• Sonuç bulunamadı

Türk Moda Tasarımı Sektörünün Gelişimde Etkili Olan Mevzuat ve

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.3. Türk Moda Tasarımı Sektörü

2.3.4. Türk Moda Tasarımı Sektörünün Gelişimde Etkili Olan Mevzuat ve

Moda tasarımı sektörünün kendi içinde işleyişini bir düzene sokmak, global dünyayla etkileşimini en yüksek ve en doğru biçimde gerçekleştirebilmek, sektörü rekabet şartlarına karşı teşvik etmek için bir takım düzenlemelere gidilmesi, moda tasarımı sektörü gelişmekte olan her ülke gibi ülkemiz için de bir zorunluluk haline gelmiştir. Buna bağlı olarak gerek hukuki düzenlemeler gerekse yurtiçi ve yurtdışı piyasalar için teşvik etmek adına önemli adımlar atılmıştır.

Türk Tasarım Danışma Konseyi'nin 23 Ekim 2009 tarihinde aldığı karar doğrultusunda, 28 Ocak 2010 tarihinde İstanbul'da tasarım stratejisini oluşturma çalışmalarına katkı sağlayacak kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin, akademisyenlerin, serbest tasarımcıların ve ilgili diğer paydaşların katılımıyla Tasarım Strateji Belgesi ve Eylem Planı Çalıştayı gerçekleştirilmiştir (Tasarım Strateji Belgesi ve Eylem Planı, 2014: madde 4). Çalıştay; katma değeri yüksek tasarımların ortaya çıkması, ülkemiz tasarımcılarının Dünya pazarında rekabete girebilmesi ve tasarım kimliği oluşturmak adına idari, yasal ve teknik düzenlemeleri getirmeyi amaçlamaktadır. Tasarım Strateji Belgesi ve Eylem Planı bu amaçlar doğrultusunda 2014 yılında yürürlüğe girmiştir. Tasarım Strateji ve Eylem Planı Türkiye'deki tasarım sektörünün mevcut durumunu her yönden ele alarak incelemekte, eğitim, mesleki örgütlenme, yarışmalar, yayınlar, destekler açıklanmaktadır. Bu bilgiler doğrultusunda ülkedeki tasarım alanının güçlü ve zayıf yönleri ortaya konulup bu yönlerine göre hedefler belirlenmiştir. Hedeflerin uygulanması durumunda ülkede tasarım konusunda ortak bir bilinç oluşması ve Dünya'da Türk tasarımlarının kayda değer bir noktaya gelmesi mümkün olabilecektir (Tasarım Strateji Belgesi ve Eylem Planı, 2014: madde 2).

Hukuki düzenlemeler hususunda bahsedilmesi gereken en önemli konu marka patent kavramıdır. Bu kavrama değinmeden; öncelikle moda hukukunun iyi irdelenmesi gerekmektedir. Modanın ticarette önemli bir alan olduğunun anlaşılması üzerine Batı ülkeleri moda hukukunda da çeşitli ilerlemeler kaydetmişlerdir. Ülkemizde de son yıllarda bu alanda çeşitli çalışmalar yapılmakta ve konuya verilen önem hızla artmaktadır.

Moda hukukunun kapsamı markanın tescil işlemleri, tasarımların hangi haklara sahip olduğu ve ne şartlarda korunduğu gibi konuları içermektedir. Ülkemizde tasarımların korunmasına dair çıkarılan 554 sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması Hakkındaki

41

Kanun Hükmünde Kararname moda tasarımlarının da tescil işlemlerini düzenleyen mevzuattır. Ülkemizde marka tescil işlemleri Türk Patent Enstitüsü (TPE) tarafından gerçekleştirilmektedir. Bu konuyu Özdoğan ve İzgi (2011) şöyle açıklamıştır:

554 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK)’ ye göre “yenilik” ve “ayırt edicilik” özelliği taşıyan tasarımlar, anılan mevzuat kapsamında koruma kazanacaktır. Türk Patent Enstitüsü, önüne gelen bir tasarımda, tasarımın yenilik ve ayırt edicilik taşıyıp taşımadığını kendiliğinden incelemez. Bu hususların incelenebilmesi için, gerçek tasarım sahibi olan kişinin, tasarımın yayını tarihinden itibaren 6 aylık süre içersinde, Türk Patent Enstitüsü nezdinde itiraz etmesi gerekir. Aksi halde, başvuru kesinleşerek, tasarım tescil edilir.

