• Sonuç bulunamadı

2.5. Akademik Başarıyı Etkileyen Faktörler

2.5.1. Akademik Başarıyı Etkileyen Bireysel Faktörler

Öğrencinin akademik başarısını etkileyen bireysel faktörler; zeka, fizyolojik durum, ilgi, tutum, genel uyarılmışlık seviyesi, kaygı düzeyi, güdülenmişlik düzeyi, yetenek ve olgunluk seviyesi şeklinde sıralanabilir.

2.5.1.1. Kalıtımsal Özellikler ve Zeka

“Kalıtım, bazı fiziki ve psikolojik özelliklerin çoğalma fonksiyonu sırasında bir kuşaktan diğerine, kromozomlar ve özellikle genler aracılığı ile geçmesidir. Yani kalıtım, kişinin anne-babasından ve daha önceki atalarından aldığı özelliklerin tümüdür”

17

(Peker, 2011, s. 19). Özellikle bedenin yapısında, beynin işleyişinde, zeka ve yeteneklerde ve iç salgı bezlerinin oluşumunda kalıtımın büyük oranda etkili olduğu bilinmektedir. Bunun yanı sıra, kalıtımın birçok mizaç özelliklerinin de oluşmasında etkili olduğu bilinmektedir. Bunlar da kalıtımın insanın çeşitli davranışlarında etkili olduğunu ve dolayısıyla başarısını da etkilediğini ortaya koymaktadır (Peker, 2011, s. 21).

Kalıtımın, gelişimin hangi alanlarında etkili olduğu hala tartışılmakla birlikte, özellikle fiziksel ve zihinsel alanlarda daha etkili olduğu, çoğu bilim adamlarınca ifade edilmektedir. Eşit türde ve miktarda yiyecek verilen bireylerden, anne-babaları uzun boylu olanların diğerlerine göre daha uzun boylu, anne-babaları kısa boylu olanların ise diğerlerine göre daha kısa boylu oldukları gözlenmiştir. Bu durum, kalıtımın fiziksel gelişim üzerindeki etkisini ortaya koymaktadır. Ayrıca çocukların zeka düzeyleri ile anne-babalarının zeka düzeyleri arasında da yüksek ilişki bulunmuştur (Senemoğlu, 2005, s. 10).

Zeka yükseldikçe öğrenme yeteneğinin de buna paralel bir şekilde yükseleceği düşünülmektedir. Zeka testleri ile ölçülen zeka düzeyleri, insanların herhangi bir bilgi ya da davranışı ne kadar kolaylıkla öğrenebileceklerini ifade etmektedir ve bu noktada insanlar arasında büyük farklılıklar bulunmaktadır. Öğrenme hızı ile zeka düzeyi arasında doğrusal yönlü yüksek bir ilişki söz konusudur (Yeşilyaprak, 2004, s. 105).

Zeka akıl yürütme, problem çözme, soyut düşünebilme ve yeni bilgiler edinme becerisi olarak tanımlanabilir. Gardner’a (1983) göre, bireyler sözel-dilsel, müzikal- ritmik, matematiksel-mantıksal, bedensel-kinestetik, kişilerarası-sosyal, doğacı ve varoluşçu zeka türlerine sahiptir. Bireyler bu zeka türlerinin tamamına sahip olmakla beraber, her bireyde farklı zeka türlerinin daha baskın olabileceği ifade edilmiştir (Deniz, 2013, s. 194-195).

Gardner (1983), Çoklu Zeka Kuramı’nın temelinde, hem kültürel hem de biyolojik boyutlarının bulunduğunu ve bireylerin birden fazla zeka türüne sahip olduğunu belirtmiştir. Nörobiyolojik araştırmalar benzer şekilde, öğrenmenin hücreler arasında meydana gelen sinaptik değişmeler sonucunda oluştuğunu ortaya koymaktadır. Bu öğrenmenin biyolojik boyutuna vurgu yapmaktadır. Kültürler de farklı zeka türlerine daha fazla önem vererek, zeka gelişimi üzerinde etkili olmaktadır. Fazla değer verilen zeka türleri, diğerlerine oranla daha fazla gelişmektedir. Dolayısıyla aile ve toplum,

18

bireyin zeka gelişimi üzerinde etkili olan sosyal çevreler olarak ifade edilebilir (Demirel, 2015, s. 198).

Çoklu Zeka Kuramı’na göre, bireyler sekiz farklı zeka gücüne sahiptir ve bu zeka türlerinden bazıları diğerlerine göre daha baskın olabilir. Gardner tarafından öne sürülen 8 zeka türünü kısaca şu şekilde ifade edebiliriz (Demirel, 2015, s. 198-199):

(a) Sözel/Dilbilimsel Zeka: Bazı insanlar dili sadece iletişim aracı olarak kullanırken, bazı insanlar birden çok dil ve iletişim becerilerine sahiptir. Sözel/dilsel zeka, bireyin dili çeşitli yönlerden etkili bir şekilde kullanabilme yeteneğini ifade etmektedir.

