• Sonuç bulunamadı

2.3. Sosyal Beceri ve Problem Davranışlarda Etkili Olan Faktörler

2.3.2. Öğretmen

2.3.2.1. Sosyal Becerileri Kazanılmasında ve Problem Davranışların

Teknikler

2.3.2.1.1. Hikâye ve Gerçek Yaşanmış Öyküler Anlatma

Bir konuya giriş yapmak için öğretmenler hikâye ya da gerçek yaşanmış olayları sık sık kullanmaktadırlar. Çocukların duygularını ve içinde yaşadığı sıkıntıları dile getirdiği zaman bu yöntem oldukça etkili olabilmektedir. Hikâyeler, çocukların ikilemde kaldığı durumlarda olması gereken davranışları belirleyebilmesinde ve söz konusu durumla ilgili bir düşünceye sahip olabilmesinde yol göstericidir. Öğretmen okul öncesi çocuklarının gelişim düzeylerine uygun haberleri dergi ve gazete gibi dokümanları kullanarak çocuklarla söz konusu olayı ya da durumu konuşup tartışma ortamı meydana getirebilir (Elias vd.,1997: 50).

Hikâye okunduktan sonra sorulacak açık uçlu sorular çocukların hikâye kahramanının davranışlarına yönelik empatik düşünme becerilerini geliştirme ve ilgili davranışlardaki sorumlulukları anlayabilmeleri açısından önem taşımaktadır. Hikâyenin kurgusu zorluklarla başa çıkmada uygun yollarını gösterme ve bireyin yaşamındaki rahatsız edici durumları ortaya koyarak çözüm yollarını tartışmaya açmada yardımcı olabilmektedir (Honig and Wittmer, 1996: 64).

Öğretmenin kendi yaşamından örnek olaylar aktarması çocukların söz konusu durumu anlamaya çalışmaları ve olaylara farklı açıdan bakabilme becerilerini geliştirmede etkili bir yöntemdir. Çocuklar öğretmenin anlattığı problem durumlarını irdeleyerek, çözüm yolları önererek ve kendi yaşantılarında benzer olaylar yaşanmışsa söz konusu yaşantılarını sınıf ortamında paylaşarak sosyal ortamlarda karşılaşılabilecek problem durumları ve toplumsal kurallarla ilgili ilk elden deneyim kazanmaktadırlar. Çocukların yanlış ve doğru davranışların neler olduğu ile ilgili deneyim kazanmalarında; “ başkasına vurma! Bu yanlış bir davranıştır. Başkasına ait eşyaları alma! Bu kötü bir davranıştır” şeklinde direk söylemler yerine; bu davranışların neden kötü ve yanlış bir davranış olduğunun

çocuğun anlayabileceği şekilde açıklanması gerekmektedir. Öğretmen kendisine başka bir çocuk tarafından vurulan, oyuncağı alınan çocuğun içinde bulunduğu durumu anlayabilme, empati kurabilme konusunda çocukları yönlendirmelidir. Örneğin, arkadaşının eşyasını izinsiz alan bir çocuk resmi çocuklara gösterilerek çocukların resimde gördükleri bu davranışı tartışmaları istenebilir. Çocukların spesifik davranışlarla ilgili söz konusu tartışmaları düşünce, beden ve davranış arasındaki ilişkiyi daha iyi kavramalarına fırsat verecektir. Gösterilen resimlerle ilgili çocukların oluşturduğu hikâye yine çocuklar tarafından oyunlaştırılabilir (Hong, 2004:185).Diğer taraftan kuklalarla gerçekleştirilen hikâyeler, çocukların zorluklarla karşılaştıklarında nasıl bir davranış sergileyecekleri konusunda model olma açısından önem taşımaktadır (Patten, 1999:2).

Son yıllarda yapılan araştırmalarda (Bruner,1987; Donaldson,1979; Flawel,1985; Gelman,1979; Inaki,1992; Shon ve Kwon, 1994;Walsh,1992: akt: Hong, 2004:180); sosyal beceri ve problem davranışlara yönelik açıklayıcı bilgileri; çocuklar için anlamlı hale getirerek, günlük yaşamda karşılaşabilecekleri ve ilgi çekici etkinlikler içerisinde düzenlendiğinde; çocuklar yetişkinin düşündüğünden çok daha fazla problem çözme becerisini gösterebildikleri ortaya çıkmıştır.

