• Sonuç bulunamadı

3.4. Üniversite Kütüphanelerinde Halkla İlişkiler

3.4.2. Üniversite Kütüphanelerinde Halkla İlişkilerin Uygulama Alanları

3.4.2.1. Konu/Sorun Yönetimi

Sorun yönetimi, amacı pazarı korumaya yardım etmek, riskleri azaltmak, yeni fırsatlar yaratmak, kurumsal imaj ve ününü yönetmek olan yönetim sürecidir (Gregory’den aktaran Şimşek, 2008: 142). Sorun yönetimi, uzun vadeli bir stratejik yönetim uygulamasıdır ve sorun yönetimi kapsamında, organizasyonu etkileyebilecek önemli değişiklikler ve sorunlar karşısında kurumsal politika ve uygulamaların değişmesini öngören uzun vadeli stratejik karalar alınır (Theaker, 2006: 161). Sorun yönetimini kuruluşu ve onun hedef kitlesini etkileyen kamu politikaları karşısında proaktif olarak sorunları öngörme, tanımlama, değerlendirme süreci olarak tanımlayan Cutlip, Center ve Broom (1994: 16), sorun yönetiminde iki önemli aşamaya değinmişlerdir: (1) Kuruluş üzerinde olası etkileri olan sorunları erken tanımlama ve (2) onların sonuçları üzerinde hafifletici veya kendi menfaatine çevirici yönde stratejik düzenlemelerle çözüm üretme.

Üniversitelerde yürütülen eğitim-öğretim çalışmalarının yanı sıra bilimsel araştırmalar için gerekli kaynakları sağlama görevi bulunan üniversite kütüphaneleri, ülkemizde üzerine düşen tüm görev ve sorumlulukları yerine getirmek için çok sayıda soruna çözüm bulmak zorundadır. Çelik (1991: 59) ülkemizdeki üniversite kütüphanelerinin temel sorunlarını aşağıdaki şekilde sıralamıştır:

- Bina ve fiziksel olanaklar - Yönetim

- Mali kaynaklar - Bibliyografik denetim - Personel

- Bilgi kullanımı

- Kütüphaneler arası işbirliği - Kullanıcılar

- Derme

Bugün, ülkemizde bulunan her üniversitenin bir kütüphanesi olduğunu ancak, bunların birçoğunun bütçe, personel ve kaynaklar açısından yeterli olmadığının gözlemlendiğini dile getiren Atılgan, (2008: 456), üniversite kütüphanelerinin çoğunun işlevlerini yerine getirecek yapıda ve eğitimi destekler nitelikte olmadığını; bunun nedeninin ise üniversite kütüphanelerinin oluşumlarının kanun zorlaması ile ya da bağış gelen kitap, dergi, broşür gibi basılı malzemenin bir yerde toplanması yolu ile tamamlanmasına bağlamıştır. Bir başka sorun, Sosyal ağların ve Web 2.0 araçlarının yoğun olarak kullanılmasıyla ve kütüphanelerin bu platformun gerisinde kalmamasını sağlamak için gereken önlemlerin alınması ve dünyada bu yönde yaşanan gelişmelerin izlenmesi gerekliliğidir. Murray (aktaran Tonta, 2009: 744), kütüphanelerin web 2.0 sayesinde, günümüzde, sadece fiziksel mekânlar değil, kullanıcıların çalışma ortamlarına ve sosyal ağlara gömülmüş, uzmanlaşmış ve mobil bilgi hizmetleri sunan sanal ortamlar olduğunu söylemiştir.

