• Sonuç bulunamadı

1. YAġLILIK

1.23. ĠĢ Doyumuyla ĠliĢkili Kavramlar

1.23.2. TükenmiĢlik

Günümüz toplumunda giderek yaygınlaĢmaya baĢlayan olgulardan biri olan

“tükenmiĢlik”, kadın erkek, zengin fakir, ünlü sıradan demeden, herkesin yaĢayabileceği bir durumdur. TDK (2017) tarafından “gücünü yitirmiĢ olma, çaba göstermeme durumu” olarak ifade edilmekte, Cambridge sözlüğünde karĢılığı olan “burnout” kelimesinin anlamı “çok çalıĢma yüzünden, enerjisinin ya da hevesinin kalmaması durumu” olarak açıklanmaktadır.

Ġlk olarak 1970‟lerde Amerika‟da ortaya çıkan kavram, müĢteri hizmetlerinde çalıĢan kiĢilerin yaĢadıkları mesleki bunalımı ifade etmek için kullanılmıĢ, öncesinde kavram 1961 yılında “A burnout case” “Bir tükenmiĢlik vakası” isimli bir romanda kendine yer bulmuĢ, ilk tanımlaması da 1974 yılında bir Alman psikoloğu olan Freudenberger tarafından Ģu Ģekilde yapılmıĢtır: “ĠĢ hayatında yaĢanılan yıpranma, baĢarısızlık, enerji ve istek azalması ve karĢılanamayan taleplerin oluĢturduğu yüke bağlı olarak bireyin içsel kaynaklarında tükenme yaĢaması hali” (Dalkılıç, 2014: 1; Izgar, 2003: 1).

Viyana Üniversitesinden yapılan bir çalıĢmada (Schaufeli ve Enzman,1998; Burisch, 2006‟dan akt Korunka et al., (T.Y.): 20-25) tükenmiĢliğin belirtileri bireysel, bireylerarası ve örgütsel seviyede ele alınmıĢtır. Sadece bireysel seviyede fiziksel belirtilerin bulunmasından dolayı beĢ baĢlık altında incelenen, diğer iki seviyede de aynı dört baĢlık altında incelenmiĢ olan belirtiler Ģunlardır:

a) Bireysel seviyede belirtiler:

1. Duygusal belirtiler (Depresif ve değiĢen ruh hali, ağlama, duygusal bitkinlik, artan gerginlik, endiĢe/anksiyete)

2. BiliĢsel belirtiler (Çaresizlik, güçsüzlük ve kandırılmıĢlık hisleri, baĢarısızlık duygusu, benlik saygısında azalma, suçluluk duygusu, intihar düĢünceleri, odaklanamama, unutkanlık, karmaĢık iĢlerde zorlanma)

3. Fiziksel belirtiler (BaĢ ağrısı, mide bulantısı, baĢ dönmesi, kas ağrısı, uyku bozuklukları, ülser, mide-bağırsak rahatsızlıkları, kronik yorgunluk)

4. DavranıĢsal belirtiler (Hiperaktivite/dürtüsellik, kafein/tütün/alkol/yasadıĢı ilaç kullanımında artıĢ, rahatlatıcı aktivitelerin terkedilmesi, sürekli Ģikayet/inkar)

5. Dürtüsel belirtiler (Ġstek ve idealizmin yok olması, istifa, hayal kırıklığı, sıkıntı ve bıkkınlık)

b) Bireylerarası seviyede belirtiler:

1. Duygusal belirtiler (Sinirlilik, aĢırı hassaslık, hizmet verilen kiĢilere karĢı azalan empati, artan öfke)

2. BiliĢsel belirtiler (Hizmet verilen kiĢilere karĢı alaycı ve aĢağılayıcı tavırlar, hizmet verilen kiĢilere karĢı olumsuzluk ve kötümserlik, küçültücü bir Ģekilde etiketleme)

3. DavranıĢsal belirtiler (ġiddetli ve ani patlamalar, Ģiddet ve saldırganlık içeren davranıĢlara meyil, kiĢilerarası, evlilik ve aile iliĢkilerinde çatıĢmalar, sosyal izolasyon ve geri çekilme, hizmet verilen kiĢilere mekanik tepkiler verme)