2.3.2.1.2. Grup Tartışması

Öğretmen düşünme, soru sorma ve tartışma ve araştırmada çocukların kendilerini özgür hissedecekleri ortamlar meydana getirebilmelidir (İbşir, 2002:153). Grup tartışması tüm sınıfın ya da çocukların gruplar halinde bir konuyu öğretmen rehberliğinde tartışmasıdır. Tartışma konusu etkinlikler sırasında ortaya çıkabileceği gibi öğretmen tarafından bir problem durumu ortaya konularak da başlatılabilir. Tartışmalar sırasında çocuklar problem durumuna odaklanmakta, gruptaki diğer çocukların ortaya koydukları farklı bakış açılarını yakalamakta ve farklı çözümler üreterek olayı değişik açılardan irdelemekte ve en önemlisi de başkasının bakış açısı ile bir problem durumuna bakabilmeyi öğrenerek empatik becerileri kazanmaktadırlar (Elias vd.,1997: 50).

Öğretmenler sınıf içinde fikirleri paylaşmanın neden önemli olduğunu ve uygun bir şekilde nasıl ifade edilebileceği konusunda açıklamalarda bulunduğunda, çocuklar arasında da fikir alışverişinde artış olacaktır (Honig and Wittmer, 1996: 64).

2.3.2.1.3. Dramatik Etkinlikler ve Oyun

Oyun doğumla birlikte başlamakta ve erken çocukluk boyunca farklı evrelerle devam etmektedir. Okul öncesi dönemde çocuğun akranları ile etkileşimini başlatma ve sürdürme becerisini geliştirmede hayati bir rol oynamaktadır. Sosyal durumları içeren oyunlarda çocuklar birbiriyle ilişkilerini sürdürme, zorluklarla mücadele etme ve problem çözme stratejileri geliştirmektedirler (Celeste,2006:1).

Bir beceriyi kazanmanın en iyi yolu onu uygulamaktır. Dramatik etkinlikler sırasında çocuk oyun içerisinde sosyal yaşamla ilgili birçok beceriyi kazanabilme şansına sahiptirler. Dramatik etkinlikler içerisinde kendi duygularının farkına varmakta, duygularını farklı yollarla ifade edebilmekte, başkasının duygu ve düşüncelerini anlayabilmekte, işbirliği içerisinde hareket etmekte ve problem çözmekte, yeni bir davranışı deneyebilmekte, yeni sosyal becerileri uygulamada pratik yapmakta kendisini incitici bir durumla karşılaştığında ne yapacağını ya da ne söyleyeceğini kestirme ve ses tonunu, hareketlerini gerektiği gibi ayarlayarak iletişim becerilerini geliştirmektedir (Elias vd.1997: 50; Freeman vd., 2003: 3-5; McArthur, 2002: 184; Stanford,1975: akt: Kocayörük, 2000:17).

Dramatik etkinlikler kapsamında, farklı duyguları içeren yüz resimleri çocuklara gösterilerek resimdeki duyguların çocuklar tarafından tanımlanması ve fotoğraftaki kişinin duygularının nedenleri üzerinde konuşulması çocukların hem kendi hem de başkalarının duygularını anlama ve tanımlama becerileri üzerinde etkili olabilmektedir ( Patten,1992: 2).

2.3.2.1.4. Kendi Duygularının Farkında Olma ve Kendini Kontrol Etme

Sosyal becerilerin kazanılması ve problem davranışların engellenmesinde, çocuğun kendi duygularının farkında olması ve duygularını kontrol etme becerisini kazanmasına fırsat verecek ortamlar oluşturmak önem taşımaktadır. Öğretmen, etkinliklere çok fazla katılmayan ya da problem davranışlar sergileyen çocuklarla birebir konuşarak çocuğun duygularını ortaya koymasına fırsat vermelidir. Diğer taraftan, problem davranışların ortaya çıkmasına fırsat verecek öfke ve kıskançlık gibi duyguların nasıl üstesinden gelinebileceği konusunda örnek durumlar ortaya koymalıdır. Örneğin; “çocuklar bu gün yaşadığım bir olay nedeniyle çok hayal kırıklığına uğradım. Biraz oturup düşünmeye ihtiyacım var. Derin bir nefes almalıyım… Başka ne yapabilirim? Bu konu ile ilgili resim yapabilirim? Bu güzel bir fikir gibi görünüyor.” Bu durum öğretmenin olumsuz etkilendiği bir konu ile ilgili içsel konuşmalarını sadece sözlü olarak çocuklara ifade etmesidir. Öğretmenin içsel konuşmalarını dışa aktarma süreci bilişsel alanda gizlenmiş problem çözme basamaklarını öğrenciler tarafından görünebilir ve anlaşılabilir hale getirmektedir (Elias vd., 1997: 52).

