi ile birlikte tekstil sektörü gelişim göstermiştir. Devlet tarafından kurulan fabrikaların sayısı artmıştır. 1923 yılı İzmir İktisat Kongresi’nde dokuma tekstilin önemi üzerinde durulmuş ve tekstil koruma altına alınmıştır. Bu kararla birlikte tekstil yatırımlarını artırmış ve tekstil üretim kapasitesi yükselişe geçmiştir. 1933- 1945 yılları arasında ekonomide görülen başarılı büyüme ve devletçilik yaklaşımı ile devletin tekstil üretim ve tüketimi içerisindeki rolü artmıştır. Bu politika uyarınca üretimin

32

tarımsal üretime bağlı tutulması nedeniyle tekstilde ilk desteklenen üretim pamuk olmuştur (Eraslan, Bakan & Kuyucu, 2008, s. 273).

1933 yılında Sümerbank kurulmuştur. Sümerbank'ın kuruluş amacı sanayi üretimini üstlenmek, Osmanlı tekstil fabrikalarını devralmak ve kamuya ait tekstil üretim tesisleri kurmaktır. 1930’ların sonuna kadar imalat sanayinde katma değerin %60’ı geleneksel el ürünlerinin küçük atölyelerde üretilmesi yoluyla sağlanmıştır. Özel işletmeler 1939’da toplam pamuk ipliğinin %65’ini, pamuk kumaşın %40’ını ve deri ürünlerinin %38’ini üretir duruma gelmiştir. Hazır giyim devrimi olarak adlandırılabilecek bir süreçte Türkiye’de giyim kuşam devrimi ile küçük hazır giyim firmaları üretime geçmişlerdir. Örneğin, günümüzde büyük bir Türk markası olarak hazır giyim sektöründe faaliyet gösteren Vakko, bu dönemde şapka ve eşarp üretmek üzere 1934 yılında kurulmuştur (Seidman, 2004, s. 1).

1950’lerden itibaren sektörde küçük atölyeler şeklinde ilk özel yatırımlar görülmeye başlamıştır (Özben'den aktaran Eraslan, Bakan, & Kuyucu, 2008, s. 274). Bu yatırımlar ile birlikte sektöre yönelimin arttığı anlaşılmaktadır.

1963-1972 dönemi ile birlikte sektörde büyüme görülmüş, ekonomi açısından önemli hale gelmiştir. Yine aynı dönemde ilk tekstil ihracatı başlamıştır fakat Türkiye tekstil sektörü yatırım patlamasını 1970 ve 1980'li yıllarda gerçekleştirmiştir (Yaşar'dan aktaran Aras, 2002, s.4).

1980'li yıllardan itibaren Avrupa Birliği'ne girme çabalarıyla birlikte ve ekonomideki açılım politikaları sonucu ile tekstil sektöründe gelişme görülmüştür. Bu dönemde daha çok iplik, elyaf, kumaş vb. tekstil ürünleri ihraç ederken, 90'lı yıllarda konfeksiyon ağırlık kazanmıştır. Sektör, 1980-1984 döneminde tekstil ve konfeksiyon, 1985-1999 döneminde ise konfeksiyon ihracatına yönelik büyümüştür. 1980'li yıllarda ekonominin yapısının değişmesi ve daha çok dışa açılma politikası tekstil, bilahare konfeksiyon sektörünün gelişmesini, dolayısıyla Türkiye'nin en büyük sektörü olmasını sağlamıştır (Aras, 2002, s.4).

Tekstil ve hazır giyim sektöründe uygulanmakta olan kotalar 1995 yılında Dünya Ticaret Örgütü tarafından kabul edilen ve 2005 yılında uygulamaya geçen anlaşmayla kaldırılmıştır. Bunun sonucu uluslararası pazarlarda yeni bir dönem başlamıştır. Tekstil ve hazır giyim sektörü daha önce maliyeti nispeten düşük olan ürünler bazında rekabet etmekteydi. Bu dönemle birlikte tekstil ve hazır giyim sektörü rekabetin yoğun olduğu

33

piyasada yüksek katma değerli tekstil ürünleriyle, markalaşarak ilerlemek durumunda kalmıştır (Ekti, 2013, s.10).

Ancak uluslararası rekabetin çok güçlü olduğu bu sektörde sadece üretmek yetmemiştir. Özellikle gelişmekte olan üçüncü Dünya ülkelerinin yavaş yavaş bu sektöre el atmaları rekabeti daha da güçleştirmiş ve bu nedenle tüketicinin ürünlere yönlendirilmesi, ürünleri beğenmesinin sağlanması gerekmiştir.

Firmalar yeni dönemle birlikte tasarım sürecini, üretim sürecine katma ihtiyacı hissetmiştir. 2000 yılı sonrasında moda tasarımı sektöründe önemli atılımlar gerçekleşmiştir. Hazır giyim ve tekstil birlikleri bu kapsamda devlet ve sektör desteğiyle eğitim, finans, tanıtım, ar-ge çalışmalarına yön verecek önemli yatırımlar yapmaya başlamıştır. Moda Tasarımcıları Derneği'nin 2006 yılında kurulması ile birlikte Ağustos 2009'dan itibaren İstanbul Moda Haftası düzenlenmeye başlamıştır. Yine ilgili birlikler sektörden ve özellikle kamudan aldığı destekle önemli projeler geliştirmişlerdir (Som, 2010, s. 10). Türk moda tasarımı sektörünün tarihsel gelişimi incelendiğinde Anadolu gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler açısından tarih boyunca yüksek önem arz etmektedir. Gerek hammadde gerekse işlenmiş ürün ithalatı düşünüldüğünde başka ülkeler Anadolu ile sürekli ilişki halinde olmuştur ve Anadolu'nun ticari hacmi yüksek olmuştur. Günümüzde dahi popülerliğini koruyan ve "moda" olarak nitelendirilebilen denimin Anadolu'dan ihraç edilen "kaba mavi pamuklu" olarak isimlendirilen ürün orijinli olduğu bilinmektedir (İnalcık, 2008, s. 129).