4. Dürtüsel belirtiler (Ġlgi kaybı, hizmet verilen kiĢilere karĢı kayıtsızlık) c) Örgütsel seviyede belirtiler:

1. Duygusal belirtiler (ĠĢ doyumsuzluğu)

2. BiliĢsel belirtiler (ĠĢ rolünü hor görme, yönetime, iĢ arkadaĢlarına ve denetçilere güvenmeme)

3.DavranıĢsal belirtiler (Azalan verimlilik/zayıf iĢ performansı/düĢen üretkenlik, hastalık izinlerinde ve iĢe gitmemede artıĢ, iĢten kaytarma, artan iĢ kazaları

4.Dürtüsel belirtiler (ĠĢ motivasyonunun kaybı, iĢe gitmeye direnme, azalan manevi güç)

Böylesine uzun bir listeyle ilgili olarak çoğu araĢtırmacının hemfikir olduğu konu, pek çok belirtinin kiĢinin tükenmiĢlikten çektiğine iĢaret ettiği, yine de kiĢinin bu belirtilerin hepsini göstermediğidir.

TükenmiĢlik birey üzerinde ve örgüt üzerinde etkilere sahiptir. Birey üzerindeki olumsuz baĢlıca etkileri sağlık problemleri, iyi olma durumunda azalma, kötüleĢen akıl sağlığı olabilirken, örgüt üzerindeki en önemli olumsuz etkileri de azalan iĢ performansı ve örgütsel bağlılık, iĢi terk etme niyetinin artması Ģeklinde olabilmektedir (Korunka, Tement, Zdherus ve Borza (T.Y.)).

1.23.2.1. ĠĢ doyumu ve tükenmiĢlik

Alanyazın incelendiğinde iĢ doyumuyla en çok iliĢkisi araĢtırılan kavramlardan biri de tükenmiĢliktir. “TükenmiĢlik çalıĢanların iĢten doyum almamalarının sebebi midir?” ya da “ĠĢ doyumundaki düĢme tükenmiĢliğin bir belirtisi midir?” soruları ilk akla gelen sorulardır (Dalkılıç, 2014: 21). Bir baĢka ifadeyle aralarında negatif yönde bir iliĢkinin var olduğu söylenebilir. Bu konudaki pek çok araĢtırmadan biri, hastanelerde çalıĢan hemĢire ve sağlık memurlarının iĢ tatmini algılamaları ile tükenmiĢlik düzeyleri arasındaki iliĢkinin incelenmesi araĢtırmasıdır ki (Yücel, 2012), sonuçlar iĢ tatmini algısı ile tükenmiĢlik duygusu arasında anlamlı iliĢkilerin var olduğunu göstermiĢtir. Bu çalıĢmanın diğer bir katkısı da iĢ tatmini ve tükenmiĢlik duygusu arasında çok net gibi görünen negatif iliĢki örüntülerinin gerisinde baĢka değiĢkenlerin etkisini araĢtırılması gereğini ortaya koymasıdır.

Bir baĢka araĢtırma hemĢirelerin iĢ doyumu ve tükenmiĢlikleri arasındaki iliĢkiyi ortaya koymak üzere yapılmıĢtır (Çelebi, 2014). AraĢtırma sonucunda tükenmiĢlik ve iĢ doyumu arasında anlamlı bir iliĢki kurulmuĢtur. Özellikle örgütsel faktörlerin etki düzeyinin yüksek olması dikkat çekmektedir. Örneğin bulgulardan bazıları Ģöyledir: Genç hemĢirelerin, tükenmiĢlik düzeyi 30 yaĢ ve üstü olan hemĢirelere göre daha yüksektir. HemĢirelerde iĢ yükü fazlalığı tükenmiĢliği arttırırken, iĢ doyumunu azaltmaktadır. HemĢirelerin sürekli hastalarla iletiĢim içinde olması, tükenmiĢliği arttırırken, iĢ doyumunu azaltmaktadır.

HemĢirelikte terfi imkanlarının olmaması, tükenmiĢliği arttırırken, iĢ doyumunu

azaltmaktadır. Öğretmen ve okul yöneticileri için de Ģartlar benzer olduğu için benzer sonuçlara ulaĢılabilir demektir.

1.23.2.2. Eğitim çalıĢanlarında iĢ doyumu ve tükenmiĢlik

Okulda verilen eğitimin nitelikli olması ve dolayısıyla ülkenin eğitim sisteminin nitelikli bir Ģekilde hedeflerine ulaĢabilmesi okulun en önemli öğelerinden olan yöneticilerin ve öğretmenlerin performanslarına bağlıdır. Bu yüzden de öğretmenlerin ve okul yöneticilerinin iĢ doyumu ve tükenmiĢlik düzeyleri oldukça önemlidir.

