• Sonuç bulunamadı

Sivas in the Bronze Ages in the Light of the Surveys Aydoğan Bozkurt *, , Atilla Engin **

ÖZET

Sivas ilinin kuzey kesimindeki araştırmalar, bölgedeki Tunç Çağları’na ait önemli merkezler ve yerleşim modelleri hakkında bilgiler ortaya koymuştur. 2007- 2013 yılları arasında gerçekleştirilen yüzey araştırmaları, Kültür ve Turizm Ba- kanlığı ve Sivas Cumhuriyet Üniversitesi adına yapılmıştır. Erken Tunç Ça- ğı’ndaki yerleşim yoğunluğu, belirlenen arkeolojik merkezlerin % 27.62'sini oluş- tururken, bu oran Orta Tunç Çağı’nda % 8.94'e, Geç Tunç Çağı’nda ise % 9. 72'ye düşmüştür. MÖ 2. binyılda bölgedeki yerleşim sayısı azalmış olsa da yerle- şimler büyümüş ve şehirler ortaya çıkmıştır. Çoğunlukla doğal kayalık yükseltiler üzerine konumlanmış olan küçük boyutlu höyüklerden oluşan MÖ 3. binyıl yer- leşimleri; yüksek yaylalarda, yayla yamaçlarında ve vadi içlerinde yer almaktadır. MÖ 2. binyıl yerleşimleri ise höyük, tepe ve yamaçlar üzerine kurulmuştur. Yer- leşim modelleri çoğunlukla bulundukları coğrafya ve topografyaya bağlı olarak beş farklı yerleşim modeli ortaya koyar. Bu yerleşim modelleri, yüksek yayla yer- leşimleri, plato yerleşmeleri, plato kenarı yerleşimleri, vadi yerleşimleri ve düz alan yerleşimlerinden oluşmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Sivas Yüzey Araştırması, Sivas Arkeolojisi, Tunç Çağları. SUMMARY

Surveys in the north part of Sivas province have revealed important sites and settlements patterns of the Bronze Ages in the region. The surveys which we- re conduct between 2007 and 2013 were carried out by the Ministry of Culture and Tourism and Sivas Cumhuriyet University. Settlement intensity in the Eary Bronze Age was around 27. 62% of the total number of identified sites but, this rate drops down to 8. 94 of the total during the Middle Bronze Age and then to 9. 72% in the Late Bronze Age. Although the number of settlements decreased du-

* Arş. Gör. , Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü ** Prof. Dr. , Gaziantep Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü

ring the Second Millennium BC, the size of the settlements increased and cities emerged. The Third Millennium BC settlements, which consist mostly of small sized mounds on natural rocky elevations, are located on high plateaus, on pla- teau slopes and within valleys. The Second Millennium BC settlements consist of mound, hilltop and slope settlements. Settlement types mainly show five different settlement patterns depending on their local geography and topography. These patterns may be defined as hihlnad-type settlements, plateau settlement, edge-of- plateau settlements, valley settlements and settlements in plain areas.

Key Words: Sivas Survey, Archaeology of Sivas, Bronze Ages.

Bu çalışma, 2007-2013 yılları arasında Sivas Cumhuriyet Üniversitesi ve Kültür Turizm Bakanlığı adına gerçekleştirilmiş olan arkeolojik yüzey araştırması sonuçlarının değerlendirilmesine dayanmaktadır. 1 Ekibimiz ta-

rafından yapılan Sivas İli yüzey araştırması çalışmalarında, alanın büyük- lüğü nedeniyle il toprakları 4 araştırma bölgesine ayrılmış, çalışmalar özel- likle araştırmalar açısından bölgenin en çok ihmal edilen ve Zara, İmranlı, Suşehri, Doğanşar, Gölova ve Akıncılar ilçelerini kapsayan 1 numaralı ku- zeydoğu kesimi ile Merkez İlçe, Hafik ve Yıldızeli ilçelerini kapsayan 2 nu- maralı bölgenin doğusunda yürütülmüştür (Resim 1). Bu bölge, Kızılırmak ve kollarının oluşturduğu havza ve geniş vadi tabanları ile kuzey ve gü- neydeki yüksek platolar ve kısmen Kelkit Vadisi’ni kapsamaktadır. Kızı- lırmak havzasının kuzeyi ve güneyini, doğu-batı yönünde uzanan dağlar ve jips yapıda tepelerden oluşan yüksek platolar sınırlandırır. Dönemler boyunca en önemli yerleşmeler, Kızılırmak havzasında ve nehir kollarının oluşturduğu dar vadiler içinde kurulmuştur. Özellikle Kızılırmak havzası, farklı dönemler boyunca yerleşime en uygun bölge olmuştur.

