• Sonuç bulunamadı

1.1.1. M edyanın Özellikleri ve Fonksiyonları

1.1.1.5. Siyasal İşlev

İletişim ve siyasal iktidar arasındaki ilişki algılamalarında farklılıklar söz konusudur. Bazılarına göre habercilik iktidar ile halk arasında bir köprü ve denetleme aracı olarak nitelendirilmektedir. Hatta karşı iktidar ve kamusal görevlerinden dolayı hükümetlere ayna hizmeti görmesi gerekmektedir. Bazı görüşlere göre ise enformasyon devlete hizmet etmelidir ve sosyo-politik sistemin istikrarı için önemlidir. Devletler enformasyon konusunda ne kadar önemli ve çok bilgi elde ederse çıkar ve güç mücadelesinde o derece önde ve güçlü olur. Aynı zamanda devletin bağımsızlığı için de mühimdir. İletişim aynı zamanda devletlerin demokratik olarak yenilenmeleri ve gelişmelerinde kilit taşı olmaktadır. Demokratik yenilenme ve gelişme özgürlük ve bağımsızlığa büyük katkıda bulunur. Dolayısıyla iletişimle iktidar arasındaki ilişki geçmişe nazaran günümüzde daha yaşamsal bir önem kazanmıştır.

İletişim karar alıcıların kararlarını hangi yönde alacaklarını, kriz dönemlerinde yöneticilerin politikalarını ve krizi yönetme stratejilerini belirlemelerinde, devletlerarası ilişkilerinde ya da topluma yönelik yaklaşımların nasıl nabız tutacaklarını bilmelerinde önemli rol oynar ve destek sağlar. İletişimi etkin bir araç olarak kullanan hükümetler ya da devletler iktidarlarını daha da güçlendirmelerini sağlayan bir sistem kazanmış olurlar. İletişim aynı zamanda birçok disiplinin de aktif olarak yönetime dâhil eder. İktidarlar ellerine ulaşan verileri çözümlemek, işlemek, analiz edip yorumlama ve depolamak için basın ajansları, kamuoyu araştırma kurumları, dokümantasyon merkezleri ve disiplin olarak istatistik, sosyoloji, psikoloji, sosyoloji, ekonomi, sistem çözümlemesi gibi dallara ihtiyaç duyar (Macbride, 1993: 25).

Deneyimlerle elde edilen bilgi bütünlerinden çıkarılmış yararlı enformasyon bir iktidar kaynağı niteliğindedir. Bu durum, enformasyon kaynaklarına ve iletişim araçlarına sahip olanların tutum ve davranışlarında belli bir değişikliğe yönlendirir. Güç sahiplerinin topluma ve devletlere istediği yönde şekil vermesine olanak verir. Bundan dolayıdır ki batılı liberal demokrasiler gazetecilik ve habercilik anlayışında siyasal anlaşmazlık ve çatışmaları günlük olarak yayınlamak ve bu yolla siyaset aracılığıyla gerçekleştirilmesi olası olabilecek antidemokratik düşünceyi çürütülmesini sağlamasıdır. Özgür bir basın olması gerektiğini savunan batılı liberaller böylece iktidarın yurttaşlara karşı siyasal ve toplumsal sorumluluklarını hatırlatan bir araç

22 olabileceğini düşünür. Bu işleviyle demokrasiyi de kutsallaştırıcı bir etkinliği vardır. Basının siyasal haberlerinin içeriğinin izleyicilerin kendi çıkarları ve sorunlarını çözme doğrultusunda hükümetin neler yaptığını ve hükümeti yargılamaya teşvik etmek üzere düzenlediği düşünülmektedir. Batılı liberaller aynı zamanda özgür bir basının yurttaş özerkliği düşüncesini somutlaştırdığını öne sürer. Ayrıca siyasette kim iyi kim kötü olduğu konusunda izleyici ve dinleyicilerin kararlarını vermeleri için basının malzemeler sağladığı varsayımını da kabul ederler (Damlapınar, 2005: 268-269).