Birçok üniversitede kütüphane hizmetleri yeterli değildir. Üniversite kütüphanelerindeki bu eksiklik temel olarak iki sebebe dayandırılmaktadır. Bunlardan birincisi, eğitim anlayışı ile ilgilidir. Üniversitelerimizin çoğunda üniversite eğitimi içinde kütüphanenin yeri yeterince önemsenmemektedir. Her ne kadar günümüzdeki eğitim anlayışında temel konulardan birinin öğrenciye bilgiyi

nasıl bulacağı konusun öğretilmesi ise de uygulamaya geçildiğinde, bu işlev tam olarak gerçekleşmemektedir. İkincisi ise üniversite yetkililerinin idari anlayışından kaynaklanmaktadır. Üniversite kütüphanelerinin çoğu zaman araştırma geliştirmenin bir parçası olarak görülmemekte, idari bir birim olarak algılanmaktadır (Atılgan, 2008: 456). Bu problemlerin bir uzantısı olarak da kütüphaneler gerek teknolojik gerekse kavramsal anlamda çağı yakalayamamakta ve kullanıcılarından gereken ilgiyi görememektedir.

Üniversite kütüphaneleri, kütüphanecilik uygulamalarından ve toplumun kütüphaneciliğe bakış açısından kaynaklanan pek çok sorunla da uğraşmaktadır. Halkla ilişkiler kapsamında üniversite kütüphanesinin sorunları değişik zamanlarda ve etkinliklerde dile getirilerek; sosyal sorumluluk, sponsorluk, lobicilik vb. uygulamalar kapsamında çeşitli çalışmalarla ele alınarak kütüphanenin ve kütüphaneciliğin lehine bir durum haline getirilmeye çalışılmalıdır. Ülkemizde verdiği hizmetler, kullanıcı potansiyeli ve teknolojik alt yapı bakımından çok iyi noktalara gelmiş üniversite kütüphaneleri de vardır. Bunlar örnek alınarak, çalışmaları konusunda ayrıntılı bilgi edinilerek diğer üniversite kütüphanelerinde de uygulama yoluna gidilmelidir.

Üniversite kütüphaneleri çok sayıda uzmanlık gerektiren karmaşık bir işleyiş yapısına sahip olduğundan, işleyişinde yüksek düzeyde bilgi gereksinimleri ve farklılıkları gösterir. Ülkemizde, kütüphanecilerin işlerine verdikleri önem ve bilgilenme gereksinimleri her geçen gün artmaktadır. Ancak, ülke şartları göz önüne alındığında her bilgi merkezinin salt kendi olanaklarını kullanarak, pazar araştırma firmaları ile halkla ilişkiler uzmanlarının bu konuda yardım ve desteklerini sağlamak oldukça güçtür. Bu nedenle, bu konuda, uzmanlar tarafından düzenlenecek çeşitli toplantılar aracılığı ile kütüphanecilerin, halkla ilişkiler konusunda bilgi sahibi olmalarına katkıda bulunulmalı, tüm kütüphane yöneticileri de bu sorunla bilimsel düzeyde ilgilenmeye davet edilmelidir (Gökkurt, 1993: 4–5). Yurt içi ve yurt dışı gelişme ve açılımlar takip edilmeli; hem kullanıcıyı memnun etme hem de kütüphanecilik mesleğine gereken önem ve değerin verilme noktasında mevcut problemler aşılmalıdır.

Cutlip, Center ve Broom (1994: 16), konu veya sorun yönetimi olarak nitelendirdikleri yöntemle, kuruluşları ve hedef kitlelerini etkileyen sorunları

önceden tahmin etme, belirleme, değerlendirme ve tepki vermenin önemine değinmişlerdir. Bu noktada, araştırma ile toplanan verilerin doğru ve zamanında kullanılması, çevreyi izleyerek gerekli tedbirleri önceden alma ve tartışmaları kuruluş lehine yönlendirme gibi durumlarda erken tepki vermeyi sağlamaktadır. Üniversite kütüphanelerini, halkla ilişkileri çift yönlü ve etkili bir şekilde kullanarak karşılaştıkları veya karşılaşmaları muhtemel sorunları en az zararla atlatabilir veya kurum lehine gelişmelere çevirebilirler.

3.4.2.2. Çalışan/Üye İlişkileri

Çalışan/Üye ilişkileri, bir kuruluşun çalışan ve üyelerine yönelik olarak yürütülen ve onların bilgilendirme, motive etme ve etkileme yönünde yürütülen halkla ilişkiler uygulamalarıdır (Baskin’dan aktaran Kalender, 2008: 36).