MÖ 3000-1200 yılları arasında tarihlenen Tunç Çağları, Anadolu kül- tür tarihi açısından önemli gelişmelerin yaşandığı, Erken Tunç Çağı (MÖ yakl. 3000-2000), Orta Tunç Çağı (MÖ yakl. 2000-1500) ve Geç Tunç Çağı (MÖ yakl. 1500-1200) olmak üzere üç alt evreye ayılmaktadır. Bakır ve ka- lay alaşımı olan tuncun yaygın olarak kullanılmaya başlandığı bu döne- min ilk evresinde, Anadolu genelinde yerleşim sayısında büyük bir artış gözlemlenirken, Orta Tunç Çağı’nda Orta Anadolu’nun Mezopotamya kaynaklı çiviyazısı ile tanışması ile birlikte tarihi dönemler başlamış, MÖ 17. yüzyılda ise Anadolu’da kurulmuş ilk merkezi devlet olan Hitit Devle-

1 Engin, 2009a; 2009b; 2010a; 2010b; 2011; 2015; 2016; 2017; Engin vd. 2011; 2013; 2014; 2014a;

ti tarih sahnesine çıkmıştır. Arkeolojik araştırmalar, Hitit belgelerinde “Yukarı Ülke” olarak geçen Sivas’ın Hititlerin önemli bir yaşam bölgesi olduğunu ortaya koymuştur. 2

2007-2013 yılları arasında gerçekleştirdiğimiz yüzey araştırmalarında Neolitik Çağ’dan Ortaçağ’a kadar farklı dönemlere tarihlenen toplam 514 arkeolojik alan tespit edilmiştir. Başta seramik türü malzeme olmak üzere yüzey bulguları, tespit edilen yerleşmelerin yaklaşık 1/4’ünün Tunç Çağla- rı’nda iskân edildiğini ortaya koymuştur. Bölgede özellikle Demir Çağı ve sonrasında yerleşim yoğunluğunda büyük bir artış gözlemlenmektedir.

Erken Tunç Çağı'nda yerleşim yoğunluğu % 27. 62 iken bu oran Orta Tunç Çağı'nda % 8,94 ve Geç Tunç Çağı'nda % 9,72 seviyesindedir (Şekil 1). Grafiğe bakıldığında, M.Ö 3. binyıl Erken Tunç Çağı yerleşim sayısının M.Ö 2. Binyılda, Orta ve Geç Tunç Çağları’nda üç kat azaldığı görülmek- tedir. Erken Tunç Çağı yerleşmeleri ise genellikle kayalık ya da küçük do- ğal tepe yükseltileri üzerine konumlanmış küçük boyutlu höyük yerleş- meleridir. Erken Tunç Çağı'nda yerleşim sayısının artmış olması, bu dö- nemde bölgede yaşayan insan nüfusunda büyük bir artış olduğuna ve belki yeni göçlere işaret eder. Diğer taraftan geniş bir alana yayılan, "geçi- ci iskân yeri" niteliğindeki küçük boyutlu yerleşmeler, bu dönemde böl- gede tarımla uğraşan yerleşik toplulukların yanında, avcılık ve hayvancı- lıkla yaşamlarını sürdüren yarı göçebe toplulukların da varlığı ile olan ilişkisi gözden uzak tutulmamalıdır.

Şekil 1: Dönemlere göre yerleşim yoğunluğu.

2 Garstang ve Gurney, 1959: Map 1 ; Gurney, 2003: 121-126 ; Müller-Karpe, 2002; Müller-

Tunç Çağı merkezlerinin büyük bölümünü höyük yerleşmeleri oluş- turur. Höyükler dışında doğal tepe yerleşimleri ve daha az sayıda yamaç- lara kurulmuş yerleşmeler ile karşılaşılmaktadır. Tunç Çağı iskânları; ge- nel olarak yüksek yayla yerleşmeleri, plato yerleşmeleri, plato kenarı yer- leşmeleri, vadi yerleşmeleri ve düz alan yerleşmeleri olmak üzere başlıca beş yerleşim modeli altında ele alınabilir (Şekil 2). 3 Özellikle yüksek pla-

tolar üzerinde, su kaynakları yakınlarında görülen küçük “yayla yerleş- meleri”, Erken Tunç Çağı'na özgü bir yerleşim modelidir (Resim 2). Bu tür yerleşmeler özellikle Suşehri, Koyulhisar ve Akıncılar ilçelerinin kuzeyin- deki dağlık bölge üzerinde görülmektedir.

