• Sonuç bulunamadı

I. ÂŞIKLIK GELENEĞİ VE SAMSUNLU ÂŞIKLAR

I.III. Samsun’da Yetişen Âşıklar

3.4. Şiirlerinde İşlediği Konular

3.4.4. Siyasî Konulu Şiirleri

Halk şiirinde XVI. yyda Pir Sultan Abdal’la birlikte şekillenen ve Alevi- Bektaşi Edebiyatı olarak adlandırılan tarzda taşlamaların ağırlıkta olduğu görülür. Taşlamalarda kurulu düzen eleştirisi, cahillik, yoksulluk, rüşvet, adam kayırma, yalancılık, dolandırıcılık, hırsızlık gibi sosyal konular ile devlet adamlarının halka yaptığı zulümler ve politik hayattaki aksaklıklar dile getirilmiştir. (Bekki, 2016: 52) Yaşanan bu olumsuzluklardan öncelikli olarak yöneticiler sorumlu görülmüştür. Günümüz âşıklarında da bu durum pek değişmemiştir. Siyasi ve ekonomik sorunlardan hep yöneticiler sorumlu tutulur ve taşlamalar yazılır. Âşık Yavuz, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a yazdığı şiirinde seçimi kazanmakla her şeyin bitmediğini, ülkemize ne olursa, onun sorumlu olacağını şöyle anlatır;

Seçimi aldın amma dikkat et uzun adam Her yan muamma dolu sır yüklü zamandayız Üstümüze çökmesin Gök kubbe denen o dam

Terörün ülkemize yurt dediği andayız (166/ 1 )

Bir siyasetçinin kendi ülkesini ne hâle getirebileceğini Âşık Yavuz, şöyle anlatır; Dün Saddam'dı bugün de Esed canisi geldi

Komşu ülke kan gölü masum başlar eğildi Firavun nesli bile böyle zalim değildi Açın bakın tarihe dediklerim âşikar

Esed müslüman diyen olduğu dinden çıkar (177/ 1 ) Âşık Yavuz, Esed’in kendi halkına yaptıklarını anlatmaya devam eder;

Vahşet sözü yakışmaz kelime arıyorum Utancımdan başımı yerlere vuruyorum Körleşti mi insanlık yürekten soruyorum İnancın hangi türü bu şekilde can yakar

Esed müslüman diyen olduğu dinden çıkar (177/ 2 )

Ülkemizin birlik beraberliğine göz diken, bölücü örgütlere karşı devletimizin yaptığı müdahalenin ve askerlerimizin verdiği kahramanca mücadelenin yerinde olduğunu Âşık Yavuz, şöyle anlatır;

Zafer Hakk’ın şan sizin askerim kanın asil Göz kırpma tetiklere asıl Mehmed’im asıl Son hedef Kerkük- Musul yeni başladı fasıl. Esaret yok zulüm yok sussun artık kin dili

Cehennem ateşine bandırın şu Kandil’i. (178/ 1 )

Türk’le Kürt’ü birbirine kırdırmaya çalışanların yuvalandığı Kandil’i yok etmenin zamanının geldiğini Âşık Yavuz şöyle anlatır;

Türk’le Kürt savaşmıyor Hak’la batıl savaşta. Karavana kepçe bir kaşıklar aynı aşta.

Kandırılmış insanlar küfür için uğraşta, Görsün idraksiz gözler kimde daha kan deli.