Burada vurgulanması gereken bir diğer noktada, başvuru aşamasında, tasarım sahibine tanınmış olan ve başvuru tarihinden itibaren en çok 30 ay sonrasına tekabül edecek olan yayın erteleme talebi hakkıdır. Bu hak, başvuru konusu ürünü henüz piyasaya çıkmamış olan tasarım hakkı sahipleri için önem arz etmektedir. Moda sektörünün hızla değişime uğrayan bir sektör olması ve tasarımların kopyalanma tehlikesine son derece açık olması bakımından önemli bir püf noktasıdır. Bununla beraber, tasarımların tek tek değil de, koleksiyonunun tümünün, genel de çoklu tasarım olarak tescil edilmesi de sık rastlanan bir durumdur.

Her ne kadar moda tasarımlarının 554 sayılı KHK ile tescil imkânı olsa da Özdoğan ve İzgi (2011)'nin de belirttiği bazı durumlardan dolayı tasarımcıların tescil ihtiyacına tam anlamıyla cevap verdiği söylenemez.

Bu durumlar tescil süresi ve sürecinin moda tasarımıyla olan ilişkisidir. Moda tasarımları sezonluk olarak tasarlanan ve en fazla 6-7 ay gibi bir süreçte dikkat çekmesi gereken ürünlerdir. Oysa tescil süreçleri ve dolayısıyla tescil sürelerinin anılan zaman dilimlerini geçmesi sonucu tasarımın tescil edilmesinin bir önemi kalmamış olmaktadır. Bu konu hakkında Avrupa Birliği(AB) müktesebatına getirilen yenilikler moda tasarımı sürecinin kendine has özellikleri dikkate alınarak tescil süreleri hakkında moda tasarımı endüstrisi için esneklikler getirmiş ama ülkemizde bununla uyumlu yasal bir düzenlemeye gidilmemiştir.

Ancak ülkemiz mevzuatındaki başka bir kanun olan 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) ile de moda tasarımlarını tescilleme imkânı bulunmaktadır. Bu süreçte FSEK' ye göre yalnızca estetik değeri olan moda tasarımları güzel sanat eseri olarak kabul görmüştür. Ancak her moda tasarımının eser olarak kabul edilmesi düşünülemez.

Moda tasarımlarının tescil çeşitleri ve bu tescillerin koruma sürelerini karşılaştırıldığında bir moda tasarımı endüstriyel bir tasarım olarak tescil ettirildiğinde koruma süresi her beş yıl sonunda yenilemek koşuluyla yirmi beş yıldır. Oysa Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ile

42

moda tasarımının güzel sanat eseri olarak kabul edilip tescillendiği takdirde, koruma süresi eser sahibinin yaşamı boyunca ve ölümünden yetmiş yıl sonrasına kadardır.

Ülkemizde tüm bu tescil süreçleri moda hukuku olarak adlandırılan bir hukuk disiplini şeklini almıştır. Ülkemizde moda hukuku moda tasarımlarının korunmasından ziyade moda tasarımcısı isim veya markalarının korunması olarak uygulanmaktadır. Çünkü taklit pazarı ülkemizde oldukça gelişmiştir. Bu durumda tasarımlardan çok tasarımcının isim ve markasını etkilemektedir. Tasarımcı ya da tekstil şirketleri taklitle mücadele de birçok hukuki yolu kullanmaktadır. Aksi takdirde taklit mallar sebebiyle kendi markaları her yönden ciddi kayıplar yaşamaktadır. Bu kayıplar tüm Dünya'da yaşanmasına rağmen moda hukukunun yeni yeni oluştuğu ülkemizde tekstil firmalarına ve tasarımcılara zararı daha fazla olmaktadır. Bu gelişmeler paralelinde ülkemizde moda hukuku alanında önemli adımlar da atılmaktadır. Bu adımların en önemlilerinden birisi ülkemizde kurulan Moda Hukuku Enstitüsü olarak görülmektedir. Şöyle ki moda hukuku enstitüsü tasarımcılara, tescil konusunda eğitimler vermekte onları rekabet şartlarına uygun bir şekilde hazırlamaktadır (Moda Hukuku Enstitüsü, 2015).

