• Sonuç bulunamadı

1.3. Tükenmişlikle Başa Çıkma Yolları

1.3.1. Tükenmişlikle Mücadelede Geliştirilen Örgütsel Yöntemler

Rogers (1984), Yöneticilerin tükenmişlik belirtilerini hafifletmek için çeşitli yönetsel tedbirler alabileceklerini belirtmiştir. İşin yoğunlaştığı dönemlerde yardımcı personel ve ek donanım sağlamak; serbest kara verme imkanlarını ve kara katılma imkanlarını artırmak; başarıları takdir etmek; ödül dağıtımını gözden geçirmek; kişisel dinlenme ve gelişme için tanınan süreleri artırmak; Üst yönetimin desteğini sağlamak; kişiler arası ilişkilerin biçimini değiştirmek; iletişimin miktarını azaltıp kalitesini yükseltmek; işin gerektirdiği sorumluluk miktarını yeniden ayarlamak ve kişileri yeni görevlere atamak bu tür tedbirlere örnek gösterilebilir.

a—Hizmet içi eğitim

Eğitim bir gereksinmedir. Güdülen amaç ise mesleki ve teknolojik gelişmeleri yakından izleme, bilgi kapasitesini genişletme, aynı ya da farklı branşlarda uygulanan yeni yöntemleri öğrenme, mesleki gelişmelerin gerekli kıldığı teknik ve bilimsel konularda yetiştirme ve bütün bu gelişmelerin sonucu olarak kişisel yetenekleri artırmaktır ( Sabuncuoğlu 1996).

Hizmet içi eğitim, Kamu hizmeti görevlilerinin hizmete yatkınlığını sağlamayı, verimlilik düzeylerini yükseltmeyi, gelecekteki görev ve sorumluluklarını daha iyi yerine getirebilmeleri için onların bilgi, deneyim ve becerilerini artırmayı amaçlayan eğitim teknikleridir. Bu etkinliklere, çalışılan kurum içinde ya da dışında, iş başında ya da dışında başvurabilir. Önemli olan, bu etkinliklerin hizmetle ilişkili olmasıdır (Canman 1995).

Her insan kendini geliştirme ve yükselme istek ve ihtiyacı içindedir, Bu güdü v ihtiyaç, ihtiyaçlar sıra düzeninin en üst düzeyinde yer alır. Çalışma hayatı ise, bu istek ve ihtiyacın karşılanması için en uygun ortamdır. Böylece kişisel

doyum gerçekleşir; bu ise hem hizmetin yararınadır, hem de kişinin çalıştığı kuruma bağlılığını artırıcı bir etmendir (Canman 1995 ).

Hizmet içi eğitim, morali güçlendirir. Eğitim programına çağrılarak, kişiliğe özel bir önem ve değer verilmesi anlamında değerlendirilebilir. Bu takdirde, eğitim güdüleyici bir rol oynar; çünkü kişiye kendini geliştirme ve görevinde başarılı olma fırsatını vermektedir. Bu ise moralin güçlenmesine yardımcı olur. Öte yandan, eğitim programları, eğitilenlerin birbirlerini daha iyi tanımalarına, aralarında sağlıklı ilişkiler kurmalarına, ortak anlayışın doğmasına hizmet eder (Tutum 1979 ).

b-Yükselme

Yükselmeden güdülen amaç yeni bilgi ve becerilerin kazanılması ile daha iyi ve daha üst görevlere aday olarak hiyerarşinin üst basamaklarına tırmanmaktır. Yükselmenin aracı genellikle eğitimdir. Eğitim iş göreni mesleğe hazırlarken, eğitim düzeyinin yükselmesi iş göreni statüsü yüksek görevlere yönelir.

Eğitim ve yükselme olanaklarını planlı ve düzenli biçimde iş görenlerin yararlanmasına sunabilen kurumlar, aynı zamanda oldukça etki h bir işe özendirme aracını da devreye sokmalıdırlar. Eğitimde fırsat eşitliği ilkesini uygulayarak elemanların bir yandan mesleki bilgi, beceri ve yeteneklerini geliştirirken bir yandan da iş görenlerin güven duygusunu artırabilirler. İş görenlere eğitsel olanaklar tanıyarak yükselme isteklerini adil ve dengeli biçimde karşılar ve onların kuruma bağlanmasını sağlarlar ( Transon 1967 ).

