• Sonuç bulunamadı

Sultan II. Alâeddin Keykubâd Suikastı

Belgede SELÇUKLU DEVLETLER NDE SU KASTLAR (sayfa 188-194)

2. Suriye Selçuklu Devletinde Suikastlar

1.1. Sultan Ve Hanedan Üyelerine Yönelik Suikast Girişimleri.168

1.1.2. Çok Başlı Yönetim ve İki Önemli Suikast

1.1.2.1. Sultan II. Alâeddin Keykubâd Suikastı

Melik II. Alâeddin Keykubâd, daha önce anlattığımız üzere Sul-tan II. Gıyâseddin Keyhüsrev’in Gürcü Hatun’dan doğmuş olan oğ-ludur. Kaynakların belirttiği üzere Alâeddin doğar doğmaz Sultan II.

Gıyâseddin onu kendisine veliaht yapmıştı.714Sultanın büyük evlat-ları dururken en küçüğünü kendisinden sonra Anadolu Selçuklu saltanatına aday göstermiş olması, hiç şüphesiz sultanın Gürcü Ha-tun’a olan aşırı sevgisi ve bu hatunun diğer çocukların validelerin-den de daha soylu olmasından kaynaklanmaktaydı.715

Sultan II. Gıyâseddin Keyhüsrev vefat edince onun bu vasiyeti ye-rine getirilmedi. Çünkü devletin ileri gelen beyleri, başta vezir Sahip Şemseddin (İsfahanlı Şemseddin), Celâleddîn Karatay, Pervâne Fah-reddin Ebû Bekir Attar ve Esedüddin Ruzbeh, sultanın göstermiş ol-duğu veliahtın aksine eski Türk töresine uyarak onun en büyük oğ-lu olan Melik İzzeddin’i Selçukoğ-lu tahtına çıkardılar.716

Melik II. Alâeddin Keykubâd’ın elinden alınmış olan saltanat hak-kı devlet içerisinde Sultan İzzeddin ve diğer kardeşi Rükneddin IV. Kı-lıç Arslan’ın taht mücadelesi neticesinde devrin büyük şahsiyeti ve devlet adamı olan Celâleddîn Karatay’ın büyük teşebbüsleri ile kurul-muş olan “üç kardeş saltanatı” ile geri verilmiştir. II. Alâeddîn Keyku-bâd, uzun süren mücadelelerin sonucunda hakkı olan saltanatı ağa-beyleri ile birlikte en küçük sultan olarak devleti yönetmeye başladı.

713 Kaymaz, Pervâne Mu’inü’d-din Süleyman, s. 47-48.

714 Aksarayî, s. 28.

715 Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, s. 458.

716 İbn Bîbî’ye göre devlet adamlarının sultanın üç evladından birini tahta çı-karmak için bu şehzadelerin tutum ve davranışlarını göz önünde bulundu-rarak, halktan bazı kimselerin de görüşlerini almışlardı. Netice itibari ile tüm bu görüş ve fikirleri değerlendirip ortak kararla sultanın büyük oğlu Şehzade İzzeddin’i çıkardılar. Bkz. İbn Bîbî, C. II, s. 88.

Celâleddîn Karatay, bu üç kardeşin atabeglik görevini üstlenerek, ve-zirlik makamı için de devrin büyük âlimlerinden olan Kadı Necmed-din Nahcevani’ye öneride bulundu. O da bu görevi kabul etti.717 La-kin daha sonra devlet adamlarının içteki iktidar mücadelesi ve hırsı yüzünden kadı, bu görevi bırakıp Halep’e gidecektir.718

Celâleddîn Karatay, kişisel çıkarları ve ihtirasları ile körleşen bir-takım tükenmez arzu ve hırsa kapılmış olan bir yönetici kadrosunun içinde, kendisi gibi saltanat ve ülkenin selametini düşünen az sayı-daki idareci kadrosuyla beraber büyük gayretler sarf etmiş; dâhili durumu istikrara kavuşturmuş, Moğolların müdahale imkânlarını kısa süre de olsa ortadan kaldırmıştır. Ne yazık ki bu nisbî sükûnet ve istikrar dönemi yaklaşık iki yıl sürmüştür.

