• Sonuç bulunamadı

Sorunlu davranışların yönetiminde kullanılan stratejiler

2.5. Sınıf Yönetiminin Boyutları

2.5.2. Sorunlu davranışların yönetimi

2.5.2.2. Sorunlu davranışların yönetiminde kullanılan stratejiler

Sınıf içinde meydana gelen sorunlu davranışlar, öğrenme sürecini kesintiye uğratmakta ve birçok öğretmenin zamanını ve enerjisini dersleri düzenlemek ve öğretimi gerçekleştirmek yerine öğrencilerin sorunlu davranışlarını yönetmeye harcamasına sebep olmaktadır (Shin ve Koh, 2007). Sınıfta meydana gelen disiplin problemleri sadece zamanın etkili kullanılmasını ve öğrenci öğrenmelerini değil, aynı zamanda öğretmenlerin mesleki doyum, motivasyon, işe yönelik tutum ve bağlılığını da olumsuz yönde etkilemektedir (Çetin, 2009). Bu sebeple sınıfta istenmeyen öğrenci davranışlarının en aza indirilmesinin hem öğretmenler hem de öğrenciler açısından gerekli olduğu görülmektedir. Böylelikle öğretmenler eğitime ve öğretime ayrılan zamanın büyük bir kısmını sorunlu öğrenci davranışlarına ayırmak yerine bu zamanı dersle ilgili farklı etkinlikler için kullanabilecektir. Sınıftaki disiplin sorunlarına ilişkin yapılan çalışmalar incelendiğinde, sorunlu davranışlara ilişkin farklı stratejilerin önerildiği görülmektedir. Ancak uygun olan stratejiyi seçmede yardımcı olacak genel ilke, istenmeyen davranışı anında durduran ve daha az olumsuz duruma sebep olan yaklaşımı seçme ve hangi yaklaşım seçilirse seçilsin öğrencilere karşı tutarlı ve adil olunması yönündedir (Evertson ve Emmer, 2013).

31

Öğrenci davranışlarının yönetimi, davranışçı kuramın etkisiyle ilk olarak ödül cezaya dayalı olarak davranış değişikliğine odaklanırken, insanı mekanikleştiren bu yaklaşıma yönelik artan eleştirilerle birlikte öğrenci merkezli insancıl yaklaşımların ortaya çıktığı görülmektedir. Geleneksel yaklaşım, öğrenci davranışlarının sıkı sıkıya kontrol altında tutulduğu, düzeni sağlamanın temel amaç olduğu ve öğrencilerin cezalandırıcı yaptırımlarla kontrol altına alınması gereken sorumsuz ve disiplinsiz bireyler olarak görüldüğü bir yaklaşımdır (Hoy, 2001; s. 425). Buna karşın, insancıl yaklaşımda sıkı kontrol ve disiplinin yerini öz disiplini geliştirme ve öğrencilerle yakın ilişkiler kurma almıştır. Okullar, bireylerin birbirleriyle yakın ilişkiler geliştirdiği, işbirlikçi etkileşimler öğrenmenin gerçekleştiği öğrenme topluluğu olarak algılanmaktadır (s. 426). Böylece öğrenciler kendilerinden beklenen davranışları dışsal denetime gerek kalmadan yerine getirmekte ve daha etkili bir sınıf yönetimi sağlanmaktadır.

Marzano vd. (2008), sınıf yönetimi alanında yapmış oldukları meta-analiz çalışmasında; disiplin müdahalelerini (i)öğretmen tepkileri, (ii)farkındalığı

simgeleştirme, (iii)doğrudan hesaplaşma, (iv)grup tepkisi ve (v)ev tepkisi başlıkları altında incelemiş ve en fazla etki büyüklüğüne sahip disiplin müdahalesi türünün öğretmen tepkileri olduğu sonucuna ulaşmıştır. Emer vd. (2003), öğretmenlerin verdikleri tepkileri aşağıdaki şekilde gruplamaktadır:

 Sorun çıkaran öğrenciye yaklaşarak onunla göz teması kurma. Bu, öğrenciyi istenmeyen davranış sergilediği konusunda uyarmada küçük ve etkili bir yoldur.  Davranışın uygun olmadığı görmek için kafa sallama ya da parmaklarını

dudaklara götürme gibi fiziksel işaretler kullanma.

