• Sonuç bulunamadı

Medya ve Siyaset İlişkisi İçinde Siyaset Boyutu

1.3. Medya ve Siyaset İlişkisi

1.3.2. Medya ve Siyaset İlişkisi İçinde Siyaset Boyutu

Medyanın toplumsal yaşamda yer edinmesi ve önemli işlevler edinmesiyle siyasilerinde medyaya yönelimi artarak meşruiyet ihtiyaçlarını karşılamak için bir araç olarak kabul görmektedir. Kendilerine ve politikalarına meşruluk kazandırmak ve olumlu bir izlenim geliştirerek rakiplerine üstünlük elde etmek için medyayla ilgilenmektedirler (Meyer, 2004: 74). Bu ilgiye neden olan unsurlar ise iletişim araçlarının ikna gücünün yüksekliği, demokratik toplumlar için görüşmelerin gerekliliğini yerine getirme, kamuoyu oluşturabilmek için çalışmalar yaparak düşünce, fikir ve yorumları yönlendirmede medyanın etkinliğine duyulan inanç siyasileri medyaya yöneltmektedir (Akt. Akdağ, 2014: 14). Siyasiler toplum üzerinde kabul edilebilirliğini sağlama ve güç elde etmek için medyayı kullanmak istemektedirler. Bu bakımdan siyasi propagandalarda ve uluslararası emperyalist faaliyetleri yürütmede medya bir aracı olmaktadır.

1.3.2.1. Siyasi Propaganda

Propaganda, bilgilerin içeriğine ve sunuş biçimine bağlı olarak ortaya çıkmış olup etkin olarak siyasi arenada uygulanmaktadır. Doğrudan halkı ve kamuoyunu muhatap almaktadır (Özsoy, 1998: 240). Halka hitap eden ve kamuoyunu yönlendirmek için yapılan propagandalar siyasiler tarafından kamuoyunda etkin görev üstlenmiş medya kullanılarak sunulur. Böylelikle seçmenin kararı, düşünceleri ve tutumları etkilenerek siyasilerin amaçlarına ulaşması sağlanır. Bu durumda medyanın tarafsızlığı, doğru ve güvenilir enformasyon akışını sağlaması gereken görev ve işlevleri aksamaktadır. Bu durum aynı zamanda demokrasiye de zarar vermektedir.

Propaganda modeli hususunda Edward Herman ve Noam Chomsky’ın oluşturduğu beş süzgeç, medyanın hükümet politikalarını ve büyük firma kararlarını desteklemesinin boyutlarını ortaya koymaktadır (Akt. Akdağ, 2014: 15):

− Medyanın Büyüklüğü ve Mülkiyeti: Medya kuruluşlarının çoğu farklı sektörlerde faaliyet sürdüren büyük sermaye gruplarının mülkiyetindedir. Dolayısıyla büyük firmaların sektörlerde işlerini devam ettirmeleri, kazançlarının etkilenmemesi ve artması için genellikle hükümetlerin ya da büyük kuruluşların kararlarını kabul

42 eder ve politikalarını desteklerler. Siyasi kararlardan olumsuz etkilenmemek adına tutum belirlerler. Sahibi oldukları medya kuruluşlarının yayın politikaları da bu çizgide oluşturulur.

− Reklam Ruhsatı: Medya kuruluşları finansal kaynaklarından biri de reklam gelirleridir. Bunun için medya mensupları ve reklam verenler bir ticari ilişki içine girerler ve medya ürettiği ürünleri bir anlamda reklam verenlerin de beğenisine sunmaktadır. Eğer reklam verenler memnun olursa reklam geliri artacaktır. Böyle bir sınırlama içine giren medya yayınlarını ve haber içeriklerini reklam verenlerle olan ilişkisini bozmayacak şekilde belirmek durumunda kalabilmektedir.

− Medyanın Haber Kaynakları: Medyanın haber kaynaklarının başında hükümetler ve resmi kamu kuruluşları yer almaktadır. İlk ağızdan haberi almak, resmi ve güvenilir kaynaktan bilgi edinme ve daha önce yayınlanmamış bilgilere erişebilmek adına siyasi elitlerle temas kurabilmeli ve iyi bir ilişki içinde olmaları gerekmektedir. Söz konusun bu ilişki medyanın izlenme oranını, güvenirlik ve saygınlığını da etkileyebilecek neticeler doğurmaktadır.