Teşvik konusunda ise ülkemizde özel sektörün önemli adımları olsa da devlet tarafından atılan adımlar da oldukça kayda değerdir. Dünyadaki ilk ve tek devlet destekli markalaşma programı olan Turquality, markalara hem maddi hem manevi güçlü destekler vererek onları rekabetçi koşullarla mücadele edebilen ve pazardan ciddi paylar almayı hedefleyen markalar oluşturmayı hedeflemektedir. Turquality markalara sadece ihracat destekleri vermek yerine onları markalaşma hususunda da geliştirmek ana hedefindedir. Turquality'nin amacı Dünya'da bir "Türk Markaları" imajı oluşturmaktır. Turquality'nin misyonu kurumsal sitesinde şu şekilde verilmektedir;

 Dünyaya açılan Türk markalarının Türkiye'deki markalara öncülük etmesini sağlamak,

 Şirketlere kurumsal altyapı oluşturmada destek olmak,

 Marka ve markalaşmanın önemi hakkında yurtiçinde farkındalık yaratmak. Turquality’nin Hedefleri ise kurumsal sitesinde şu şekilde açıklanmıştır;

 Küresel bir marka olma potansiyeli bulunan firmalara bunu gerçekleştirebilmeleri adına finansman sağlamak,

 Küresel Türk markaları oluşması için stratejik plan, operasyon planı, organizasyon ve teknolojik planlama açıdan yardımcı olmak,

43

 Turquality kapsamındaki firmaların yönetici kademelerine eğitim yardımı sağlamak,

 Yurtdışında Türk malı imajının olumlu bir şekilde algılanması için çeşitli tanıtım organizasyonları düzenlemek,

 Türk firmalarının marka kavramı hakkında farkındalık yaratmak,

 Türk firmalarının girecekleri pazar hakkında fikir sahibi olmaları açısından istihbarat sağlamak,

 Turquality kapsamındaki firmalar için olgunlaştırıcı ve hızlandırıcı rol oynamak (Turquality, 2015).

Turquality projesinin mevzuat yapısı ise İhracata Yönelik Devlet Yardımları Kararı'na dayanılarak hazırlanan Para-Kredi ve Koordinasyon Kurulu'nun 11/05/2006 tarihli ve 2006/7 sayılı Kararına istinaden hazırlanan ve halihazırda yürürlükte olan Türk Ürünlerinin Yurtdışında Markalaşması, Türk Malı İmajının Yerleştirilmesi ve Turquality'nin Desteklenmesi Hakkındaki Tebliğ oluşturmaktadır.

Bu tebliğ ile birlikte uygulamada olan Turquality moda tasarımcılarına ciddi bir altyapıya ve geleceğe yönelik maddi destekler vermektedir. Turquality projesi ile uluslararası danışmanlık firmaları Türk markalarına hizmet desteği sunmaktadır. Ayrıca proje ile marka yöneticilerine de kaliteli ve profesyonellerce verilen eğitimler ile marka yöneticilerinin de etkin ve yetkin olması amaçlanmaktadır.

Turquality projesine göre moda tasarımcılarına verilecek destekler ise şu şekildedir:

1. Desteklenen markaların tescil ve koruması için yapacakları harcamaların %50'si ve yıllık en fazla 50.000 ABD Doları,

2. Projelerindeki hedef pazar olarak seçtikleri ülkelerde destek kapsamına alınan markaların tanıtım, reklam, pazarlama ile ilgili harcamalarına %50 oranında ve yıllık en fazla 300.000 ABD Doları,

3. Projelerindeki hedef pazar olarak seçtikleri ülkelerde destek kapsamına alınan markaların açtıkları veya açacakları yurtdışı birimleri için kira, demirbaş, hizmet harcamaları ve kiralama işlemlerinin hukuki danışmanlık harcamalarının %50'si ve yıllık en fazla 300.000 ABD Doları. Bu birimlerin açılması için emlak danışmanlığı, belediye payları ile mağaza mimari, dekorasyon harcamalarının %50'si ve yıllık en fazla 200.000 ABD Doları,

44

4. Projelerindeki hedef pazar olarak seçtikleri ülkelerde, farklı markaları bünyesinde bulunduran büyük mağazalarda, kendilerine ait reyonları olan markaların kiraladıkları veya kiralayacakları reyon, satış alanları ile ilgili kira, komisyon, hizmet harcamalarının %50'si ve yıllık en fazla 200.000 ABD Doları,

5. Projelerindeki hedef pazar olarak seçtikleri ülkelerde destek kapsamına alınan markaların satış amaçlı açtıkları veya açacakları ya da büyük mağazalarda satış amaçlı kiralayacakları showroomların dekorasyon, kira, komisyon gibi harcamalarının %50'si ve 200.000 ABD Doları,