Kurumda dirlik ve düzeninin yerleştirilmesinde halkla ilişkilerin rolü büyüktür. Kurumun çevreyle iyi ilişki içinde olabilmesi için iç ilişkilerinin de iyi olması gerekir. Bu yönüyle iç halkla ilişkiler hem olumlu bir örgüt ikliminin belirtisi hem de dışa yönelik halkla ilişkiler uygulamalarının göstergesidir (Kazancı, 1997: 276). Kurum içi halkla ilişkiler uygulamaları kurumun çalışanları ve ailelerine, ortaklar ve hissedarlara, tedarikçilere, bayilere ve sendikalara yönelik olarak gerçekleşmektedir (Demirci, 2008: 20).

Baskin ve Aronoff kurum içi halkla ilişkilerin amaçlarını şu şekilde sıralamışlardır (aktaran Özkoral, 2007: 60):

— Çalışanları kurumun amaçları, politikaları hakkında bilgilendirmek — Çalışanları tüm problemler, aktivitelerle ilgili bilgilendirmek — Duygusal veya negatif konularla ilgili çalışanları bilgilendirmek — Yöneticiler ve çalışanlar arasında iki yönlü iletişimi sağlamak

— Çalışanlara önemli kararları ve olayları mümkün olan en kısa sürede ulaştırmak

— Yenilik ve yaratıcılığın özendirildiği bir ortam yaratmak

Kurum içine yönelik halkla ilişkilerin kurum içinde çalışmayı olumlu yönde etkileme işlevinin ötesinde; yönetilenle yöneten arasında gerçek bir diyalogun kurulmasını sağladığı, günümüz motivasyon sıralamasında maddiyattan çok başkaları tarafından kabul, kendini gerçekleştirme ve yöneticiler tarafından tasdik ve

sevilme hususlarının ilk sıralarda yer aldığı görülmektedir (Gökçe, Fidan ve Sumak, 2001: 10). Kurum içi iletişimin doğru ve sağlıklı olması ile müşteriyle oluşturulan iletişimin sürekliliği konusunda halkla ilişkiler büyük bir önemlilik arz eder. İyi bilgilendirilmiş, bilinçli çalışanlar hizmet kalitesini ve müşteri memnuniyetini sağlamanın yanı sıra işletme hakkında olumsuz imaj ve izlenimlere karşı sürdürülen çabalarda da büyük bir yardımcı olacaklardır (Üstün, 1997: 23).

“Birimler arası koordinasyonun sağlanması, iletişim kanallarının işlerliğinin kontrol edilmesi ve birimler arasında bilgilerin sağlıklı bir biçimde iletilmesinde halkla ilişkilerin payı büyüktür” (Pira ve Eğe, 2004: 763)

Kütüphane kurumunun iç müşterileri olarak yönetim, sağlama, kataloglama ve sınıflama, danışma vb. temel bölümler ile burada hizmet vermekte olan müdür, müdür yardımcısı, birim sorumlusu, uzman kütüphaneci, kütüphaneci, ara elemanlar, fotokopiciler, temizlik görevlileri vb. personel sıralanabilir (Yılmaz, 2005a: 183). Çelik (1991: 61), üniversite kütüphanesi çalışanlarını; yöneticiler (daire başkanı, fakülte kütüphane yöneticileri), kütüphaneciler (mesleki eğitim almış elemanlar) ve diğer personel olarak üç grupta incelemiş ve her bir grubun farklı ihtiyaç ve beklentileri olduğunu dile getirmiştir. İç hedef kitle denildiğinde sadece çalışan personel anlaşılmamalıdır diyen Sezgin (2007: 195) ise personelin dışında işletmenin ortakları ve sendikaların da iç hedef kitle kapsamında yer aldığını belirtmiştir. Üniversite kütüphaneleri açısından ortaklar, yani karar verme yetkisine sahip kurumlar olarak kütüphanenin bağlı bulunduğu Üniversite Rektörlük ve bağlı birimleri, destekçileri olarak sayabiliriz. Çünkü kütüphanenin çalışma sistemini, personelini, bütçesini ayarlayan, çalışmalarını denetleyen üniversitenin yöneticileri ve ilgili birim çalışanlarıdır. Kütüphane içinde olduğu gibi, üniversite bünyesinde yer alan tüm birimler ve birim personelleri birbiri ile sürekli bir iletişim ve etkileşim . Kullanıcı odaklı bir kütüphanede, çalışanların müşterilerinin önemini anlamaları ve bu doğrultuda hareket etmeleri, üniversite kütüphanelerinin olumlu bir imaja sahip olmaları ve kullanıcı memnuniyetini sağlayabilmeleri açısından hayati bir önem taşımaktadır. Kullanıcıların kütüphane için önemi konusunda çalışanları eğitmek, bu çerçevede hazırladığı materyallerle kütüphaneci-kullanıcı iletişiminin sağlıklı bir biçimde oluşmasını sağlamak ancak amacı ve sürekliliği olan halkla ilişkiler çalışmaları ile mümkündür.

