• Sonuç bulunamadı

POLİTİKASI

Alâaddin Muhammed’in ölümünden sonra devletin başına oğlu Celaleddin geçti (1220). Celaleddin Harezmşah, tahta geçtiği dönemde Moğol akınları devam etmekte idi. Henüz Melikliği döneminde Moğollara karşı başarılı mücadeleler etmişti.

Sultan olduktan sonra Moğollar ile yapılan mücadelelerin gereksiz olduğunu ve Güney Kafkasya topraklarının verimli olduğunu düşünerek Azerbaycan ve Gürcistan üzerine seferler düzenledi. Celaleddin Harezmşah, Azerbaycan’ı topraklarına katmak amacıyla harekete geçti ve ilk olarak Meraga üzerine yürüdü. Burada hiçbir direnme ile karşılaşmadan şehir kolaylıkla alındı (1225). Buradan hareketle Tebriz üzerine yürüdü ve Azerbaycan Atabeyi Özbey Sultan Celaleddin’in metbuluğunu tanıyacağını ve adına hutbe okutacağını bildirdi ise de Sultan Celaleddin bunu kabul etmemesi üzerine Tebriz’e girdi. Atabek Özbey ise korkusundan Tebriz’i terk ederek Gence’ye kaçtı. Şehrin savunmasız kalması ile birlikte Tebriz ele geçirildi (Temmuz 1225). Sultan Celaleddin Tebriz’i ilhak etmesiyle beraber burasını devletine merkez yaptı. Daha sonra Sultan, Horasan veziri Orhan’ı Gence şehrine gönderdi. Orhan, Gence ile birlikte Baylakan, Berdah, Şemkur ve Şiz’i işgal etti (1225). (Taneri, 1993:59-61; Kayhan, 2002:877; Gül, 2009:81).

Atabey Özbek’in 1225 yılında ölmesi ile birlikte Azerbaycan Atabeyliği tamamen itaat altına alınmış oldu. Böylece Atabeyliğin sahip olduğu topraklar Celaleddin Harezmşah’ın idaresi altına girmiş oldu.

38

Sultan Celaleddin Azerbaycan üzerine seferler düzenlediği sırada Gürcistan Krallığında saltanat boşluğu yaşanmakta idi. Kraliçe Rusudan 1222 yılında tahta geçmesine rağmen taht sorunu 1225 yılına kadar devam etti. Bu siyasi belirsizlikten faydalanmak isteyen Sultan Celaleddin Gürcistan üzerine sefere çıktı. (Berdzeneşvili ve Canaşia, 2000:162).

Sultan Celaleddin ilk olarak Kraliçe Rusudan’a teslim olması için bir elçi gönderdi. Kraliçe Rusudan’ın bu teklifi kabul etmemesi üzerine Sultan 1225 yılında Düvin (Dvin) şehrine girdi ve şehrin kalesi olan Garnisi’de kontrol altına alındı. Buradan hareketle Sultan Tiflis’e doğru gitti. Harezmşah ordusunun gelmesi ile Kraliçe Rusudan Tiflis’in korunmasını Ahıska-Ardahan Beyi Boço’nun oğulları Memne ve Boço Bey’e bırakarak Kutayis’e kaçtı. Tiflis üç ay süren mücadelelere rağmen 10 Mart 1226 yılında teslim olmak zorunda kaldı. Bundan sonra Ahıska, Kobliyan, Posof, Ardahan, Oltu, Tortum ve Yusufeli bölgeleri ele geçirildi. Böylece Gürcüler yaptıkları mücadeleyi kaybetmesi üzerine Aphazya’ya kadar olan yerleri boşaltmak zorunda kaldılar. Tiflis’in alınması ile birlikte Sultan Celaleddin orduyu ikiye ayırarak Ani ve Kars üzerine yürüdü. Fakat Gürcü şehir muhafızlarının güçlü savunması karşısında başarısız oldu. Başarısızlık üzerine Sultan Celaleddin Ahlat’a gitti. (Taneri, 1993:65; Berdzeneşvili ve Canaşia, 2000:162-164; Zeyrek, 2004:44; İberieli, 2014:188-189).

Sultan Celaleddin Ahlat’ta bulunduğu sırada Gürcülerin Tiflis üzerine doğru geldiği haberini alması ile birlikte buradaki kuşatmayı kaldırarak Tiflis’e geri döndü (1227-1228). Müttefik Gürcü-Kıpçak ve Ermenilerden oluşan ordu ile Harezmşah ordusu Betak Gölü civarında karşılaştı. Yapılan mücadele sonunda Sultan Harezmşah büyük bir zafer elde etti. Yeniden Tiflis’e hakim olundu. (Taneri, 1993:67; Berdzeneşvili ve Canaşia, 2000:164-165).

