• Sonuç bulunamadı

Devingen dizgeler arasındaki her türlü iletişimi sağlayan durağan sistemlere, türüne ve gelişmişlik düzeyine bakmaksızın dil diyoruz. Bu yönü ile dil canlılar ile canlılar, canlılar ile makineler ve canlılar ile cansızlar arasındaki iletişimi sağlayan sistemler bütünüdür. Türkçe; gerek söz varlığı, gerek söz dizimi, gerekse de yazın ürünleri bakımından dünya üzerindeki en zengin dillerden biridir. Türklerde her ne kadar geçmişten gelen bir dilcilik geleneği bulunsa da Türk dili çalışmaları henüz yurt dışında ve Türkiye’de genel olarak dilbilim temeline oturtulmamış; yeni gelişmelere, yeni görüş ve okumalara gereğince ayak uyduramamıştır (Aksan, 1979: 45). Dilbilimin dili inceleyen bilim dalı olduğu düşünülürse başarılı bir Türkçe öğretiminde sorunları, dilbilim kavramları, yöntem ve teknikleri ile ele alınmalı ve çözüm yolları aranmalıdır. Eğitim ve öğretim sözcüklerinin çoğu kez aynı anlamda kullanılması kavramsal bir belirsizliğe yol açmaktadır. Bireyde davranış değişikliği meydana getirmek amacı ile

27

genellikle mekan sınırlaması olmadan gerçekleştirilen sürece eğitim denir. Buna karşılık öğretim ise planlı ve programlı şekilde daha çok okullarda yürütülen, davranış değişikliğini amaçlayan bir süreçtir (Demirel, 2005: 9). Bu çalışmada ise ilköğretim okullarında Türkçe derslerinde kullanılan metinlerin incelenmesinden dolayı ‘Türkçe öğretimi’ terimi kullanılmıştır. Çünkü; “(…) Türkçe öğretimi; sadece dinleme, konuşma, okuma, yazma, görsel okuma ve görsel sunu ile ilgili temel becerilerin geliştirilmesi değil, aynı zamanda metinler arası düşünme, anlama, sıralama, sınıflama, sorgulama, ilişki kurma, eleştirme, analiz-sentez yapma ve değerlendirme gibi zihinsel becerileri de geliştirme olarak” değerlendirilmektedir (Gömleksiz, 2007b: 162). Bu doğrultuda yapılacak bir ana dili öğretimi için doğru yöntem ve tekniklerin, uygun araçların kullanılması gerekmektedir.

Türkçe öğretiminin bilimsel ölçütlerle gerçekleştirilmesi, başarılı olması; bireyin ulusal kimliğini kazanması, sosyalleşmesi açısından son derece önemlidir. “Đnsanın doğumundan ölümüne kadar süren öğrenme, anlama ve yorumlama süreci içinde kendini gerçekleştirdiği bilinen bir husustur. Bu aşamada ana dili eğitiminin çocuğun bilişsel gelişimi üzerinde büyük bir etkiye sahip olduğunu unutmamak gerekir” (Sinan, 2006: 77). Yapılan araştırmalar, lise ve dengi okulları bitirip yüksekokullara girebilen öğrencilerin gerekli dil becerilerini kazanmamış olduklarını ortaya çıkarmıştır (Ünalan, 2001: 171). Bir dile ait bilgi ve beceriye sahip olma sonsuz bir tümce dizisi için derin ve yüzeysel yapılar kararlaştırma, uygun biçimde ilişkilendirme; bu derin ve yüzeysel yapılara bir anlam yorumlamasıyla bir ses yorumlaması getirme becerilerini gerekli kılar (Chomsky, 2002: 52). Türkçe öğretimindeki başarısızlığın altındaki temel nedenlerden biri de ülkemizde ana dili öğretiminin bir dilin ifade inceliklerini belirlemeye çalışan, söz konusu dili veya dilleri karşılaştıran, ana dilinin ifade gücünü artırmanın yollarını gösteren dilbilimciler tarafından yapılmayışıdır. Türkçe öğretiminde yanlış olan ise dil öğretimini gerçekleştirmeye çalışan öğretmenlerin genel olarak

benimsenmiş kuralları kavratmaya ve uygulatmaya çalışmalarıdır. Yapılması gereken dilbilimin yöntem ve tekniklerinden yararlanmak; genel olarak dil, özel olarak da Türkçeye ilişkin bulgularla Türkçe öğretiminin gerçekleştirilmesini, dilbilimi ile Türkçe arasındaki ilişkinin sürekli canlı tutulmasını sağlamak olacaktır (Sağır, 2002: 6).