6. Ürünlerin Türk Akreditasyon Kurumu (TÜRKAK), Avrupa Akreditasyon Birliği (EA) üyesi veya bu Birliğin Karşılıklı Tanıma Anlaşması (MLA) kapsamında yapacağı her türlü akredite çalışmaları ve bu akredite çalışmaları kapsamında alacağı işaret belgeleri için yapacağı harcamaların %50'si oranında ve yıllık en fazla 50.000 ABD Doları,

7. Destek kapsamına alınan markanın yurtdışı bayilik (franchise) vermesi durumunda, yurtdışında açılacak yıllık en fazla on mağazaya ait dekorasyon giderlerinin, mağaza başına %50'si ve en fazla 50.000 ABD Doları

8. Destek kapsamına alınan markanın kalıp setleri, moda ve ambalaj tasarımı gibi konularda alacakları danışmanlık hizmetinin %50'si ve yıllık en fazla 100.000 ABD Doları destek olarak verilmektedir (Türk Ürünlerinin Yurtdışında Markalaşması, Türk Malı İmajının Yerleştirilmesi ve Turquality'nin Desteklenmesi Hakkındaki Tebliğ, 2006: madde 10).

Ülkemizde moda tasarımcılarının teşviki konusunda gerçekleştirilen bir diğer uygulama ise "Tasarım Desteği Tebliği"dir. Bu tebliğ, tasarımcılara dünya çapında gerçekleştireceği aktivitelerde ciddi miktarlarda maddi destekler sunmayı amaçlamaktadır. Projenin amacı tebliğde şu şekilde açıklanmaktadır:

Türkiye'de tasarım kültürünün oluşturulması ve yaygınlaştırılmasını teminen tasarımcı şirketleri, tasarım ofisleri ile birlikler, tasarım dernekleri-birliklerinin gerçekleştireceği tanıtım, reklam, pazarlama, istihdam, danışmanlık harcamaları ile yurt dışında açacakları birimlere ilişkin giderlerinin Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu'ndan karşılanmasıdır (Tasarım Desteği Hakkında Tebliğ, 2008 : madde 1). Amaçtan da anlaşılacağı üzere sadece tasarımcılar değil aynı zamanda hem tasarımcı ofislerine hem de tasarımcı birliklerine çeşitli olanaklar sunması sektör için olumlu bir gelişmedir.

45

Sonuç olarak; şu an yürürlükte moda tasarımcıları için çeşitli mevzuatlar ve yasalar bulunmaktadır. Ancak uygulamada yaşanılan eksikliklerden dolayı ihtiyaçlarını tam olarak karşılayamamaktadır. Markalaşma konusunda atılacak adımlar konusunda gerçekleştirilen Çalıştay sonucunda varılan mutabakat üzerine yazılan Tasarım Strateji Belgesi ve Eylem Planı; markalaşma konusunda farkındalık yaratmak ve bir tasarım kimliği yaratmak için tasarım sektörünü her yönden ele almış, sektörün güçlü ve zayıf yönlerini ortaya koyup bir hedef belirlemiştir. Markanın korunması konusu hakkında; tescil işlemlerinin süresinin uzun olması sezonluk ürün ortaya çıkaran tasarımcıların aleyhine bir durumdur. Çünkü sezonluk tescillenemeyen ürün, fason üretime elverişli duruma gelmektedir. Markanın teşviki konusunda ise; markalarını yurtdışında da sunmak isteyen moda tasarımcıları için devlet Turquality ve Tasarım Desteği Tebliği ile maddi ve profesyonel anlamda destek vermektedir.

2.4. İlgili Araştırmalar

Bu bölümde çalışmanın kavramsal çerçevesi oluşturulurken yararlanılan tez, makale, kitap ve araştırma raporlarına yer verilmiştir.

Arslan (2008), "Küresel Rekabet Baskısı Altında Tekstil ve Hazır Giyim Sektörünün

Dönüşüm Stratejileri ve Yeni Yol Haritası" isimli sektörel araştırma raporunda öncelikle Dünya sonra da Türkiye tekstil ve hazır giyim sektörünün genel durumu incelenmiştir. Bu genel durum doğrultusunda Türkiye'de rekabet ortamı ve sektörün genel sorunları üzerinde durulmuştur. Bu bilgiler ve sorunlar temelinde küreselleşme sürecinde Türkiye'de sektörel dönüşüm açıklanmış ve bu dönüşüm için çeşitli stratejiler geliştirilmiştir.