Bu sükûnet devri, Moğol kağanı Mengü Han’ın elçilerinin sürek-li Anadolu’ya gelerek Sultan İzzeddin Keykâvus’un bir an önce Ka-rakurum’a gitmesini istemeleriyle bozuldu. Selçuklu devlet adamla-rı bu talebi çok ağır buluyorlardı. Onlardan kimse “Selçuklu sultanı-nın bir başkasısultanı-nın hükmü altında olmasını ve çağırılmasını asla hatı-rından geçiremiyordu.”719Moğol elçilerinin sürekli gidip gelmeleri ve ısrarları üzerine vezir İzzeddin Muhammed, her seferinde özürlerle ve değerli hediyelerle elçileri geri göndermiş; fakat Moğol hükümda-rı Mengü Han,720bu özürleri kabul etmemiştir. Sonunda hiçbir dev-717 Necmeddin Nahcevani bu görevi kabul etmiş olmasına rağmen alacağı üc-retin fazlalığından yakınmıştır. Alacağı ücüc-retin günlük iki dirhemden yıllık 720 dirhem olması gerektiğini söylemiş ve diğer devlet görevlilerinin de ücretlerinin kendisinin ücretine göre dağıtılmasını istemiştir. Bunu duyan devlet erkânı, Celaleddin Karatay’a şikâyette bulundular. Celaleddin Kara-tay bunun üzerine Necmeddin Nahcevani’yle konuşarak, onu II. Gıyased-din Keyhüsrev’in vezirliğini yapmış olan Sahib MühezzibüdGıyased-din’in mirasın-dan 40 bin dirhem alması ve devlet erkânının önceki ücretlerinin yarısını almaları konusunda ikna etmiştir. Böylece devlet hazinesinde, ciddi bir ta-sarruf sağlanmış, ülke düzenini korumak ve istilacı Moğolların masrafları-nı karşılamak için yeni kaynak yaratılmıştır. Bkz. Kaymaz, Pervâne Mu’inü’d-din Süleyman, s. 48-49.

718 İbn Bîbî, C. II, s. 127.

719 İbn Bîbî, C. II, s. 133.

720 Mengü Han, 1251-1258 yılları arasında Cengiz İmparatorluğu hanı olarak hüküm sürmüştür. Bkz. Cüveynî, s. 484 vd.; Abû’l-Farac, C. II, s. 552-554.

letin tahakkümü altında bulunmayı kabul etmeyen, hatta böyle bir düşünceden bile uzak olan sultan ve devlet erkânı, riski göze alama-yıp, Moğol kağanının huzuruna gitmek için karar aldılar.721 Vezir İzzeddin Muhammed, atabeg Celâleddîn Karatay, Beylerbeyi Şem-seddin Yavtaş, Emîr-i Ahur Fahreddin Arslandoğmuşve Pervâne Ni-zameddin Hurşid, dönemin üç sultanı II. İzzeddin Keykâvus, Rük-neddin IV. Kılıç Arslan, II. Alâeddin Keykubâd ve devlet erkânının önemli isimlerinden oluşan bir kafile kağanı ziyaret için harekete ge-çerek Kayseri’ye kadar geldiler722

Burada, Celâleddîn Karatay ve vezir İzzeddin Muhammed’in etki-sinde olan, bu yüzden de hareketlerinde devamlı bu iki devlet ada-mının onayını alan II. İzzeddin Keykâvus, Seyfeddin Türkeri’nin et-kisiyle içkiye, kumara ve kadına alıştı. II. İzzeddin Keykâvus’un ka-rakterinde meydana gelen bu âni değişimler, devlet yönetimine de yansıdı. II. İzzeddin Keykâvus, eğlence meclislerinde kendisini eğ-lendiren kölelere yüksek mevkiler bahşediyordu. Onun, bu şekilde adalet ve hak gözetmeden yaptığı atamalar, devlet erkânının tepkisi-ni çekmiş, kardeşinden daha halim salim olan küçük kardeşi II. Alâ-eddin Keykubâd’a sevgilerinin artmasına neden olmuştur.723

II. İzzeddin Keykâvus, Kayseri’de geçirdiği eğlence dolu günler-den sonra nihayet, Moğol kağanının yanına gitmeye karar verdi ve yanına Kayseri’deki iki kardeşini, Celâleddîn Karatay’ı, Şemseddin Yavtaş’ı ve Fahreddin Arslann doğmuş’u almadan, Sivas tarafına yola çıktı. Yolda Celâleddîn Karatay’ın Kayseri’de öldüğü (28 Ra-mazan 625/ 12 Kasım 1254)724haberi geldi. Bunun üzerine II. İz-zeddin Keykâvus, telaşlanarak seyahatini yarıda kesti ve kendisine refakat eden Moğol elçilerine özürlerini bildirmek suretiyle onlara kağan için önemli hediyeler verip, süratli bir şekilde Kayseri’ye döndü. Fakat sultan Kayseri’ye vardığında buradaki devlet erkânı, doğabilecek vahim neticeleri hesaplayarak hiç olmazsa durumu kurtarmak ve Moğolların olası bir saldırısını engellemek için en azından küçük sultanı göndermeye karar verdiler. Genç sultan,

ka-721 Abû’l-Farac, C. II, s. 559.

722 İbn Bîbî, C. II, s. 133-134.