Basın, toplumun demokratikleştirme işleviyle birlikte demokratik siyasette yaşamsal bir köprü işlevi gördüğü düşünülmektedir. Siyasal dünya ile insanların dünyayı algılama ve değerlendirmedeki görüş farklılıkları ve bu makasın çok ayrık olduğu görülmektedir. Siyasal kararların insanların yaşamlarını bir alanda etkilemektedir. Siyasal dünya yurttaşların bulundukları konumdan çok uzak, kafa karıştırıcı ve sıkıcı olarak görülmekte olduğu için basın da uzak ve anlaşılması güç olan bu siyasal dünyanın anlaşılmasını sağlayan bir görevi benimsediği ileri sürülmektedir. Bu bakımdan siyasal haberciliğin özelliklerini çıkarsadığımızda, kamunun siyasal konulardaki duyarlılığını arttırma, çok az istek duyulan siyasi olaylara yönelik ilgiyi yükseltmektir.

Basın, kalabalıkları çeken ve sürükleyen, dramatize ederek ilgiyi arttırma ve haberleriyle heyecan uyandırma eğilimi siyasal olaylardan haberdar olmak için bazı uyaranlardır. Çarpıcı ve sansasyonel haberlerle merakı uyandırması ise medyanın siyasete olan ilgiyi arttırması açısından kabul edilebilir eğilimleri arasındadır (Damlapınar, 2005: 268-269).

Liberal çoğulcu yaklaşıma göre, medya dördüncü güç olma erkini, kamuoyunun sesini duyurma, gündeme taşıma, siyasal iktidarı denetleme işlevlerinden almaktadır. Kamuoyunun sesini gündeme tanıma ve siyasal iktidarı denetlemek işlevleriyle yerine getirmektedir. Bir diğer ifadeyle liberal demokrasilerde gözetleyen rolünü oynadığı ve farklı düşünceleri bir arada sunduğu bir pazar oluşturduğu düşünülmektedir. Medyanın bu konumu kendisine aynı zamanda bir garantör olma özelliği de kazandırmaktadır. Demokratik sistemin sürmesi ve vatandaşı bu sürece katılımının garantörlüğünü yapmaktadır (Özer, 2008:1).

Chomsky ve Herman’a göre bürokrasinin iktidar aygıtlarını yönettiği ülkelerde medyayı bir propaganda aracı olarak kullanmaktadırlar. Medya üzerinden sistemli bir propaganda ile egemen olan elitlerin çıkarlarına hizmet edilmektedir. Türkiye’de darbe

23 dönemleri ve 2000’li yıllara bakıldığında elitlerin medya aracılığıyla yaptıkları propagandalar ve halkın ve demokrasinin adına hareket ediliyor izlenimi altında kendi çıkarları doğrultusunda güçlerini kaybetmemek için medya eliyle operasyonlar düzenlenildiğine şahit olunmaktadır.

Diğer taraftan bakıldığından medyanın siyasilerce etki altında alınabildiğini de söyleyebiliriz. Medyanın toplumsal düzen ve sistemlerden etkilenerek gündem yönlendirme, ideolojilerin kaideleri doğrultusunda şekillere bürünme, bu etkinin bir baskı unsuruna dönüşerek medyanın esas işlevi ve görevi olan haber ve bilgi verme gayesine yönelik gündem belirleme ve kamuoyu oluşturma yönünün de etkilendiği ve şekillendiği görülmektedir.

Aziz (2003), siyasal iletişim seçim ve oyun ötesine geçerek toplumun her alanındadır. Aile, ekonomi, kültürel ve siyasal kurumların her faaliyetiyle bütünleşmiş vaziyettedir. Her toplumsal birimin ekonomik ve kültürel kararları siyasal bir nitelik taşımaktadır. Her kültürel ve ekonomik faaliyetin siyasal boyutu vardır. Nesnelliği iddia edilen medyanın, siyasal ve ideolojik imadan uzak olduğu düşünülen eğlence ve çocuk programları, haberler de dâhil siyasal iletişim olarak incelenmesi gerekmektedir. İletişim aracılığıyla aktarılan her mesajın siyasal, ideolojik, ekonomik, kültürel bir içeriği vardır ki bu boyutlar ayrı düşünülemez, iç içedir ve anlamlar taşır (s.12).

