• Sonuç bulunamadı

Türkçeyi Yeterince Ġyi KonuĢamayan Öğrencilerin Bulunduğu Sınıflarda Ġlkokuma Yazma Öğretim

3) Okuryazarlığa ulaĢma

2.1.16. Türkçeyi Yeterince Ġyi KonuĢamayan Öğrencilerin Bulunduğu Sınıflarda Ġlkokuma Yazma Öğretim

Öğretmenler, Türkçenin iyi konuĢulmadığı yörelerde öğrencilere güzel Türkçe konuĢarak özendirici uygulamaların içerisinde olmalıdır. Öğrencilerle kısa emir cümleleri ile konuĢmalı ve gereksiz ifadelerden sakınmalıdırlar. Öğrencilerin yaptıkları konuĢma hatalarının doğrusunu söyleyerek düzeltme yoluna gitmelidirler. YanlıĢ sözcükle doğru sözcüğün aynı cümlede kullanılması, öğrenci açısından çoğu zaman ayırt edici olmayacaktır (Cemaloğlu ve Yıldırım, 2008: 287). Uygulamalar, Türkçeyi yeterince iyi konuĢamayan öğrencilerin bulunduğu sınıflarda, aĢağıdaki gibi bir yol izlemenin yararlı olacağını göstermiĢtir (Öz, 2006: 154):

1. Öğrencilerin anlayabilecekleri kelimeleri içeren kısa cümlelerle konuĢulmalıdır. 2. KonuĢma ile okuma, yazma, anlama, anlatma öğretimi birlikte yürütülmelidir. 3. Öğretmen Türkçeyi sürekli ve doğru konuĢarak, öğrencilere örnek olmalıdır.

Mümkün oldukça, konuĢma ile anlatılmak istenilen iĢ ve eylem birlikte yürütülmelidir.

4. Sınıfta, Türkçeyi iyi bilen öğrencilerden de yararlanılmalı, bu öğrencilerin, Türkçeyi yeterince iyi bilmeyen çocuklarla, mümkün olduğu kadar çok Türkçe konuĢmaları teĢvik edilmelidir.

5. ÇeĢitli yollarla, kitaplardaki cümlelerin anlamı kavratılırken bir yandan da okunması ve yazılması öğretilmelidir.

6. Türkçenin yeterince konuĢulmadığı sınıflarda, öğretmen gerekli görürse eyleme elveriĢli kısa cümleler düzenlenmeli, bunların hareketleri de yapılmalıdır. AyĢe gel, Kitabı aç, oku vb.

7. Sınıfta, bahçede, sokakta Türkçelerini geliĢtirmekte olan öğrencilerin baĢarıları her zaman takdir edilmelidir. Türkçeyi yeterli biçimde konuĢamadıkları, yanlıĢlar yaptıkları veya çabuk öğrenemedikleri için eleĢtirilmemelidirler.

8. Öğrencilerin anlayabilecekleri kolay okuma materyali seçilmelidir, Ġlköğretim Programının öngördüğü sınıf düzeyi değil, öğrencilerin gerçek düzeyleri göz önünde bulundurulmalıdır. Öğrenciler bulundukları düzeye göre geliĢtirilmeye çalıĢılmalıdır.

Dinlemede dikkat yoğunlaĢtırmayı bazı öğretmen davranıĢları engelleyebilir. Öğretmen; çok hızlı konuĢuyorsa, sınıfta uygun bir dinleme ortamı sağlamıyorsa, sesini (vurgulama, tonlama, duraklama vb.) uygun Ģekilde kullanmıyorsa, öğrenci dikkatini toplama ve izlemede sorun yaĢayabilirler (Akyol, 2012: 20). Türkçeyi ikinci dil olarak öğrenen öğrenciler için öğretmenlerin çok hızlı konuĢmaması ve öğrencilerin anlayabileceği düzeyde kısa cümlelerle konuĢmaları, öğrencinin dinlerken dikkatinin dağılmasını önleyebilir.

KonuĢmayı geliĢtirmek için hikâye anlatma, drama, tiyatro, pantomim vb. çalıĢmalar yapılabilir. Bu çalıĢmalar yoluyla çocuklar; zihinlerindeki fikirleri ifade etmede kelimeleri daha düzgün (uygun) sıralamayı, kendi seslerine güvenmeyi, mesajı aktarmada görselleri kullanmayı, sözel sunuda kendilerine güven duygusunu, yaratıcı düĢünmeyi, tahmin ve hayaller yoluyla hikâyeleri geliĢtirip yorumlamayı öğrenebilirler (Akyol, 2012: 24). Türkçeyi yeterince iyi konuĢamayan öğrencilerin konuĢma becerilerini geliĢtirmek için drama etkili bir yöntem olabilir. Metinler drama yaptırılarak öğrencilerin konuĢma becerileri geliĢtirilebilir, böylelikle kelime hazinelerinin geliĢmesine de katkıda bulunulur.