− Eleştiri: Medya kuruluşları varlıklarını devam ettirebilmek adına gelir ve içeri açısından ilişki içinde oldukları siyasi ve ticari kuruluşlara fazlasıyla bağımlı haldedirler. Kendisine yöneltilen önyargı ve yasadışı eylem suçlamaları olduğunda nesnellik ve tarafsızlık dışına çıkabilmektedir. Bu yöndeki baskıya boyun eğmek zorundadır.

− Karşıtlık İdeolojisi: Medya kuruluşları, siyasi iktidarın ve güçlü büyük sermaye gruplarının toplumdaki eşitsizliği arttıran, ayrımcı ve kutuplaştırıcı politikalarını aklaması için başvurulan denetim mekanizmasına dönüşebilmektedir.

1.3.2.2. Emperyalizm

Emperyalizm güçlü devletlerin zayıf olan devletler üzerinde gücünü ve baskısını kurarak kaynaklarını sömürdüğü bir yoldur. Kapitalist sistemin hâkim olduğu ve kapitalist emperyalist politikaların uluslar üzerinde empoze edildiği dünya düzeninde kitle iletişim araçları bir silah görevi görmektedir. Kapitalist sistemin mimarı olan güçlü devletler iletişim araçları vasıtasıyla ulusların kültürü, ekonomisi, fikirleri, toplumsal yapısı, eğitimi üzerinde denetim ve baskı kurarak emperyalist faaliyetler yürütmektedirler. Güçlü devletlerin istek ve politikalarına hizmet edecek şekilde ve

43 egemenlik sahalarını genişletecek yönde faaliyet sürdüren medya toplumları köleleştirmek için kullanılmaktadır. Siyasi yapılanmanın teknolojik gelişmeler ve iletişim sistemleri üzerinden totaliterleşmektedir. Böylelikle toplumlar tüketim toplumuna dönüştürülerek üretimden uzaklaştırmasıyla bağımlı kılınmaktadır (Akdağ, 2014: 17). Bu süreç medya emperyalizmi olarak da adlandırılmaktadır. Bu noktada medya, siyasi güçlerin veya odakların istek ve amaçları doğrultusunda hareket ederek onlara hizmet etmektedir.

1.3.2.3. Siyasetin Medyayı Kontrol Araçları

Medyanın sahip olduğu toplum üzerindeki işlevlerinden kaynaklanan gücünden dolayı siyasiler medyaya hâkim olmak isterler. Medyayı elinde bulundurmak için ve kendi alanını genişleterek medyaya baskı kurmak amacıyla medyaya sınırlamalar getirerek denetim altına almaktadırlar. Medyayı yanına alan siyasi güç toplumdaki ve yönetimdeki hâkimiyeti artarak uzun yıllar iktidarda kalabilmektedir. Dolayısıyla bunun için medyayı bu amaca hizmet edebilir hale getirebilmek adına elindeki araçları kullanmaktadır. Bazı yaptırımlar ve denetimlerle medya üzerindeki baskıyı arttırarak sindirmeye çalışırlar. Bu bakımdan genel olarak bu araçlar sansür uygulamaları, kanunlar, düzenleyici ve denetleyici kurumlar ve tahakküm araçlarıdır.

Yasama tarafından hazırlanan kanunlar tarafından medyaya sınırlandırmalar getirilmektedir. Sansür yönetmelikleriyle birlikte medyanın içerik ve yayın denetimi yapılarak denetleyici kurumlar aracılığıyla medya kuruluşlarına cezalar verilmektedir. Eğer iktidar denetleyici kurumlar üzerinde egemen olması halinde medya kuruluşlarına verilecek cezalar ağırlaştırılarak hükümlerin yorumları ve uyarlanmasında aşırıya kaçılabilinmektedir. Medya ağır ceza ve yaptırımlarla kontrol edilerek siyasilerin politikalarını meşrulaştırıcı bir misyona bürünebilir ya da doğru olmayan faaliyetlerini görmezden gelen ve birtakım kararları gün yüzüne çıkarmadan haberler yapma yoluna sevk edilmektedir.

44

2. BÖLÜM