• Sonuç bulunamadı

B. Sosyal Yetkinlikler

B.2. Sosyal Beceri

B.2.1. Sosyal Beceri Ögeleri

İletişim

Bireylerin günlük yaşamlarında diğer bireylerin görüşlerine, düşüncelerine saygı ve hoşgörülü olmayı öğrenmeleri demokratik bir toplum yaratma açısından önemlidir. Bu amaçla geliştirilen iletişim becerileri hem bireyin ve toplumun

yaşamına zenginlik ve saygınlık getirecek, hem de kişilerarası sağlıklı ilişkilerin oluşmasını sağlayacaktır (Cüceloğlu, 2005).

Duygusal zeka için, iyi iletişim kurabilme becerisi, vazgeçilmez unsurlarındandır. Bu iki türlü açıklanabilir. Birincisi insanın kendisini açık ve net olarak ifade edebilme becerisi, diğer taraftan da başkalarını dikkatli dinleme ve ne söylediklerini tam ve doğru olarak anlayabilme becerisidir (Beceren, 2002). İletişim, emirlerin, enformasyonun, düşüncelerin, açıklamaların ve sorunların bireyden bireye ve gruptan gruba aktarılma, iletilme sürecidir (Aydın, 1994: 149).

Sosyal becerilere sahip olma, farklı sosyal roller oynama ve etkili iletişim gibi alanlardaki yetenekler, birey üzerinde olumlu bir sosyal imaja önderlik eder (Bandura, 1977). Sosyal becerilere sahip olan birey etkindir ve etkin olan bireyin kendine güveni vardır. Çocuklar, öğrenme sürecinde önce çevrelerindeki en yakın modellere (anne-baba, akranlara) dikkat ederler. Modellerin davranışlarını dikkat ederek gözlemleyip, taklit ederler daha sonra yeniden modele uygun davranış üretirler. Modelin davranışını ne kadar iyi sergilerlerse, sosyal çevreleri tarafından ödüllendirilerek, o davranışı tekrar etmeleri sağlanır (Gage ve ark., 1988).

Toplumda gerçekleşen hızlı değişim, bireylere özellikte çocuklara nasıl iletişim kurmaları gerektiği konusunda yeterli bilgi verememekte bu da çocuklarda ve ergenlerde, kişilerarası ilişki eksikleri, benlik saygısı, yardımlaşma, atılgan olma, empati ve öz denetim eksikliği gibi duygusal problemlere yol açmaktadır. Bu durum sosyal becerilerin geliştirilmesi ile iyileştirilebilir ( Morrison, 1994).

İletişim sisteminin ana yapılarını iletişimi başlatan kişi, anlam kodlama, mesaj gönderme becerileri, alıcı kişinin özellikleri ve geri bildirim oluşturur. İnsanlar arası iletişim; kişilerin birbirlerine bilinçli veya bilinçsiz olarak iletmek istedikleri duygu ve düşüncelerini aktardıkları bir süreçtir (Güneş, 2007).

Benzer kişilik özellikleri, ortak ilgi ve hobiler, birbirine yakın değer ve dünya görüşü, yakın ahlak anlayışı ve eğitim düzeyi gibi pek çok faktör, insanlar arası

ilişkilerde önemlidir. Tüm bunlara, kurduğumuz yüz yüze iletişimde, fiziksel çekicilik de katkıda bulunabilir. Ama kişiler arası ilişkilerde, kalitenin asıl belirleyicisi dinleme becerileridir. Genellikle öğüt veren, direkt önerilerde bulunan sözler, sorununu açan kişide baskı veya suçluluk duyguları uyandırarak iletişimin aksamasına neden olabilir. "Şöyle yap, böyle yapma...", "Bu şekilde hareket etmemelisin..." gibi. Karşıdaki kişiye hep eleştirel yaklaşmak, onu yargılamak etkili iletişimi engeller. "Sen zaten hep kolaya kaçarsın...", "Bebek gibi davranıyorsun..." gibi. Sorularla yürüyen iletişimde, genellikle soru soranın nereye varmak istediği konuşan kişi tarafından anlaşılamadığından, konuşan endişeye kapılabilir veya savunmaya geçebilir. "Neden?...Sen ona ne yaptın?...O sana ne dedi?..." gibi. Karşıdaki kişiyi tahlil etmeye yönelik gibi duran, ona psikolojik terapi uyguluyormuş gibi davranmak iletişimi olumsuz etkiler. "Aslında sen öyle demek istemiyorsun..." "Ben senin aslında neden öyle yaptığını biliyorum..." gibi. Söyledikleri duyulmadan, teselli ediliyormuş hissini yaşayan kişi, kendini anlaşılmamış, dinlenilmemiş, söyledikleri saçma sapan gibi algılanmış hissedebilir. Önemsenmemiş veya tam olarak dinlenilmemiş olmaktan dolayı kızgınlık duyabilir. "Aldırma, boş ver..." "Düzelir canım, bunu dert etme..." gibi (Güneş, 2007).