Okunandan anlam kurmayı etkileyen en önemli faktör ön bilgilerdir. Hakkında çok az veya hiçbir bilgisi bulunmayan materyallerden öğrencinin anlam kurması hemen hemen imkânsızdır. Ön bilgi okuyucunun çizgiler arası ve çizgi ötesi okumasına fırsat tanımaktadır. Hiçbir metin okuyucu açısından her yönüyle tam olarak ifade edilmiĢ değildir. Bundan dolayı anlamın yapılandırılması ön bilgilerle metinde olanların

birleĢtirilip bütünleĢtirilmesine dayanmaktadır. Ġnteraktif süreçte bundan ibarettir (Akyol, 2012: 37). Anadili Türkçe olmayan öğrenciler, Türkçe kelime hazineleri kısıtlı olduğu için okuduklarından anlam çıkarmada zorlanmaktadır.

Yazma, özellikle ikinci dil ediniminde en zor geliĢtirilen becerilerden birisidir. Akyol'a göre (2012: 119) yazma sorunlarından biri olan dil sorunları; yetersiz kelime hazinesi, geliĢigüzel cümleler oluĢturma, kelime dizimi ve cümle yapılarıyla ilgili sorunlar, yazılanı tekrar okumama, kelime anlamlarını yeterince bilmeme, hitap etme sıkıntılarıdır. Anadili Türkçe olmayan öğrenciler yazmada daha çok sorun yaĢamaktadırlar. Cümle kurmada yaĢanan sorunlar, dil farklılığından dolayı cümle yapıları ve zaman kalıpları ile ilgili sıkıntılar, kelime anlamlarını kelime hazinesi yetersizliğinden dolayı bilmeme en baĢta gelen problemlerdir. Dil geliĢimi bir süreç gerektirir, öğrencilerin yanlıĢlarının düzeltilmesi ve kelime hazinesinin zenginleĢtirilmesi uzun zaman almaktadır.

Öğretmen öğrenciye her durumda sevgisini göstermeli ve öğrenciye güvendiğinin mesajını vermelidir. Öğretmen aile bireylerini çocuğa bu Ģekilde davranmaları yönünde tavsiyelerde bulunmalıdır. Öğrencinin okuma ve yazma öğretiminde tamamen baĢarısız olmasına neden olan durumların baĢında, öğretmenin uyguladığı yöntemle ailede uygulanan yöntem arasındaki farklılıklar, öğrencinin sorunlarının zamanında öğretmen ve aile bireyleri tarafından saptanamaması, öğrencide meydana gelen öğrenilmiĢ çaresizlik ve öğrencinin zekâ düzeyinin düĢüklüğünden kaynaklanıyor olabilir. Öğretmen okuma ve yazma sürecinde öğrencinin baĢarısız olduğu durumlarda önce aile ile görüĢmelidir. Aile ile yapılacak görüĢme baĢarısızlık durumunun ortaya çıkmasından önce olmalı ve gerekli tedbirlerin alınması için zaman avantajı kullanılmalıdır. Öğrencinin geliĢiminin sürekli izlenmesi halinde öğretmenin veliyi sağlıklı bilgilendirmesi için elinde güvenilir bilgileri olacaktır. Öğretmen velilerden nasıl ve hangi düzeyde yardım istediğini de belirtmelidir. Ayrıca yapılacak görüĢme ile baĢarısızlık nedenleri araĢtırmalıdır (Cemaloğlu ve Yıldırım, 2008: 291). Anadili Türkçe olmayan aileler, hem dil farklılığından hem de okuma-yazma öğretim yönteminin nasıl uygulandığını bilmemelerinden dolayı çocuklarına yeterince yardımcı olamamaktadırlar. Yardımcı olmaya çalıĢanlar da öğrencilerine hâlâ eski yöntemlerle yardım etmektedirler, bu durum öğrencinin kafasının karıĢmasına neden olmaktadır. Birinci sınıf öğretmenleri, okulun açıldığı ilk günlerde ailelerle görüĢmeler yaparak, gerek yöntem gerekse dil boyutunda yapılması gerekenler hususunda aileleri bilgilendirmelidir.