• Sonuç bulunamadı

2. DUYGUSAL ZEKÂ

5.1. Duygusal Zekâ, İş Doyumu ve Tükenmişlik Düzeyi İle İlgili Yapılan Yurtiçi ve Yurtdışı Araştırmaları

5.1.5. Tükenmişlik İle İlgili Yapılan Yurtiçi Araştırmalar

Sucuoğlu ve Kuloğlu (1996) 199 özel eğitim öğretmeni,112 ilkokul öğretmeniyle yaptıkları araştırma sonucu iki öğretmen grubunun toplam tükenmişlik puanları arasında anlamlı fark olmadığını, ancak ilkokul öğretmenlerinin kişisel başarı puanlarının özel eğitim öğretmenlerinden daha fazla olduğunu göstermiştir. Ayrıca özel eğitim öğretmenlerinin toplam tükenmişlik ve alt ölçek puanlarının, çalışılan çocuğun özür türü ve öğretmenin aldığı eğitim ile ilişkili olmadığı bulunmuştur.

Ergin’in (1996) 28 ilde uzman ve pratisyen doktorlar, diş hekimleri, eczacılar, hemşireler, sağlık teknisyenleri ve ebelerden oluşan 7255 sağlık personeli üzerinde Maslach Tükenmişlik Ölçeğinin Türkiye Sağlık Personeli Normlarını belirlemek üzere yaptığı çalışmada, meslek grupları arasında büyük farklar olmamakla birlikte pratisyen doktorların ve hemşirelerin duygusal tükenme ve duyarsızlaşma puanlarının diğer mesleklerden daha yüksek olduğu saptanmıştır.

Gökçakan ve Özer tarafından (1997) 595 rehber öğretmenle yapılan araştırma sonuçlarına göre; duygusal tükenmişliğin kadınlarda daha çok görüldüğü, kişisel başarısızlık açısından cinsiyetler arasında anlamlı bir fark olmadığı, duygusal tükenmişlik ve kişisel başarısızlığın bekâr öğretmenlerde daha fazla görüldüğü, duygusal tükenmişlik ve kişisel başarısızlık şeklindeki tükenmişlik, en çok 2-5 yıllık hizmet süresi olan öğretmenlerde görülmüş, 0-1 ve 6 ve yukarı yıllık rehber öğretmenlerin de onları takip ettiği görülmüştür.

60 Kişisel başarısızlık duygusu R.A.M’ larda çalışan öğretmenlerde daha fazla görülmüş, duygusal tükenmişlik açısından R.A.M’ larda ve okullarda çalışan öğretmenler arasında fark görülmemiştir. Haftalık çalışma saatine göre 20–30 saat çalışanlarla, 30–40 saat arası çalışanlar arasında anlamlı fark bulunmamıştır. Duygusal tükenmişlik ve kişisel başarısızlık mesleği istemeden seçenler arasında daha çok görülmüştür. Mesleki işlev düzeyini kötüleyenler arasında duygusal tükenmişlik ve kişisel başarısızlık yüksek bulunmuştur. Tükenmişliğin bir başka boyutu olan duyarsızlaşma alt boyutunda sadece %2 rehber öğretmenin duyarsızlaştığı görülmüştür.

Gökçakan ve Gündüz tarafından (2000) 265 hemşireyle yapılan araştırma sonuçlarına göre; tükenmişlik en yüksek düzeyde duygusal tükenme alt boyutunda görülmüş, bunu kişisel başarısızlık ve duyarsızlaşma alt boyutları izlemiştir. Tükenmişliğin duygusal tükenmişlik alt boyutu ile iyimser yaklaşım arasında anlamlı ve negatif, boyun eğici yaklaşım arasında anlamlı ve pozitif, tükenmişliğin kişisel başarısızlık alt boyutu ile iyimser yaklaşım arasında pozitif yönde anlamlı sonuçlar bulunmuştur.

Karlıdağ, Ünal ve Yoloğlu (2000) tarafından 384 hekimle yapılan araştırma sonuçlarına göre; kadın hekimlerin duyarsızlaşma ve kişisel başarısızlık düzeyleri daha düşük bulunmuştur. Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı’nda (ÖSYS) ilk tercihi tıp fakültesi olanların duygusal tükenme ve duyarsızlaşma düzeyleri daha düşük, kişisel başarısızlık düzeyleri ise daha yüksek bulunmuştur. Günlük çalışma süresi 9 saat ve üzerinde olanların duygusal tükenme, duyarsızlaşma ve kişisel başarısızlık düzeyleri ile hekimlikle ilgili ek işi olanların duygusal tükenme ve duyarsızlaşma düzeyleri daha yüksek bulunmuştur. Araştırma görevlisi ve uzman hekimlerin duygusal tükenme ve duyarsızlaşma düzeyleri yüksek bulunmuştur.

