• Sonuç bulunamadı

1.2. BÜYÜK SELÇUKLU DÖNEMİNDE GÜNEY KAFKASYA POLİTİKASI

1.2.2. Sultan Alparslan Dönemi (1063-1072)

Sultan Tuğrul Bey’in 4 Eylül 1063 yılında ölmesi neticesinde kendi evladı olmadığı için arkasından veliaht bırakmamıştı. Bunun sonucunda da iktidar boşluğu meydana geldi ve devlet içerisinde iç karışıklıkların yaşanmasına neden oldu. Yapılan iktidar mücadelesinde Alparslan galip gelerek devletin başına geçti.

Sultan Alparslan tahta geçmek iddiasında bulunan rakiplerini mağlup ettikten sonra devlet idaresine bir düzen meydana getirdi ve Güney Kafkasya fetihlerine başladı. 22 Şubat 1064 tarihinde Rey şehrinden hareket ederek Azerbaycan’daki Merend şehrine geldi. Güney Kafkasya’ya yerleşmiş bulunan Selçuklu beyleri gazi ve akıncı adı altında Azerbaycan, Gürcistan ve Bizans sınırlarına fetih hareketlerinde bulunmaktaydılar. Bu gazilerden biri de Tuğ Tegin’di. Sultan Alparslan Merend’e geldiği sırada kendisini Türkmen beyi olan Tuğ Tegin karşıladı ve yapılacak fetih hareketleri hakkında Sultana bilgi verdi. (Bi, 1991:560; Agacanov, 2006:142; Merçil, 2008:43).

Sultan bölgeye geldiği sırada Bizans’ın Anı Theması, İber (Gürcistan) Bagratlılarına bağlı Canahet bölgesi ve merkezi Kars şehri olan Vanand Bagratlı krallığı gibi üç ayrı bölge bulunmaktaydı. (Bi, 1991:560).

20

Sultan Alparslan Merend’den ayrılarak Ermeniye üzerinden Nahcivan’a geldi ve burada ordusunu iki kısıma ayırdı. Sultan Alparslan’ın başında bulunduğu ordu Gürcistan’a, oğlu Melikşah ve Veziri Nizamülmülk ise Bizans sınır bölgelerinde akınlara devam etmek amacıyla Nahcivan’da bıraktı. Melikşah ve Nizamülmülk’ün idaresi altındaki kuvvetler Aras nehri boyunda yer alan Sürmari (Sürmeli Çukuru)’yi ve Meryem Nişin Kalesini ele geçirdiler. Bunun üzerine Sultan Alparslan Gürcistan’a girdi. Dağlık bir saha olan Trialet’i tahrip etti ve böylece Kür Nehri ile Hazar Denizi arasındaki bölgeyi Derbend Geçidine kadar olan yerleri hakimiyeti altına aldı. Buradan hareketle sultan Şavşat (Şavşet)’i alarak Klarceth’e geçti. Panaskırt çayı üzerinde bulunan Tayk (Tao, Tay)’ın alınması ile Panaskert’e kadar ilerledi. Bu bölgelerin alınması ile Bizans’ın ileri karakolu olan Anı ve Kars’ın etrafı çevrildi ve dışarıdan gelebilecek yardım engellenmiş oldu. Kangarni, Kartli, Javakhet (Tiflis-Çoruh arası) bölgelerini ele geçirdikten sonra Ahalkelek üzerine yürüdü. Alparslan’ın şiddetli hücumları karşısında şehir teslim oldu ve böylece Lori Krallığı’da itaat altına alınmış oldu. Şehrin ele geçirilmesinden sonra Bagrat krallarının merkezi olan Anı üzerine gidildi. (Bi, 1991:560; Kafesoğlu, 1992:29; Konukçu, 1999:55; Turan, 2008:155; Bedirhan, 2012:194-195).