Arslan (2009), "Moda Tasarımı" adlı Müsiad araştırma raporunda moda tasarımı tüm

yönleriyle ele alınmakta ve markalaşma konusu sektör için olmazsa olmaz bir şart olarak görülmektedir. Tasarımın markalaşmak için gerekli olduğu, iyi bir tasarımın marka yaratacağı savunulmaktadır. Dünyada bazı ülkelerin tarihin eski zamanlarından beri tasarım kültürüyle iç içe iken, bazı ülkelerin tasarım kültürünün yeterince gelişmemiş olduğu üzerinde durulmuş ve Türkiye'nin gelişmemiş tasarım kültürüne sahip olduğundan bahsedilmiştir. Raporun amacı da tasarım bilinci ve kültürüne dikkat çekmek olarak belirtilmiştir.

46

Baydu (2007), "Hazır Giyim Sektöründe Marka Oluşturma Aşamasında Eğitimin Rolü"

isimli yüksek lisans tezinde Türk hazır giyim sektörünün fason üretim yapan bir sektör olmaktan kurtulması gerektiğini vurgulanmış, sektörde marka ihraç edebilecek potansiyele vurgu yapılmıştır. Fakat bu marka oluşturma aşamasının yalnızca iyi bir eğitim ile mümkün olabileceği, aksi takdirde firmaların zaman ve para kaybı yaşacağı açıklanmıştır. Araştırma marka oluşturma sürecinde eğitimin etkilerini belirlemeyi amaçlamaktadır. Araştırmadan elde edilen sonuca göre; işletmelerin büyük çoğunluğu yirmi yıldan fazladır kendi markasını kullanmakta ve yine işletmelerin çoğunluğu tek bir marka kullanmayı tercih etmektedir. İşletmelerin markalaşma sorumluları çoğunlukla lisans düzeyi eğitim almışlardır. İşletmelerin büyük bir kısmı marka değerini korumak adına reklam verme, ürün çeşitlendirme, mağaza açma ve defile yapma gibi tanıtım faaliyetlerine başvurmaktadırlar. Markalaşma sürecinin aşamalarının hedef kitle seçimi, özgün tasarımlar oluşturma, marka kimliği oluşturma, kaliteli üretim, marka adını belirleme şeklinde olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Dinç (2011), "Türk Hazır Giyim Sanayinde Markalaşma İçin Bir Model" isimli doktora

tezinde Türkiye'de 1980'li yıllardan beri ihracatta önemli pay tutan hazır giyim sektörünün, dünyada artan rekabet ve ucuz iş gücü sağlayan dünya ülkeleri nedeniyle yerinin sarsılmasına dayanarak hazır giyim sanayisinde gerekli hale gelen strateji değişikliklerine değinilmiştir. Bu değişikliklere paralel olarak Türk hazır giyim sektörünün markalaşması için bir model önerisi sunulmuştur. Araştırmanın sonucuna göre oluşturulan model önerisi şu şekildedir; markanın mevcut durum analizi yapılır, şirket yönetimi markalaşmayı stratejik olarak değerlendirir, markalaşma için gerekli organizasyonel yapı kurulur, marka planlaması yapılır, markanın kurum içi iletişimi yapılır, pazarlama planı oluşturulur, marka değeri ölçülür, marka yönetimi gerçekleştirilir.

Eraslan, Bakan & Kuyucu (2008), "Türk Tekstil ve Hazır Giyim Sektörünün Uluslararası

Rekabetçilik Düzeyi" isimli makalede Türk tekstil ve hazır giyim sanayisinin içinde bulunduğu genel durum analiz edilerek, rekabet gücünün etkenlerini belirlenmiş ve rekabet gücünü yükseltmek için stratejiler önerilmiştir. Araştırmanın elde ettiği sonuca göre; sanayinin küresel anlamda sürdürülebilir bir rekabet gücüne sahip olması için maliyet, kalite ve çeşitliliği en etkin şekilde birleştirmesi ve AB pazarında sahip olduğu payı sürekli kılarken yeni pazarlarda niş ürünler ile yükselen bir büyüme eğilimi elde etmesi hedeflenmelidir.