(b) Matematiksel/Mantıksal Zeka: Bu zeka türü kavramlar arasındaki ilişkileri ifade etme, sınıflama yapma, genelleme yapma, matematiksel formülle ifade etme, hipotez test etme, mantıksal düşünme, problemlere bilimsel çözümler üretme gibi davranışları içermektedir.

(c) Görsel/Uzamsal Zeka: Bu zeka türü baskın olan bireyler ise görsel düşünme, şekil ve grafikle ifade etme, üç boyutlu bir şeklin görüntüsünü hayal edebilme, şekil verme ve boyama gibi davranışları iyi bir şekilde gerçekleştirme yeteneğine sahiptir.

(d) Müzikal/Ritmik Zeka: Bazı insanlar duygularını başkalarına aktarırken müziği bir araç olarak kullanmaktadır. Ayrıca bu kişiler enstrüman çalma, söylenen şarkının benzerini bulma gibi davranışları, diğer insanlara oranla daha kolay şekilde gerçekleştirebilirler. Ayrıca ritim, melodi ve perde duyarlılığına sahiplerdir. İşte sayılan bu niteliklere sahip olan kişilerde müzikal/ritmik zeka türünün gelişmiş olduğu ifade edilebilir.

(e) Bedensel/Kinestetik Zeka: Bedensel zekası yüksek olan bireylerde koordinasyon, denge, esneklik ve hız göze batan özelliklerdir. Ayrıca bedensel zekası baskın olan bireyler, sportif faaliyetleri ve düzenli-ritmik oyunları gerçekleştirme konusunda son derece başarılıdır.

(f) Sosyal/Bireylerarası Zeka: Diğer insanlarla etkili iletişim kurabilen, onların davranışlarını doğru bir şekilde yorumlayabilen, empati yeteneği yüksek olan, atılgan ve girişimci bireylerde sosyal zekanın baskın olduğunu belirtebiliriz.

(g) Özedönük/Bireysel Zeka: Bireyin kendini tanıması, gerçekçi hedefler belirlemesi, özgüveninin ve özsaygısının yüksek olması, disiplinli olması onun öze dönük zekasının yüksek olması ile ilgilidir. Ayrıca öze dönük zekası yüksek olan

19

bireyler, kişisel problemlerini diğer insanlara göre daha kolay çözer ve duygularını doğru şekilde anlamlandırır.

(ğ) Doğa Zekası: Bu zeka türü ise hayvanları, bitkileri, doğayı tanıma ve sınıflandırma yeteneği olarak ifade edilebilir. Bu zeka türü baskın olan kişiler jeolojiden, astronomiden, coğrafyadan, izcilik-dağcılık yapmaktan, tarihi yerleri ve doğal ortamları gezmekten hoşlanırlar.

2.5.1.2. Fizyolojik durum

Öğrencinin fizyolojik durumu da akademik başarısı üzerinde etkili olan faktörler arasında yer almaktadır. İnsanların duyu organları, onların dünyaya açılan pencereleri gibidir. Birey çevresindeki uyarıcıları duyu organları aracılığıyla alır ve bu uyarıcıları zihninde canlandırarak bilgi edinir. Ayrıca duyu organlarının sağlıklı olup olmaması, zeka gelişimi üzerinde de etkili olmaktadır. Dolayısıyla bireyin bilgi edinerek başarılı olabilmesi için sağlıklı duyu organlarına sahip olması gerekmektedir (Senemoğlu, 2005, s. 15-16).

Bireyin fizyolojik durumu, herhangi bir bilgiyi öğrenmesini olumlu veya olumsuz olarak etkilemektedir. Özellikle görme ve işitme duyu organlarının sağlıklı olmaması, bireyin okulda öğretilmeye gayret edilen bilgi ve becerileri kazanmasını güçleştirmektedir. Duyu organlarındaki rahatsızlıklar, bireyin öğrenmesini olumsuz yönde etkilediği gibi, aynı zamanda kişilik gelişimi üzerinde de istenmeyen bazı durumların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır (Engin, Özen ve Bayoğlu, 2009, s. 132).

2.5.1.3. İlgi

Biyolojik ve psikososyal bir varlık olarak tanımlanabilen insanın hayatında tek bir boyuttan bahsetmek mümkün değildir. Bunun yanı sıra, tüm insanların aynı özelliklere sahip olmasını beklemek de mümkün değildir. Bu farklılıklar bir taraftan gelişimsel özelliklere, bir taraftan da çevresel koşullara bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. İşte bireyin isteği ve ilgisi de onun akademik başarısını ve gelişimini etkileyen faktörler arasındadır (Oral, 2014, s. 231).