Sultan Alparslan Melikşah’ın emri altında bulunan kuvvetleri de kendi idaresi altına alarak Anı yakınlarına geldi (22-23 Temmuz 1064). Bu sırada şehri Bizans valisi Sembat oğlu Bakarad, Teodosyopolis (Erzurum) ve Tayk Dükü Bakuryan oğlu Grigor adlı iki kişi idare ediyordu. Rum memleketlerinin en sağlam noktası olan Anı şehri 25 günlük muhasaradan sonra 16 Ağustos 1064 Pazartesi günü fethedildi. Şehrin idaresi Şeddadi emiri Abu’l Asvâr’ın oğlu Manuçahr’ın idaresine verildi. Böylece Selçuklulara bağlı Anı Şeddadları (1064-1200) kolu kurulmuş oldu. Şehrin en büyük katedralini

Fethiyye Câmii adı ile İslam mabedi yaparak bütün devlet erkanı burada ilk Cuma

namazını kıldı (20 Ağustos 1064). (Bi, 1991:561; Kırzıoğlu, 1992:68-69; Kafesoğlu, 1992:29; Turan, 2008:155-156; Bedirhan, 2014:130). Sultan Alparslan’ın yapmış olduğu bu başarılı fetihlerden sonra Halife, Alparslan’a Ebû’l Feth ünvanını verdi. (Kırzıoğlu, 1992:70; Sümer, 2009:369).

Selçuklular yapmış olduğu başarılı seferler neticesinde Alanlar ile karşı karşıya kaldı. Kuzeyden gelen Alanlar, Büyük Selçuklu Devleti’nin egemenlik sahasında yer alan bölgelere saldırdı. Bu saldırılarda Abhaz Kralı Bagrat’ın da desteğini alan Alanlar

21

hiçbir engelle karşılaşmadan Gence’ye kadar geldi. Burada bulunan Ebu’l Asvar şehrin istila edilmesine karşı koyamadı (1067). Ebu’l Asvar’ın üzüntüden ölmesi neticesinde yerine oğlu Fazl geçti. (Bi, 1991:561; Bedirhan, 2014:134).

Alanlar’ın istilaları devam ettiği sırada Sultan Alparslan, Kavurt ve Fazluya isyanları ile mücadele etmekte idi. Bu isyan hareketlerini bertaraf ettikten sonra Sultan ikinci kez Güney Kafkasya seferine çıkmak zorunda kaldı ve hiç vakit kaybetmeden Şeki üzerine yürüdü. Savaşa cesaret edemeyen Kral Bagrat kaçtı. Şeki kralı olan Ahsartan ise teslim oldu. Şeki’yi idaresi altına alan sultan buradan hareketle Khartli ve Argveti’ye girdi. Tiflis’in alınması ile de Tiflis ve Rustov şehirleri Fazlun’a verilerek bir uc beyliği kuruldu. Burada bulunan yöre halkıda Selçuklu egemenliği altında yaşamışlardır. (Karamanlı, 1996:312; Tellioğlu, 2007:3080; Turan, 2008:164; Üstünyer, 2010:51; İberieli, 2014:169;

Sultan Alparslan, Azerbaycan, Gürcistan’dan sonra Ardahan, Çıldır, Hanak ve Kars’ı fethetti. Bu yerlerin alınması ile Çıldır başkent olmak üzere Ardahan, Livane (Artvin), Oltu, Ardanuç, Şavşat, Yusufeli, Ahılkelek ve Posof’u da içine alan Çıldır Beyliği kuruldu. (Ababay, 1987:50; Zeyrek, 2004:38).

Selçuklu fetihleri neticesinde bölge İslamiyeti kabul etmiş ve Selçuklular’a bağlı ve vergi verir bir duruma gelmişlerdir. Ele geçirilen yerlerde ki verimli alanlara yerleşen Türkmen boyları tarım alanlarını, bağları ve bahçeleri mera haline getirmişlerdir. Ayrıca bölgede Türk olgusunun artması içinde Türkmenler yerleştirilmeye başlanmış ve yer adlarında Türkçe isimler verilmiştir. Feridun Ababay (1987:51) yazmış olduğu eserinde de bu durumu şöyle dile getirmektedir: “Selçuklu Türkleri’nin ya da Oğuzların başlıca

özelliklerinden birisi de ele geçirdikleri illerin çoğunu kendi verdikleri adlarla çağırmalarıdır. Öyle ki kendilerinden önceki birçok il adını yöre adını değiştirerek Türkçe adlar koymuşlardır.”

Sultan Alparslan, Güney Kafkasya’nın birçok yerini fethederek Anı’yı Dübeyl Emiri Şeddadilerden Ebu’l Fazl II. Minuçehr’e, Gürcistan’da ele geçirilen yerlerin bir kısmını Şeddadilerden Gence Emiri Fazlun’a, diğer kısmını da Tiflis Emirine vererek İran’a geri döndü. (Kafesoğlu, 1953:113; Bedirhan, 2014:143).

22