 Eğer öğrenci verilen prosedürleri uygulamıyorsa, sözel olarak hatırlatmada

bulunulabilir. Öğrenciden beklenen davranışlar mümkün olduğunca bireysel ve

nazikçe vurgulanmalıdır.

 Eğer bir öğrenci ders dışında bir şeyle uğraşıyor ama sınıfı rahatsız etmiyorsa,

basit bir şekilde istenilen davranışın ne olduğu öğrenciye söylenmelidir.

 Eğer öğrenci basit müdahalelere cevap vermiyorsa, öğrenciye basitçe

istenmeyen davranışı sonlandırması söylenmelidir.

Schimmel (2006), öğrenciler davranış sorunları göstermeye başladığında basit ama etkili bir yöntem olarak öğretmenlere, bu davranışlar hakkında öğrencilerle bireysel olarak görüşmelerini önermektedir. Bireysel konuşma sınıf içinde diğer öğrencilere fark

32

ettirmeden sorunlu davranışı sergileyen öğrencinin yanına gidip fısıldayarak ya da sınıf dışında bireysel olarak konuşma şeklinde olabilmektedir. Davranışın devam etmesi durumunda ise uygulanabilecek yöntem öğretmen ve öğrencilerin bildiği sözel olmayan işaretler kullanılabilmektedir. Öğrenciye davranışı sonlandırması için dur anlamında elini kaldırma ya da sus işareti yapma bu işaretlere örnek olarak verilebilir. Bu yolla, düşük düzeyde öneme sahip sorunlu davranışlar doğrudan önlenebilmektedir.

Öğrencilerin sınıf içinde sergilediği davranış ne kadar çeşitliyse, öğretmenlerin bu davranışlara yönelik uyguladığı stratejiler de o kadar farklılaşmaktadır. Bu bağlamda Emmer vd. (2003) sorunlu davranışların şiddetine göre öğretmenlerin kullanabileceği basit, ılımlı ve daha kapsamlı müdahaleler altında farklı yöntemler önermektedir. Öğrencilerle göz teması kurma, elinizi davranışı onaylamadığınız anlamında sallama ya da öğrencilerinizin omzuna ve koluna dokunma gibi sakinleştirici temasları içeren sözel olmayan ipuçları, yakınlaşma, grubun dikkatini çekerek odaklanmasını sağlama, öğrenciler etkinlikten uzaklaştığında istenilen davranışı onlara hatırlatma, uyarma ve ben mesajları kullanma basit müdahaleler arasında yer almaktadır. Öğrenciler bu tür basit müdahalelere cevap vermediklerinde ise ılımlı ve kapsamlı müdahalelere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu müdahaleler, basit olanlardan farklı olarak öğrencileri istenilen bir etkinlikten mahrum bırakma, uzaklaştırma, ceza kullanma, okul idaresine yönlendirme ve ailelerle iletişim kurma gibi stratejilerden oluşmaktadır (s. 172-179). Sorunlu davranışların yönetiminde öğretmenlerin sözle uyarma, görmezden gelme, bağırma ya da kızma, göz kontağı kurma, kuralları hatırlatma, mizahtan yararlanma, bireysel konuşma, öğrenciye adıyla seslenme, ceza ve ödül verme, sorumluluk verme, yerini değiştirme gibi bazen zorlayıcı bazen de ılımlı müdahalelere başvurdukları dikkat çekmektedir (Çetin, 2013; Karahancı, 2013; Özer-Özözgü, 2007).

Öğrenci davranışlarının yönetiminde etkisiz stratejilerin kullanılması sorunlu davranışlarda artışa sebep olabilmektedir. Buna karşın, sınıf içinde meydana gelen olumsuz davranışlara verdikleri tepkilerin işe yaramadığını hisseden öğretmenler yeni bir yöntem denemek yerine daha sert ve olumsuz yöntemlere başvurmaktadır (Barbetta vd., 2005, s. 12). Ancak, ılımlı stratejiler yerine ceza ve saldırgan davranışlara dayanan zorlayıcı disiplin stratejilerinin kullanıldığı durumlarda öğrencilerin çalışmalarına daha az dikkat gösterdiği ve davranışlarının sorumluluğunu almaktan çekindiği görülmektedir (Lewis, 2001; Lewis, Romi, Qui ve Katz, 2005). Öğretmenlerin uyguladığı zorlayıcı disiplin uygulamaları, öğrencilerle olumlu ilişkiler kurmayı etkimekle birlikte öğrencilerin olumsuz davranışlarının kaynağı olabilmektedir.