Etki yaratma ve etkileme

Duygusal zekalarını kullanan ve etki yaratan bireyler, uygun davranış sergiler, uygun giyinir, onu dinleyen kişiye uygun cevaplar verir. Başkalarını etkileme yeteneğine sahip insanlar, insanların gönlünü kazanmakta becerikli, sunuşlarını dinleyicilerine hitap edecek biçimde ayarlayabilen, insanları etkilemek için değişik ve etkili taktikler kullanabilen, fikir birliği oluşturmada becerikli insanlardır (Goleman, 2000).

Çatışma çözümü

Kişinin anlaşmazlıkları müzakere ederek ve uzlaşarak çözüme yönelmesidir. Çatışma psikolojik bir süreç olarak ya bireyin kendi içinde ya da bireyler arasında en az iki temel farklılığın uyuşmazlığı seklinde tanımlanabilir (Deutch ve Goleman,

2000). Bireyler tüm bu özellikleri yönünden birbirlerinden farklı olduklarından çatışma yaşamaları kaçınılmazdır (Deutch ve Goleman, 2000). Çatışmaları çözümleyen bireyler, asla taraf olmaz, sorunların çözümünde adil olmaya çalışır, alınan kararların diğer bireyleri nasıl etkileyeceğini bilir ve olabilecek olumsuzlukları önler.

Çatışma sonucunda taraflar kendi görüşlerinin haklılığını kanıtlamak amacıyla tüm yaratıcılıklarını ortaya koyacaklar, orijinal ve iyi fikirler ortaya çıkaracak ve bunlardan örgüt yönetimi de yararlanma olanağı bulabilecektir. Sadece bireysel yaratıcılık değil, aynı zamanda, yeni buluş ve yaklaşımlar için araştırma yapma eğilimleri artacak ve yeni yaklaşımları destekleyecek bulgular elde edilebilecektir (Kavalcı, 2001). Kişiler çözüme ulaşmamış çatışmalar sonucunda stres, duygusal incinme ve tükenmişlik yaşayabilirler. Çözülmemiş çatışmalar zaman ve enerji kaybettirir ve yeni çatışmaların oluşmasını sağlar. Çatışma çözümlendiğinde ise ilişkileri güçlendirir. Başarılı bir çatışma çözümünün anahtarı uygun tepkiyi verebilmek ve uygun tekniği kullanabilmektir.

Çatışmaların en önemli nedenlerinin başında iletişimin yetersizliği gelmektedir. Dinleme, empati, geribildirim verme, sözsüz iletişimi doğru kullanma, ben dilinin kullanımı gibi iletişim becerilerinin doğru kullanılması çatışmaların ortaya çıkmasını engellerken, var olan çatışmaların etkili bir şekilde yönetilmesine neden olur (Cüceloğlu, 2005: 195).

Ergenlik döneminin ilk yıllarında olan 5. sınıf öğrencileri ile ilgili herhangi bir araştırmaya rastlanılmamıştır. İlköğretim 5. sınıfta okuyan öğrencilerin alt sınıflardaki öğrencilere göre daha fazla çatışmalarla karşılaştıkları söylenebilir. Özellikle bu dönemde kız öğrenciler ile erkek öğrenciler ve başarılı öğrenciler ile başarısız öğrenciler arasında yaşanan çatışmalar vb. gitgide arttığından, bu yaştaki çocukların gelecekte sağlıklı bir kişilik yapısına sahip olmaları ve toplumda kabul görmeleri için yaşadıkları bu çatışmaları yapıcı bir şekilde çözmeleri son derece önemlidir (Sarı, 2005).

İşbirliği

Başkalarının katılımlarının değerini bilmek ve onların katılımını cesaretlendirmek emir vermekten ve şikayet etmekten çok daha iyidir. Örneğin, Apple Macintosh bilgisayar tasarımını yapan grup, grubun başarısı için ortak duyguların ve paylaşılan isteklerin çok önemli olduğunu vurgulamaktadır (Acar, 2001).

