• Sonuç bulunamadı

Somut Bir Durum: İntihar Mektubu

A. Varoluşsal Korku

A.3 Somut Bir Durum: İntihar Mektubu

Soyut bir durum olan korku, bu bölümde somut haliyle, eylemsel karşılığı olan intihar mektubu çerçevesinde ele alınacaktır. Hissedilen korkunun aktarım şekli olarak Selim'in intihar mektubu önemli bir somut malzemedir.

Selim, intiharını sevgilisi Günseli'ye alışılmış olduğu şekliyle, bir mektup yoluyla haber vermiştir. Buraya alınamayacak kadar uzun olan bu mektup, alışılmış intihar mektuplarından oldukça farklıdır. Ciddi bir kararlılığın ve soğukkanlılığın sezinlendiği bu mektupta ilk dikkat çekici nokta, Selim'in eylemin trajik sebepleri üzerinde oldukça nesnel ve kendine dışarıdan bakan bir gözle yaklaşabilmesidir. Bunun altında yatan sebep, Selim'in trajik/arabesk olma korkusudur. Dikkatle okunduğunda mektubun baştan sona korkuyla dolmuş olduğu görülür. İntihar kararını aklının bir aydınlanması olarak gören Selim, bu kararını uygulamak için çok geç kalmaktan korkmaktadır: "...evet aklım gene karışmadan acele etmeliyim ölmeye karar verdim Günseli vakit geçirmeden yapmalıyım bunu yoksa ne olacağımı nereye sürükleneceğimi tahmin edemiyorum bu kısa aydınlıktan yararlanmalıyım..."(T. s: 531)

Kay Redfield Jamison, Erken Çöken Karanlık İntiharı Anlamak adlı kapsamlı eserinde intihar sebepleriyle ilgili şunları söylemektedir: "Uzun süren ruhsal ıstırapla beraber 'sinir', heyecan ve umutsuzluk intihar notlarının ortak temalarıdır." (JAMİSON, 2004:

106)

Bilhassa ruhsal ıstırap ve umutsuzluğun, Selim'in son dönemlerinde onu nefes alamayacak hale getirdiği açıktır. Bu umutsuzluk ve ıstırap, Selim'in hayatını kontrol altına alan bir korku haline bürünmüştür. Sevgilisi Günseli, bu durumu Turgut'a anlatırken şöyle bir ifade kullanmıştır: "...hastalıktan çok ümitsizlik yıpratıyordu onu iyileşmek için bir isteği yoktu..." (T. s: 527)

Kay Redfield Jamison, Erken Çöken Karanlık İntiharı Anlamak adlı çalışmasında, bir intihar notunu alıntılamıştır. İntihar eden kişi, intihar sebebinin her zaman psikopatolojik olduğunu söylemektedir. Yani kendisini bu eyleme götüren sebeplerin üzerinde kafa yorulmasını istememiş, sebebin sadece ruhsal bir hastalıktan kaynaklandığını ifade etmiştir.(JAMİSON, 2004: 109) Selim'in Günseli'ye yazdığı intihar mektubunun içeriği bu bakış açısıyla değerlendirildiğinde, Selim'in intiharını gerekçelendiren somut durumların bulunamayışı, örneğin fiziksel bir hastalık, maddî çöküntü, bir yakının kaybı gibi bir sorundan bahsedilmemiş olması, Selim'in intiharının sebebinin de psikopatolojik olduğu şüphesini uyandırabilir. O halde, Selim'in intiharı gittkçe ağırlaşan depresyonunun sonucu olabilir mi? Jamison, ağır depresyonun bireyin tüm hayatî güçlerini felç ettiğini ve onu kasvet ve umutsuzluk içinde bıraktığını söyler ve bu durumu "havasız ve çıkışsız bir dünya"ya benzetir. Bu dünya, bireyi anlamsızlığa kaydırır ve düşünce dağınıklaşır. Jamison'a göre bu denli umutsuz, kasvetli ve anlamsız bir dünyada kalmak için bir çaba harcamaz psikotik insan. (JAMİSON, 2004: 131)

Selim'in intihar mektubu, yukarıda bahsedilen psikotik ruh halinin özeti gibidir. "henüz koruyabildiğim bazı özelliklerim varken daha insan olduğumu hissederken bu gidişe bir son vermeliyim yoksa çok geç olacak ve kendimi affetmeyeceğim" (T. s: 531) diyen Selim'in kendiliğinden çıkmaktan ne denli korktuğu ortadadır. Selim için bu büyük korkunun karşısındaki tek kurtuluş hayatına son vermek olarak görülmüştür.