Şekil 2: Tunç çağları yerleşim modelleri.

"Plato yerleşmeleri", Kızılırmak havzasının kuzey ve güneyindeki, bir kısmı jips yapıda yükseltiler üzerinde yer alır (Resim 3). Yerleşmeler genellikle jips yapıda doğal yükseltiler üzerine konumlanmıştır. Yerleş- melerin hemen yakınlarında, bir kısmı günümüzde kurumuş olan su ya- takları bulunmaktadır.

En yaygın yerleşim modellerinden biri olan "plato kenarı yerleşmele- ri" ise Kızılırmak havzası ile geniş vadi düzlüklerine bakan plato yamaç- larında, doğal tepe yükseltileri üzerine kurulmuştur (Resim 4). Çoğunluk-

la jips yapıda yükseltiler üzerine konumlanan bu tür yerleşmeler, genel- likle küçük ya da orta boyutludur. Yerleşmelerin yakınlarında, çoğu gü- nümüzde kurumuş olan küçük su kaynakları bulunur. Hafik Gölü kıyı- sındaki Pılır Höyüğü'nde ve Tödürge Gölü kıyısındaki Tödürge Höyü- ğü’nde (Resim 5) olduğu gibi, özellikle plato kenarı yerleşmelerinin bir kısmı, geçmişte göllerin kıyısında yer almış olmalıdır. Eriyen kar sularının oluşturduğu küçük göller günümüzde de bölgede mevcuttur.

En yaygın yerleşim modellerinden ikincisi olan "vadi yerleşmeleri" vadilerin yamaçları üzerinde ya da vadi tabanlarında yer almaktadır. Bu tür yerleşmelerin tamamı doğal yükseltiler üzerine konumlanmıştır. Böl- gedeki vadiler, genellikle küçük boyutlu yerleşmelerin kurulmasına ola- nak sunmuştur.

"Düz alan yerleşmeleri" ise Kızılırmak havzasında ve yüksek plato düzlüklerinde görülür (Resim 6-7). Küçük düzlükler genellikle farklı yön- lerde uzanan geniş vadi tabanları ile etrafı yüksek dağlar ve tepelerle çev- rili bir çanaktan oluşmaktadır. Höyükler, düzlüklerde ve su kaynağı ya- kınlarında, genellikle doğal bir yükselti üzerine konumlanmıştır. Düz alan yerleşmeleri genellikle diğer yerleşim modellerinden daha büyüktür. Bu yerleşim modelinde, büyük ve orta boyutlu yerleşmeler yaygındır. Düzlükler, geniş tarım alanları ve yerleşime uygun olma özelliği ile bü- yük boyutlu yerleşmelerin kurulmasına olanak sunmuştur. Kızılırmak havzası içerisinde yer alan İmranlı, Zara, Hafik ve Sivas Merkez İlçe düz- lükleri yerleşime uygun görünmekle birlikte, tarıma uygun geniş düzlük- ler üzerinde yerleşmelerin görülmemesi şaşırtıcıdır. Ancak, kar sularının eridiği yağışlı ilkbahar mevsiminde bu düzlüklerin sular altında kalması, yerleşim yeri olarak neden tercih edilmediğini açıklamaktadır (Resim 8). Geçmişte bu düzlüklerin mevsim şartlarına bağlı olarak bataklıklar ve gö- letlerden oluştuğu düşünülebilir.

Bölgede MÖ 2. binyıl yerleşimleri genellikle Kızılırmak havzasında, Kızılırmak’ın kollarını olan ırmakların oluşturduğu vadilerde yoğunlaş- maktadır. Kızılırmak havzasındaki merkezlerin yaklaşık %16. 2’sini Orta ve Geç Tunç Çağı yerleşmeleri oluşturur. 4 MÖ 2. binyılda yerleşim gören

merkezlerin yaklaşık %96'sında Erken Tunç Çağı da tespit edilmiş olup, bu oran MÖ 2. binyıl yerleşimlerinin büyük çoğunluğunun Erken Tunç Çağı'ndan itibaren iskân edildiğini göstermesi açısından önemlidir. Diğer bir deyişle, MÖ 3. binyıl ve 2. binyıl yerleşim gelenekleri büyük farklılık-

lar gösterse de bölgede iki dönem arasında bir yerleşim sürekliliğinden söz edilebilir.

