• Sonuç bulunamadı

Türk demir-çelik sektörünün tabi olduğu mevzuat

1.4. Türk Demir-Çelik Sektörü

1.4.7. Türk demir-çelik sektörünün tabi olduğu mevzuat

i. Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu Serbest Ticaret Anlaşması

Türk demir-çelik sektörünün dış ticaret mevzuatı, tam üyelik müzakereleri doğrultusunda, AB mevzuatına uyumlu durumdadır. Demir-çelik sektörü Türkiye ile

40

Avrupa Birliği arasında yürütülen tam üyelik müzakerelerinde diğer sanayi kollarının aksine Gümrük Birliği kapsamı dışında tutulması nedeniyle ön plana çıkmaktadır.

Taraflar arasında demir-çelik ürünleri ticareti 1996 yılında imzalanan Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu Serbest Ticaret Anlaşması (AKÇT STA) ile düzenlenmektedir. Söz konusu anlaşma sadece yapılacak ticareti ve kısıtlarını değil aynı zamanda sektördeki yeni yatırımları ve gelişmeleri de yakından ilgilendiren devlet yardımları konusunda kısıtlamalar ve düzenlemeler içermektedir.

Anlaşma şartları ve gelişimi Ekonomi Bakanlığı’nın Türkiye AB ilişkilerine yönelik hazırladığı Türkiye-AKÇT STA hakkında notta aşağıdaki şekilde ifade edilmektedir32:

Türkiye ile Avrupa Kömür Çelik Topluluğu (AKÇT) arasındaki Anlaşma 23 Kasım 1970 tarihinde imzalanmış ve 1 Ocak 1973 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu temel metin iki taraf arasındaki ticarette gümrük vergisi ve eş etkili vergilerin kaldırılma sıra ve sürelerinin daha sonra tespit edileceğini düzenlemektedir.

Türkiye ile AB arasında Gümrük Birliği'ni kuran 6 Mart 1995 tarih ve 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı ekinde yer alan "Ortaklığın Geliştirilmesine İlişkin Tavsiye Kararı" ile AKÇT Antlaşmasının yetki alanına giren ürünlerin serbest ticareti ile ilgili olarak devam etmekte olan müzakerelerin Gümrük Birliği'nin yürürlüğe girmesinden sonra en kısa sürede tamamlanması kararlaştırılmıştır. Söz konusu müzakerelerin tamamlanmasının ardından Türkiye Cumhuriyeti ve AKÇT arasında, AKÇT’yi kuran anlaşmanın yetki alanına giren ürünlerin ticareti ile ilgili anlaşma 25 Temmuz 1996 tarihinde imzalanmış ve 1 Ağustos 1996 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Demir-çelik ürünlerinin ticareti Gümrük Birliği kapsamı dışında tutulmuş olup Türkiye-AKÇT STA’da düzenlenmektedir. Anlaşma kapsamında demir, çelik ve kömür ürünleri yer almaktadır. Anlaşma çerçevesinde bu ürünlerde Türkiye ve AB arasında gümrük vergileri kaldırılmış olmakla birlikte, Gümrük Birliği kapsamındaki ürünlerden farklı olarak, iki taraf da üçüncü ülkelere karşı gümrük vergilerini bağımsız olarak belirleyebilmektedir. Taraflar arasında anti-damping ve korunma işlemlerinde izlenecek kuralları belirlemektedir. Listede yer alan ürünlere

41

ilişkin Türkiye’nin AB’nin Ortak Ticaret Politikasını benimsemesini gerektirmemektedir ancak 13’üncü madde ile üçüncü ülkelere karşı korunma önlemlerini kendi mevzuatına uygun olarak yürürlüğe koyma hakkı Türkiye’ye tanınmaktadır.

Anlaşmanın 7’inci maddesinde Türkiye ile AB Topluluğu arasında ticareti etkileyecek her türlü devlet yardımı yasaklanmıştır. 8’inci maddede ise Türkiye’nin mevcut durumda var olan yassı ürün kapasitelerindeki dengesizlik nedeniyle, belirlenen şartlarda söz konusu ürünlere yönelik 5 yıl süreyle yeniden yapılanma veya dönüştürme amaçlı devlet yardımlarının verilebilmesi öngörülmüştür. 8’inci maddeye istinaden Ulusal Yeniden Yapılandırma Planı (UYYP) hazırlanmıştır. Ancak, 1996-2001 yılları arasında sektördeki modernizasyon ve dönüşüm çalışmaları tamamlanamamıştır. Son olarak 29 Mayıs 2009 tarihinde AB Komisyonu’na UYYP kapsamında bir rapor sunulmuştur.

