• Sonuç bulunamadı

Medya ve Siyaset İlişkisi İçinde Medya Boyutu

1.3. Medya ve Siyaset İlişkisi

1.3.1. Medya ve Siyaset İlişkisi İçinde Medya Boyutu

Toplumsal sistem içinde medyanın önemli bir konumu bulunmaktadır. Siyasal olgular, tartışmalar, siyasi kurumlar ve aktörler ile ilgili kamuoyu oluşturma, toplumun algısını yönlendirme ve etkileme gücüne sahip olan medyanın iletişimin gelişmesi ve toplumdaki yerini genişletmesiyle kendisini daha fazla hissettirerek gücünü arttırmaktadır. Siyasetin medya üzerinden yapılması, toplumsal kanaatlerin oluşması ve şekillenmesinde medyanın etkileme gücü gün geçtikçe daha da yükselmektedir (Damlapınar, 2008: 187). Bununla birlikte medyanın bu noktadaki güvenirliği ve objektifliği de tartışma konusu edilmektedir. Dolayısıyla etkileme gücünü olumsuz etkileyici etkenlerin de varlığı göz ardı edilememektedir. Büyük sermayedarların ulaşabildiği ve sahipliğini yürütebildiği medya, dönem dönem siyasetçiler üzerinde etkin olmaya, siyaseti yönlendirmeye ve tek belirleyeni olmak için çabalamaktadır. Kitlelerin yönetimi ve toplumsal yönetim şartlarının yeniden üretilmesi noktasında politik ilişkilerin teknolojisi (Bostancı, 1998: 161) olarak dâhil olan medya güçlü olmasına rağmen kanun çıkarma yetkisi olmadığı için siyasilerle özel bir ilişki içine girmektedir. Medya patronları medyanın gücünün ana faktörleri olan haber ve enformasyon sağlamayı kendi egemenliklerinin devamı için kontrol etmeye ve gündemi tek yönlü olarak belirlemeye girişebilmektedirler (Çakır, 2004: 135).Bu noktada medya, kamuoyunu oluşturma ve gündemi kontrol etme, tekelleşme ve ileriki bir süreci olarak kartelleşme, kamu adına denetleme gibi görevleri üstlenerek gücünü bu unsurlardan almaktadır.

38

1.3.1.1. Kamuoyu Oluşturma ve Gündemi Kontrol Etme

Walter Lippman 1920’lerde medyanın kamu gündemini belirlediğini ve oluşturduğunu ileri süren ilk düşünürdür. Medyanın halk üzerinde etkili olduğu yollardan birinin Gündem Oluşturma olduğunu ileri süren Severin ve Tankard ise medyanın dinleyicilere veya izleyicilere ilettiği mesajları sunuş yoluyla düşünce ve gündem konularını belirlediğini söylemektedir (1994: 364). Bu bakımdan bir konuyu siyasi gündeme neyin yerleştirdiği sorusu gün yüzüne çıkmaktadır. Yüksel’in siyasi gündem araştırmaları yapan Rogers ve Dearing’ten aktardığı üzere üç genelleme üzerinde durulmaktadır (2001: 147-148): Medya tarafından meydana getirilen ve yansıtılan kamu gündemi, siyasal gündemi de bazı durumlarda etkiler. Medya gündem, doğrudan ve güçlü bir şekilde siyasal gündem üzerinde etkilere sahiptir. Bazı durumlarda ise siyasal gündem medya üzerinde güçlü etkilere sahip olmaktadır.

Medya’nın aktif olması halinde politikaların belirsizliğini belirlemekte ya da belirsizlikten kaynaklanan boşluğu doldurmak için alternatifler sunmakta önemli görevler üstlenmektedir. Medyanın görevleri icra ederken siyasilerin programlarını meşrulaştırabildiği gibi onları zora da sokabilme gücüne sahip olmaktadır. Ayrıca medya takındığı tutumla gündemi çeşitli biçimlerde etkileyebilmekte ve siyasi gündemin oluşturulmasında roller edinmektedir. Medya bir taraftan olaylar ve hikâyeler üretirken diğer taraftan olayları haberleştirmektedir. Bilgileri toplayıp aktarmakla kalmamakta aktarma işlemi sırasında hangi konuların gündeme geleceğini seçmekte ve böylelikle siyasi arenada politik bir aktör konumuna gelmektedir (Terkan, 2005: 16-17). Medya politik bir aktör konumundayken eğer siyasi iktidar halkın desteğini arkasına aldıysa medya bu güce aykırı davranmayı göze alamaz. Çünkü medya sahiplerinin sadece yayın kuruluşlarının sahibi değillerdir farklı birçok sektörde firmaları bulunan medya patronları siyasi iktidara karşı söylem geliştirdiklerinde ve zıtlaştıklarında hem çıkacak birçok siyasi karardan etkilenebilecekleri gibi hem de halkın güvenini kaybedebileceklerdir. Dolayısıyla bunu göze almak istemeyen medya, kamuoyu yoklamalarına çok önem vermektedir. Kamuoyunun düşünceleri, yorumları öğrenmek ve desteklerinin devam edip etmediğini ölçmek isterler. Bu sonuçlara göre konum belirlemektedirler.