Selçukoğlu tarafından (2001) araştırma görevlilerinin tükenmişlik düzeyi, yalnızlık düzeyi ve yaşam doyumunun incelendiği araştırma sonuçlarına göre, yaş ve öğrenim seviyesi değişkeninin araştırma görevlilerinin duyarsızlaşma düzeyleri üzerinde önemli bir etkisinin olduğu, 20-24 yaş aralığındaki ve uzmanlık eğitimine devam eden araştırma görevlilerinin duyarsızlaşma puanlarının en yüksek olduğu, en düşük duyarsızlaşma puan ortalamalarının doktora öğrenimine devam eden araştırma görevlilerinin sahip olduğu, duygusal tükenme ve kişisel başarısızlık puan ortalamalarında anlamlı bir farklılığın olmadığı, kıdem ve bölüm değişkeni açısından tükenmişlik puan ortalamalarında anlamlı bir farklılığın olmadığı tespit edilmiştir.

Tuğrul ve Çelik (2002)’ in 216 kadın anaokulu öğretmeniyle yaptığı araştırmada öğretmenlerin tükenmişlikleri ile yaş, mesleki tecrübe, medeni hal, gelir değişkenlerinin ayrı

61 ayrı ilişkisi incelendiğinde duygusal tükenmişlik, kişisel başarısızlık ve duyarsızlaşma puanlarının yaşa bağlı olarak değişmediği bulunmuştur. Çalışma süresinin, kişisel başarısızlık alt ölçek puanlarıyla, duygusal tükenmişliğin eğitim ve çalışılan kurumun niteliğiyle, alınan eğitimin duyarsızlaşma alt ölçek puanları ile ilişkili olduğunu görülmüştür.

Dolunay (2002) 1462 lise öğretmeniyle yapıtığı çalışma sonucunda, çalışılan okul türüne göre genel tükenmişlik, duygusal tükenme, kişisel başarısızlık ve duyarsızlaşma puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık saptanmamıştır. Yaş arttıkça duygusal tükenme ve duyarsızlaşma azalmakta, buna karşın, kişisel başarı duygusu artmaktadır. Toplam hizmet süresi arttıkça genel tükenmişlik azalmakta, kişisel başarı duygusu artmaktadır. Çocuk sayısının, genel tükenmişlik, duygusal tükenme ve duyarsızlaşma puan ortalamalarını etkilemediği bulunmuştur. Buna karşın, çocuk sayısı arttıkça, kişisel başarı artmaktadır. Öğretmenlik yapmanın temel nedeninin genel tükenmişlik, duygusal tükenme, kişisel başarısızlık ve duyarsızlaşma puan ortalamalarını etkilediği saptanmıştır. Mesleğini isteyerek seçenlerin genel tükenmişlik, duygusal tükenme, kişisel başarısızlık ve duyarsızlaşma puan ortalamaları istemeyerek seçenlerden daha düşük bulunmuştur. Mesleği kendilerine çok uygun bulanların duygusal tükenme, duyarsızlaşma ve kişisel başarısızlık puan ortalamaları uygun ya da kısmen uygun bulanlara göre daha düşüktür. Verim düzeyini fena bulmayanların puanları, çok iyi ve iyi bulanlara göre daha yüksektir. Mesleki gelecek açısından kendini kötü olarak değerlendirenlerin ortalamaları, çok iyi, iyi, fena değil olarak değerlendirenlerden daha yüksektir. Çalışma ortamından her zaman memnun olanların genel tükenmişlik, duygusal tükenme, kişisel başarısızlık ve duyarsızlaşma puan ortalamaları, hiçbir zaman memnun olmayanlardan daha düşük bulunmuştur. Üstlerinden hiçbir zaman takdir görmeyenlerin puan ortalamaları, her zaman takdir görenlerden daha yüksektir. Mesleğin hak ettiği yeri hiçbir zaman bulmadığı görüşünde olanların puan ortalamaları, diğer grupların puan ortalamalarından daha yüksektir. Sınıf mevcudu 41 ve daha fazla olanların duyarsızlaşma puan ortalamaları diğer gruplara göre daha yüksektir. Yani sınıf mevcudu arttıkça duyarsızlaşma puanlarının arttığı bulunmuştur. Mevcut eğitim sisteminden hiç memnun olmayanların genel tükenmişlik, duygusal tükenme ve duyarsızlaşma puan ortalamaları diğer gruplardan daha yüksektir. Aylık net gelir arttıkça kişisel başarı duygusunun arttığı bulunmuştur. Meslekten ayrılıp çalışmamayı ve bir başka mesleğe geçmeyi düşünenlerin puan ortalamaları diğer grupların ortalamalarından daha yüksektir. Çalışılan okul türünün, cinsiyetin, medeni durumun, son mezun olunan okulun, branşın, çalışılan kurumdaki hizmet süresinin, ek geliri olma durumunun, eş mesleğinin, son üç ay içerisinde mesleki gelişimlerine

