• Sonuç bulunamadı

2.5. Akademik Başarıyı Etkileyen Faktörler

2.5.3. Akademik Başarıyı Etkileyen Sosyo-Ekonomik Değişkenler

2.5.3.4. Ailenin Gelir Düzeyi ve Akademik Başarı

Ailenin gelir düzeyi, gerek doğum öncesinde, gerekse doğum sonrasında çocuğun gelişimini etkileyen en önemli faktörler arasında yer almaktadır. Doğum öncesinde yetersiz ve dengesiz beslenen annelerin çocuklarında çeşitli gelişimsel bozukluklar ve gecikmeler oluştuğu yapılan araştırmalarla ortaya konmuştur. Bunun yanı sıra ailenin ekonomik düzeyi, çocuğun sahip olduğu beslenme ve sağlık koşullarını, içerisinde bulunduğu sosyal çevreyi, eğitim olanaklarını belirlemektedir (Yılmaz, 2014, s. 28-29). Ailenin sosyo-ekonomik yapısı, yaşanılan yerin özellikleri, beslenme ve sağlık koşulları, çocuğun akranlarıyla olan iletişimi, kitle iletişim araçları kısaca çocuğu kuşatan çevrede yer alan tüm unsurlar çocuğun gelişimine etki etmektedir (Senemoğlu, 2005, s. 13).

Hatun’un (2002) araştırmasına göre, yoksulluk yaşayan ailelerde bulunan çocukların yaşadıkları en ciddi problem yetersiz beslenmedir. Yetersiz beslenme bir taraftan büyümeyi engellerken, bir taraftan da bağışıklık sisteminin zayıflamasına neden olmakta ve hastalıklara zemin hazırlamaktadır. Ayrıca yoksulluğun oluşturduğu stres, açlık, kötü çevre koşulları zihinsel geriliklere de neden olmaktadır. Tüm bunların yanı sıra, yoksulluk çocukların kaliteli bir eğitim almasının önünde de engel oluşturmaktadır (Hatun, 2002; Akt. Yaşar, 2010, s. 380-381).

41

Bir çocuğun sahip olduğu eğitim olanakları, ailesinin ekonomik imkanlarıyla sınırlıdır. Ailenin gelir seviyesi ve gelirde bir istikrar olup olmaması hem çocuğun sahip olduğu eğitim olanaklarını, hem de eğitiminin niteliğini belirlemektedir. Ayrıca ailenin sosyo-ekonomik düzeyi, çocuğun meslek eğitimine mi yoksa entelektüel eğitime mi yöneleceği hususunda etkili olmaktadır (Doğan, 2004, s. 97).

Ailenin gelir düzeyi aynı zamanda, çocuğun okula devam edip etmeyeceğini veya devam edecekse bunun süresini belirleyen faktörlerden birisidir. Ailenin çocuğun eğitimi için yapacağı harcamaların miktarı, ailenin kültürel, demografik ve ekonomik özellikleriyle ilişkilidir. Ailenin gelir düzeyi, çocuğun eğitimini bazen doğrudan doğruya, bazen de dolaylı olarak etkilemektedir. Okul ücretleri, kitap ve diğer kırtasiye malzemelerine yapılan harcamalar veya okula gidip gelmek için yapılan ulaşım harcamaları, gelirin doğrudan çocuğun eğitimine yansımaları olarak gösterilebilir. İyi bir arkadaş grubu içerisinde yer alma, gelişmiş olan çevrelerde ikamet edebilme ya da iyi eğitim veren özel okullara devam edebilme gibi olanaklar da ailenin gelir düzeyinin çocuğun eğitimine dolaylı yansımaları olarak ifade edilebilir (Tomul, 2007; Akt. Savaşçı, 2010, s. 14).

Ailenin çocuğun eğitimine odaklanması ve okulda yürütülen faaliyetlere aktif olarak katılabilmesi için öncelikle bir takım ihtiyaçlarının karşılanması gerekir. Şayet aile maddi sıkıntılar içerisindeyse ve bu sebeple çocuğun bir işte çalışması gerekiyorsa, çocuğun gelişimi arka plana atılmış demektir. Bu tip aileler için okul, sadece çocuğun belli bir yaşa kadar gitmek zorunda olduğu bir kurum olarak görülmektedir. Bu şartlar altında da çocuğun gelişimi akranlarına göre geride kalmakta ve çocuğun başarılı olması güçleşmektedir (Kaplan, 2002, s. 43; Akt. Can, 2009, s. 32).

Bunların yanı sıra, ekonomik sıkıntılardan dolayı bazen çocuğun da çalışması söz konusu olabilir. Çocuk, ailesine katkı sağlamak amacıyla gönüllü olarak bir işte çalışırsa, özgüven ve sorumluluk duyguları gelişir ve hayata etkin bir şekilde hazırlanabilme imkanına kavuşur. Böylece çocuk okul masraflarını kendisi karşılayarak ailesine katkıda bulunabilir. Bu durum akademik başarısını da olumlu yönde etkileyebilir. Ama çocuk istemediği halde sadece geçim sıkıntısından dolayı çalışmak zorundaysa, gücünün üstünde işleri yapmak zorunda kalırsa veya iş yerinde kötü muamele ile karşılaşırsa, gelişimi olumsuz yönde etkilenebilir. Böyle bir durumdaki

42

çocuk çoğu kez anne-babasına karşı asi davranışlar sergilemeye başlar. Ayrıca akademik başarı seviyesinde de düşüş meydana gelebilir (Başaran, 2011, s. 22).