Ekip çalışmasına yatkınlık

Ekipteki bireyler edindikleri bilgileri birbirleri ile paylaşır, herkesin sunduğu bilgiler, fikirler sayesinde yeni bir şeyler üretilir ve ortay çok daha etkileyici olan unsurlar çıkabilir. Bu durum Chris Agris’in şu sözü ile açıklanabilir “ Herkesin tek başına 130’luk bir IQ’ ya sahip olduğu bir grubun üyeleri bir araya gelince, ortaya nasıl 65’lik bir IQ çıkar? “ (Cooper ve Sawaf, 1997). Duygusal zekaya sahip bireyler, ekip içerisinde güven ve işbirliğini artırır ve geliştirirler (Maier, 1997).

Ekibin oluşmasına, etkili ve başarılı faaliyetlerde bulunmasına katkısı olan etmenleri şöyle sıralayabiliriz (Karmyshakova, 2006):

- Ekip üyelerinin birbirlerini karşılıklı kabul etmesi.

-Ekip üyeleri arasında serbest ve kısıtlamasız iletişim ve karar verme.

- Ekip üyelerinin etkili bir biçimde göreve güdülenmesi ve üretken kılınması.

- Ekip üyelerinin davranışlarını kontrol etmek amacıyla normların oluşması: ekip içinde davranış kalıplarının oturması.

Karşılıklı kabul: Ekip üyeleri arasında ilk strateji karşılıklı kabul aşamasıdır. Bu aşama grup üyelerinin kendilerini mümkün olduğunca az açığa vurarak diğer üyeleri mümkün olduğunca fazla tanımaya çalıştığı bir aşamadır.

İletişim ve karar verme: Ortak kabul aşamasına eriştikten sonra grubun üyeleri daha açık biçimde iletişim kurmaya başlarlar, dürüst ve samimi konuşmalar

yapılır. Bu aşamada, ekip ortak sorunlara çözümler aramaya ve alternatif analizler yapmaya başlar.

Motivasyon ve üretkenlik: Kişilerarası çatışmalar azaldıkça, önemli konular ve sorunlar üzerine çalışmalar yapıldıkça, ekip, çalışmaların görev üzerinde yoğunlaştırmaya başlar. Kişiler arası sorunlar saf dışı bırakıldığı için bu aşamada iletişim ilk aşamadakinden daha az olur.

Kontrol ve organizasyon: Bu aşama ekip oluşumundaki son aşamadır. Artık kişiler kendi çıkarlarından çok ekibin çıkarlarını gözetir hale gelmiştir. Kişilerin davranışlarını kontrol etmek amacıyla ekip normları saptanmıştır ve ekibin sosyal yapısı tam anlamıyla oluşmuştur.

Liderlik

Kişinin başka insanları ikna etmesi, ilham vermesi, heyecan yaratması ve harekete geçirmesi. Kaya (1993), liderliğin belirli hedeflere ulaşmada bireyleri bir araya getirme ve isteklendirme yetenekleri ile ilgili olduğunu vurgulamaktadır.

İlişki kurmak

Kişinin sosyal, aile ve iş çevresinde anlamlı ve doyumlu ilişkiler kurması, gündelik ilişkilerde insanlarla ilişki kurmak ve geliştirmek konusunda zorluk çekmemesi. Yapılan incelemeler sonucu, duygusal zekanın daima liderliğin olmazsa olmaz şartı olduğunu göstermiştir (Goleman, 2002).

Gücün farkında olmak

Kişinin içinde bulunduğu çevredeki güç sahipleriyle ilişkisini sağlıklı biçimde düzenlemesi. Gerektiği durumlarda uyum göstermesi, karşı çıkması gerektiğine inandığı durumlarda mücadelesini stratejik bir temelde sürdürmesi.

Her insan duygusal zekanın bu beş farklı alanındaki yetenekleri açısından farklılıklar gösterir. Goleman’ın sıraladığı bu beceri ve yetkinlikler her yaş ve meslek gurubundan insana özellikle anne babalara eğitimcilere ve öğrencilere hayat başarısı bakımından ışık tutacak niteliktedir.

Bir bütün olarak bakıldığında, duygusal zeka; kişilerarası ilişkilerin sorunsuz yürütülmesi, başarı, mutluluk için gerekli unsurlardandır. Duygusal zekası yüksek olan kişiler, çevrelerinde aranan kişilerdir. Böyle kişiler, insanlara pozitif enerji yayar ve onları duygusal anlamda beslerler (Yılmaz, 2004).

Benzer Belgeler