62 katkıda bulunacak bir çalışma yapma durumunun tükenmişlik düzeyini etkilemediği saptanmıştır.

Peker’in (2002) anaokulu, ilköğretim ve lise öğretmeni 90 öğretmen üzerinde yaptığı araştırmaya göre, “Görülen İdari Destek” ve “İşe Bağlı Stresle Başa Çıkabilme” alt ölçeklerinde lise öğretmenleri daha yüksek tükenmişlik puanları almışlardır fakat yapılan istatistiksel işlemler sonucunda anlamlı bir fark olmadığı görülmüştür. “İş Doyumu” alt ölçeğinde, lise öğretmenleri hem anaokulu hem de ilköğretim okulu öğretmenlerinden anlamlı şekilde daha yüksek tükenmişlik puanları almışlardır. “Öğrencilere Yönelik Tutumlar” alt ölçeğinde, anaokulunda çalışan öğretmenler en düşük tükenmişlik düzeyi göstermişlerdir. En üst tükenmişlik düzeyi ise lise öğretmenlerinde görülmüştür.

Kırılmaz, Çelen ve Ümit (2003) 43 öğretmenle yaptığı araştırmada cinsiyete göre genel tükenmişlik, duyarsızlaşma, kişisel başarısızlık, DT puan ortalamaları arasında anlamlı bir fark tespit etmemiştir. Yaş ile tükenmişlik düzeyi arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Medeni durumun genel tükenmişlik düzeyini etkilemediği, sadece kişisel başarı alt ölçeğini etkilediği, bekâr öğretmenlerin kişisel başarı yönünden evlilere oranla tükenmişliklerinin daha fazla olduğu görülmüştür. Çalışılan kurumdaki hizmet süresi tükenmişlik düzeyini etkilememiştir. Öğretmenlik mesleğini isteyerek seçenler, isteyerek yapanlar, kendilerine uygun bulanlar ve mesleğin toplumda hak ettiği yeri bulduğunu düşünenlerin genel tükenmişlik, duyarsızlaşma ve duygusal tükenme puan ortalamaları daha düşük çıkmış, kişisel başarısızlık puan ortalamaları arasında anlamlı bir fark bulunmamıştır. Mesleki açıdan geleceği iyi olarak değerlendirenlerin duygusal tükenme ve duyarsızlaşma düzeylerinin kötü olarak değerlendirenlerden daha düşük olduğu, kişisel başarısızlık ve genel tükenmişlik düzeylerinin etkilenmediği saptanmıştır. Çalışma ortamından memnun olan öğretmenlerin, duyarsızlaşma düzeyinin memnun olmayan öğretmenlerden daha düşük olduğu, genel tükenmişlik, kişisel başarısızlık ve duygusal tükenme düzeylerinin etkilenmediği gözlenmiştir. Üstlerinden takdir gördüklerini ifade edenlerin kişisel başarısızlık ve genel tükenmişlik düzeylerinin, görmediklerini ifade edenlerden daha düşük olduğu, duygusal tükenme ve duyarsızlaşma düzeylerinin etkilenmediği görülmüştür. Eğitim sisteminden memnun olduklarını ifade edenlerin duyarsızlaşma alt ölçeği puanlarının, memnun olmadığını belirtenlerden daha düşük olduğu, duygusal tükenme, kişisel başarısızlık ve genel tükenmişlik düzeylerinin eğitim sisteminden memnun olmaya göre değişmediği saptanmıştır. Araştırmada duygusal tükenme alt ölçeğinin duyarsızlaşma ve kişisel başarısızlık alt ölçekleri ile istatistiksel olarak anlamlı şekilde ilişki olduğu, duyarsızlaşma alt ölçeği ile kişisel başarısızlık alt ölçeği arasında anlamlı bir ilişki olmadığı görülmektedir.