Öğrencilerin okul başarısızlıklarıyla ilgili yapılan araştırmalar, başarısızlığın çok sayıda faktör nedeniyle ortaya çıkabilecek bir durum olduğunu ortaya koymuştur. Bu nedenlerin bir kısmının da aile ile ilişkili olduğu belirlenmiştir. Ailenin çocuğa sunduğu olanaklar çocuğun başarısında önemli bir yere sahiptir. Bu nedenle çocuğun başarısızlığının nedenleri araştırılırken, ailenin gelir düzeyinin göz önünde bulundurulması ve yetkili birimlerin bu olumsuzluğu ortadan kaldırmaya, şayet bu mümkün değilse etkilerini azaltmaya yönelik tedbirler alması gerekmektedir (Özabacı ve Acat, 2005, s. 149).

Bireylerin ruh sağlıkları ile ekonomik durumları arasında da bir ilişki söz konusudur. Bireylerin ekonomik düzeyleri çok kötüyse, ruh sağlıklarının da tehlikede olduğunu belirtebiliriz. Bundan dolayı, çeşitli ruhsal bozukluklar yaşayan bireylerin ekonomik durumları da incelenmektedir. Çünkü mevcut ruhsal bozukluğun sebeplerinden birisi, bireyin ekonomik düzeyinin düşük olması olabilir. Örneğin, ev kirasını ve faturalarını ödeyemeyen, yeterli ve dengeli beslenemeyen ve diğer temel ihtiyaçlarını karşılayamayan bir insanın ruh sağlığının bozulmama ihtimali çok düşüktür. Ruh sağlığı yerinde olmayan birinin akademik anlamda başarılı olmasını beklemenin ise gerçekçi bir yaklaşım olmayacağı açıktır (Çakmaklı, 2009, s. 97).

Aynı zamanda Ocak’ın (2004, s. 60) araştırmasından elde ettiği bulgulara göre, ailelerin gelir düzeyi ile öğrencinin istenmeyen davranışları gösterme düzeyleri arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Gelir düzeyi çok iyi olan öğrencilerin istenmeyen davranış puan ortalaması 2.16, iyi olan öğrencilerin istenmeyen davranış puan ortalaması 1.81 olarak tespit edilmiştir. Bunu yanı sıra, gelir düzeyi orta seviyede olan öğrencilerin istenmeyen davranış puan ortalaması 2.46, kötü olan öğrencilerin istenmeyen davranış puan ortalaması 4.52, çok kötü olan öğrencilerin istenmeyen davranış ortalaması 7.81 olarak saptanmıştır. Verilerden de anlaşılacağı gibi üst sosyo- ekonomik seviyedeki çocukların istenmeyen davranışları sergileme düzeyi, alt sosyo- ekonomik seviyedeki çocuklara göre daha düşüktür.

Ailenin gelir düzeyi çocukların akademik başarılarını, gelişimlerini ve istenmeyen davranışları sergileme düzeylerini etkilediği gibi eşler arasındaki ilişkileri de etkilemektedir. Ailenin ekonomik durumunun iyi olması, evlilikte eşler arasındaki

43

uyumu sağlama konusunda önemli bir yere sahiptir. Çünkü ailenin ekonomik olarak iyi bir seviyede olması sayesinde eşler başkalarına muhtaç olmaz. Bunun aksine belirli bir gelire sahip olmamak, temel ihtiyaçların ve sosyal, duygusal, psikolojik ihtiyaçların yeterince karşılanamamasına ve bunun sonucunda bir takım sorunların ortaya çıkmasına sebep olabilir (Şentürk, 2006; Akt. Erkal, 2013, s. 36).

Gelir düzeyi, aile içi iletişim ve etkileşim süreci üzerinde de olumlu veya olumsuz bir etki yaratmaktadır. Günümüzde çoğu ebeveynler, ekonomik zorunlulukları gerekçe göstererek ve çocuklarına iyi bir gelecek inşa etme amacıyla çok çalışmak ve maddi imkânlarını arttırmak gerektiğini belirtmektedirler. Bu sebeple çocuklarıyla birlikte daha az vakit geçirdiklerini kabul etmektedirler. Halbuki her yaşta çocuğun en önemli gereksinimlerinden biri de, ailesi ile birlikte vakit geçirmek, onlarla muhabbet etmek, onlarla etkileşim ve iletişim sürecine girmek ve yaşanan olaylardan birlikte dersler çıkarmaktır (Önder, 2005; Akt. Can 2009, s. 36).

Çalışan anne, ailenin gelir düzeyinin ve refah seviyesinin yükselmesini sağlamaktadır. Bununla beraber çocuk eve geldiğinde annesini bulamadığı ve onunla iletişimde bulunamadığı için ruhsal olarak sıkıntılar yaşayabilir. Annesi evde olmadığı için zamanını iyi değerlendirmeyebilir ya da hatalı davranış kalıpları geliştirebilir. Şayet çocuğa bakan biri varsa, çocuğun anneyle iletişiminde kopukluklar başlayabilir, huy ve alışkanlıklarında olumsuz yönde değişmeler yaşanabilir. Görüldüğü gibi, annelerin çalışma hayatına katılmasının olumlu yönlerinin yanı sıra, olumsuz etkileri de bulunmaktadır (Çağlı, 2009, s. 59).