Bu konuda yöneticilerin bilmesi gereken; iş görenin en az dolgun ücret kadar yükselme şansı da aradığıdır. Yükselmek dinamik bir yaşantı sürdürmek isteyen her bireyin özlemidir. Planlı ve yararlı eğitim programlarına katılan ve yükselebilen iş gören elde ettiği yeni bilgi ve becerilerle kişiliğini geliştirir, örgütsel yapı içinde kazandığı yeni görevlerden dolayı hoşnutluk duygusu kazanır ( Sabuncuoğlu 1996).

c- Değişme

Örgütsel değişme, örgütün elemanlarında, alt sistemlerinde, bunlar arasındaki ilişki kalıplarında, bunlarla örgüt arasındaki ilişkilerde ve örgütle çevresi arasındaki ilişkilerde meydana gelecek her türlü değişim olarak tanımlanmaktadır (Sağlam 1979). Değişme bir süreçtir, bir anda olup biten bir

olay değildir. Değişmenin farklı aşamalarda beklenen ve planlanan sonuçlara ulaşmanın yanında beklenmeyen ve tahmin edilemeyen bazı sonuçlarının da ortaya çıkabileceği gözden uzak tutulmamalıdır ( Özdemir 1997 ).

Örgüt ortamı içinde değişiklik yapabilmenin çeşitli şartları vardır. 1 ler şeyden önce, değişikliğin bir ihtiyaçtan doğması gerekir. Böyle olursa yapılacak değişiklik örgüt üyelerinin değerlerine aykırı düşmeyecektir. Okulunda değişiklik yapmayı düşünen yönetici kültürel ve sosyal engellerden hangileri ile karşılaşacağını önceden tahmin edebilmeli ve gerekli önlemleri alabilmelidir. Değişiklik örgüt için gerekli olduğu kadar, yönetim için de tehlikeli olabilir. Aslında bu tehlike, girişimin kendinden çok, yöneticinin bilgisizliğinden ileri gelir. Kısaca eğitim örgütlerinde değişiklik yapmak güç ve nazik bir eylemdir, çünkü eğitim çok amaçlı bir girişimdir (Görsel 1995)

d— Örgüt Geliştirme

Örgüt geliştirme, örgütün çevresinde ve içinde meydana gelen değişmeler nedeniyle bu değişmelere intibak edemeyen kişi ve grupların düşünce ve tutumlarını etkilemek ve o insanların değişen ve gelişen örgütlerine yeniden uymalarını, diğer bir deyişle kazandırılmalarını sağlama çalışmalarının tümünü kapsamaktadır ( Eren 1989 ). Örgüt geliştirme; planlı, örgüt çapında, yukarıdan yönetilen, örgütün etkililik ve sağlığını artırmak amacıyla davranış bilimlerinin bilgilerinden yararlanarak örgüt sürecine yapılan her türlü müdahaledir. Örgüt geliştirme, örgütteki sadece insan, sadece teknoloji ya da yapı ve süreçlerin değil, aksine bunların hepsinin bir bütün olarak değişmesini öngörür (Balcı 1995). Bu sayede, kişi ve gruplar hizmet verdikleri kurum ve kuruluşlar için daha verimli olacaklar, böylece örgütün etkinliğinin sağlanmasına katkıda bulunacaktır. Örgüt geliştirmenin amacı sadece örgütün etkililiğini sağlamak değil, bunun yanında örgüt çalışanlarının ihtiyaç ve mutluluğunu sağlamak, örgütte insan ilişkilerini iyileştirmektir.

Koçel’e göre ise örgüt geliştirme (1982), bir bütün olarak örgütün performansını geliştirmeyi amaç edinmiştir. Bunun için örgüt üyelerinin inanç, tutum ve davranışlarını değiştirmek, birbirleri ile daha etkin haberleşmelerini sağlamak, düşünce arzu ve önerilerini birbirleri ile paylaşmalarını sağlayacakları ortamı geliştirmektir.

Örgüt yönetimi ile tükenmişlik arsında doğrudan bir ilişki vardır. Karara katılma, üst yöneticilerle çalışma arkadaşlarından destek görme tükenmişliği

önlemektedir. Bu nedenle örgüt geliştirme programları tükenmişliği önleme açısından önem kazanmaktadır.

e- Yetki Devri

Yetki, karar verme ve diğerlerini harekete geçirme ya da örgütsel amaçları başarmak için belli görevleri yapma hakkı olarak tanımlandığı gibi, diğerlerini etkileme yöntemi” olarak da tanımlanmaktadır. Bu anlamda yasallık, erk (güç) ve önderlik yetkinin önemli boyutlarını oluşturur. Bazı yazarlar yetki ile erki (güç) birbirinden ayırarak gücün kişiden, yetkinin ise makamdan kaynaklandığını belirtir. Gerçekten de makamdan kaynaklanan yetkinin kullanımı ancak, erk ile birleştiği zaman etkili bir yönetim ortaya çıkar.

