• Sonuç bulunamadı

TÜKETİM-GELİR İLİŞKİSİNİN ÖLÇÜLMESİYLE İLGİLİ TÜRKİYE

Türkiye’de tüketim-gelir ilişkisini açıklamak üzere yapılan ekonometrik çalışmalarda genel olarak kullanılan yöntemler farklılık göstermektedir. Analiz sonuçlarının bazıları NGH, YBTH ve SGH’yi desteklerken, bazıları ise MGH’yi desteklemiştir. Dolayısıyla yapılan analizleri Keynesgil hipotezi desteklemeyen ve destekleyen olarak iki gruba ayırıp incelemek uygun görülmektedir. Bu kısımda ilk olarak Kesnesgil hipotezi desteklemeyen çalışmalar ele alınmaktadır. Bu çalışmalar ele aldıkları tüketim teorisinin kanıtlanması amacıyla yapılmıştır. Ancak teorinin kanıtlanmasını takiben yol açtığı iktisat politikalarıyla ilgili yorumlar yapılmamıştır.

Keynesgil hipotezi desteklemeyen çalışmalardan ilki Temurlenk’ in yaptığı analizdir. MGH, NGH, YBTH ve SGH’yi Türkiye’nin 1962-1990 dönemi verilerini kullanarak, doğrusal kalıpla regresyona tabi tutmuştur. Dört hipotezi ayrı ayrı denklemlerle, gecikmeli tüketim, tasarruf mevduatları ve enflasyon oranı vekil değişken olarak kullanarak analiz etmiştir. Türkiye için gelir tüketim ilişkisini açıklayan en iyi modelin NGH’yi temsil eden model olduğunu tespit etmesine rağmen F değeri olumlu sonuç vermemiştir. Enflasyon oranının tüketim üzerinde anlamlı bir etkiye sahip olduğunu ancak gecikmeli tüketim harcamaları ve likit

286 TCMB, Finansal İstikrar Raporu, Ağustos 2005, ss.49-50, http://tcmb.gov.tr . 1994 ekonomik kriz döneminde 3 banka, 3 aracı kurum iflas etmiş, 3 bankanın sahibi değişmiş, bazı bankalar da birleşme yoluyla iflastan kurtulmuştur. 1997 yılından itibaren özellikle 1999-2000 yılı ekonomik krizinden sonra 22 banka TMSF’ye devredilmiştir. Bu durumda Türkiye’nin finansal piyasalarının kırılganlığının önemli bir göstergesidir. www.tmsf.org.tr ; Ali İhsan Karacan, Bankacılık ve Kriz, 3.bs., İstanbul: Creative Yayınclık, 2000, s.179, 260.

varlıkları temsil eden tasarruf mevduatlarının ise anlamlı bir etkiye sahip olmadığını kanıtlamıştır287.

Özmen, Hall (1978)’ın tesadüfi değişim hipotezini temel alarak, Türkiye için rasyonel beklentili SGH’nin geçerliliğini araştırmıştır. 1950-1994 dönemi verileriyle elde ettiği ampirik kanıtlara göre Türkiye için tüketimin tesadüfi değiştiğini ileri sürmüştür. Tüketim serisinin birinci derece otoregresif süreç izlediği sonucuna ulaşmıştır. Bu sonuca dayanarak da rasyonel beklentili SGH’nin geçerli olduğunu belirtmiştir288. Ancak Özmen teoriyi ve çalışmasını bireyin fayda fonksiyonundan yola çıkarak açıklamasına rağmen kullandığı verileri kişi başına olarak hesaplamamıştır. Ayrıca kullandığı toplam özel tüketim harcamaları zaman serisinin hangi alt kalemleri içerdiği belirli değildir.

Çağlayan, yarı parametrik modellerle YBTH-SGH’nin Türkiye ekonomisi için geçerli olup olmadığını araştırmıştır. 1987:1-2000:4 dönemi için, gelir, gecikmeli tüketim, faiz ve borsa getirisini vekil değişken olarak kullanarak çeşitli modelleri tahmin etmiştir. YBTH-SGH parametrik ve parametrik olmayan regresyon modelleri ile tahmin sonucu, Türkiye için uygun bir model elde edememiştir. Yarı parametrik model denemelerinde YBTH-SGH’nin geçerliliği için anlamlı sonuç elde edebilmiştir. Ancak, SGH’nin öngördüğü gibi, tüketim ile bir devre gecikmeli tüketim arasında doğrusal ilişki bulamamıştır289.

Keynesgil hipoteze karşıt olarak sonuç elde edilen yukarıdaki çalışmaların yanı sıra, onun lehine kanıtlar bulunan araştırmalarda vardır. Araç değişken ve eşbütünleşme yöntemleriyle yapılan araştırmalarda tüketimin cari gelire hassasiyetinin tespit edildiği görülmektedir.

287 M. Sinan Temurlenk, “Tüketim Fonksiyonu İle İlgili Dört Hipotezin Türkiye Verileri Üzerinde Test Edilmesi”, Atatürk Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt.9, Sayı:1-2, 1992, ss.189-205

288 Mehmet Özmen, “Tüketim Tesadüfi Yürüyüş İzler mi? Türkiye için Rasyonel Beklentiler Sürekli

Gelir Hipotezinin Test Edilmesi”, İktisat İşletme ve Finans Dergisi, No.165, Ağustos 1999, ss.84- 94.

