• Sonuç bulunamadı

2.2. Problem Davranışlar

2.2.2. Problem Davranışların Sınıflandırılması

2.2.2.1. Dışa Yönelim Problem Davranışlar

Dışa yönelim davranış problemleri, zayıf özdenetimin bir parçası olarak saldırganlık, aşırı hareketlilik, antisosyal davranışlar olarak kendisini göstermektedir. Başka bir ifadeyle dışa yönelim problem davranışlar, duygusal ve davranışsal kontrolün zayıflığına bağlı olarak ortaya çıkan; vurma, çalma, tehdit etme ve rahatsız edici davranış çeşitlerini kapsamaktadır. Dışa yönelim problem davranışlar gözlenebilir olmaları nedeniyle gizli kalmaları mümkün değildir (Merrill, 2001: 2). Saldırganlık, devam eden etkinlikleri bozma, karşı koyma, kurallara uymama gibi davranışlar dışa yönelim davranış problemleri olarak belirtilmektedir (Rusby, 1998:19).

Dışa yönelim problem davranışlar sergileyen çocuklar erken önlem alınarak destek sağlanmadığında ciddi davranış bozuklukları geliştirme açısından risk taşımaktadırlar. Bu nedenle dışa yönelim davranış problemlerinin erken tanımlanması önemlidir (Merrill, 2003: 3).

Okul öncesi dönemde çocuklar kolaylıkla ağlama, bağırma, öfke nöbetleri geçirme ve beklenmedik tepkiler verme eğiliminde olabilmektedirler. Bu durumlar gelişim döneminin bir parçası olarak görülebilmekle beraber çok sık sergilendiğinde dışa yönelim problem davranışlar olarak tanımlanabilmektedir. Zarar verici davranışlar sık ve sürekli ise, bu çocuklar okuldan ayrılmak zorunda bırakılabilmektedir. Söz konusu çocuklara eğitimsel ve gerekiyorsa psikolojik açıdan yardım edilmediğinde saldırganlıklarını devam ettirmektedirler (Keenan ve Wakschling, 2003: 5).

Saldırganlık; fiziksel ya da psikolojik olarak bir insana, hayvana ya da mala zarar verici sonuçları olan davranışlar olarak tanımlanmaktadır. Saldırgan davranışlar; kasıtlı olmayan, belli bir amaca yönelik olan ve bir başkasına kasıtlı olarak zarar vermek amacıyla gerçekleştirilen düşmanca hareketler şeklinde olabilmektedir. Yaşamın ilk yıllarında çocuklar oyun sırasında bir başka çocuğun elinden oyuncağını almaya çalışmak gibi kasıtlı olmayan saldırgan davranışlar

sergileyebilmektedirler. Daha sonraki yıllarda saldırganlıkla ilgili çevresinde etkileşimde bulunduğu kişilerden model alma yoluyla belli bir amaca yönelik olarak saldırgan davranışlar geliştirebilmektedirler. Katı disiplin tekniklerinin kullanılması, çocuğun bir başka çocuğa göstermiş olduğu saldırgan davranışlara tolerans göstermek ya da önemsememek, şiddete yönelten oyuncak, kitap ve televizyon programlarına izin verilmesi saldırganlığı problem davranış boyutlarına getiren etkenlerdir (Jewett, 1999: 2).

Mistry vd. (2007), 2,5–5,5 yaşları arasındaki 2707 çocuğun katılımıyla yaptıkları geniş çaplı bir araştırmada; günde iki saatten fazla televizyon seyretmenin çocuklarda problem davranışlar ve zayıf sosyal becerilere yol açtığı sonucuna ulaşmışlardır. Huesman vd. (2003:akt: Kapıkıran vd., 2005: 2), sosyal beceri eksikliğiyle ilgili saldırganlığa yönelik yapılan araştırmalarda, erkek çocuklarının izledikleri filmdeki saldırgan erkek karakterle özdeşim kurarak saldırgan davranışlar sergilediklerini belirtmektedirler. Kız çocukları ise hem erkek hem de kadın saldırgan karakterle özdeşim kurmaktadırlar.

Birçok araştırmacı antiosyal ve saldırgan davranışlar göstererek akranları tarafından dışlanan çocukların, sosyal beceriler açısından eksiklik olduğu görüşündedir. Saldırgan davranışlar sergileyen ve devam eden etkinlikleri bozan çocuklar arkadaşları tarafından da dışlanmaktadır. Ladd (1983) yaptığı araştırmada; akranları tarafından dışlanmış çocukların, diğer çocuklara göre akranlarıyla daha az iletişimde bulunduğunu, işbirliği gerektiren etkinliklere daha az zaman ayırdığını ortaya koymuştur. Buna karşılık söz konusu çocuklar tartışma ve kavga içeren davranışları daha sık göstermekte ve daha küçük yaş grupları ile oynama eğilimi göstermektedirler. Dodge (1983), 5 yaş grubu çocukların iki akranın devam eden oyununa nasıl katıldıklarını inceleyen çalışmasında; akranları arasında popüler olan çocukların önce oyunu seyrettiği, beklediği daha sonra da yavaş yavaş oyuna katılarak oyun grubunun bir üyesi haline geldiğini ifade etmektedir. Buna karşılık akranları tarafından dışlanmış çocuklar, oyunu bozmaya yönelik hareketler sergilemişlerdir (Akt:Smith vd., 2003: 148).