Yetkinin üç önemli görevi vardır. Önce, yetki kendisi ile beraber sorumluluk getirir ve hangi yöneticiye verilmişse, o yöneticiyi sorumluluk altına sokmuş olur. İkinci olarak, yetki karar sürecinde uzmanlığa yer verir ve uzmanlığı teknik temelleri yoluyla sağlar. Son olarak da, örgütte koordinasyonu kolaylaştırır (Bursalıoğlu1987). Bir bürokratik kuruluşta karar yetkisinin yetki devri ile alt düzeylere yaygınlaştırılması, yönetim biriminde yetkinin yerselleştirilmesi (decentralization) olarak bilinir. Bu süreçte yetki ve sorumluluğun denkleştirilmesi önemli yönetim ilkelerinden biridir. Kişinin kendi yargısıyla yürütülmesine izin verilmeyen bir işin sonuçlarından sorumlu tutulamayacağı, kişiye bir işte girişim özgürlüğü tanınınca, bu özgürlüğü yerinde ve doğru biçimde kullanmasından kendisinin sorumlu tutulması gerekeceği görüşü bu ilkenin kökeninde yatmaktadır (Cem 1976)

Yetkinin Devriyle İlgili İlkeler 1. Sorumluluk Devredilemez

Yetki devri ile sorumluluk devredilebilir, ancak devreden amir sorumluluktan kurtulamaz. Böylece zincirleme bir sorumluluk meydana gelmiş olur. Bu amire yetki devredeceği astı iyi seçme ve yetki sınırlarını iyi belirleme yükümlülüğünü getirir.

2. Hiç Kimse Birden Fazla Kişiye Karşı Sorumlu Olmamalıdır

İlk amire bağlılık, iş görenin moralini bozar, örgütsel çatışmayı hızlandırır. Bu nedenle, örgütlerde kademe atlamaya izin verilmemelidir.

3. Yetki Ve Sorumluluk Denk Olmalıdır

Hiç kimse kendisine yürütme yetkisi verilmeyen işlerin sonuçlarından sorumlu tutulmamalıdır.

Yapılan bir araştırmada, Türkiye’de eğitim yönetimi alanında yeterli yetki devri yapılmadığı ortaya çıkmıştır. Bunun nedenleri ise; astlara güvenmeme, her şeyi görüp kontrol etme isteği ve statü kaybetme korkusu olarak belirlenmiştir. (Kaya 1979)

Yönetim in başarısını artırmada ve örgütün demokratikleşmesinde önemli bir etken olan astları yönetime katma eylemi eğitim örgütünde gerçekleştirilememektedir. Eğitim örgütünde, yetkileri sınırlı olduğu için, yöneticilerin bile kendilerinden üst düzeydeki yönetim etkinliklerine katılmaları söz konusu olmamaktadır. Merkeziyetçi bir yönetimle yönetilen eğitim örgütünde yöneticiler, Bakanlıktan gelen buyrukları ast yönetmenlere aktarmakla görevlidirler. Yöneticiler yönetimle ilgili işlerinde karar vermeye Pek yetkili olmadıklarından, astların yönetime katılmalarına da gerek kalmamaktadır. Astları yönetime katma, ancak yöneticinin sorun çözme (karar vermede), planlama gibi yönetim süreçlerini işletme yetkisiyle donatılmış olması durumunda olanaklıdır. Eğitim örgütünde yöneticilerin karara katılma yetkileri kısıtlı olduğundan astlarını yönetime katma işlevleri de gerçekleştirilememektedir (Başaran 1988 ).

İnsanlarla çalışanlar arasında tükenmişlik zaman zaman kaçınılmaz bir durum olmaktadır. Çünkü çalışanlar üst düzey yöneticilerle personel arasında sıkışmış kalmıştır. Sorumlulukları altında çözmeleri gereken birçok problem vardır. Bu problemlerin çözümü için radikal kararlar almaları gerekir, fakat çoğu zaman karar yetkileri yoktur (Laabs 1992). Bu durum tükenmişliği körüklemektedir. Burada önemli rol yöneticilere düşer, Yönetici yeni gelen ya da yer değiştiren iş görenlere her konuda yardımcı olmalı, gerekli ve yeterli bilgileri vermeli, çalışma arkadaşları ile en kısa zamanda kaynaşmasını sağlamalı ve böylelikle grup dışında kalmasını önleyici önlemleri bilinçli ve düzenli biçimde uygulamalıdır (Sabuncuoğlu 1996).