33

Öğretmen saldırganlığı ile sınıfta etkili olma arasında negatif bir ilişki olduğunu ve zorlayıcı disipline maruz kalan öğrencilerin öğretmenlerinden uzaklaştığını gösteren birçok çalışmaya rastlamak mümkündür (Jong, Mainhard, Tartwijk, Veldman, Verloop ve Wubbels, 2014; Romi, Lewis, Roache ve Riley, 2011). Sorunlu davranışların yönetiminde öğretmenlerin önleyici nitelikte olmayan tepkisel ve agresif yöntemlere başvurması öğrenciler tarafından düşmanca algılanmasına, öğrencilerin karşılığında daha fazla tepkisel davranış sergilemesine ve öğretmenlerle kurduğu ilişkileri olumsuz yönde nitelendirmesine sebep olmaktadır (Mitchell ve Bradshaw, 2013). Önleyici müdahaleler sorunlu davranışlar ortaya çıkmadan önce; dersin hızını değiştirme, ders dışı davranış belirtileri gösteren bir öğrencinin ilgisini artırmak gibi uygulamaları içerirken, tepkisel müdahaleler davranışı sonlandırma ya da cezalandırmaya dayalı stratejilerden, tepkisel müdahaleler ise herhangi bir kural ihlalinin hızlı bir şekilde önüne geçilmesi, durdurulmasını ya da cezalandırılmasını içeren stratejilerden oluşmaktadır (Zuckerman, 2007).

Sınıf yönetimi üzerine en kapsamlı araştırmalardan birini gerçekleştiren Kounin (1970), sınıf yönetiminde etkili olan öğretmenleri diğer öğretmenlerden ayıran en önemli özelliğin disiplin sorunlarını ortaya çıktıktan sonra değil çıkmadan önce engellemeleri olduğuna vurgu yapmaktadır. Benzer şekilde, Hester, Gable ve Lee- Manning (2003), ortaokul öğretmenlerinin olumlu öğrenme çevresi oluşturmasına ilişkin uygulamalarını incelediği çalışmada etkili öğretmenlerin öğrencilerin davranışlarını iyileştirmek için olumlu etkileşimler ve önleyici yönelimlerde bulunduklarına dikkat çekmektedir. Sınıf içi disiplin problemlerinin yönetiminde öğretmenlerin kullandığı stratejileri inceleyen Zuckerman (2007) ise, öğretmenlerin bu sorunlarla etkili bir şekilde baş edebilmek amacıyla dersin hızını değiştirme, sözel olmayandan sözel olana doğru ilerleyen zorlayıcı olmayan müdahaleler ve bireysel konuşma gibi önleyici ve tepkisel stratejileri bir arada kullandıklarını vurgulamaktadır. Bu bağlamda, öğretmenlerin sınıf yönetiminde öğretmen merkezli ve öğrencileri kontrol eden yaklaşımlardan uzaklaşıp, özdisiplin ve öğrenci katılımını arttırıcı, davranışlarının sorumluluğunu almaya dönük yaklaşımları benimsemeleri önemlidir.

Etkili yöneticiler yüksek düzeyde farkındalığa sahip olup, dersle ilgili olmayan davranışları kısa zamanda fark etmekte ve bu davranışlar yayılmadan müdahalede bulunmaktadırlar (Emmer vd., 2003; Evertson ve Emmer, 2013; Good ve Brophy, 2000; Kounin, 1970). Ancak, bu müdahaleler aşırı tepki verme şeklinde olmayıp sakin ve ılımlı bir yaklaşım sergileme şeklindedir. Bu bağlamda, ilkokul ve ortaokul

34

öğretmenlerinin sorunlu davranışların yönetiminde kullanabileceği bazı uygulamalar şu şekildedir (Emmer vd., 2003; Evertson ve Emmer, 2013).

