• Sonuç bulunamadı

2.6. Sosyo-Ekonomik Faktörlerin Çocuğun Gelişimine Etkisi

2.6.4. Sosyo-Ekonomik Düzeyin Çocuğun Dil Gelişimine Etkisi

Dil gelişimi bir tarafta olgunlaşmaya, bir taraftan da öğrenmeye bağlı olarak gerçekleşmektedir. Çocuğun konuşabilmesi için sesleri çıkarabilecek fiziki olgunluğa ve kelimeleri algılayabilecek zihinsel olgunluğa erişmiş olması gerekir. Bunun yanı sıra çocuğun çevresiyle etkileşime girerek, dilin yapısını ve kelimeleri öğrenmesi gerekmektedir. Binbaşıoğlu’na (1990) göre dil gelişimini sağlayan koşullar iki farklı grupta toplanabilir (Akt. Taner ve Başal, 2005, s. 398):

(a) Çocuğun kendisinden kaynaklanan koşullar: Ortalama zeka ve yetenek seviyesine sahip olma, duyu organlarının sağlıklı olması, duygusal yönden herhangi bir sorununun olmaması vb.

83

(b) Çocuğun dışında olan koşullar: Çocuğun ailesi tarafından kabul edilmesi ve sevgi görmesi, kendisini güvende hissetmesi, ailenin çocuğu cesaretlendirme durumu, ebeveynlerin disiplin anlayışları ve çocuğa karşı tutumları vb.

Ayrıca çocuğun cinsiyeti, anne-babasının eğitim seviyesi, ailenin sosyo- ekonomik düzeyi de çocuğun dil gelişimi üzerinde etkili olmaktadır. Öztürk’e (1995) göre sosyo-ekonomik durumu düşük olan ailelerde çocuk sayısının fazla olması, evin ihtiyacı karşılayacak büyüklükte olmaması, ebeveynlerin çocuğa karşı ilgisiz davranmaları gibi sebeplere bağlı olarak çocuk öğrenme güçlükleri yaşayabilmektedir. Bu durum da çocuğun kelime dağarcığının kısıtlı olmasına ve dil gelişiminin istenilen düzeye erişememesine sebep olmaktadır (Akt. Taner ve Başal, 2005, s. 399).

Sosyo-ekonomik seviyedeki farklılığın çocukların dil gelişiminde etkili olduğu yapılan araştırmalarla ortaya konmuştur. Çocukların dil gelişimindeki bu farklılığın sebebi olarak, çocuklara sağlanan öğrenme olanakları gösterilmektedir. Çocuklarla konuşulması; onlara şarkı, şiir ve tekerlemelerin öğretilmesi; onlara gelişimlerini destekleyecek kitaplar alınması gibi etkenler çocukların dil gelişimini ileri seviyelere taşımaktadır (Charlesworth, 1987, s. 309; Akt. Kılıçarslan, 1997, s. 30).

Çocuğun dil gelişimi, ailenin sosyo-ekonomik düzeyinden önemli ölçüde etkilenmektedir (Yeşilyaprak, 2004, s. 103). Güneş’in (1997, s. 48) araştırmasına göre, ailenin sosyo-ekonomik düzeyi, öğrencilerin kelime tanıma ve dil becerileri üzerinde etkilidir. Bu etki, orta ve alt sosyo-ekonomik düzeyin aleyhine, üst sosyo-ekonomik düzeyin lehinedir. Yani üst sosyo-ekonomik seviyeden gelen çocukların kelime tanıma becerileri ve okuma becerileri, alt ve orta sosyo-ekonomik seviyeden gelen çocuklara göre daha ileri seviyededir.

Ayrıca üst sosyo-ekonomik seviyedeki ailelerden gelen çocukların, cümle uzunluğu, kelime dağarcığı ve soru sayısı gibi dilsel beceriler yönünden diğer çocuklara göre daha iyi seviyede olduklarını ortaya konmuştur. Çünkü sosyo-ekonomik seviyesi iyi olan ailede yetişen çocuk, oyun ve eğitsel gruplara katılma, gezip görme, kitap okuma, duygu ve düşüncelerini özgürce ifade etmeye teşvik edilme gibi fırsatlar açısından diğer çocuklara göre daha avantajlıdır (Deniz, 2013, s. 110).

Okuma başarısı ile sosyoekonomik düzey arasında da manidar bir ilişki saptanmıştır. Mesela düşük sosyo-ekonomik seviyeden gelen çocukların kendini ifade edebilme, okuma ve okuduğunu anlama testlerinden aldıkları puanlar, orta düzey sosyo-

84

ekonomik seviyeden gelen çocukların puanlarından daha düşük çıkmıştır. Bu durum, öğrencinin bazı etkinliklere katılması veya katılmaması ile ilgilidir. Mesela hayvanat bahçesine bir gezi düzenleme, bir müzeyi ziyaret etme gibi etkinlikler, öğrencinin okul başarısına katkıda bulunan eğitsel etkinlikler içerisinde gösterilebilir. Çevresel faktörlerin yanı sıra, okuma becerisinin gelişimini etkileyen nörolojik, kalıtımsal, biyolojik faktörler de önemlidir. Bu faktörlerin öğrencilerin okumadaki başarısının % 2- 15’ini etkilediği tahmin edilmektedir (Akyol ve Temur, 2008, s. 82-83).