Buz tutsun şer umutlar dondurun şu Kandil’i. (178/ 2 ) Şer güçlere karşı milletçe birlik olmamız gerektiğini Âşık Yavuz, şöyle dile getirir,

Tehlike kapımızda haçlılar ittifakta Birleşmezsek huzuru göremeyiz ufukta Yollara düşmek lazım beliren ilk şafakta Kurtuluş birliktedir amma, lâkin, fakat yok

Asır birleşme asrı kaybedecek vakit yok (176/ 1 ) Tarih boyunca ülkemizi bölmeye çalışan yabancı siyasetçilerin olduğunu ve halkımıza yaptıkları zulmü Âşık Yavuz, şöyle dile getirir;

Biri demir perdeydi öbürü sinsi bela Boşuna bölmediler halkımı sağa-sola Gaye engel olmaktı birliğe giden yola Kim demiş ki el ele vermek için takat yok

Asır birleşme asrı kaybedecek vakit yok (176/ 2 )

Âşık Yavuz şiirlerinde siyasetten hiç anlamadığını, sağ-sol meselesinin çıkardığı kavgaların gereksiz olduğunu ve bu durumu hep kınadığını şöyle dile getirir;

Siyaset mi nedir? Hiç anlamadım. Kavgayı hır- gürü, her an kınadım. Hep ortada kaldı attığım adım.

Bazen sağı bazen solu kıskandım. (45/ 6 )

Siyasetin gittikçe içinden çıkılmaz bir hâl aldığını ve buna siyasîlerin ne yorum yaptığını Âşık Yavuz, şöyle anlatır;

Atlamak zorlaştıkça siyaset çıtasından Kulları dinden ettik, imanı tahtasından Sıkıştıkça atlayıp okyanus ötesinden

Ülkedeki seyire seyrana üflüyoruz (167/ 4 )

Âşık Yavuz’un şiirlerinde dile getirdiği siyasi sorunlardan biri de, AB’nin ülkemizi sürekli oyalaması ve AB’ye üyelik sürecini bahaneler sunarak uzatmasıdır. Avrupalının amacının ülkemizi sömürmek olduğunu bunun için bizi sürekli oyaladığını şöyle dillendirir;

Avrupa birliği bir tuhaf birlik Girmezsek olmuyor, girsek olmuyor İpimiz elinde vermiyor dirlik

Kırmazsak olmuyor kırsak olmuyor. (89/ 1 )

Avrupalının niyetinin ortada olduğunu, bizi oyalamaya çalıştıklarını, aç gözlülük ederek bizi de yutmaya çalıştıklarını Âşık Yavuz şöyle dile getirir;

Niyeti apaçık Avrupalının Gözü aç karnı tok Avrupalının Dikensiz gülü yok Avrupalının

Dermezsek olmuyor dersek olmuyor (89/ 2 )

Bir başka şiirinde de AB’nin bizi AB’ye almayacağını Haçlı zihniyetini devam ettiren Avrupalının bizi hiçbir zaman dost bilmediğini, biz ne dersek tersini söylediğini şöyle eleştirir;

Her zaman demişimdir Avrupa almaz bizi Haçlının zihniyeti sadık dost bilmez bizi Yaz desek nokta atar sil desek silmez bizi

Siyasetin iki yüzlülüğünden ve yasaların kişilere göre farklı uygulanmasından şikâyetçi olan Âşık Yavuz, bu iki yüzlülüğün yerini başka yüzlerin de aldığını siyasetin gittikçe yüz değiştirdiğini şöyle söyler;

Muhalifler düş görür iktidar yağıp eser Yandaş yandaşı korur kendine yontar keser Yasalar ferde göre emir demiri keser

İki yüzlüyken bin bir yüze döndü siyaset (161/ 6 )

Âşık Yavuz, siyasetçilerin seçim zamanı verdiği vaatleri yerine getirmediklerinden yakınır. Buna örnek olarak köyünde başına gelen bir olayı şöyle dile getirir;

Hani yapacaktın Yılmaz başkanım Köyümde sular kıt yollar perişan Tamir kesin çözüm olmaz başkanım

Sabrımız tak etti kullar perişan (59/ 1)

Seçimde verdiğin sözünde misin? Çoğunu yaptın da azında mısın? İpekte, atlasta, pazen de misin?