MÖ 2. binyıla tarihlenen höyük, tepe ve yamaç yerleşimleri, coğrafya ve topografyaya bağlı olarak dört farklı yerleşim modeli ortaya koyar. Bunlar; “plato yerleşmeleri”, “plato kenarı yerleşmeleri”, “vadi yerleşme- leri” ve “düz alanda konumlanan yerleşmeler” olarak sıralanabilir. Orta ve Geç Tunç Çağı yerleşimleri genellikle plato kenarları ve vadilere ku- rulmuştur. MÖ 2. binyıl yerleşimlerinin %9'unu “plato yerleşmeleri”, %36'’sını “plato kenarı yerleşmeleri”, %36’sını “vadi yerleşmeleri” ve %19’unu “düz alan yerleşmeleri” oluşturmaktadır (Şekil 3).

Orta ve Geç Tunç Çağı’nda yerleşim sayısı Erken Tunç Çağı'na göre büyük ölçüde azalırken, yerleşimlerin boyutu büyümüş, şehirler ortaya çıkmıştır (Resim 7). Özellikle MÖ 17. yüzyıldan sonra bölge merkezi Hitit Devleti’nin kontrolü altındadır. Genel olarak yerleşmeler, 1-3 hektar ara- sında olanlar "küçük", 4-6 hektar arasında olanlar "orta" ve 7-15 hektar ara- sında olanlar "büyük" olarak gruplandırılmıştır. 5 Buna göre, bölgedeki MÖ

2. binyıl yerleşimlerinin %53'ü küçük, %24,5'i orta ve %22,5'i büyük boyut- ludur (Şekil 4). Doğuda Kızılırmak çevresinde yoğunlaşan büyük yerleşme- ler, bölgenin batısında kuzey ve güneydeki tarım ve hayvancılığa uygun yüksek düzlüklere de kurulmuştur. Kızılırmak üzerindeki büyük boyutlu yerleşmeler arasındaki mesafe 15-40 km arasında değişmektedir. Genel ola- rak bu mesafe bir günlük yürüme mesafesi içerisinde değerlendirilebilir. Büyük yerleşmeler arasındaki bu mesafe, Kızılırmak havzasının batısında, Yıldızeli kesiminde azalmakta, 5 km'ye kadar düşmektedir.

Şekil 3: MÖ 2. binyıl yerleşim modellerinin oranları.

Şekil 4: Boyutlarına göre MÖ 2. Binyıl yerleşimleri.

Büyük boyutlu Orta ve Geç Tunç Çağı merkezleri "şehir" niteliğinde yerleşmeler olarak kabul edilebilir. Büyük boyutlu yerleşmelerin çevre- sinde küçük ve orta boyutlu uydu yerleşmeler yer almaktadır. Buna göre, bölgede MÖ 2. binyıla ait bir yerleşim hiyerarşisinden söz edilebilir. 6

Benzer bir sonuç, Ökse tarafından bölgenin daha çok batısında sürdürü- len yüzey araştırmalarında da elde edilmiştir. 7

MÖ 2. binyılda yerleşim modeli ne olursa olsun, büyük yerleşmeler Kızılırmak ya da kolları üzerindeki doğal yükseltiler üzerine kurulmuş- tur. Çevrelerinde tarım ve hayvancılığa uygun geniş düzlüklerin yer al- ması da büyük yerleşmelerin ortak özellikleridir. Yerleşimlerin dağılı- mından, şehirlerin genellikle 15-20 km çapında bir araziyi kontrol ettikleri öngörülebilmektedir.

Araştırma bölgesinde tespit ettiğimiz en büyük yerleşme Gökdin Ka- le Höyüğü'dür (Resim 7). Yaklaşık 500 X 300 m boyutlarındaki yerleşme, Kızılırmak havzasının Hafik düzlüğüne hâkim konumdadır. Doğal bir yükselti üzerinde yer alan yerleşme, fazla tahribata uğramamış ve iyi ko- runmuştur. Hafik İlçesi sınırları içerisinde kalan Gökdin-Kale Höyü- ğü'nün kontrol ettiği topraklar en az 30 km çapında olmalıdır. Bu tür bü- yük yerleşmelerde dikkati çeken özelliklerden biri, yerleşmelerin akropol kısmında bir sur duvarına işaret eden ve belirgin bir hat şeklinde yüzey- den izlenebilen topografik bir kuşağa sahip olmalarıdır. Gökdin Kale Hö- yüğü’nde, şehir boyutundaki diğer yerleşmelerde olduğu gibi akropolün