289 Ebru Çağlayan, “Yarıparametrik Regresyon Modelleri İle Yaşam Boyu Sürekli Gelir Hipotezinin

Türkiye Uygulaması”, (Basılmamış Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2002), ss.154-158.

Özmen ve Yavan 1988:2-1993:3 dönemi (çeyrek) verileriyle Türkiye’nin uzun dönem tüketim fonksiyonunun belirleyicilerini tahmin etmeye çalışmışlardır290. Johansen eşbütünleşme ve araç değişken yöntemlerini kullanmışlardır. Elde ettikleri kanıtlara göre, rasyonel beklentili SGH Türkiye verileriyle desteklenmemektedir. Tüketiciler cari gelirdeki değişmelere tüketimlerini %50 oranında değiştirerek tepki vermektedirler. Bu orana göre tüketicilerin yarısının likidite kısıtlı olduğu bildirilmiştir. Özmen ve Yavan da Campbell ve Mankiw (1990) gibi, likidite kısıtlı tüketicileri, göz kararı davranış gösteren tüketiciler olarak yorumlamıştır. Onlara göre göz kararı davranış gösteren tüketiciler, finansal piyasaların düzensiz olmasından dolayı rasyonel beklentiler oluşturamamaktadır. Ayrıca tüketim gelir arasındaki ilişkiyi belirlerken faiz değişkenini de modellerinde kullanmışlardır. Faiz değişkeni katsayısını, pozitif gelir etkisinin baskın olduğunu varsayarak, likidite kısıtlılığına işaret olarak göstermişlerdir.

Alper ve Akçin, Türkiye’nin 1987:1-1995:4 dönem verilerini, Campbell ve Mankiw (1990)’in alternatif test tekniğini kullanarak, SGH’nin geçerliliğini araştırmışlardır. Araç değişken yöntemiyle elde ettikleri kanıtlara göre SGH Türkiye için geçerli değildir. Toplam gelirin %40’ı cari gelirine bağlı olarak tüketim yapan bireylere gitmektedir. Bu sonuca göre, iktisat politikası oluştururken cari gelirin önemi artmaktadır. Alper ve Akçin, Türkiye’de bazı tüketicilerin, harcanabilir gelirdeki değişiklikler geçici olsa dahi tüketim planlarını değiştireceklerini belirtmişlerdir291.

Türkiye’nin 1968-1994 dönemi verileriyle özel tasarruf modelini oluşturan Özcan vb., bazı politika dışı değişkenlerin özel tasarruf oranları üzerindeki etkilerini araştırmışlardır. Gelir seviyesinin özel tasarruf oranı üzerinde pozitif bir etkisi vardır. Ancak özel tasarruf oranları kuvvetli bir atalete sahiptir. Elde edilen ampirik kanıtlara göre, kamu tasarruflarının özel tasarrufları dışlama eğilimi yoktur ve

290 Erdal Özmen and Zafer A. Yavan, “Aggregate Consumption in Turkey: An Empirical

Investigation”, ERC Working Papers in Economics, METU Economic Research Center, WP No:99/22, 1999, ss.1-19.

291 Ogün Akçin, C. Emre Alper, “Agregate Consumption and Permanent Income: An Empirical

BREH’nin katı bir şekilde çalışmadığı görülmüştür. BREH’nin geçerli olmamasının sebebi de daha yüksek orandaki kamu tasarruflarının özel tasarrufları dışlama etkisinin bire bir olmamasıdır292. Türkiye’nin özel tasarruflarının kuvvetli bir atalete sahip olmasının arkasında, bireylerin likidite kısıtlı olmaları yüzünden faiz oranına karşı tepki verememeleri olabilir. Bu durum, Villagomez (1997), Khalid (1996), Speight ve White (1995), ve Haque ve Montel (1989)’in, yaptıkları Türkiye’nin de ele alındığı ampirik çalışmalarda elde edilen bireylerin likidite kısıtlı olmaları nedeniyle tüketimlerinin cari gelire aşırı hassas olması sonuçlarıyla da tutarlıdır.

Gelir ve tüketim değişkenleri birlikte hareket ediyorsa, arz yönlü politikalara alternatif olarak, talep yönlü politikalarla milli geliri artırmak mümkün olacaktır. Bu noktadan hareketle Türe ve Akdi, Türkiye’nin 1987:1-2003:4 dönemi için GSYİH ile tüketim serileri arasında mevsimsel eşbütünleşme ilişkisi olup olmadığını araştırmışlardır. Serilerde, 0, 1/4 ve 3/4 frekansta eşbütünleşme bulunurken, 1/2 frekansta eşbütünleşme tespit edememişlerdir. Onlara göre, seriler yıldan yıla etkileşirken, 6 aylık etkileşim göstermemektedirler. Yazın daha fazla gelirle yapılan tüketim, o dönemdeki tüketimi etkilerken 6 ay sonrasına etki yapmamaktadır293. Tüketim ve GSYİH arasındaki 0 frekansta bulunan eşbütünleşme ilişkisi, tüketimin cari gelirin bir fonksiyonu olduğu şeklinde de yorumlanabilir.