Gökçe (2001), medyanın siyasal işlevini açıklarken kamuoyu oluşturma, sözcülük etme ve siyasi sosyalleşme işlevi olarak sınıflandırmaya gitmiştir (s.185). Medya gündem oluşturma ve belirleme özelliğiyle siyasal katılımı arttırabilme işlevini de yerine getirmektedir. Siyasi katılımın artmasıyla siyasi sosyalleşmenin de boyutları genişlemektedir. Bu çerçevede gündem belirleme önemli bir nokta teşkil eder. Gündem Belirleme Tezine göre, kitle iletişim araçları farkındalık oluşturmaktadır. Görüşleri biçimlendirmek yerine halkın ilgilendiği konulara yoğunlaşarak bu konular üzerinde belli bir idrakin oluşmasını sağlamaya önem vermektedir (Nuran, 2015: 54). Tarde’nin kamusal model tezinde de basının kamu üzerindeki etkinliği üzerinde durularak toplumun merkezi sini sistemleri olarak değerlendirmiştir. Basının imtiyazlı grupların, parlamento ve mahkemelerin dedikodu, rivayet, tartışma ve fikir alışverişlerinden yola çıkarak yeniden ürettiği yerel kanaatleri dile getirmesiyle kamuoyuna yön verdiğine ve biçimlendirdiğine yer verir (Çebi, 2013: 12). Teobald (2005), basını emme basma bilgi tulumbası (s.7) olarak adlandırarak sayısız kanaatlerin arasında bağlantı kurulmasını

24 sağlamasıyla mekân, mesafe ve zaman engellerini aşarak zihinsel ve ruhsal olarak birbirine sıkı sıkıya bağladığı kamuları toplumdaki birincil grupların yerine geçirmiştir. Böylelikle şahsi ilişki olmayan birbirlerini tanımayan ya da bilmeyen kişilerin ruhsal ve zihinsel olarak birbiriyle bütünleştiği ikincil ve daha güçlü birlikteliklerin meydana gelmesine imkân sunmuştur (Çebi, 2013: 14).

Medyanın kamuoyu oluşturma ve gündem belirleme özelliğini yerine getirirken yapılan incelemelerde sadece belirli konular üzerinde yoğunlaşma özelliğinin olduğunu belirten Lazerfeld ve Merton’ın yanı sıra, Lang’da medyanın belirli konulara ilgi çekme eğiliminde olduğundan bahsetmiştir (Nuran, 2015: 55). Medya konuları belirlerken kendi süzgecinden geçirmektedir. Bu geçirme işleminde belirleyici faktörüler medya yöneticilerinin yayın politikası ve hitap ettiği kitlenin öncelikleridir. Toplum için hangi haberin ve hangi bilginin önemli olduğunu belirlemek medya kuruluşunun kontrolündedir. Bernard Cohen, belirmek hususunda medyanın insanların ne düşüneceğini belirleyemeyeceğini ancak ne hakkında düşüneceklerini yönlendirmekte başarılı olduğunu söylemektedir (Nuran, 2015: 57).

Gündem belirleme yaklaşımına göre de medya kamunun zihinsel gündemindeki mesajları ve bilgileri bireylerin düşüncelerine nakşederek gündemi düzenlemektedir (Yüksel, 2001: 25). Medya topluma yön vermek gibi bir görev üstlenmiş olmasıyla toplumun siyasi yaklaşımını ve alınan siyasi kararları etkilemekte yurttaşların aktif rol almalarını, karar süreçlerine toplumun fayda maksimizasyonu doğrultusunda müdahalede bulunmaları hususunda topluma yön verebilmektedir. Nitekim siyasal aktörlerin aldıkları kararlar hem siyaseti hem toplumsal hayatı hem de medyayı etkilemekte olduğu için bu etki belli içerikteki haberlerin öne çıkmasına da neden olmaktadır. Şöyle bir durumda söz konusudur ki siyasilerin toplumun nabzını haber metinleri aracılığıyla da tutukları görülmektedir (Göktaş, 2016: 1864-65). Toplumdaki tutuma ve tepkilere göre eylemlerini meşrulaştırabilir, ideolojilerini oluşturabilir ya da almak istedikleri kararlara yönelik olumsuz bir yaklaşım varsa bundan geri de dönebilirler.

25