6 Engin, 2017: 163-164, fig. 11, table 1. 7 Ökse, 2014: 206.

kuzeyini, iç sur duvarına işaret eden bir kuşak sınırlandırır. 2013 yılı yü- zey araştırmaları kapsamında, Gökdin-Kale Höyüğü'nde 4 hektarlık bir alanda magnetik gradiometrik yöntem ve GPR/yer radarı ölçümleri ile je- ofizik çalışmaları yapılmıştır. 8 Bu çalışmalar, başta MÖ 2. binyıla ait

sandık surlu bir savunma duvarı olmak üzere büyük boyutlu yapıların

varlığını ortaya koymuştur. Sur duvarına paralel uzanan üçüncü bir du-

var, olasılıkla daha erken bir evreye ait ikinci bir sur duvarına ait olmalı- dır. Yüzey araştırmaları ve jeofizik bulgular, Kızılırmak havzası içeri- sinde yer alan en büyük yerleşmelerden biri olan bu merkezin, özellik- le MÖ 2. binyılda henüz lokalizasyonu yapılamayan, bölgedeki önemli şehir yerleşmelerinden biri olduğuna şüphe bırakmamaktadır.

Sonuç olarak, araştırma bölgesinde yapılan yüzey araştırmalarına göre Tunç Çağları’na ait yerleşimler ile ilgili olarak elde edilen başlıca bulgular şu şekilde sıralanabilir:

1) Araştırma bölgesinde Kızılırmak havzasının kuzeyi ile güneyi ara- sında yerleşim dokusu ve dönemsel kültürel özellikler açısından büyük bir farklılık görülmemektedir.

2) MÖ 3. binyılın sonları ile MÖ 2. binyılın başları arasında bölgede bir yerleşim sürekliliği bulunmaktadır.

3) Orta ve Geç Tunç Çağı’nda Erken Tunç Çağı'na oranla yerleşim sayısının yaklaşık üç kat azalması nüfusta bir azalma ile açıklanamaz. Er- ken Tunç Çağı'nda bölgede olasılıkla sık sık yer değiştiren ve geniş bir alana yayılan küçük yarı-göçebe toplulukların yerini, MÖ 2. binyılda ta- rım ve hayvancılığa uygun büyük ırmak ve ırmak kolları üzerine kurulan daha büyük yerleşmeler almış olmalıdır. Bu köklü değişim, MÖ 2. binyıl- da bölgenin sosyal, idari ve kültürel yapısındaki yeniliklerin ve farklılık- ların belirgin bir sonucu gibi görünmektedir.

4) Bölgenin doğusunda Kızılırmak'tan çok uzaklaşmayan yerleşme- ler, batıda kuzey ve güneydeki yüksek platolara da yayılmıştır. Bu durum bölgenin batısındaki yüksek platoların tarım ve hayvancılığa uygun ol- ması ile açıklanabilir.

5) MÖ 2. binyıl merkezleri, aralarında belirli mesafeler bulunan şehir niteliğindeki büyük yerleşmeler ile bunların çevresinde yer alan daha kü- çük boyutlu uydu yerleşmelerden oluşmaktadır. Bu durum, belirli bir nü- fusun geçimini sağlayan arazileri kontrol eden şehirlere ve hiyerarşik bir yerleşim düzenine işaret etmektedir.

6) MÖ 2. binyıl yerleşimlerinin tamamı Demir Çağı'nda da iskân edildiğinden, MÖ 2. binyıldan sonra da bir yerleşim sürekliliğinden söz edilebilir. Ancak Demir Çağı yerleşmeleri çoğunlukla Orta ve Geç Demir Çağı'na tarihlenmektedir. Bununla birlikte İmranlı İlçesi sınırları içerisin- de yer alan Asmen Tepe9 gibi çok az yerleşmede Erken Demir Çağı da gö-

rülmektedir.

KAYNAKLAR

Engin, Atilla. “Sivas İli 2007 Yılı Yüzey Araştırması”, 26. Araştırma Sonuçları Toplantı- sı, 2. Cilt, 2009, s. 73-94, 2009a.

Engin, Atilla. “Sivas İli'nde Arkeolojik Çalışmalar”, Cumhuriyet Döneminde Sivas Sempozyumu Bildirileri (27-30 Ekim 2008), 2. Cilt, Sivas Valiliği, Sivas, s. 199- 224, 2009b.

