• Sonuç bulunamadı

2. KURAMSAL ÇERÇEVE

2.6. Siyasal Pazarlama ve Propaganda

Geniş anlamda propaganda, siyasal amaçlar için kullanılan ikna olarak düşünülebilir. (Stanley, 2015). Propagandayı ikna etme biçimi olarak tanımlarsak; tutum ve duyguların güçlendirilmesi denilebilir. Locke göre, ikna etme ve dolayısıyla propagandanın her zaman zaten tanınan kavramların ve tanıdık tutumların sınırları içinde faaliyet göstermesidir (Wood, 2016).

2.6.1. Siyasal Propagandanın Gelişimi

Siyasal propaganda seçim dönemlerinde seçmenin oylarını etkilemek için yapılan bir iletişim faktörüdür.

Siyasal propagandanın önem kazanması 20.yüzyılın ortalarına denk gelmiştir. Lenin, ideolojisi olan Bolşevizmi uygulayabilmesini propaganda sayesinde gerçekleştirmiştir. Öyle ki Hitler iktidar olduğu dönemden 1940 yılına kadar bütün amaçlarını propaganda ile sağlamıştır Farklı özelliklere sahip olan bu iki kişi yakın tarihimizi etkilemiş devlet adamları olmadan önce propaganda öncüsü olarak görülmekteydiler. İkisi de propagandanın önemini sıkça belirtmiştir. Lenin “Önemli olan bütün toplum katmanlarında kargaşa çıkarmak, propaganda yapmaktır” derken, Hitler de “Propaganda, iktidarı elimizde tutmamızı sağladı, dünyayı fethetme olanağını da bize gene propaganda verecek” şeklinde bir ifade kullanmıştır. (Bektaş, 2000).

Teknolojik gelişmeye bağlı olarak da siyasal propaganda daha yaygın ve etkili hale gelmeye başlamıştır. Siyasi arenada kendini göstermek isteyen partiler sürekli propaganda yapmak zorundadırlar. Bu seçimlerin kaderini de etkileyen bir faktördür.

2.6.2. Siyasal Propagandanın Özellikleri ve Amacı

Propagandanın etkilemek, yönlendirmek, ikna etmek ve harekete geçirmek gibi bir takım amaçları vardır ve bu amaçlar doğrultusunda, önceden seçilmiş, ayıklanmış bilgileri sunar ve belli yöntemler kullanır. Etkileyici olduğuna inandığı simgelere dikkat çeker. İstediği sonuca ulaştırmayacak ve kafa karışıklığına sebep olacak gerçeklerden bahsetmez. Amaca ulaşmak için yapılan propagandanın stratejisi ve taktik uygulamaları aynı zamanda tekniğini oluşturur. Siyasal propaganda içinde bu amaçlar mevcuttur. Amaca göre strateji uygulanır. Parti propagandasında uygulanana stratejinin temel amacı partinin imajını olumlu oluşturmaktır. Diğer partilerin kötülenerek gözden düşmesi ve kamuoyundaki izlenimlerini zedelemeye yönelik yargı oluşturmuştur. Partinin temel hedefleri ile propaganda stratejisi aynı doğrultuda olmak zorundadır. Propagandayı oluşturan maddeler stratejiyi oluşturur. Topluma benimsetilmek istenilen parti simgeleri propaganda stratejisidir. Propaganda taktikleri oluşturulurken güncel olması için uğraş verilir. Parti liderlerinin imajı oluşturulur. Etraflarında güçlü ve kararlı bir kitle yaratılır. Propaganda da kullanılacak simgeler, sloganlar, kalıplaşmış tutumlar (stereotipler) saptanır. Alay, gülmece, diğer siyasi adayı gülünç duruma düşürecek silahlar kullanılır. Rakip adayın propaganda literatürlerinin ne denli güvensiz olduğuna dair bir kanı oluştururlar (Bektaş, 2013).

Propaganda duygulara hitap eder ve genelde kaynağını gizler. Dolaylı ima ve öneri kullanılır (Water, 1938).

Propaganda yapanın başarılarının öne çıkarılmasıyla birlikte rakibin olumsuz ve zayıf yönlerinin sürekli işlenmesi, siyasal propagandada en sık başvurulan taktiktir. Bu açıdan bakıldığında yalanı ve abartıyı en fazla kullanan tür olarak siyasal propaganda, doğrulardan hareket eder. Yani rakiplerin yanlışları, propaganda yapan için doğru ve önemli bir argümandır. Bu bağlamda politikacılar amaca ulaşmak için her yol

meşrudur anlayışı çerçevesinde propagandanın şiddete dönüşmeye başladığı aşama olan yıkıcılığa da başvurabilir (Ayhan, 2007).