Öğretmen çocukların kendi hareketlerini kontrol etme becerilerini geliştirebilmek için kısa aralıklarla sınıftan çıkarak, çocukların öğretmen olmadan da kendilerini kontrol edebilmeleri için alıştırmalar yapabilir. Bu alıştırmalar sonucunda çocuklar sınıf içerisinde bir yetişkinin gözetimi olmadan da birlikte çalışmalarına devam edebilme becerisini kazanabilmeleri mümkündür (Elias vd.,1997: 53).

2.3.2.1.5. Kendini Yansıtma ve Amaç Oluşturma

Çocukların bireysel özelliklerine göre uygun ve anlamlı amaçlar oluşturmaları, karar verme ve problem çözme becerilerini geliştirmektedir. Küçük günlük karar verme becerisinin gelişmesi, zamanla aile ve iş yaşamı gibi daha geniş konularda karar verme becerisine temel oluşturabilmektedir. Bilişsel ve sosyal

gelişimin ilerlemesiyle bireyin amaçlarını tanımlama, planlama yapma, kendisi için öncelik taşıyan konuları ayırt edebilme, kişisel başarı ve yaşamından memnuniyet duyma gibi konuları daha önemli hale getirebilmektedir. Çocuğun öğretmen ya da diğer çocukların etkisi altında kalmadan plan yapabilme ve yaptığı planı uygulayabilmesi için özgür bir ortam sağlanmalıdır. Okul öncesi dönemde çocukların planlama ve karar verme becerilerinin geliştirilmesinde rahatlatıcı hareket çalışmaları ve etkinlik materyalleri oldukça etkili olabilmektedir (Elias vd.,1997: 53).

Öğretmen sınıf içerisinde çocuğa ne yapacağı ve nasıl yapacağını söylememeli; çocuğun kendi öğrenmesinin sorumluluğunu üstlenmesine fırsat verecek ortamlar yaratmalıdır. Çocukları gözlemleyerek ilgi alanlarını belirleme ve etkinlikleri çocukların ilgi alanlarına göre düzenleme öğretmen ve çocuğun karşılıklı etkileşim alanlarını genişletme açısından önem taşımaktadır. Etkinlikler sırasında sosyal etkileşim için olumlu atmosfer yaratmalı ve çocukların bağımsız düşünme, karar verme ve problem çözme becerilerini destekleyici şekilde onlarla iletişim kurmalıdır (Hohman ve Weikart, 1995: 20; Driscol ve Nagel, 2005:151; Weikart ve Schweinhart, 2005: 237).

2.3.2.1.6. İşbirliği

Çocuklar işbirliği içerisinde çalıştıklarında takım ruhu gelişmekte, kendini kontrol etme, grup içerisinde görev alma ve iletişim becerileri gibi sosyal becerilerin gelişmesine zemin hazırlamaktadır. Grup çalışmalarında çocuklar karşısındakini dinleme, başkalarının bakış açılarını fark etme, grup üyelerinin gereksinimlerine ve düşüncelerine karşı duyarlı olma, tartışma ve ikna etme, sosyal durumlarda karşılaşılan zorluklarla başa çıkmada alternatif çözüm önerileri üretmelerine yardımcı olmak gibi becerilerini geliştirebilmektedirler (Elias vd.,1997: 54; McArthur, 2002: 184).

İşbirliği ile çalışmada karşılıklı amaçlar gerçekleştirilmektedir. İşbirliği yerine rekabet ortamları oluşturmak çocuklarda başarısızlık korkusu meydana

getirmekte ve çocuklar yaptıkları işe daha az motive olmaktadırlar. Çocuklar oyun sırasında hata yaparak kaybetme korkusunu yaşayabilmektirler. Bu nedenle rekabet etmekten çok birlikte çalışma ortamları meydana getirmek önem taşımaktadır. İşbirliğiyle çalışma ortamlarında çocuklar kazanma ve kaybetme duygusunu paylaşmaktadırlar (Honig vd.,2007:13).

Benzer Belgeler