AKÇT STA, Temmuz 2002 itibarıyla sona ermiş olsa da, AKÇT ile üçüncü ülkeler arasında yapılan Anlaşmalardan doğan hak ve yükümlülükler AB tarafından üstlenildiği için, söz konusu STA, Türkiye ve AB açısından geçerliliğini korumaya devam etmektedir.

Geçen sürede AB üçüncü ülkelere karşı demir-çelik sektöründe uyguladığı gümrük vergilerini çok düşük seviyelere indirmiştir. Ekonomi Bakanlığı’nda gerçekleştirilen toplantılarda Bakanlık yetkilileri AKÇT ürünlerinde ticaret dengesinin AB lehine gerçekleşmekte olduğunu belirtmiştir. Dolayısıyla bu pazarda mevcut ihracat yapımızla, üçüncü ülkelere karşı STA ile elde ettiği göreceli avantaj zaman içinde AB’nin gümrük vergilerini düşürmesi sonucu ortadan kalkmıştır.

Ayrıca, AB Komisyonu önceki yıllarda Türkiye ile müzakere etmeden AB mevzuatında yer alan demir-çelik sektörü kapsamındaki ürünlerde değişiklik yapmıştır. 4 Mart 2006’da yayımlanan “2007–2013 dönemi AB Bölgesel Yardım Kılavuzu” kapsamında AB’de kullanılan çelik sektörü tanımını değiştirmiştir. Buna ilave olarak 2010/787 sayılı Konsey Kararı ile 1 Ocak 2011 tarihinden itibaren kömür sektörünün tabi olduğu devlet yardımı kurallarında esaslı değişikliğe gidilmiştir. AB’nin karar alma mekanizmalarına Türkiye’nin dahil olamaması nedeniyle demir-çelik ürünleri ticaretinde AKÇT STA’nın Türkiye açısından ek bir faydasının kalmadığı düşünülmektedir.

42

Yaşanan gelişmeler sonucunda Ekonomi Bakanlığı koordinasyonunda AB Komisyonu ile 24 Eylül 2012 tarihinde Brüksel’de bir toplantı gerçekleştirilmiştir. Komisyon, devletin düşük faizli kredi desteği ve sermaye aktarımı gibi desteklerden, bölge ve sektör ayrımı gözetmeyen ve devlet yardımı olarak addedilmeyecek genel nitelikli mali tedbirler olması, çevre yatırımlarının mevcut standartların ötesine geçen kısmının desteklenmesi, ar-ge ve eğitim alanlarında verilecek yardımlar, dezavantajlı işçilerin istihdamının desteklenmesi durumlarında Türk demir-çelik sektörünün devlet yardımlarından yararlanabileceğini ifade etmiştir.

AB komisyonu tarafından yatırım teşvik mevzuatında yer alan faiz desteğinin, KDV istisnasının, gümrük vergisi muafiyetinin, yatırım indiriminin ve ileri standartlara erişim aranmaksızın çevre yatırımlarının desteklenmesinin mümkün olmayacağı belirtilmiştir. A ve B sınıfı33 kömürlerin AB Devlet Yardımları kuralları çerçevesinde ayrı bir düzenleme çerçevesindeki kurallara tabi olduğu ve bu tür kömürlere sadece kapatma yardımı verilebildiği, C sınıfı kömürlerin ise AB bölgesel yardım kuralları çerçevesinde desteklerden faydalanabildiği bilgisi verilmiştir. Ekonomi Bakanlığı yetkilileri Komisyon ile yapılan görüşmelerde Türkiye’nin enerji ihtiyacında ithalat bağımlılığı, yarattığı büyük cari açık, AB Komisyonu ile yapılan görüşmelerde Türkiye’nin 1996 yılında geçerli olan ikincil mevzuattan sorumlu tutulabileceğinin belirtilmesi ve AB’nin daha önce ikincil mevzuatta yapılan değişikliklerle kömür ürünlerine devlet desteğinde bulunduğu gerekçesiyle A ve B grubu kömür madenciliğinin de yatırım teşvikleri kapsamına alınması gerektiğini belirtmiştir.

Bu kapsamda, 2012/3305 sayılı karar34 çerçevesinde madencilik sektöründeki yatırımlar öncelikli yatırım kapsamında yer almaktadır. Ancak A ve B grubu kömürler ile İstanbul ilinde gerçekleştirilecek istihraç ve/veya işleme yatırımları kapsam dışı tutulmaktadır. Ayrıca, kömür istihracına yönelik yatırımlar, C sınıfı

33 A,B ve C sınıfı kömürler, en yüksek kalorili kömür A sınıfı olmak üzere kömürün kalori açısından

Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonunun uluslararası kodifikasyon sistemine göre sınıflanmasını ifade etmektedir.