39

1.3.1.2. Tekelleşme ve Kartelleşme

20. yüzyılda siyasi ve ekonomik çıkarların ön planda olduğu ve teknolojik yeniliklerle birlikte medyada tiraj ve izlenme oranlarında zirvede olma eğilimleri artmıştır. Bu durum artan maliyetleri azaltma adına ucuza getirme çabaları ile birlikte sermaye sıkıntısının da fazlasıyla görüldüğü yüzyıl olmuştur. Sadece büyük sermaye sahiplerinin piyasada tutunması ve küçük bütçeli kurumları zamanla piyasadan çekilmesi ya da birleşmesi sonucunda holdingleşme ve tekelleşme eğilimleri görülmektedir. Bu durum yeni medya öznelerinin görülmesine ve siyasi arenada boy göstermesine yol açmıştır (Taşkıran, 2007: 35).

Medyada tekelleşme, medyanın işlevlerini de etkileyerek bir takım aksaklıklara sebep olmaktadır. Medyanın nesnellik, objektif bilgi aktarma gibi temel işlevleri bütünüyle bozulmaktadır. Tekelleşme de özel çıkarlar, tercihler ve yargılar hâkim olduğu için bu durum aktarılan ve işlenen bilgiye de yansımaktadır. Dolayısıyla topluma kitle iletişim araçları tarafından aktarılan bilgilerde çarpıtılma görüldüğü gibi hem kullanıcılar hem de toplum ile arasında olan enformasyon akımında bozulmalar görülmektedir. Bu durum toplumsak doku bozukluğuna da yol açmaktadır. Ekonomik endişeler ve çıkarlar, medyanın tarafsızlığına ve özgürlüğüne tamamen gem vurmaktadır (Akdağ, 2014: 12).

Türkiye’de medya tekelleşme ile birlikte siyasetin şekillenmesinde ve siyasi durumlarda toplumun yönlendirilmesi hususunda etkin bir güç haline gelmiştir. Medya patronları açıkça belli partilere destek olurken kimileri ise doğrudan siyasete atılmış ve medyayı kendi amaçlarına hizmet eden bir araç olarak kullanmıştır. Dünya’da da bunların örneklerini görmek mümkündür. İtalya’da eski Başbakanı Berlusconi, başbakanlığı kazanmasını sahibi olduğu medyanın desteğine borçludur (Yaylagül ve Dağtaş, 2004: 480).

Tekelleşen medya daha da ileri bir düzeye geçerek kartelleşerek etkinliğini daha da arttırmaktadır. Kartelleşen ve ortak hareket eden medya kuruluşları medya patronlarının amaçlarının egemen olmasını sağlarken toplumun birçok kaynaktan farklı haber alma yöntemine sınırlılık getirerek tekdüze bir bilgi akışıyla birlikte medyanın otoriterliği söz konusu olmaktadır. Dolayısıyla böyle bir medyanın hâkim olduğu toplumda ve siyasette hâkimiyet medyanın elindedir.

40

1.3.1.3. Kamu Denetçiliği

Kamu denetçiliği, kamuoyunu iyi okuyabilen ve kamuoyundan güç alarak onun adına denetleme yetkisine sahiptir. Medya bu bakımdan kendini kamu denetçisi olarak görmekte ve siyasilere karşı bu görevini kullanarak güç elde etmektedir. İktidar ve halk arasında bir aracı ya da köprü olan medya, yönetime halkın durumunu iletip sorunlarının dili olurken, diğer taraftan yönetimin kararlarını ve görüşlerini kamuoyuna taşıyan bir araç olmaktadır (Acar, 2009: 26). Dolayısıyla medyanın bu konumu itibarını arttırmakta ve dikkate alınabilirliğini yükseltmektedir. Siyasi erk herhangi bir karar alırken medyada yer alan görüş ve şikâyetleri dikkate alarak hareket etmekte ve böylelikle kamu yararı da üst seviyeye çıkarılmış olmaktadır.

Medyanın siyaset ve siyasal yaşam üzerindeki etkinliğini ve etkin olma araçlarını değindikten sonra medyanın bu etkinliği içinde televizyonun ve internetinde yeri önemlidir. Televizyonun toplumsal yaşama dâhil olması ve yerini genişletmesiyle birlikte siyasal yaşama da önemli yenilikler getirmiştir. Parti liderleri seçmeni etkileyebilmek, politikalarını geniş kitlelere aktarabilmek için televizyonu tercih etmiş ve birtakım imaj çalışmaları da ortaya çıkmıştır. Siyasi liderlerin klasik lider davranışlarından sıyrılarak iyi bir aile babası ya da annesi izlenimi vermesi, hitabet şekillerindeki farklılaşma, meydanlarda yüksek sesle konuşurken ekranlarda daha rahat ve yumuşak üslup tercih etme gibi değişiklikler görülmektedir. Aynı zamanda liderler konuşmalarına ve davranışlarına daha dikkat etmek zorunda kalmışlardır. İnternetin iletişim araçlarına dâhil olmasıyla birlikte siyasileri sosyal medya üzerinden de kampanya yürütmeye başlamışlardır. Bunun en büyük örneği ise 2008 ABD seçimlerinde Barack Obama’nın seçim propagandasıdır. Sosyal medyayı çok etkin kullanarak seçmeni etkilemiş ve başkanlık koltuğuna oturmayı başarmıştır. Günümüzde de kitle iletişim araçları arasından televizyonun ve sosyal medyanın siyasal yaşam ve siyaset üzerinde etkinliği önemli bir boyuttadır.

41