Uygun önlemler alınmadığında saldırgan davranışlar gösteren çocuklar zaman içerisinde aynı davranışları gösteren diğer çocuklarla birlikte hareket etmeye başlamaktadırlar. Saldırgan çocuklar akranları tarafından da reddedilmekte ve söz konusu özellik çocukları yaşamının diğer yıllarında da zorluklarla karşılaşmasına neden olabilmektedir. Parker, Asher (1987), ve Bronfenbrenner (1970), okul öncesi dönemde karışık yaş gruplarının bir arada eğitim görmesi çocukların saldırgan davranışlar gösterme oranını azalttığı görüşüne sahiptirler. McClellan ve Kinsey (1999) ise, prososyal (yardım, paylaşma, başkası için sorumluluk alma vb.) davranışların kazanılmasında karışık yaş gruplarında verilecek eğitimin daha etkili olabileceğini belirtmektedirler. McClellan ve Kinsey (1999), çocukların sosyal davranışları göstermelerinin aynı ve karışık yaş gruplarına göre değişip değişmediğine yönelik yaptıkları araştırmada; karışık yaş gruplarında eğitim gören okul öncesi çocuklarının sosyal davranışları gösterebilme becerilerinde aynı yaş grubunda eğitim alan okul öncesi çocuklara göre önemli fark olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Araştırmada karışık yaş gruplarında saldırgan ve içe kapanık davranışlar gösteren çocuk oranın aynı yaş grubunda olan çocuklara göre oldukça az olduğu yönünde önemli bulgulara ulaşılmıştır (McClellan ve Kinsey, 1999: 3). Metin (1998: 195,220), karma yaş gruplarında aynı yaş grubuna göre daha fazla sosyal etkileşimin ortaya çıktığını ve daha ileri düzeyde gelişim özelliklerine sahip büyük çocukların küçük yaştaki çocuklara gelişmiş davranış örnekleri sunduğunu belirtmektedir.

Çocuğun yaşına uygun öfke yönetimi teknikleri, kişiler arası problemlerin neden ve sonuçlarının tartışılması saldırganlığın azaltılmasında etkili olabilmektedir. Diğer taraftan çocuğun;

• Kendisinin ve başkalarının duygularını sözlü ve etiketleme şeklinde ifade etme

• Zorluklar karşısında problem çözme becerilerini geliştirme • Zorlandığı durumlarda yardım arama

• Saldırgan davranışlarının başka çocuklarda meydana getirdiği sonuçları anlayabilme becerilerinin geliştirilmesi gerekmektedir (Jewett,1992:3).

Empati becerilerinin geliştirilmesi saldırgan davranışların kontrol altına alınmasında önemli bir noktadır. Zira empati becerileri gelişmiş bireyler daha az öfkelenmekte, başkalarının olumsuz davranışlarını yorumlamada daha mantıklı ve olumlu düşünebilmekte ve başkalarının bakış açılarını yakalayabilme becerileri daha fazla gelişmiş bulunmaktadır (Beland vd.,1991:13)

Çocukların yetişkinin desteği ile problem çözme becerisinin yanı sıra yetişkinden bağımsız olarak problemlere çözüm yolları üretme becerisinin de geliştirilmesi önem taşımaktadır. Yetişkinin varlığı çocukların problemlere çözüm üretme becerileri üzerinde farklı etki gösterebilmektedir. Yetişkinin yanlarında olmadığı oyun gruplarında çocuklar daha fazla sorumluluk almakta ve aralarında çıkan problem durumlarına farklı çözüm önerileri üretebilmektedirler. Yetişkinin bulunduğu durumlarda çocuklar daha saldırgan davranışlar sergilemeye eğilimli olabilmektedirler. Zira yetişkinler zaman zaman taraflı ya da tutarsız davranarak ortaya koydukları çözüm önerilerini dayatmaktadırlar. Bu bağlamda çocukların zorluklarla başa çıkma ve problem çözme becerilerini geliştirmede;

• Çocukların kendi çözüm yollarını üretmelerine fırsat verilmeli • Yetişkinden destek istendiğinde herkesin mutlu olabileceği adil

çözümler üretilebilmeli

• Çocukların gözlenerek zorlandığı durumları anlamalarına yardımcı olunmalı

• Çocukların ürettiği çözüm yollarını kendi aralarında tartışmalarına fırsat verilmeli ve gerektiğinde sınıf içi problemleri en aza indirebilmek için kurallar çocuklarla birlikte değiştirilmeli ya da yeni kurallar koyulmalıdır (Wheeler,1994:2).

Dışa Yönelim problem davranışların sandalyede oturma, etkinliklerden çıkarılma vb. cezalar yoluyla değiştirilmeye çalışılması davranışı ortadan kaldırmada etkili olamayacağı gibi; çocuğun olumsuz benlik algısı geliştirmesine yol açabilmektedir. Yetişkinler öfkelendiğinde sakinleşmenin yollarını, ses kontrolünün nasıl sağlanacağı, materyallere zarar vermeden nasıl kullanılacağı, kendini ifade etmede uygun cümleleri nasıl seçeceği ve çevresindekilere karşı nasıl saygılı olması gerektiğine ilişkin davranış örnekleriyle model olmaları problem davranışların azaltılmasında daha etkili bir yöntem olabilmektedir (Clewett, 1988: 28).

Benzer Belgeler