Ana dili öğretiminde önemli bir nokta da dili kullanma becerisinin, öğrencilere yazınsal yapıtların okutularak geliştirilmesidir. Çünkü yazınsal yapıtların okunmasıyla öğrenci mantıksal düşünme, açıklama biçimlerini geliştirme, çözümleme ve bireşim yeteneği, bir metni eleştirebilme, farklı yorumlar yapabilmek için akıl yürütme yetisi, önemli ve önemsizi birbirinden ayırma becerilerini kazanır (Günay, 2003b: 11). Türkçe öğretiminin metin dilbilimsel yöntem ve tekniklerle yapılması bireyin yazın ile ilgili diğer yeteneklerini de geliştirmesinde yardımcı olur. Çünkü yazın, bireyi estetik ve moral yönden geliştirir:

“I. Estetik Yönden:

1. Edebiyatın değerinin bilinmesi; 2. Okuma zevkinin gelişmesi; 3. Dilin değerinin bilinmesi;

4. Edebiyata bağlı boş zamanların değerlendirilmesi; 5. Öbür sanatların değerlerinin bilinmesi.

II: Moral Yönden:

1. Öbür çağların anlaşılmasının geliştirilmesi;

2. Fikir namusunun geliştirilmesi, kültür mirasının değerinin bilinmesi; 3. Öbür ulusların anlaşılmasının gelişmesi;

4. Kişisel moral değerlerin güçlendirilmesi;

29

Türkçe öğretiminde kullanılan metinlerin, metin dilbilimsel yöntemlerle incelenmesi; okura yazınsal yapıtın üzerindeki gizemi kaldırma olanağı sağlar. Okuma sırasında öğrencinin sahip olduğu sözlük bilgisini geliştirir; metinden doğan sorunların tartışılmasıyla eleştiri yapabilme gücünü geliştirir. Türkçe öğretmeni öğrencinin yazar ile özdeşleşmesini engellemeli; kendi bakış açısını seçmenin yollarını göstermelidir. Aksi halde metni kendi iç dinamikleri dışında anlamlandırmaya çalışacaktır. Öğrenciler bir metinde yer alan bilgilerin nasıl kurgulandığını, metin yapılarının işlevsel olarak yazar tarafından nasıl bağlandığını öğrenmelidir. Çünkü yazın eğitimi, yazın hakkında bilgi sahibi olmanın yanında, yazınsal metinlerin kurgulanış biçimleri ve metin türleri hakkında bilgi sahibi olmayı da gerektirir. Baurmann’a göre ana dili öğretiminde metin dilbilimsel yöntemleri kullanırken şu noktalara dikkat etmek gerekir:

“1. Durumsal özellikler: Çocuklar ve gençler için hangi bildirişim biçimlerinin günümüzde ve gelecekte önemli olduğunu belirlemek.

2. Đşlevsel özellikler: Çeşitli metinlerin işlevlerini öğrenmek. Metin üretirken, metinleri anlamaya çalışırken bu işlevlerin farkında olmak ve bu işlevleri yerine getirmek.

3. Konusal özellikler: Metinlerdeki konuları belirlemek, bunları geliştirmek ya da konunun gelişimini izlemek.

4. Dilbilgisel özellikler: Dilbilgisel bağların düzgün kurgulanmasına dikkat etmek” (Şenöz, 2005: 61).

Dili laboratuvarda incelenecek bir denek olarak görme, onu ameliyat masasına yatırıp hiç değişmeyen kurallar ortaya koyma anlayışı artık geride kalmıştır. Okullarda öğrencilere dile ait kuralların öğretilmesinin yeterli olmadığı; ana dili eğitiminin, dili kullanma becerilerini geliştirme etkinliklerinin de yapılması gerektiği anlaşılmıştır (Yalçın, 2002: 16). Bunu gerçekleştirmenin en doğru yolu da dil incelemelerinin ve dil bilgisi konularının metinden hareketle öğretmek ve kavratmak olacaktır. Türkçe

öğretiminde kullanılacak metinler; ana dilin mecaz gücünü yansıtmalı; gerçekçi, akılcı, yalın olmalı; deyimleme gücüne sahip olmalıdır. Aynı zamanda metnin yüzeysel yapısındaki dilsel birimler arasında bağlaşıklık, bu dilsel birimlerin derin yapısındaki ilişkilerinde de bağdaşıklık özellikleri çocuğun dil gelişimine uygun olmalıdır. Doğru şekilde yapılacak olan bir ana dili eğitimi bireyin kibar, saygılı ve sabırlı konuşma yöntemlerini öğrenmesini, söz dağarcığını zenginleştirerek iş ve özel hayatında başarılı olmasını sağlar (Göğüş, 1993: 69).