723 İbn Bîbî, C. II, s. 134.

724 Anonim Selçuknâme, s. 52.

ğana hem ağabeyi adına özür dileyecek, hem de devletin içinde bu-lunduğu maddi imkânsızlıkları anlatacaktı. 1254’te Sultan II. Alâ-eddin Keykubâd, ağabeyi Keykavus’un yerine önce Batu Han’ın hu-zuruna gitti, oradan da Mengü Han’ı ziyaret etmek için yola çık-tı.725Büyük Sultan İzzeddin Keykâvus kağana sunması için karde-şine bir mektup verdi. Bu mektupta Sultan Keykavus; “Devlet işle-rini idare eden atabegim Celâleddîn Karatay öldüğü için bizzat gel-mem mümkün olmadı. Zira garpta bir düşman (Türkmen İsyanı) ba-na karşı harekete geçmiştir. Şimdi benim gibi bir sultan olan küçük kardeşim Alâeddin’i gönderiyorum. Başka bir zaman bizzat geleceği-mi tegeleceği-min ederim”726 diyordu. Lakin gerçekte tahtı Rükneddin’e kaptıracağı endişesiyle gitmemişti.727

Sultan II. Keykubâd’ı götüren heyet Emîr Seyfeddin Torumtay ile Naib Şücâddin Abdurrahman, Lala Bedreddin Muslih, Kâbız Nured-din Abdullah bulunuyordu. Yolda II. AlâedNured-din Keykubâd’n kafilesi-ne Sultan II. Gıyâseddin Keyhüsrev’in ankafilesi-nesi, Tuğracı Mahmud ve birkaç adamı da katılmıştır. II. Alâeddin Keykubâd’ın kafilesine ka-tılan bu şahıslar yolda gördükleri, rastladıkları insanlara gerçek sul-tanın II. Alâeddin Keykubâd olduğunu anlatıyorlardı.728

Sultan II. Keykubâd’ın ülkeden ayrılmasıyla birlikte Celâleddîn Karatay’ın kurmuş olduğu “üç kardeş saltanatı” fiilen bozulmuştu.

Ayrıca bu seyahat atabeg Karatay zamanında devlet içerisinde kendi-sine yer edinememiş olan bazı İran kökenli devlet adamlarının bunu fırsata çevirdiği bir yolculuktu. Nitekim daha önce de değindiğimiz üzere, yolda kafileye yetişip katılan sabık vezir Şemseddin Mahmud Tuğrai ve arkadaşları, genç ultana kendisinin babası tarafından zaten veliaht tayin edildiği ve bu ziyaretten Selçuklu tahtına tek başına sa-hip olması için telkinde bulunmaktaydılar. Bu yüzden kafilede bulu-nan bu grup ile sultan İzzeddin taraftarları arasında yol boyunca bir sürtüşme yaşanmaktaydı.729Belli bir süre sonra önemli bir gelişme

725 Aksarayî, s. 29; Abû’l-Farac, C. II, s. 559.

726 Abû’l-Farac, C. II, s. 559-560.

727 Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, s. 472.

728 İbn Bîbî, C. II, s. 136.

729 Kaymaz, Pervâne Mu’inü’d-din Süleyman, s. 57.

yaşandı ve Sultan II. Alâeddin Keykubâd, henüz Batu Han’ın yanına bile ulaşmadan esrarengiz bir suikasta kurban gitti (629/1254).730

Sultan II. Alâeddin Keykubâd’ın suikast sonucu zehirlenerek öl-dürülmüş olması, dönemin kaynaklarında farklı şekilde işlendiği gi-bi, suikastın sebepleri konusunda da değişik görüşler belirtilmekte-dir. Rivayete göre Sultan II. Alâeddin Keykubâd yolda iken, ona asıl veliaht ve sultan olduğunu telkin eden grubun karşısında endişele-nen Sultan İzzeddin ve Sultan Rükneddin’in adamları, Moğol hanı-nın bu seyahat sonucunda saltanatı II. Keykubâd’a vereceği vehime-sine kapıldılar. Nitekim daha önce Rükneddin IV. Kılıç Arslan da Moğolistan’a varıp döndükten sonra kendisine Moğol hakanı tara-fından verilen yarlık ile Selçuklu Devleti’nin yegâne sultanı olduğu iddiasında bulunmuştu.731Sultan II. Alâeddin Keykubâd Erzurum’a vardığında Baycu’nun Engurek ve Hoca Noyan’la birlikte Anado-lu’nun içlerine doğru harekete geçtikleri haberleri yayılmaya başla-mıştı. Sultan II. Alâeddin, Baycu ile muharebeden ziyade sulh taraf-tarı olduğunu ağabeyi Sultan İzzeddin Keykâvus’a göndermiş oldu-ğu bir mektupla bildirdi.732

