• Sonuç bulunamadı

Sosyal kaytarmanın olduğu gruplarda gerçekleştirilen görevlerde bireylerin bedavacı (free rider) ve safdil (sucker) olmak üzere iki farklı role sahip olduğu belirtilmektedir (Pabico, Hermocilla, Galang ve De Sagun, 2008). Buna göre bedavacı rolüne bürünen bireylerin grup içerisindeki görevleri gerçekleştirmek için çok fazla çaba göstermediklerini; ancak grup içerisindeki diğer bireyler ile aynı ödülü aldıkları belirtilmektedir. Öte yandan, safdil rolüne bürünen bireylerin ise diğerlerinin eksik bıraktığı görevi üstlenen ve bedavacı rolündeki bireyler ile kıyaslandığında daha fazla çaba sarf ettiği ifade edilmektedir. Buna göre, farklı dinamikleri içinde barındıran özel bir oluşum olan grup (Yılmaz, 2011); içerisindeki bireylerin sosyal

38

kaytarma durumundaki ruhunu, algılarını, düşünce yapılarını, tutum ve davranışlarına ilişkin süreçleri anlamada pek çok teoriden faydalanılmıştır.

Karau ve Williams’ın (1995) “Beklenti Teorisi” ile açıkladığı örgüt içerisindeki sosyal kaytarma davranışı “işgörenlerin daha fazla çalıştıklarında daha çok ödüllendirileceklerini algılamaları“ söz konusu olduğunda, bireylerin sosyal kaytarma davranışından uzaklaşacağını ve çok daha fazla çalışacaklarını ifade etmektedir. Bu durum aynı zamanda grup içerisinde safdil rolüne bürünen bireylerin sergileyebileceği davranış olarak da ifade edilebilir. Bununla birlikte grup sosyal kaytarma davranışının Ringelmann Etkisi ile açıklandığı bir diğer teori de harcanan çaba ile takım büyüklüğü arasındaki zıt ilişkiyi açıklamaktadır (Lin, 2008). Buna göre mahkûmlar üzerinde çalışan Alman psikolog Ringelmann, un değirmeninde çalışan her bir mahkûmun, sayıları arttığında harcadıkları çabanın daha az ve işlerini diğer arkadaşlara yığma eğiliminin daha çok olduğunu bulmuştur. Bu teoriden anlaşıldığı üzere grup çalışmalarındaki birey sayısının artmasının bireylerin harcadığı çaba üzerinde ters bir ilişkisinin olduğu söylenebilir. Ayrıca Sosyal Kaytarma davranışını bireylerin inançları, çabaları ve davranışları ile etkileşim halinde olduğunu modelleyen Sosyal Etki Kuramı da kültürel unsurların birbirleriyle ne kadar tutarlı olduğu üzerinde durur (Chidambaram ve Tung, 2005). Bu teoriye göre sosyal kaytarma, grup içerisindeki bireylerin diğerlerinden çok daha az katkı sağlayarak hedefe ulaşacaklarına inanmaları durumunda gerçekleşebileceğini ileri sürmekte olup, sosyal kaytarma davranışını iki farklı kavram olan cansızlaştırma etkisi ve yakınlık yoksunluğu üzerinden açıklar. Buna göre, gruptaki bireyin kendisini bastırılmış olarak hissetmesi cansızlık etkisi; bireyin kendini gruptan izole edilmiş olarak hissetmesi de yakınlık yoksunluğu olarak ifade edilmektedir. Kısacası, bireylerin grup içerisinde sosyal kaytarma davranışını gerçekleştirmede yaşadığı psikolojik durumların (kendini ifade edememe, kendini dışlanmış hissetme vs.) da etkisinin olduğu söylenebilir. Yetişkin bireylerde bu durumun daha çok yaşanabileceği düşünülmektedir.

39

2.1.4.1 Grup Çalışmalarına Yatkınlık ve Paylaşmaya Uygunluk

Söz konusu teorilerle açıklandığı üzere, grup içerisinde meydana gelen sosyal kaytarma davranışı, eğitimde gerçekleştirilen grup çalışmaları önündeki önemli bir engel olduğu söylenebilir. Öğrencilerin grup içerisindeki sosyal kaytarma davranışlarını engellemede öğretmenlerin grup içerisindeki işbirliğini ve uyumunu arttırarak, bireyler arasındaki olumlu ilişkinin gelişmesine katkı sağlamalıdır (Lin, 2008). Öğretmenlerin grup çalışmalarını gerçekleştiren bireyleri grubun çıkarına ortak katkı sağlamaları konusunda bilinçlendirme ve farkındalık çalışmaları yapmasının önemli olduğu düşünülmektedir.