63 Murat tarafından (2003) 300 öğretim elemanıyla yapılan araştırma sonuçlarına göre; üniversite öğretim elemanlarından kadınların erkeklere göre daha fazla duygusal tükenmişlik ve kişisel başarı düzeyinde tükenmişlik yaşadığı görülmüş, duyarsızlaşma şeklindeki tükenmişlik açısından anlamlı bir fark bulunmamıştır. Tükenmişlik alt boyutlarından duygusal tükenmişlik açısından bekâr ve evli öğretmenler arasında anlamlı bir fark olmadığı, kişisel başarı şeklinde görülen tükenmişlik ve duyarsızlaşma alt boyutunda bekârların evlilere kıyasla daha fazla tükenmişlik yaşadığı görülmektedir. İletişim becerilerini orta ve zayıf olarak değerlendirenlerin çok iyi ve iyi olarak değerlendirenlere oranla daha yüksek tükenmişlik yaşadıkları, sağlıklarını hiç iyi değil ve biraz iyi olarak değerlendirenlerin çok iyi olarak değerlendirenlere oranla daha yüksek düzeyde tükenmişlik yaşadıkları, meslektaşları ile uyumlarını zayıf olarak görenlerin çok iyi ve iyi olarak görenlere oranla daha yüksek düzeyde tükenmişlik yaşadıkları sonucuna ulaşılmıştır.

Ağaoğlu, Ceylan, Kesim ve Maden (2004) 382 araştırma görevlisiyle yaptıkları araştırmalarında; araştırma görevlilerinin tükenmişlik düzeylerinin duygusal tükenme alt ölçeğinde normal olmasına karşın, duyarsızlaşma ve bireysel başarı alt ölçeklerinde yüksek tükenmişlik düzeylerine sahip oldukları öne sürülmüştür. Erkek araştırma görevlilerinin bayan araştırma görevlilerine göre duygusal tükenmişlik, duyarsızlaşma ve bireysel başarı boyutlarında tükenmişlik düzeyleri daha yüksektir. Evli olan araştırma görevlilerinin duygusal tükenmişlik boyutunda tükenmişlik düzeyi puan ortalamaları bekâr olan araştırma görevlilerine göre daha yüksektir. Bekâr olan araştırma görevlileri duyarsızlaşma ve bireysel başarı boyutlarında tükenmişlik düzeyleri evli olanlara göre daha yüksektir. 31-40 yaş grubunda olanların 21-30 yaş grubundakilere göre duygusal tükenmişlik, duyarsızlaşma ve bireysel başarı boyutlarındaki tükenmişlik düzeyleri daha yüksektir. Sağlık ve Fen Bilimleri alanlarında görev yapan araştırma görevlilerinin, Eğitim ve Sosyal Bilimler alanlarında görev yapan araştırma görevlilerine göre duygusal tükenmişlik boyutunda tükenmişlik düzeyleri daha yüksektir. Çalışma süresi 9–12 yıl arasındaki araştırma görevlilerinin duygusal tükenmişlik, duyarsızlaşma ve bireysel başarı boyutlarında tükenmişlik düzeyleri, çalışma süreleri 5-8 yıl ve 0-4 yıl arasındaki araştırma görevlilerinden daha yüksektir. 35. Madde ile görevlendirilen araştırma görevlililerinin, üniversite kadrosundakilere göre duygusal tükenme, duyarsızlaşma ve bireysel başarı boyutlarında tükenmişlik düzeylerinin daha düşük olduğu görülmektedir. LES sınavına girmemiş olan araştırma görevlilerinin duygusal tükenmişlik ve duyarsızlaşma boyutlarındaki tükenmişlik derecelerinin girmiş olanlara göre daha yüksek olduğu görülmektedir. ÜDS veya KPDS’den 50’den daha az puan alan araştırma görevlilerinin duygusal tükenmişlik düzeyleri, henüz ÜDS veya KPDS sınavına girmeyen,