halindedir. Ayrıca kütüphanenin ve çalışanlarının üye olduğu dernek, birlik ve sendikalar da iç hedef kitlenin bir parçasıdır ve halkla ilişkiler faaliyetlerinde göz önünde bulundurulması gereken unsurlardır.

Üniversite kütüphaneleri, bilgi hizmeti sunan bir hizmet işletmesi türü oldukları için alınan tüm kaynaklar, sürdürülen tüm faaliyetler, verilen tüm hizmetler insanlar tarafından yapılır ve yapılanların tümü yine insanlar içindir (Üstün, 2000: 445). Kütüphanenin halkla ilişkilerde başarı sağlamasının, bu işle görevli olsun olmasın bütün personelin katkısı ve işbirliği ile gerçekleşebileceğine değinen Fındık (1988: 71), kütüphane personeli arasında geliştirilen düzenli bilgi akışı ve iyi bir iletişim ortamının, çalışmaların niçin ve nasıl yaptığının farkında olması ve kütüphane hizmetlerinin aksatılmadan kaliteli bir şekilde verilebilmesi için şart olduğunu belirtmiştir.

Kurum içerisindeki iletişimin kişi ve grupların ötesinde kütüphanenin işleyişi ve amaçlarının gerçekleştirilmesiyle ilgili olduğunu söylen Üstün (1997: 23); diğer örgütsel yapılarda olduğu gibi kütüphane çalışanlarınca da –yöneten ya da yönetilenler- sorumluluk ve yetkilerle iş tanımlarının net olarak bilinmesi gerektiğini söylemiştir. Birçok uygulamada aksaklıklar, kimin ne yapacağını, kiminle beraber, ne zaman, nasıl ve hangi araç gereçlerle yapacağı gibi bilgilerden yoksun olması yani iç iletişim eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Kütüphane hizmeti bir ekip işi gerektirir ve tüm ekip üyelerinin gerekli bilgilere ulaşabilmeleri, koordineli çalışabilmeleri halinde hizmet üretimi ve sunumu doğru ve etkili bir şekilde gerçekleştirilebilir.

Kurum içi iletişimin doğru ve sağlıklı olması, kullanıcıyla oluşturulan iletişimin sürekliliği yani iyi bir halkla ilişkiler için önemlidir (Üstün, 1997: 23). Örneğin kütüphane kaynaklarını bulabilmesi için salonlarda, danışma ve ödünç birimlerinde görev yapan kütüphanecilerin kataloglamanın ve tarama sisteminin incelikleri konusunda bilgiye; süreli yayınlar biriminde görevli elemanın süreli yayınların nitelik, nicelik ve kullanım bilgisine sahip olması gibi kullanıcı ile sürekli ilişki içinde bulunan tüm kütüphane çalışanlarının da kütüphane hakkında olduğu kadar halkla ilişkiler konusunda da uzmanlaşmaya ihtiyacı vardır. İyi bilgilendirilmiş, bilinçli çalışanlar hizmet kalitesini ve müşteri memnuniyetini sağlamanın yanı sıra kütüphane hakkında olumsuz imaj ve izlenimlere karşı sürdürülen çabalarda da büyük bir yardımcı olacaklardır.