İntihar mektubunda Selim, kendisini intihara götüren korkular dışında bir korkudan daha bahseder. Bu ise intiharının Günseli ve kendi annesi üzerinde uyandıracağı tesirle ilgilidir. Bu endişelerini: "annemi üzeceğini biliyorum bu olayın ama dayanır herhalde beni bencillikle suçlamaya başlayıncaya kadar dayanırsa mesele yok bu sürenin kısa olmasını temenni ediyorum" şeklinde dile getiren Selim, Günseli'den de kendisini unutmasını ister. Bu şekilde daha fazla acı çekmekten de kurtulacağını düşünür.

İntiharını, yaşanacaklar adına duyduğu korkulardan kurtulmanın yolu olarak gören Selim mektubunda bu konuyla ilgili şunları söyler: " artık bilmem bu ıstırap daha ne kadar sürecek gibi bir şarkıya yer yok yaşantımda yarın sabah kalkınca kim bilir gene ne olacak endişesi yok" (T. s: 532)

Selim, mektubunun geri kalanında Günseli'yi bazı adreslere yönlendirir. Bunlardan ilki Ankara'da yaşayan Süleyman Kargı'dır. Sonra Burhan'dan bahseder ve sonra da Turgut'tan. Süleyman Kargı'dan bahsederken, onda bulunan şarkılardan da söz etmeden geçmez. Bu şarkıları sadece bir kerede yazdığını söylemesi, Günseli'den beklenen bir hoşgörüyü gizler. Bütün bu yazılıp çizilenlere ulaşıldığında ölmüş olacağını bilmesi bile, anlaşılamamak ya da yanlış anlaşılmaktan duyduğu korkuyu hafifletmez. Burhan ve Turgut'tan bahsederken de açıklayıcıdır Selim. Günseli'nin onlarda kusur olarak görebileceği özelliklerini Günseli'ye önceden haber vererek ve bu muhtemel kusurlarını izah ederek kendisiyle ilgili yanlış izlenime kapılmasından duyduğu korkuyu hissettirir.

Turgut'un evli olduğunu söylemesi, değişmesi ihtimalinin açıklamasıdır ya da Burhan'ın sıkıcılığı akıllılığından kaynaklanmaktadır. Kendisiyle ilgili yanlış bir izlenim uyanmasından duyduğu korku, Selim'i açıklama yapmak ihtiyacına itmiştir. Esat'ın da söylediği gibi: "Selim anlaşılamamaktan çok korkan bir insandır.." (T. s: 384) Selim, insanlara duyduğu hislerini de Esat'a şu şekilde aktarmıştır:

" Başkalarından ayrı hissettiğimi nasıl belirtsem? Kimse bilmeyecek... Hiç olmazsa mezar taşıma yazın: burada insanlara başka türlü hayran olan biri yatıyor. Ne türlü? Bir bilsem, ah bir bilsem."(T.s: 384)

Selim'in Günseli'ye bıraktığı intihar mektubu bir sonsözdür. Bu sonsözde Selim, sadece kendisinden bahsetmemiş, etrafındaki önemli insanları da değerlendirmiştir. Bu son hakkını, Günseli'ye bıraktığı mektupla kullanmıştır Selim. Ve bu mektuba hâkim olan en belirgin his, "korku"dur. Bu korku ölümden kaynaklanmaz, aksine Selim'in bu konuda oldukça soğukkanlı bir kararlılığa sahip olduğu görülür. Selim'in korkusu ölmeye karar verdiği bu anda bile yaşama dairdir. Anlaşılamamaktan duyduğu korku, ölmeye karar verdiği ve bunu bir kurtuluş olarak gördüğü anda bile yakasını bırakmaz. Benliğiyle dışarısı arasındaki derin uçurum sebebiyle ne anlamış ne de anlaşılmış bir insan olan Selim, ötekilerden, onları anlamadığı ve onlar tarafından anlaşılmadığı için korkar.

Geride bıraktığı intihar mektubunun dili ise bu korkudur.