Kırıldı tezgâhım teller perişan (59/ 3)

Âşık Yavuz, ülkemizin siyasî meseleleri hakkında neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilmediğini, şöyle dile getirir;

Yolsuzluk muhabbeti gerçek midir çamur mu? Koltuk için rakibe gönderilen şamar mı? Türkiye üzerinde oynanılan kumar mı?

Günden güne değişen huylar aldı aklımı (109/ 4) Ülkemizin güncel siyasî gelişmeleri hakkında şaşkınlığını gizleyemeyen Âşık Yavuz, bu şaşkınlığını şöyle dile getirir;

Derin devlet duydum da paralel duymamıştım Ananas da hırlıymış hiç öyle saymamıştım Haşhaşiler dirilmiş derlerken aymamıştım

Âşık Yavuz, siyasetçilere kırgın olduğunu ne yapsalar barışmayacağını ve siyasete hiçbir zaman karışmayacağını söyler;

Tövbeliyim yeniden sağla-solla yarışmam Küstüm siyasilere ne yapsalar barışmam Milleti birbirine kırdırsalar karışmam

Ölenden öldürenden ben sorumlu değilim. (127/ 2 )

“6 Ocak 1974’te kurulan CHP-MSP koalisyonu döneminde Kıbrıs’ta yaşanan sorunlar doğrultusunda 20 Temmuz 1974’te Kıbrıs Barış Harekâtı düzenlenmiştir. Kıbrıs Türklerinin acısını dindirmek üzere gerçekleştirilen bu harekâtla tüm yurtta milli birlik havası oluşmuş ve âşıklar konuyu destanlaştırarak işlemiştir.” (Fidan, 2018: 6) Âşık Yavuz da o günlerden günümüze kadar gelen Kıbrıs meselesinde Kıbrıs’ın Türkiye’nin olduğunu kabul etmeyenler için şöyle seslenir;

Âşık Yavuz’u inleten çektiğin çile Misak-ı milli’msin çiğnetmem ele Avrupa’ya değil dünyaya bile

Seni değişeni yakarım Kıbrıs. (90/ 7) Siyasete girmemesinin nedenini Âşık Yavuz, şöyle anlatır;

Girmedim girmeyi de istemiyorum asla Ehli olmayan için köze döndü siyaset. Yiğit isen güvenip gövdesine sırt yasla

Daldan budaktan sonra öze döndü siyaset (161/ 2)

Ne balyozla meselem ne paralel kavgam var Görevini adilce yapanlara övgüm var Bir avuç yüreğimde zerre kadar sevgim var

Ondan da bi kaç gram aza döndü siyaset (161/ 2)

Ülkemizin bölünmeden şer odaklarının tuzağına düşmeden, ülkemize barışın gelmesini isteyen Âşık Yavuz, bunu şöyle dile getirir;

Ülkü sevda yoludur, yürünür dur bilmeden Durulmaz vatana sulh Cihan'a sulh gelmeden Öz birlik dağılmadan şer ülkeyi bölmeden

Ülkeyi yönetenlerin yaptığı hatayı halkın ödediğini Âşık Yavuz şöyle dile getirir;

Satan hep zarardadır alanlar kâr ediyor. Çobanlar sürü değil boş merayı güdüyor Başlar hata yaptıkça bedeli halk ödüyor.

Zeytinime, ayvama, incirime dokunma. (101/ 4 )

Siyasî konularda fazla şiir yazmak istemeyen ancak ülkemizde meydana gelen güncel siyasî sorunlar karşısında düşüncelerini dile getirmeden duramayan Âşık Yavuz, şiirlerinde siyaseti hiç sevmediğini söyler. Siyasetçilerin seçim zamanı verdikleri vaatleri yerine getirmediğinden ve milleti doğru- dürüst yönetemediğinden yakınır. Siyasette olanlara aklının yetmediğini vurgulayarak sağ- sol meselesiyle hayatı karartılan gençlerimize değinir.