64 ÜDS veya KPDS sınavlarından 50-54 arası, 55-59 arası, 60-64 arası, 65-69 arası ve 70 ve üzeri not alan araştırma görevlilerinden daha yüksektir. ÜDS veya KPDS’den 50–54 arası puan alan araştırma görevlilerinin duyarsızlaşma boyutunda ve bireysel başarı boyutlarındaki tükenmişlik düzeyleri diğer araştırma görevlilerine göre daha yüksektir. Doktora derecesini alan, doktora yeterlik aşamasında olan ve doktora programına girme aşamasında olan araştırma görevlilerinin; yüksek lisans programına girme aşamasında olan, yüksek lisans ders aşamasında ve tez aşamasında olan araştırma görevlilerine göre duygusal tükenmişlik boyutunda tükenmişlik düzeyleri daha yüksektir. Duyarsızlaşma boyutundaki tükenmişlik düzeylerine bakıldığında, doktora derecesini alan ve yüksek lisans ders aşamasında olan araştırma görevlilerinin tükenmişlik düzeyleri, diğer aşamalarda olanlara göre daha yüksek bulunmuştur. Bireysel başarı boyutunda ise en yüksek tükenmişlik düzeyine yüksek lisans programına girme aşamasında olan ve doktora derecesini alan araştırma görevlilerinin sahip olduğu görülmektedir.

Taşğın (2004)’ın spor yöneticileriyle yaptığı araştırma sonucunda yaş değişkeniyle tükenmişlik alt boyutları arasında anlamlı sonuçlar tespit etmemiştir. Kıdem yılı değişkenine göre 6-10 yıl aralığında gençlik spor genel müdürlüğünde çalışan yöneticilerin diğer gruplara göre daha fazla duyarsızlaşma yaşadıkları tespit edilmiştir.

Avşaroğlu, Deniz ve Kahraman (2005) tarafından 173 teknik öğretmenle yapılan araştır sonuçlarına göre; kadın öğretmenlerin kişisel başarı algılamalarından kaynaklanan tükenmişlik düzeyi, erkek öğretmenlere oranla daha yüksek seviyelerdedir. Kadın öğretmenlerle erkek öğretmenlerin tükenmişlik alt boyutları ve iş doyumu puan ortalamaları arasında anlamlı düzeyde farklılaşmanın olmadığı görülmüştür. Mesleki tükenmişliğin, duygusal tükenme ve duyarsızlaşma alt boyutlarında, öğretmenlerin yaşlandıkça duygusal tükenme ve işlerine karşı duyarsızlaşma geliştirdikleri görülmüştür. Duygusal tükenmede en yüksek sıra ortalaması 21-25 yıl arasında iş deneyimi olan öğretmenlerde, en düşük duygusal tükenme ise 16-20 yıl iş deneyimine sahip olan öğretmenlerde olduğu görülmektedir. Öğretmenlerin iş doyum düzeyleri arttıkça duygusal tükenme düzeylerinde de azalma olduğu araştırma sonuçlarında elde edilmiştir.

Şahin Seçer ve Avşaroğlu (2002) tarafından 152 okul öncesi öğretmeniyle yapılan araştırmada bekâr öğretmenlerin duygusal tükenmişlik puan ortalamaları evli ve boşanmış öğretmenlerden daha düşük çıkmıştır. Lise mezunu okul öncesi öğretmenlerinin duygusal tükenmişlik puan ortalamaları yüksek okul ve üniversite mezunu okul öncesi öğretmenlerin puan ortalamalarından düşük çıkmıştır. Tam gün çalışan okul öncesi eğitim öğretmenlerinin duygusal tükenmişlik puan ortalamalarının, yarım gün çalışan okul öncesi eğitim

65 öğretmenlerinin duygusal tükenmişlik puan ortalamalarından daha düşük olduğu görülmektedir. Diğer yandan tam gün çalışan okul öncesi eğitim öğretmenlerin kişisel başarı puan ortalamalarının, yarım gün çalışan okul öncesi eğitim öğretmenlerinin kişisel başarı puan ortalamalarından daha düşük olduğu görülmüştür. Aylık gelirini yeterli bulan okul öncesi eğitim öğretmenlerinin duygusal tükenmişlik puan ortalamaları, aylık gelirini yeterli bulmayan okul öncesi eğitim öğretmenlerinin duygusal tükenmişlik puan ortalamalarından daha düşük olduğu görülmüştür. Milli eğitime bağlı kurumlarda çalışan okul öncesi eğitim öğretmenlerinin duygusal tükenmişlik puan ortalamaları, özel okul öncesi eğitim kurumlarında çalışan okul öncesi eğitim öğretmenlerinin duygusal tükenmişlik puan ortalamalarından daha yüksek bulunmuştur. Diğer yandan duyarsızlaşma ve kişisel başarı puan ortalamaları arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır.