Kurum içi iletişimin sağlanmasında hangi yöntemlerin kullanılacağın karar vermek önemlidir. Bu karar, kütüphanenin halkla ilişkilere verdiği önem, amaçları, bilgili personel sayısı veya mali olanaklarına göre değişmekle beraber genel olarak iletişim teknolojileri, kurum içi yayınlar, raporlar, toplantılar, geziler, mektup ve davetiyeler, yarışmalar ve promosyonlar vb. pek çok halkla ilişkiler çalışmasından yararlanılabilir.

3.4.2.3. Müşteri İlişkileri

Kullanıcılar bir kütüphanenin varlık nedenidir ve onlarla iyi iletişim kurarak olumlu ilişkiler geliştirmek kütüphanenin halkla ilişkiler amaçlarının başında gelmektedir. Kullanıcı istek ve beklentilerini dikkate alarak hizmet üreten, onlardan gelen veriler doğrultusunda kendini geliştirip, yenileyen yani müşteri ilişkilerine gereken önemi veren örgütler müşteri memnuniyetini sağlayabilirler. Kazancı (1997: 50), halkla ilişkilerde iletişimin iki yönlü olarak kurumdan çevreye ve çevreden kuruma doğru sürekli ve karşılıklı bilgi aktarımı, etki-tepki ilişkilerini kullandığını belirtmiş, kuruluşların çevreyle ilişkilerinin düzenli ve doğru işlerliği sonucunda kazanacakları başarı, destek, sempati ve güvenin yaşamsal açıdan çok önemli olduğuna değinmiştir.

Avrupa Halkla İlişkiler Konfederasyonu (CERP) müşteri ilişkilerinin, “…ürün ve hizmetlerin tüketicileriyle, sorumlulukları arasında tüketiciyi koruma ve enformasyon hakları yer alan tüketici grupları ve dernekleriyle resmi makamlar ve resmi organlar arasında uygun iki yönlü iletişim kanalı oluşturmak, idare etmek ve geliştirmek için tasarlanan planlı programlar” olduğunu söylemiş ve amaçlarını, müşteri tarafından beklenen kurum ve ürün imajına olabildiğince yakın olmak ve müşteri memnuniyetini sağlamak için en iyi ürün ve hizmeti garantilemek olarak sıralamıştır (Davis, 2006: 165).

Yılmaz (2005a: 370–373), kullanıcıların kütüphaneden memnuniyet veya memnuniyetsizlik sebeplerinin, istek ve beklentilerinin, sıkıntı ve şikâyetlerin onlarla iletişim kurularak, görüşleri alınarak tespit edilmesi ve karşılanması gerektiğini; bu konuda çok sayıda faktörün etkisi olmakla beraber tüm engellerin doğru iletişim ve karşılıklı etkileşimle aşılabileceğini belirtmiştir.

Her aşamada insana hizmet veren kütüphaneler için hedef kitlesinin özelliklerini, yaşam biçimlerini, isteklerini, beklentilerini, kütüphane kullanım düzeylerini, memnuniyet veya memnuniyetsizlik nedenlerini saptamak ve tüm hizmet aşamalarında dikkate almak hayati derecede önem taşımaktadır. Üniversite kütüphanelerinde anket, görüşme, odak grup vb. yollarla doğrudan kullanıcıdan bilgi toplanabileceği gibi kaynakların ve hizmetlerin kullanım yoğunluğuna, kullanıcı istek ve şikâyetlerine, yurt içi-yurt dışında yapılmış araştırma ve uygulama sonuçlarına bakılarak dolaylı yoldan da bilgi toplanabilir. Kuruluşun müşterilerinin memnuniyet ya da memnuniyetsizliğini karşılıklı olarak etkileyen iki unsurun varlığından söz eden Brody (1992: 22), bu unsurları beklentiler ve deneyimler olarak sıralamıştır. Brody (1992: 22), yapılan araştırmalarla bu unsurları etkileyen faktörlerin belirlenmesi ve olası çatışmaları önlemek üzere mesajlarda kullanılması gerektiğini söylemiştir.