1229 yılında da Şekan, Gag ve Kağızman başta olmak üzere birçok kale ve bölge ele geçirildi. 1231 yılında Sultan Celaleddin bir Kürt savaşçısı tarafından hançerlenerek öldürüldü. Böylece Güney Kafkasya üzerinde Harezmşah akınları da son buldu. Sultan’ın ölümünden sonra Harezmşah toprakları Moğolların hakimiyeti altına girdi. (Taneri, 1993:68; Tombuloğlu, 2003:150).

39

1.9. İLHANLI DEVLETİ DÖNEMİNDE GÜNEY KAFKASYA

POLİTİKASI (1256-1335)

İlhanlı Devleti, Cengiz Han’ın torunu Hülagü tarafından kurulmuştur ve aynı zamanda Moğol İmparatorluğunun Batı’daki temsilcisi idi.

Gürcistan, 1256 yılına kadar Altınorda Devleti’nin vasalı olarak egemenliğini devam ettirdi. Bu tarihten sonra tamamen İlhanlı egemenliği altına girdi. Hülagü Han Gürcistan halkına “Tağar”6 adı altında yeni vergi tahsis etti. Bu vergi ise halkın daha çok ezilmesine neden oldu ve bu durum karşısında halk 1259 yılında Hülagü Han’a karşı ayaklanma başlattı. Hülagü Han bu ayaklanmayı öğrenir öğrenmez Argun Noyan komutasında bir ordu gönderdi. Yaşanan mücadele sonrasında Moğol kuvvetlerinin başarılı olaması üzerine Gürcü Kralı Davit Ulu 1260 yılında Moğollara karşı saldırıları arttırdı. Kral Davit’in güvencesi Samtshe bölgesi komutanı Sargis Cakeli idi. (Berdzeneşvili ve Canaşia, 2000:176-177; İberieli, 2014:192).

Akhaldaba civarında yapılan mücadeleleri Gürcüler kaybetti ve dağlara çekilmek zorunda kaldılar. 1261 yılında Hülagü Han, Kral Davit Ulu’yu ele geçirmek amacıyla Argun Noyan’ı Samtshe bölgesine gönderdi. Kral Davit ve yanındakiler ise Tsikhis Cvari Kalesine sığındılar. Argun Noyan bu kaleyi ele geçiremeyince geri dönmek zorunda kaldı. Kral Davit ve Sargis Cakeli buradan ayrılarak Batı Gürcistan’a (İmereti) geçti. (Berdzeneşvili ve Canaşia, 2000:177; İberieli, 2014:193-193).

1264 yılında kuzeyden Moğol Berka Han komutasındaki ordu Tiflis’e kadar geldi. İlhanlı ve Gürcü orduları bu gelen orduyu geri püskürttü. Fakat 1265 yılında tekrar harekete geçen Berka Han’ın ordusu Hülagü Han’ın oğlu Abaka’yı mağlup etti. Bunun üzerine Abaka Han geri çekilmek zorunda kaldı. (Karamanlı, 1996:313).

1266 yılında Sargis Cakeli, Abaka Han’ın yanına giderek Samtshe’nin Gürcistan’dan ayrılarak bağımsızlık verilmesini istedi. Doğu-Batı olarak ikiye ayrılmış olan Gürcistan Samtshe’nin de ayrılması ile birlikte üç parçaya ayrıldı. Samtshe Gürcü

6 “Tağar” hububat ve erzak üzerinden alınan bir vergi idi. Tağar, Türkçe’de eski bir hububat ölçüsüydü.

Alınan vergiler hakkında Kiragos şu bilgileri vermektedir. “Argun, mali ve khafçuri vergilerini koymuştu.

Hülagü de tağar denilen vergiyi ilave etmiştir. Kütüğe dahil olanlardan, rüşvet hariç olmak üzere, yüz kilo buğday, elli litre şarap, iki kilo pirinç ve üç torba çeltik, iki adet ip, bir beyaz (gümüş bir para, akçe) bir ok, bir nal, yirmi hayvandan biri ve yirmi akçe isteniyordu. İstenilen vergiyi veremeyenlerden, bu vrginin bedeli olarak oğul ve kızlarını alıyorlardı.” (Grigos, 2007:25).

40

toprağı olmaktan çıkmış İlhanlı toprağı halini almış oldu. (Berdzeneşvili ve Canaşia, 2000:184).

1314 yılında Doğu Gürcistan Krallığı’nda değişiklik olmuş ve tahta Giorgi V. (Parlak) geçmişti. Yine bu dönemde İlhanlı Devleti’nin de siyasi otoritesi sarsılmaya başlamış ve giderek Gürcistan üzerindeki egemenliği zayıflamaya başladı. Ayrıca Gürcistan’daki mevcut asker sayısında da azalma meydana gelmişti. Bu durumdan faydalanan Gürcü Kralı Giorgi V. Gürcistan’daki İlhanlı egemenliğine son verdi. (Karamanlı, 1996:313; Berdzeneşvili ve Canaşia, 2000:193)