Bu hadiseden sonra Anadolu’da kalmış olan iki sultan giderek en-dişelenmeye başladı. Onlar, eğer II. Alâeddin Keykubâd Moğol kağa-nından kendi adına yarlık alırsa Anadolu’ya dönerek tek başına sul-tan olur korku ve endişeyle, bir yandan bunu engellemek için Mo-ğol kağanına elçiler gönderirken, diğer yandan Keykubâd’ın arkasın-dan adamlar yollayarak onun lalası Muslih Hadim’i para ve mal va-adiyle kandırıp sultanı zehirletmek istediler. Lala da bunu kabul ederek onu gizlice zehirlemek suretiyle öldürdü.733

Suikastle ilgili olarak vukû buluş şekli, suikastçının kim tarafın-dan azmettirildiği ve olayın sultanın Moğol kağanı ile görüşmesin-730 İbn Bîbî, C. II, s. 153; İbn Bîbî, Selçuknâme, s. 218-219; Aksarayî, s. 30;

Abû’l-Farac, C. II, s. 560; Kaymaz, Pervâne Mu’inü’d-din Süleyman, s. 57;

Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, s. 473; Sevim ve Merçil, Selçuklu Devletleri Tarihi, s. 476.

731 Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, s. 473

732 Aksarayî, bu mektupla ilgili tafsilatlı bilgi verir. Mektup için Bkz. Aksara-yî, s. 29.

733 Abû’l-Farac, C. II, s. 560; Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, s. 473.

den önce mi yoksa sonra mı olduğu hususunda farklı bilgiler mev-cuttur.

Dönemin kaynak yazarlarından Aksarayî’nin Müsâmeretü’l-Ah-bâr’ında olay şöyle nakledilmektedir; “Alâeddin, Erzurum’dan yola çıktı. Kıpçak ovasına varıp Batu Han’ın huzuruna çıkmak üzereyken, kardeşleri, onun gidişinden ve bu işe girişmesinden pişman olmuşlar-dı. Eğer o hedefine ulaşır ve bir yarlıkla geri dönerse, saltanatı gelişir, bağımsızlık kazanır ve ülke kendi yönetimlerinden çıkar şeklinde veh-me kapılarak onun peşinden gizlice haberciler ve casuslar (kussâd ve cevâsis) göndermişlerdi. Onun lalası ve hizmetkârı (hâdim) olan Müs-lih’i makamını yükseltmesine sebep olacak mal, mülk ve ıkta vaat ede-rek aldattılar. Fesad Müslih, ona öldürücü zehir verince o sultan ve sultan-zâde, onun ihanetiyle hayatını kaybetti. Böylece selâmeti için yanında bulundurduğu kimse, kendisinin yok olmasına sebep olmuş oldu.”734Aksarayî’in kaydından genç sultanın suikastının azmettiri-cisi Anadolu’daki İzzeddin ve Rükneddin olduğu, suikastın II. Alâ-eddin Keykubâd’ın henüz görüşmesinden önce vukû bulduğu an-laşılmaktadır. Abû’l-Farac, bu işin doğrudan büyük ağabey İzzed-din tarafından hazırlandığını belirtir.735Dönemin Selçuklu tarihçi-si İbn Bîbî ise, II. Alâeddin Keykubâd’ın ölümünün Batu Han’ın huzuruna varıp oradan ayrıldıktan sonra vukû bulduğunu ve ölüm sebebinin bir türlü anlaşılmadığını kaydettikten sonra şöyle der:

“II. Alâeddin öldürülmeden evvelki gece yanındaki beylerle eğlen-di ve başı şarap içmekten ağrıyınca eğlenceyi erken dağıtıp uyu-mak için çadırına gitti. Sabah olunca emirler çadıra geldiler ve sul-tanın kapısının henüz açılmadığını gördüler. Bunun üzerine lala Muslih içeri girerek onun ölü bedeni ile karşılaştı.”736Mengü Ka-ğan, sultanın ölümü ile ilgili dikkatli bir araştırma ve sıkı bir so-ruşturma ile onun öldürülme nedenini ve faillerinin bulunup ceza-landırmasını emrettiyse de, bir sonuç çıkmadı.737

734 Aksarayî, s. 30.

735 Abû’l-Farac, C. II, s. 560.

736 İbn Bîbî, C. II, s. 153-154.

737 İbn Bîbî, C. II, s. 154.

Sultan II. Alâeddin Keykubâd bir rivayete göre Erzurum’da öldü-rülüp burada annesi Gürcü Hatun’un yanına defnedilmiş, diğer bir rivayete göre cenazesi Erzincan’a götürülüp gömülmüştür.738

Belgede SELÇUKLU DEVLETLER NDE SU KASTLAR (sayfa 188-194)