Bireylerin ilgileri kişiliklerinin bir parçasıdır ve onların hem kendileriyle hem de çevreleriyle olan ilişkilerini etkilemektedir. İlgiler, bireylerin bilişsel ve duyuşsal süreçlerini etkilemektedir. Bunun yanı sıra, sahip olunan ilgiler, bireylerin davranışları, motivasyon düzeyleri, hedefleri ve başarı seviyeleri üzerinde de etkili olmaktadır (Pohlhausen, 2005; Akt. Yaman, Gerçek ve Soran, 2008, s. 351).

20 2.5.1.4. Tutum

Tutum genel olarak, bireyin bir nesne ya da duruma karşı deneyim, güdü ve bilgilerine dayanarak geliştirdiği bir tepki veya eğilim olarak tanımlanabilir (Mızrakçı, 1994; Akt. Özyürek ve Tezel Şahin, 2010, s. 38). Tutumlar gözle görülemeyen; ancak davranışlar aracılığıyla anlaşılabilen eğilimlerdir. Bu eğilimler, doğrudan doğruya yaşanılan deneyimler, pekiştirme veya gözlem yoluyla kazanılabilirler (Oral, 2014, s. 232).

Akademik başarıyı ve kişilerarası ilişkileri belirleyen faktörlerden birisi de bireylerin sahip oldukları tutumlardır. Derse yönelik tutumlar, eğitim-öğretim ortamına yönelik tutumlar ve eğitim-öğretim ortamındaki kişilere yönelik tutumlar, bireyin başarısında ve diğer bireylerle ilişkilerinde önemli bir role sahiptir (Oral, 2014, s. 232).

2.5.1.5. Genel uyarılmışlık hali

Herhangi bir öğrenmenin gerçekleşmesi için organizmanın genel uyarılmışlık haline gelmesi şarttır. Genel uyarılmışlık hali düşükse veya aşırı derecede yüksekse, öğrenmenin gerçekleşmesi beklenmez (Yeşilyaprak, 2004, s. 157-158).

2.5.1.6. Güdülenmişlik Düzeyi

Güdüler, organizmayı harekete geçiren güçlerdir. Bazı güdüler fizyolojik gereksinimlerin karşılanmasına yönelik iken, bazıları psikolojik ve sosyal gereksinimlere yöneliktir (Yeşilyaprak, 2004, s. 157).

Bireyin güdülenmesiyle ilgili kuramları incelediğimizde, genel olarak güdülenme sürecinde ihtiyaçların, değerlerin, amaçların ve duyguların rol oynadığını ifade edebiliriz. Bu değişkenler her birey için farklı nitelikler taşımaktadır. Bu farklılıklar da güdülenmenin kaynağının içsel ya da dışsal olmasına neden olmaktadır. Bireyin davranışı gerçekleştirmesine yönelik isteğinin, bireyin kendisinden kaynaklanması durumuna içsel güdülenme adı verilirken; bu isteğin dışarıdan sağlanması durumuna dışsal güdülenme adı verilmektedir. Ancak içsel güdülenmenin daha etkili olduğu söylenebilir. İçsel güdülenen bireylerin başarıya ulaşmalarının daha kolay olacağını ifade edebiliriz. İşte akademik başarı üzerinde etkili olan faktörlerden birisinin de bireyin güdülenmişlik seviyesi ve güdülenme şekli olduğunu ifade edebiliriz (Oral, 2014, s. 229).

21 2.5.1.7. Yetenek

Her bireyin kendine özgü özellikleri ve yetenekleri vardır. Bireyler dış görünüşleri açısından farklı olduğu gibi, bilgileri, değer yargıları, yetişme tarzları ve yetenekleri bakımından da birbirinden farklıdır (Baymur, 1993; Akt. Demir, 2006, s. 13). Kalıtımsal faktörler, sosyo-kültürel ortam, ailedeki kişi sayısı, bireyin çevresiyle olan iletişimi gibi faktörler, yetenek düzeyi üzerinde etkili olmaktadır. Bireyin yetenekleri ise akademik başarısı üzerinde etkili olmaktadır (Ataç, 1991; Akt. Demir, 2006, s. 13).

2.5.1.8. Olgunluk Seviyesi

Bireyin öğrenme seviyesini ve dolayısıyla akademik başarısını etkileyen faktörlerden birisi de bireyin olgunluk seviyesidir. Bacanlı’ya (1999) göre bireyin belli bir şeyi kavraması ve öğrenmesi için, bireyin belli bir olgunluk seviyesine erişmiş olması gerekmektedir. Örneğin, bireyin yürüyebilmesi için, kas, kemik, sinir ve genel olarak iskelet sisteminin belli bir düzeyde olgunlaşması gerekmektedir. Buna benzer olarak, öğrencinin okuma-yazma etkinliklerini gerçekleştirebilmesi için belli bir zihinsel ve psikomotor olgunluğa erişmesi gerekmektedir. Dolayısıyla bireyin olgunluk seviyesi, onun akademik başarı düzeyi üzerinde de belirleyici bir rol üstlenmektedir (Akt. Duman, 2006, s. 5).