 Öğrencilerle göz teması kurun ya da onlara yakın olun.

 Eğer bir öğrenci prosedürleri doğru bir şekilde takip etmiyorsa doğru prosedürü basit bir şekilde hatırlatın

 Öğrenci etkinlik dışında bir şeyle uğraşıyorsa ya da verilen bir görevi yapmıyorsa dikkati görevin üzerine yönlendirin.

 Öğrenciye uygun olmayan davranışı bırakmasını söyleyin.

Sorunlu davranışların yönetiminde öğretmenlerin öğrencileri ne kadar iyi tanıdığı ve davranışların ne sıklıkla ortaya çıktığı uygun stratejilerin belirlenmesinde etkilidir (Vijayan, Chakravarthi ve Philips, 2016). Sorunlu davranışlara yayılmadan müdahale edilmesi, öğrencilerin dikkatinin dağılmasının ve öğretime ayrılan zamanın bu tür davranışların etkisiyle boşa harcanmasının önüne geçecektir. Ancak, davranışlar hemen müdahaleyi gerektirmeyecek kadar önemsiz ise yapılan hızlı müdahaleler bu davranışların ortadan kalkmak yerine daha fazla yayılmasına sebep olabilmektedir. Bu bağlamda eğer davranış rahatsız edici değilse ya da diğer öğrencilere yayılma ihtimali düşükse derse devam edilmeli, uygun zaman geldiğinde öğrencilere beklenen davranışın nasıl olması gerektiği yanına gidip fısıldayarak ya da sözel olmayan işaretlerle ifade edilmelidir (Emmer vd., 2003; Evertson ve Emmer, 2013).

Garrett (2005), sorunlu davranışların yönetiminde öğretmenlerin olumlu bir dil kullanması gerektiğinin altını çizmekte, “vurmak yasak, arkadaşının saçını çekme” gibi ifadeler yerine “birbirinize karşı saygılı olun”, “birbirimizin güvenliğini sağlamak hepimizin görevi” gibi olumlayıcı disiplin kodlarına dikkat çekmektedir. Demir (2009) ise farklı bir açıdan ele bakarak derse hazırlıklı gelme ve öğrencileri yakından tanımanın sorunlu davranışların yönetiminde etkili olduğunu vurgulamaktadır. Ancak, öğretmenlerin sınıf yönetimini kolaylaştırmak ve etkili bir sınıf atmosferi oluşturmak için gerekli uyarlamaları yapmadıkları, öğrencileri motive etmek ve onların dikkatlerini çekmek için gerekli öğretim teknikleri hakkında yeteri kadar bilgiye sahip olmadıkları görülmektedir. Öğretmenlerin bu teknikler hakkında bilgi sahibi olsalar bile sınıfa hakimiyet kurmayı zorlaştırdığı ya da ders sürelerinin yetersiz olduğu düşüncesiyle farklı yöntemler denemekten çekindikleri dikkat çekmektedir (s. 588). Ancak, öğretmenlerin sınıf yönetiminde başarılı olabilmesinin büyük ölçüde öğretime ayrılan zamanı etkili kullanabilmesine bağlı olduğu görülmektedir. Bu sebeple, öğretmenlerin farklı disiplin stratejilerinin ve bu stratejilerin öğrencilerle olan ilişkilerine etkilerinin

35

farkında olması önemli hale gelmektedir (Jong vd., 2014). Öğretmenler özellikle öğretmen adayları düzen ve kontrolü sağlamada endişe yaşarken, bu endişeler öğretmenleri öğrencilere ilgi göstermek ile düzeni sağlama arasında ikileme düşürmektedir (Fallona ve Richardson, 2006; Weinstein, 1998). Ancak, düzeni sağlama ve olumlu ilişkiler geliştirme birbirinin zıttı olan ya da aynı anda var olamayan kavramlar değildir. Bu bağlamda, öğretmenler sınıfta hem düzeni sağlamalarını hem de öğrencilere ilgi göstermelerini mümkün kılan bir otorite kurabilmenin yollarını bilmeli ve bunları etkili bir şekilde uygulayabilmelidir (Özel vd., 2013; Weinstein, 1998).