Engin, Atilla. “Sivas İli 2008 Yılı Yüzey Araştırması”, 27. Araştırma Sonuçları Toplantı- sı, 3. Cilt,, s. 129-150, 2010a.

Engin, Atilla. “Gözecik: Sivas'ta Yeni Bir Geç Hitit Merkezi ve Kapı Aslanı”, Cumhu- riyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 34/2, s. 60-68, 2010b.

Engin, Atilla. “Sivas İli 2009 Yılı Yüzey Araştırması”, 28. Araştırma Sonuçları Toplantı- sı, 2. cilt,, s. 81-106, 2011.

Engin, Atilla. “Baraj Suyu Altında Kalan Bir Höyüğün Akıbeti: Sıradur Höyüğü, Prof. Dr. Ömer Özyiğit’e Armağan /Studies in Honour of Ömer Özyiğit, ed. E. Okan ve C. Atila, Ege Yayınları, İstanbul, s. 13-28, 2015.

Engin, Atilla. “Kızıl Kale: An Iron Age Settlement in the Upper Kızılırmak Basin and New Findings”, Colloqium Anatolicum 15, s. 196-218, 2016.

Engin, Atilla. “Second Millennium BC Settlement Patterns in the East of the Upper Kızılırmak Basin”, Places and Spaces in Hittite Anatolia I: Hatti and the East, ed. Metin Alparslan ve Meltem Alparslan, İstanbul Üniversitesi Eskiçağ Bi- limleri Enstitüsü, İstanbul, s. 159-176, 2017.

Engin, Atilla, Bora Uysal ve Filiz Ay_Şafak, “Sivas İli Arkeolojisi: Merkez İlçe Tescilli Sit Alanları”, Sivas İli Kültür Envanteri, 1. Cilt: Merkez İlçe, ed. Kadir Pürlü, T.C. Sivas Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Sivas, s. 35-56, 2011. Engin, Atilla, Bora Uysal, Filiz Ay-Şafak ve Aydoğan Bozkurt. “Sivas İli 2011 Yılı

Yüzey Araştırması”, 30. Araştırma Sonuçları Toplantısı, 2. Cilt, s. 13-38, 2013. Engin, Atilla, Bora Uysal, Olcay Zengin-Koşan, Filiz AY-Şafak ve Aydoğan Bozkurt.

“Sivas İli 2012 Yılı Yüzey Araştırması”, 31. Araştırma Sonuçları Toplantısı, 2. Cilt, 2014, s. 43-64, 2014a.

Engin, Atilla, Filiz AY-Şafak ve Aydoğan Bozkurt. “Sivas İli 2013 Yılı Yüzey Araş- tırması”, 32. Araştırma Sonuçları Toplantısı, 1. cilt, s. 399-430, 2014b.

Garstang, J ve Gurney, O. R. The Geography of the Hittite Empire, London, 1959. Gurney, O. R. “The Upper Land mātum elītum”, Hittite Studies in Honor of Harry

A. Hoffner, ed. G. Beckman vd. , Winona Lake, s. 119-129, 2003.

Müller-Karpe, A. “Kuşaklı-Sarissa: A Hittite Town in the Upper Land”, Recent Deve- lopments in Hittite Archaeology and History: Papers in Memory of Hans G. Gü- terbock, ed. K. A. Yener – H. A. Hoffner, Eiesenbrauns, Winona Lake, India- na, s. 145-156, 2002.

Müller-Karpe, A. ve V. Müller-Karpe. “Kuşaklı-Sarissa”, M. Doğan-Alpaslan – M. Alpaslan, Hititler: Bir Anadolu İmparatorluğu / Hittites: An Anatolian Empire, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, s. 220-227, 2013.

Ökse, Tuba. “Second Millennium BC Settlement Paterns in the Upper Kızılırmak Region / Yukarı Kızılırmak Bölgesi’nde MÖ 2. Bin Yerleşim Modelleri”, Armizzi: engin Özgen’e Armağan / Studies in Honor of Engin Özgen, ed. Atilla Engin, Barabara Helwıng ve Bora UYSAL, Asitan, Ankara, s. 205-217, 2014.

Resim 1: Sivas Yüzey Araştırması, araştırma bölgeleri.

Resim 3: Plato yerleşmesi, Zara-Çotuklar Höyüğü.

Resim 5: Plato kenarı göl yerleşmesi, Zara-Tödürge Höyüğü.

Resim 7: Düz alan yerleşmesi, Hafik-Gökdin Kale Höyüğü.

SİVAS İLBEYLİ YÖRESİNDE ARAZİ