Sosyal kaytarma davranışını etkileyen durumlara bakıldığında Hackman (2002) konunun gruba ve grup üyelerinin yeteneklerine uygunluğu, grubunun birbirleriyle uyumu, grubun lideri, eğitimcinin grubun çalışmalarına yönlendirmenin ötesinde müdahale etmesi veya grubun gidişatını hiç kontrol etmemesi olarak ifade etmektedir. Kafes ve Kaya (2017:229) bireylerin sosyal kaytarma davranışına etki eden faktörlerin (a) kişisel özellikler, (b) durumsal özellikler, (c) grup özellikleri ve (d) kültürel ve toplumsal normlar olmak üzere dört temel başlık altında ifade etmektedir. Sosyal kaytarma davranışının eğitimciler tarafından kontrol edilmemesi, grup üyelerinin performanslarının düşmesine neden olabileceği gibi ortaya çıkan ürünün de kalitesini düşürmektedir (Harkins ve Jackson, 1985). Ayrıca grubu oluşturan üyelerin sayıca fazla olması da bireylerin ortaya çıkacak üründe kendi bireysel katkılarının önemli olmayacağı düşüncesi ile farklılık oluşturmayacağı ve dolayısıyla performanslarını etkileyerek daha az çaba göstermelerine neden olacaktır (Chidambaram ve Tung, 2005). Bu noktada, eğitimcilerin işbirlikli öğrenme gruplarını oluştururken, görevin zorluk ve uygunluk derecesini dikkate almaları ile grupların süreç içerisindeki durumlarını kontrol ederek dönüt vermelerinin sosyal kaytarma davranışını engelleme ve/veya azaltma hususunda önemli olduğu düşünülmektedir.

Sosyal kaytarma davranışını azaltmak için üç etkenin olduğunu ifade eden Aggarwal ve O’Brien (2008) birinci olarak proje kapsamının azaltılmasının grubu oluşturan her bir birey üzerine düşen sorumluluğu azaltacağını ifade etmektedir. İkinci olarak gruptaki üye sayısının azaltılmasının eğitimcinin grup çalışmalarını izleyebilmesi,

40

yönlendirmesi ve kontrol etmesi açısından önemi olduğunu vurgulamaktadır. Ayrıca gruptaki bireylerin ortaya çıkacak ürün ile ilgili kendi bireysel katkılarının önemli olmayacağı düşüncesi ile farklılık oluşturmayacağı düşüncesinden uzaklaşmaları da bu yolla sağlanabilir. Son olarak, akran değerlendirme çalışmasına yer verilmesinin de sosyal kaytarma davranışını azaltmada etkili olduğu belirtilmektedir. Liden vd. (2004) de sosyal kaytarmanın grup büyüklüğünün artması ve grup üyelerinin birbirlerine olan bağlılık düzeyinin azalması ile ilişkili olduğunu belirtmektedir. Harkins ve Petty (1982) görev zorluğunu azaltmanın sosyal kaytarmayı engelleyebileceğini ifade etmektedir. Vermeulen ve Benders (2003) değerlendirme olanaklarını arttırmanın sosyal kaytarma davranışını önlemede etkili olduğunu belirtmektedir. Böylelikle, grup içerisinde hangi bireyin görevini aksattığı belirlenerek, eğitimcinin yapılandırıcı dönütleri ve yönlendirmeleri ile süreç içerisinde bu aksaklık giderilebilir. Son olarak, bireylerin grup çalışmalarında paylaşmaya uygunluğu ve grup çalışmalarına yatkınlığının da sosyal kaytarma davranışı üzerinde etkili olduğu belirtilmektedir (Yamaguchi, 1994). Bu kavram bireylerin grupla çalışmaya istekli olma derecelerini ifade etmektedir. Ayrıca yapılan çalışmalarda grup çalışmalarında paylaşmaya uygunluk ve grup çalışmalarına yatkınlık cinsiyet açısından farklılık oluşturmaktadır (Ang ve Kuo, 2003; Albayrak, Ayas ve Horzum, 2012; Gomez, Kirkman ve Shapiro, 2000 ve Ciochina ve Faria, 2009). Kişilerin bireysel özelliklerinin grup çalışmalarındaki performanslarını etkilemektedir (Nowak, Szamrej ve Latane, 1990). Buna göre, sosyal kaytarma üzerinde önemli olduğu düşünülen grup çalışmalarında paylaşmaya uygunluk ve grup çalışmalarına yatkınlık kavramlarının bireysel farklılıklardan etkilendiği söylenebilir.