34 28662 sayı ve 30 Mayıs 2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 2013/4763 sayılı Bakanlar

Kurulu Kararı ile 2012/3305 sayılı Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar’ın (Yeni Teşvik Mevzuatı) EK-4 sayılı ve “Teşvik Edilmeyecek veya Teşviki Belirli Şartlara Bağlı Yatırım Konuları” başlıklı ekinde değişikliğe gidilerek, 2012/3305 sayılı Karar EK-4’ün l/B/6 sırası yürürlükten kaldırılmıştır.

43

(düşük kalorili) kömürler hariç olmak üzere, teşvik sisteminden faydalanamamaktadır. Söz konusu düzenleme ile AKÇT ürünleri listesinde yer alan ve teşvik edilemeyecek “İmalat, Enerji ve Madencilik Yatırımları” arasında yer alan “kömür istihracına yönelik yatırımlar” bu kapsamdan çıkarılarak teşvik sistemi kapsamına sokulmuştur35.

ii. Çevre mevzuatı

Demir-çelik sektörünün tabi olduğu çevre mevzuatı sıvı çelik üretiminin her aşamasında işletmelerin yerine getirmesi gereken çevresel sorumlulukları öngörmektedir. Sektörün tabi olduğu çevre mevzuatı aşağıdaki şekilde özetlenebilir:

“Entegre Kirliliğin Önlenmesi ve Kontrolü (EKÖK) Direktifi”, sanayiden kaynaklanan kirliliğin kaynağında kontrol edilmesini amaçlamaktadır.

“Hava Kalitesi Değerlendirme ve Yönetimi Yönetmeliği (HKDYY)”, kirletici maddelerin, çevre ve insan sağlığı üzerindeki zararlı etkilerinin önlenmesi ya da azaltılması için hava kalitesi hedeflerinin belirlenmesini; tanımlanmış yöntemler ve ölçütler temelinde hava kalitesinin değerlendirilmesini ve iyileştirilmesini; hava kalitesi ile ilgili bilgi toplanmasını ve halkın bilgilendirilmesini hedeflemektedir.

“Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği”, organik çözücü kullanan tesislere kapasitelerine göre salınım izni alma yükümlülüğü getirmektedir.

“Büyük Yakma Tesisleri Direktifi”, kullanılan yakıt türüne (katı, sıvı, gaz) bakılmaksızın, termal girdisi 50 MW ve üzerinde olan yakma tesislerinden kaynaklanan toz (PM), kükürt dioksit (SO2) ve azot oksit (NOx) salınımlarına sınır değerler getirmektedir. Direktif ayrıca, insan sağlığına ve ekosisteme zarar verilmesini önlemeyi amaçlayan ve aralarında demir-çelik sektörünün de yer aldığı, tüm büyük yakma üniteli işletmelere belirli yükümlülükler getirmektedir.

Projenin insan, hayvan, bitki örtüsü, toprak, su, hava, iklim, yer şekilleri ve kültür mirası üzerinde yaratabileceği doğrudan ve dolaylı etkilerin yanı sıra, bu unsurların birbirleri arasındaki etkileşimini de kapsayan, önemli çevresel etki yaratabilecek bazı kamu ve özel sektör projelerinin, faaliyet izni alabilmeleri için, “Çevresel Etki Değerlendirmesinin (ÇED)” yapılması gerekmektedir.

44

“Atık Yönetimi Genel Esaslarına İlişkin Yönetmelik”, demir-çelik sektöründe tehlikeli ve tehlikesiz atıklar kategorisine giren tüm atıkları AB ile uyumlu bir şekilde listelemekte, Atık Çerçeve Direktifine uyum sağlamaktadır.

“Ulusal Atık Yönetimi Planı (2009-2013)”, entegre ve kurumsal yapısı oturmuş bir atık yönetim sistemi oluşturulmasını hedeflemektedir. Söz konusu planın yanı sıra, bölgesel/ yerel atık yönetim planlarının da hazırlanması öngörülmektedir.

“Atıkların Düzenli Depolanmasına Dair Yönetmelik” ile Türkiye, konuya ilişkin mevzuatını AB’nin ilgili düzenlemesi 26 Mart 2010 tarihli ve 27533 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir (1999/31/AT sayılı, Atıkların Depolanmasına İlişkin Direktif ile uyumlu olarak hazırlanmıştır.).

“Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği” uyarınca çeşitli tesislerde uygulanan eski sistemi değiştirerek, daha detaylı bir izin, denetim ve izleme mekanizması oluşturulmuştur36.

1.5. Türk Demir-Çelik Sektörünün Mevcut Sorunları ve Çözüm Önerileri