“Üniversitede akademik personel, idari personel ve öğrencilere yönelik kütüphane kulanım ve kullanıcı memnuniyeti anketleri periyodik olarak yapılmalıdır” diyen Yenikurtuluş (2003: 313); bu anketlerde kişisel bilgiler yanında kütüphane kaynakları, personeli, hizmetleri vb. ile ilgili pek çok sorunun yer alabileceğini ve edinilen bilgilerle kullanıcı profillerinin oluşturulabileceğine değinmiştir. “Atılım Üniversitesi Kütüphane Kullanım Değerlendirme Anketi (http://library.atilim.edu.tr), “İstanbul Üniversitesi Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı Anket Çalışması” (http://www.istanbul.edu.tr), “Trakya Üniversitesi Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı Merkez Kütüphanesi Öğrenci Anketi” (http://www.trakya.edu.tr/kutuphane), “Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kütüphanesi'nde Hizmet Kalitesi Ölçümü Anketi” (http://eprints.rclis.org/), bu yöndeki uygulamalar arasında sayabileceğimiz birkaç örnektir.

Üniversite kütüphanelerinin, kullanıcı memnuniyetini ve dolayısıyla başarıyı yakalamada, çalışanlarının tutum ve davranışlarıyla yarattığı farklılık da son derece önemlidir. Bu nedenle çalışanların içi ve dış müşterilere karşı davranışlarını belirli bir standarda kavuşturmak kadar bu standartları sürekli iyileştirme zorunluluğu da unutulmamalıdır (Barutçugil, 2009: 35). Memnuniyeti arttırmada öncelikli olarak kalite, davranış ve çevre faktörlerinin etkili olduğuna değinen Brody (1992: 22), tüm

bu faktörlerin düzeltilmesinde yürütülen bireysel, kurumsal ilişkilerin dolayısıyla halkla ilişkiler çalışmalarının çok önemli olduğunu söylemiştir. Özellikle, pazarlama iletişimi açısından sıkıntıları olan kütüphanelerin, müşteri ihtiyaç ve beklentilerinin tespit edilerek karşılanması ve sonuç olarak müşteri tatmini ve sadakatinin sağlanması noktasında halkla ilişkiler çalışmalarından büyük fayda sağlayacağı muhakkaktır.

3.4.2.4. Toplumsal İlişkiler

Her kişi ve kuruluşun çevresiyle iyi ilişkiler kurması ve bu ilişkileri sürdürmesi ekonomik ve sosyal açıdan işletmelere büyük faydalar getirir (Sezgin, 2007: 204). “Toplumsal iletişim, iletişim olgusunun toplumsal boyutunu ifade eder” diyen Yılmaz (2003: 11), toplumsal iletişim ile kütüphane arasında anlamlı ilişkiler bulunduğunu dile getirmiş ve kütüphanenin toplumsal iletişim sürecinin bir parçası olarak toplumsal iletişimin gerçekleşmesine katkıda bulunduğunu belirtmiştir. Tüm kuruluşlar gibi kütüphaneler de toplumu oluşturanlar gerçek ve potansiyel müşterileri, paydaşları ve destekçileri, çevresindeki kamu ve özel kuruluşlar, yerel halk ve ziyaretçiler gibi çevrelerindeki tüm insanlara karşı sorumludurlar. Bu sorumluluğunun bir sonucu olarak da onlarla iletişim kurmak, istek ve beklentileri doğrultusunda hizmet üretmek ve toplumun bir parçası olarak onlarla bütünleşmek zorundadır. Bunu yaparak hem kendini topluma kabul ettirmekte hem de toplumun bir parçası olarak onlara hizmet etme işini sürdürmektedir.