Uslu, Pepe, Avşaroğlu ve Balcı (2005) 313 beden eğitimi ve spor öğretmeniyle yaptıkları araştırma sonuçlarına göre; öğretmenlerin cinsiyetlerine, çalışma sürelerine, görev yaptığı yere göre ve yaş değişkenine göre duygusal tükenmişlik, duyarsızlaşma ve kişisel başarı puan ortalamalarının kadın öğretmenler ile erkek öğretmenler arasında anlamlı düzeyde bir farklılaşma göstermediği bulunmuştur. Buna rağmen puan ortalamaları göz önüne alındığında, tüm alt boyutlarda ilçelerde görev yapan öğretmenlerin puan ortalamalarının, köy-kasaba ve il merkezlerinde görev yapanlara oranla tükenmişliklerinin daha yüksek olduğu gözlenmiştir. Mesleki memnuniyetlerine göre kadın ve erkek öğretmenlerin tükenmişlik alt boyutlarından, duygusal tükenme, duyarsızlaşma ve kişisel başarı puan ortalamaları arasında anlamlı fark gözlenmiştir. Mesleki memnuniyete göre, kadınlarda hayır ve kısmen diyenlerin duygusal tükenmişliği orta düzeyde, evet diyenlerin ise düşük düzeyde çıkmıştır. Aynı alt boyutta erkeklerde, üç grup içerisinde de anlamlı farklılıklar bulunmuştur. Duygusal tükenme puan ortalaması olarak en yüksekten düşüğe hayır diyenler, ardından kısmen ve en son olarak evet diyenler sıralanmıştır. Duyarsızlık alt boyutu açısından; kadınların meslekten memnunluk düzeyine göre kısmen diyenlerin puan ortalamaları evet diyenlerden anlamlı düzeyde daha yüksek çıkmıştır. Kısmen diyenlerin duyarsızlığı orta düzeyde hayır ve evet diyenlerin ise düşük düzeyde çıkmıştır. Duygusal tükenme puan ortalaması olarak, en yüksekten düşüğe sırası ile kısmen diyenler, ardından evet ve en son olarak hayır diyenler gözlenmiştir. Erkeklerde ise gruplar arası farklılaşma görülmemiştir. Kişisel başarı algısı alt boyutu açısından; kadınların kişisel başarı algısı düzeyine göre puan ortalamaları açısından evet diyenlerin, kişisel başarı algısı kısmen diyenlerden anlamlı düzeyde yüksek çıkmıştır. Aynı alt boyutta erkeklerde, evet diyenlerin kişisel başarı algısı, hayır diyenlerden anlamlı düzeyde farklı bulunmuştur. Sosyo-ekonomik düzeylere göre, kadın ve erkek öğretmenlerin

66 tükenmişlik alt boyutlarından, duygusal tükenme, duyarsızlaşma ve kişisel başarı puan ortalamaları arasında anlamlı bir farklılık gözlenmiştir. Duygusal tükenme puan ortalaması olarak en yüksekten düşüğe sırası ile düşük, orta ve yüksek sosyo-ekonomik duruma sahip olan öğretmenlerdir. Fakat her üç grupta da ortalamalar açısından bakıldığında erkeklerde duygusal tükenmenin kadınlara oranla daha düşük olduğu gözlenmiştir. Duyarsızlık alt boyutu açısından; düşük ve orta olan kadınların duygusal tükenmeleri düşük düzeyde, yüksek sosyo-ekonomik duruma sahip olanların duygusal tükenmişliği ise orta düzeyde çıkmıştır. Aynı alt boyutta erkeklerde, sosyo-ekonomik düzeyine göre üç grup içerisinde anlamlı düzeyde bir fark görülmemiştir. Fakat her üç grupta da ortalamalar açısından bakıldığında erkeklerde duygusal tükenmenin düşük olduğu gözlenmiştir. Duygusal tükenmişlik puan ortalaması olarak en yüksekten düşüğe sırası ile düşük, orta ve yüksek sosyo-ekonomik