47

Erdoğan (2011), "Bir Moda Tasarımcısının Koleksiyon Hazırlama Süreci ve Simay

Bülbül Örneği" isimli yüksek lisans tez çalışmasında moda tasarımcılarının koleksiyon hazırlarken bağlı kalması gereken belli aşamalardan bahsedilmiştir. Bu aşamaların nasıl meydana geldiği ve tasarımcının koleksiyon hazırlama sürecini nasıl etkilediği üzerinde durulmuştur. Moda kavramı, tasarımların sunumu konuları açıklanmış, moda tasarımcısı Simay Bülbül'ün koleksiyon hazırlama ve sergileme süreci incelenmiştir. Araştırmadan elde edilen sonuçlardan biri Simay Bülbül'ün tasarımlarını takip eden kitlenin belli bir moda bilincine sahip, kaliteyi ön planda tutan, sade ve minimal bir tarzı benimsemiş olduğudur. Diğer bir sonuç ise; tasarımcının her aşamada bilgisinin olması ve çalışanlarıyla doğru iletişim kurmasının çalışma sistemini kolaylaştırdığıdır. Son olarak tasarımcının tasarımlarını yansıtacak yeni arayışlar içine girmesinin moda sektöründeki özgünlüğe katkıda bulunduğu düşünülmektedir.

Ergül (2005), "Hazır Giyim İşletmelerinde Markalaşma Süreci ve Bu Süreçte Görev

Alacak Personelin Eğitimi İçin Program Model Önerisi" isimli yüksek lisans tez çalışmasında markalaşma ile ilgili genel bilgiler, markalaşma süreci aşamaları ve bu aşamalarda kullanılan işlemler açıklanmış ve markalaşma ile ilgili bir ders program model önerisi sunulmuştur. Bu model önerisinde dersin genel hedefleri; bilişsel, psiko motor ve duyuşsal hedef ve davranışları belirlemek olarak açıklanmıştır.

Gül (2011), "Küreselleşmenin Tekstil ve Moda Endüstrisine Etkileri" isimli yüksek lisans

tez çalışmasında küreselleşmenin birçok sektörü etkilediği gibi tekstil sektörünü de etkisi altına aldığına dikkat çekilmiştir. Küreselleşme kavramı, tarihsel gelişim aşamaları açıklanmış, küreselleşmenin tekstil sektörüne etkileri ve tüketici satın alma alışkanlıklarına etkisi üzerinde durulmuştur. Küreselleşme ile tekstil sektöründe kullanılmaya başlanan yeni teknikler ve Türkiye'nin tekstil sektörünü bu şartlar altında ayakta tutmak adına yaptığı çalışmalar açıklanmıştır.

Işık (2007), "Hazır Giyim Ürünlerinde Marka İmajı Yaratmanın Önemi ve İşletmeler

Açısından İncelenmesi" isimli yüksek lisans tez çalışmasında Türkiye'de fason üretim yapan hazır giyim firmalarının markalaşma konusunda geri kalmış olduğu ortaya konarak, markalaşmanın gerekliliğine dikkat çekilmiştir. Bu bağlamda Türk hazır giyim sektörünün mevcut durumu, sektörün sorunları, Türk hazır giyim sektöründe marka ve Turquality konuları açıklanmıştır. Araştırmadan elde edilen bulgular doğrultusunda; Türk hazır giyim sektöründe markalaşma yeterli düzeyde olmadığı, etkili olması için iyi tanıtım yapılması ve

48

devlet desteği gerektiği sonuçlarına ulaşılmaktadır. Dış pazarlara açılma konusunda finansman yetersizliği, bilgi eksikliği, rekabet güçlüğü sorunlarının olduğu görülmektedir. Türk markası imajını iyileştirmek için işletmelerin imaj çalışmalarına yönelmeleri önerilmiştir.

Karakoç (2009), "2001 Sonrası Türk Hazır Giyim Sanayisinde Marka-İhracat İlişkisi ve

Turquality" adlı yüksek lisans tez çalışmasında tekstil ve hazır giyim sektörü içinde yer alan firmaların küresel pazardaki durumları incelenmiş, pazarlama ve marka olmanın kaçınılmazlığı üzerinde durulmuştur. Dünya'nın ilk devlet destekli markalaşma programı Turquality'nin sektörde yeri ve önemi vurgulanmıştır. Araştırmanın sonucuna göre; sektördeki mevcut sıkıntılar ve yetersizliklerin çözümlenebilmesi için geliştirilen Turquality projesi; tekstil ve hazır giyim sektöründe markalaşma süreci ve pazarlama faaliyetlerini iyileştirerek, sektörün itici gücü olmuştur.

Koçyiğit (2008), "Türk Hazır Giyim Sektöründe Kotaların Kalkmasıyla Görülen

Markalaşma Durumu" isimli yüksek lisans tezinde ülkenin hazır giyim sektöründeki