Sosyo-ekonomik düzey ile dinleme becerisi arasında da pozitif yönlü bir ilişki olduğu belirlenmiştir. Sosyo-ekonomik düzeyi yüksek olan öğrencilerin dinleme becerilerinin, sosyo-ekonomik düzeyi orta ve düşük olan öğrencilerin dinleme becerilerine göre daha ileri seviyede olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca sosyo-ekonomik düzeyin, öğrencilerin konuşma becerileri üzerinde de etkili olduğu saptanmıştır. Sosyo- ekonomik seviyesi yüksek olan ailelerden gelen çocuklar, konuşma becerisi açısından diğer gruplardaki çocuklara göre daha avantajlı bulunmuştur. Bunun yanı sıra, farklı sosyo-ekonomik seviyelerden gelen öğrencilerin okuma ve yazma becerileri arasında da anlamlı bir farklılaşma tespit edilmiştir. Bu farklılaşma üst sosyo-ekonomik seviyedeki ailelere mensup olan öğrenciler lehinedir. Kısaca belirtmek gerekirse, sosyo-ekonomik seviyesi yüksek olan öğrenciler tüm dil becerilerinde, alt veya orta sosyo-ekonomik seviyeden gelen öğrencilere göre daha iyi seviyededir (Kılıç, 2014, s. 117-121).

Çocuğun dil gelişiminde, anne-babalara büyük sorumluluklar düşmektedir. Çünkü çocuklar çoğu bilgiyi taklit ederek öğrenmektedir. Çocuğun konuşmayı öğrendiği dönemde evde birden fazla dil kullanılırsa, çocuğun konuşmasında gecikme ve gerileme olmaktadır. Bu nedenle evde sadece bir dil kullanılmalıdır. Ayrıca çocuğun dil gelişiminin istenilen seviyede gerçekleşmesi için, ona serbest konuşma fırsatı verilmelidir. Bunun yanı sıra, sözcükler onlara alay ederek veya azarlayıcı bir ifade tarzında değil, doğru bir şekilde söylenmelidir. Sordukları sorulara da açık ve doğru yanıtlar verilmelidir (Yeşilyaprak, 2004, s. 105).

Çünkü Binbaşıoğlu’na (1990) göre; evde veya ev dışında çocuğun geçireceği yaşantılar, dil gelişimi açısından kritik bir öneme sahiptir. Bu yaşantılar sayesinde çocuğun duyu organları harekete geçirilir. Yani bireyin zengin uyarıcılarla donatılmış bir ortamda bulunması ve uygun yaşantılar geçirmesi dil gelişimini büyük ölçüde etkilemektedir (Akt. Taner ve Başal, 2005, s. 399).

85

Çocuklar zengin uyarıcılarla donatılmış ortamlarda yetişmediklerinde, sonraki yıllarda bu durumun eksikliğini yaşamaktadırlar. Dilin etkili ve yeterli bir şekilde kullanılmadığı çevrede yetişen çocuklar da benzer sorunlarla karşılaşmaktadır. Böyle ortamlarda yetişen çocuklarda okulda verilen eğitim, dil gelişimini sağlama açısından yetersiz kalmaktadır. Çocuk dil konusunda bir bilinç kazandığında, okulda kullanılan dili evdekine göre daha değerli bulup onu kullanmaya çalışacaktır. Bu durum ise söz konusu olumsuzlukların etkisinin azalmasına neden olacaktır (Gingsburg, 2008; Akt. Koçak, 2009, s. 4).

Yetersiz çevresel koşullar içerisinde yetişen öğrencilerin kelime dağarcığı ve genel olarak dil becerileri, kendilerine göre nispeten daha iyi sosyoekonomik düzeydeki ailelerden gelen akranlarından daha düşük seviyededir. Çocukların dil gelişimleri arasındaki farkların azaltılabilmesi için, okul öncesi dönemden itibaren dili zenginleştirici ortamlar oluşturulmalı ve bunu sağlayabilecek eğitim programları hazırlanmalıdır (Akyol ve Temur, 2008, s. 82).

Bu araştırmaların aksine, alt sosyo-ekonomik seviyelerdeki ailelerden gelen çocukların diğer çocuklara göre daha geride olmadıklarını belirten çalışmalarda bulunmaktadır. Bu çalışmalara göre, alt veya üst sosyo-ekonomik çevreden gelen çocuklar arasında bir “gerilik-ilerilik” söz konusu değildir; fakat bir farklılaşma vardır. Üst sosyo-ekonomik seviyelerdeki ailelerden gelen çocuklar, ailesinde öğrendiği bilgileri okula kolayca transfer edebilmekte; fakat alt sosyo-ekonomik seviyedeki ailelerden gelen çocuklar, uzun süre boyunca uyum sorunu yaşamakta ve yeniden öğrenme dönemi geçirmek zorunda kalmaktadırlar (Mahin ve Aksu, 1980; Akt. Taner ve Başal, 2005, s. 399).