2.6.3. Siyasal Pazarlamada Propagandanın Yeri

Siyasilerin, siyasal pazarlamadaki unsurlarının en değerli kaynaklardan birini de propaganda oluşturur. Ayrıca partileri amaçlarına ulaştırmak için kullanılan en önemli etkendir. Kişisel propagandanın konusu seçmenin oyunu alabilmek için seçmenle konuşmak ve onları ikna etmektir. Kişisel propaganda seçmenle direkt ilişki kurmaya dayalı olduğu için öncelikli iletişim aracıdır. Siyasi partilerin hedeflerine ulaşma başarısı yapılan propagandanın etkili olmasına bağlıdır (Tan, 2002).

Arsev Bektaş, siyasal propagandanın siyasal pazarlama haline geçebilmesi için belirli kuralların olması gerektiğini söylemektedir (Sazak, 2002).

Siyaset ve iş dünyası arasında kuvvetli bir bağ olmalı, satış uygulamalarıyla ilgili siyasetçilerin bilgi sahibi olması ve işlem ticari bir bağ ile uygulanmalıdır.

Toplumda, siyasal katılma oranı aşağı seviyelere inme eğilimi göstermelidir.

Toplum, bölge ve toplumun sürekli bir döngü içerisinde olduğundan “değerler boşluğu” haline geçmiş olması ve siyasal birlikteliklerin aşağı seviyelerde olması gerekir.

Yapılacak kampanyalar için geniş bir bütçeye sahip olunmalı ve bu kampanyalar zengin kişilerin siyasal güç olmalarının yasal ve doğal sonucu olarak ortaya çıkmalıdır.

Siyasetçileri yapılan araştırmaların sonucunu gözlemleyerek politikalarını işleme koymaya hazır olmalıdırlar. Oy verecek kişilerin siyasal tüketici olduğu varsayılarak bu kişilerin farklı eleştiri ve benimsedikleri ilkeleri kabulü yerine ikna edilebilecek olmaları düşünülmektedir.

Din ve Siyaset ya da Siyaset Bilimi Din, 20'nci yüzyılın ikinci yarısında çalışma konusunu geliştirdi. Diğer bilimler gibi, Din ve Siyaset, araştırmasının konusu

hakkında nihai bir söze sahip değildir, çünkü din, diğer yaşam alanları gibi, dinamik ve gelişmektedir. Bu sebeple en önemli üç alan belirlenmiştir (Jevtic, 2009) :

1. Görünüşte, doğrudan ve açıkça siyasetle bağlantılı olan dini bir dogmanın, öğretinin, öğretiminin ve uygulamasının kavramları, açıklamaları, tavsiyeleri, davranışları ve yapıları

2. Görünür bir siyasi mesaja sahip olmayan fakat doğrudan siyasal provoke eden dini uygulamalar.

3. Siyasi hayattaki katılımcıların (devlet yetkilileri, siyasi partiler, baskı grupları, lobiler, bireyler) dinlere yönelik davranışları ve dini topluluklar

İlk alanda, devlete karşı tutumlar, siyasal güç, siyasi meşruiyet, siyasi egemenlik, siyasi otorite, demokrasi, siyasal örgütler, barış ve savaş görüşleri, dini hoşgörü, insan hakları, dini köktencilik, dini aşırılık, dinî terörizm gibi davranışları şekillendiren doğmalara aittir.

İkinci alanda ise, hiçbir siyasi niyet olmaksızın tamamen teolojik olan, ancak politik sonuçlara yol açan dinî pratiklere aittir. Örneğin ibadet yolları, dini propaganda, tapınak inşaatı, hacıların siyaseti üzerindeki etkisi, Mekke'deki hacıların, Roma Katolik Papa'nın seçimleri veya piskoposun piskoposluklarında olduğu gibi büyük bir siyasi önemi olduğu açıktır.

Üçüncü alan, anayasal çözümler, laiklik ya da teokrasi derecesi gibi dini topluluklar ve devlet arasındaki ilişkiyi ve devlet yasalarında dinî özgürlüklerin varlığını, siyasal partilerin ilişkilerini, dinsel lobileri inceler.

Gelişen ve sürekli değişen din siyaset ilişkisine siyasal pazarlama açısından baktığımızda akla ilk gelen seçmen davranışları olmaktadır. Seçmen davranışları çevreye duyarlı ve kolay etkilenebildiği için siyasal pazarlama önem kazanmaktadır. Ülkemizde en çok seçmen davranışını etkileyen faktörlerden biri de din faktörüdür.

Benzer Belgeler