Amerika‟da 1971 yılında Katzell, Korman ve Levine, 1982 yılında Shinn, benzer mesleklere oranla öğretmenlerin iĢlerini terk etmek veya terk etmek istemek ihtimallerinin üç kat daha fazla olduğunu ifade etmiĢlerdir. Bu konuda güncel durumun ne olduğunu bilememekle beraber daha o zamanlarda yapılan araĢtırmalar azalan yatırım, öğretmenlikleri konusunda kısıtlı kiĢisel kontrol imkanı ve toplumsal bağlantının eksikliği yüzünden binlerce öğretmenin ya özel sektörde çalıĢmaya baĢladıklarını, ya erken emekli olduklarını göstermiĢtir. Tüm bunlara en önemli sebep de mesleki tükenmiĢliktir. Maalesef tükenmiĢlik de iĢ değiĢikliği ve erken emeklilikten daha ciddi bir problemdir. Çünkü öğretmen halen sınıftadır ve tükenmiĢlik onu çabasız ve düĢük performanslı kılmaktadır. Mesleki tükenmiĢlik pek çok alanda problemdir ama özellikle yardım etmeye dair mesleklerde yaygındır. Öğretmenlerin yanı sıra yöneticiler, avukatlar, doktorlar, hemĢireler, polis memurları oldukça fazla sorumluluğa sahiptirler ve tek düze mesleki etkinliklerden dolayı pek çok stres faktörüyle karĢı karĢıyadırlar (Cedoline, 1982: 1).

“Peki ülkemizde durum nasıl?” Aydın‟a (2016: 73-74) göre, öğretmenlerde stres yaratan dolayısıyla tükenmiĢliğe yol açarak iĢ doyumunu azaltabilecek stres kaynakları Ģunlardır:

Eğitim sistemi ile ilgili kaynaklar:

1. Bakanlık tarafından öğretmenlere sahip çıkılmaması 2. Eğitim sisteminde kalitenin düşmesi

3. Eğitime siyasetin karışması

4. Eğitime gereken önemin verilmemesi

5. Nitelikli öğretmen yetiştirilememesi

6. program içeriğinin gereksiz ayrıntılarla dolu olması 7. Eğitimin öğrenci merkezli olmaması

Yönetici ve müfettişlerle ilgili kaynaklar:

1. Okul yöneticilerinin yönetim becerilerinin olmaması 2. Ast-üst çalışmaları

3. Haftalık ders programının adil olmaması, bazı öğretmenlere ayrıcalık yapılması ve saatlerin düzensiz dağıtılması

4. Müfettişlerin denetim sürecinde hata arama amacını taşıması 5. Denetimden kaynaklanan kaygı, baskı ve tedirginlik

6. Yükselme olanağının olmaması

7. Okulda demokratik bir ortamın yaratılamaması 8. Yönetime katılma olanağının olmaması

Öğrencilerle ilgili stres kaynakları:

1. Öğrenci kalitesinin her yıl biraz daha düşmesi 2. Öğretmenlerin sınıf yönetiminde başarısız olmaları 3. sınıflarda öğrenci sayılarının fazla olması

Görevden kaynaklanan stres:

1. Yetkilerin yetersiz olması

2. Çalışmaların karşılığının alınamaması 3. Aşırı ders yükü

4. İstenen başarı düzeyine ulaşılamaması

5. İş arkadaşları ile geçimsizlik 6. Öğretmenler arasında dedikodu

7. Öğretmenler arasında oluşan siyasi gruplaşma

Okul müdürlerinin yönetsel stres kaynakları üzerine 2001-2002 eğitim-öğretim yılında Ġstanbul‟da Üsküdar ilçesinde ilk ve ortaöğretim kurumu müdürleriyle yapılmıĢ olan bir araĢtırma çalıĢmasında stres kaynakları ağırlıklı olarak Ģu Ģekilde ortaya çıkmıĢtır (Ural, 2002: 82):

1. Siyasal karıĢma ve baskılar 2. Yetersiz iĢ gören sayısı ve niteliği 3. Araç-gereç yetersizliği

4. AĢırı iĢ yükü

5. Aile ve sosyal yaĢama zaman ayıramamak 6. Kendini geliĢtirme imkanının yetersizliği 7. AĢırı yazıĢmalar

Görüldüğü üzere hem öğretmenler hem de okul yöneticilerinin üzerinde bu kadar yoğun stres kaynağının olması demek, tükenmiĢliğin çok, iĢ doyumunun az olması ya da hiç olmaması demektir ki bu da eğitim adına tercih edilmeyen bir durumdur.