Center ve Jackson (2003: 72) toplumla ilişkiler kapsamında yürütülebilecek halkla ilişkiler etkinliklerini aşağıdaki şekilde sıralamışlardır:

— Üyelerle ve çeşitli kullanıcı gruplarına yönelik kurumsal tanıtımlar, sunumlar ve yayınlar yapma

— İletişim büroları kurarak kuruluşla ilgili önemli ve hayati konularda kullanıcı gruplarını bilgilendirme

— Herkese açık davetler, ziyaretler ve turlar düzenleme — Çeşitli tatiller ve özel günlerde programlar düzenleme — Yönetim kurulunun hizmetleri

Kuruluş amacı ve işleyiş yapısı dolayısıyla toplumla iç içe olan üniversite kütüphaneleri, Center ve Jackson’ın sıraladığı tüm unsurları uygulama konusunda daha girişken ve aktif çalışmalar yürüterek ve bu çabalarını kurum kültürünün bir parçası haline getirerek hem toplumdaki mevcut imajını güçlendirebilir hem de halk kütüphaneleri kadar olmasa da toplumla arasında olumlu ve sürekli ilişkiler geliştirebilir.

3.4.2.5. Medya İlişkileri

Medya, yığınsal kitle iletişim araçlarına verilen addır (Bülbül, 1998: 143). Kurumsal olarak tanıtım çalışmaları yapmada, bilgileri kamuoyuna aktarmada, olumlu bir imaj oluşturmada ve hedef kitle üzerinde farklılık yaratmada medyadan yoğun olarak yararlanılmaktadır (Kalender, 2008: 31). Medyanın üç temel görevini bilgilendirmek, öğretmek ve eğlendirmek olarak sıralayan Davis (2006: 243); halkla ilişkiler görevlilerinin medyayla temas halinde olması, gerekli ve uygun durumlarda medyayı etkilemek için çaba sarf etmesi gerektiğini dile getirmiştir.

“Halkla ilişkilerin yükümlülükleri arasında, örgüt için olumlu bir imaj oluşturma ve medyayla iyi ilişkiler kurma da yer almaktadır” diyen Kelly’e göre (2001: 284), medyaya ilk ulaşan olmak ve mesajın içeriğini ve yer alacağı yoğunluğu kontrol etmek olumlu imajın sürdürülmesinde gereklidir. Özellikle radyo, televizyon, internet gazeteciliği, sinema ve filmler günümüzde oldukça yaygınlaşmış ve içeriğini çabuk değiştirir duruma gelmiştir. Bunu fırsat bilen kütüphaneler de başta yerel basın olmak üzere çeşitli ortamlarda, değişik sebeplerle sesini duyurmaya başlamıştır. Bu kütüphaneler için olduğu kadar medya için de bir gelişmedir. Özellikle, sürekli güncellenen elektronik ortamlarda, iyi hazırlanmış haberler medya çalışanlarının da işine yaramaktadır.

Bir üniversite kütüphanesi, yerel ve ulusal halkın da kullanımına açıktır ve bu nedenden dolayı yerel ve ulusal medyanın ilgi alanı içindedir. Özellikle güçlü ve zengin bir üniversite kütüphanesi kaynaklarını ve hizmetlerini, yerel veya ulusal basın aracılığıyla gerçek ve potansiyel kullanıcılarına duyurabilir. Bunun için yapılması gereken, kütüphane yöneticilerinin ve çalışanlarının yerel ve ulusal basın temsilcileriyle iyi ilişkiler geliştirmesi ve her türlü özel ve önemli durumda basında yer alabilecek çalışmalar yürüterek, ihtiyaç duyulabilecek bilgilerin hazır tutmasıdır.

Halkla ilişkiler çalışanları ve yöneticiler, çalışanlar ve diğer hedef kitleler üzerinde olduğu kadar onlara ulaşmalarında aracılık eden basın, radyo, televizyon, yazarlar ve yorumcularla da iyi ilişkiler kurmak ve sürdürmek zorundadırlar. Kanat önderleri olarak bilinen ve sıklıkla medyada yer alan kişilerle kurulacak iyi ilişkiler, hem kütüphanecilik mesleğinin önemi ve değerinin anlaşılması konusunda hem de üniversite kütüphanesinin tanıtılması, itibarının yükseltilmesi konusunda etkili bir araç olabilir.

Halkla ilişkiler uzmanı, uygulamada, tanıtım yöntem ve tekniklerinde, yayıncılık ve yazarlıkta basından ve medyadan nasıl ve hangi yöntemlerle