• Sonuç bulunamadı

Seyyid Kutup'un Düşünce Hayatı

BÖLÜM 2: SEYYİD KUTUP'UN DİN VE TOPLUM ANLAYIŞI

2.2. Seyyid Kutup'un Yetiştiği Siyasi ve Sosyal Ortam

2.2.3. Seyyid Kutup'un Düşünce Hayatı

Kutup'un düşüncesinin oluşmasında ailesi büyük rol oynamıştır. Hayatının her aşamasında izlerini hissettiği ailesi onun dini geleneğinin oluşmasında kilit rol üstlenmiştir. Onun küçük yaşlarda Kur'an'la geçirdiği zaman farkında olmadan zihninde yeni bir imaj oluşturmuştur. (Altun, 2013:102) Kutup, Kur'an'da Edebi Tasvir adlı kitabının girişinde şöyle yazıyordu: ''Ben küçük bir çocukken Kur'an okurdum, idrakim onun mana ufuklarına yükselemez, anlayışım onun yüksek hedeflerini kavrayamazdı. Lakin içimde bir şeyler hissederdim. Kur'an ifadelerinden sade, küçük hayalime bazı resimler nakşediliyordu. Bunlar sade resimlerdi fakat ruhuma şevk, duyguma zevk veriyorlardı. Uzun uzun Kur'an okuyor, oldukça ferahlıyor, seviniyordum.'' (Kutup, 1969a:10). Burada Kutup'un sahip olduğu birikimde, anne- babasının çocuklarına karşı dini hassasiyetinin boyutları görülmektedir.

Seyyid Kutup'un düşüncelerinin doruk noktasına ulaşmasında yaşamı boyunca aldığı terbiye, edindiği tecrübeler, çevre ve şartların değişmesi etkili olmuştur. Onun hayatını dört aşamada ele alabiliriz: Ailesinden aldığı terbiye, ilkokulu bitirme ve Kur'an-ı Kerim'i ezberlediği dönem. Kahire'ye gidişi ve Daru-l Ulûm’da öğrenci iken yazılar yazmaya başladığı, yalnızca edebiyat konularıyla ilgilendiği dönem. Din ve İslam kültürü konularına ağırlık verdiği, Kur'an'ın üslubu ve mucizevi konularına ağırlık verdiği dönem. Dördüncü ve sonuncusu 1951-1965 yıllarını kapsayan Müslüman Kardeşler Teşkilatıyla bağlantılı siyasi dönem (Sarmış, 1992:28-29).

Seyyid Kutup dünya görüşüne İslami düşünceyi katmadan önceki yaşantısını ''cahiliye'' olarak nitelendirmekte ve bu süre içerisinde vermiş olduğu eserleri İslami bakıştan mahrum olduğu için değersiz görmektedir. Fakat bu durum batılı da görmesi açısından kendisine bir görüş kazandırdığını da ifade etmektedir (Altun, 2013:100). Kutup Yoldaki İşaretler'de şöyle söylemektedir: ''Bu satırların yazarı ömrünün kırk yılını okuyarak geçirmiş bir insandır. Kırk yıl boyunca gerek branşı ile ilgili olduğu için ve gerekse ilgisini çektiği için, beşer kültürünün başlıca alanlarıyla ilgili eserler üzerinde araştırma yapmak ve okumak birinci derecede önde gelen işi olmuştur. Sonra inancının ve düşüncesinin kaynaklarına döndüğü zaman bütün okumuş olduğu eserleri, o büyük

hazine karşısında gayet sönük ve değersiz bulmuştur. Hoş, başka türlü de olamazdı ya! Fakat ömrünün harcanmış kırk yılından dolayı pişman değildir. Çünkü bu uzun yıllar boyunca sapıklığı ile bayağılığı ile iğrençliği ile yavanlığı ile bunalımı ile bunlara karşılık gururu ile iddiası ile sözün kısası bütün içyüzü ile cahiliyeyi tanımıştır. Bu tecrübeler sayesinde kesinlikle anlamıştır ki, Müslüman bu iki çeşit kaynağı bir gibi kabul edip her ikisinden de bilgi alamaz (Kutup, 2014b:171-172).

Kutup eğitimine devam etmek için Kahire'ye gittiğinde eski ortamından daha farklı bir ortamla karşılaşmıştır. Kahire'nin Batılılaşmaya yüz tutmuş ortamı Kutup için Batı edebiyatı ve felsefesinin iklimine gireceğinin işaretleri olarak görülmüştür. Kutup bir yandan kendini geliştirmeye devam ederken, diğer taraftan ilişki içerisinde olduğu çevrelerden de etkilenmeye başlamıştır. Bu çerçevede Mısır’ın Batılılaşmasını savunan edebiyatçılardan Abbas Mahmut el Akkad onun üzerinde büyük bir etki bırakmıştır. Batı bilgi birikimiyle içli dışlı olduktan sonra, yönünü kendi inanç ve kültürüne dönerek her iki bilgi kaynağını karşılaştırmalı olarak inceleme ve değerlendirme fırsatı bulmuştur. Bu durum, onun kendine has düşünce biçimini kurmaya girişmesinin de önünü açmıştır (Altun, 2013:105).

Onun, düşüncesini oluşturma sürecinin en temel kaynağı Kur’an-ı Kerim olarak görülmüştür. Ayrıca Avrupa'yı çok fazla ziyaret ve Batılı bir İslam yaymaya çalışan Taha Hüseyin ile birlikte Mısır milliyetçisi olan Mahmut Akkad Kutup'u etkileyen şahsiyetler arasında yer almaktadır. (Çağlayan, 201:214-215) Şeyh Muhammed Gazali de Kutup'u etkileyen diğer faktörlerin başında gelmektedir. Gazali'nin 1945 yılında yazdığı İslam ve ekonomik adaletle ilgili kitabı Kutup'a yeni bir ufuk açmış ve İslam'da Sosyal Adalet adlı önemli eserini kaleme almada etkili olmuştur. Güney Asyalı Nedvi, Mevdudi, Muhammed İkbal, Muhammed Esed gibi modern düşünce temsilcilerinin yanı sıra erken dönem İslam âlimlerinden olan İmam Malik, İmam Müslim, İmam Buhari ve Maverdi de Kutup'un temel düşüncesinin oluşmasında etkili olmuştur (Altun, 2013:106).

Hükümet yetkililerinin Batılılaşmayı daha yakından görmesi için gönderdiği Amerika'ya, dönüşünden sonra bünyesine katıldığı Müslüman Kardeşler Teşkilatının kurucusu Hasan el-Benna da onu etkileyen şahsiyetlerdendir (Berekat, 1987:23).

Kutup, bu isimlerden elde ettiği düşünsel birikimleri özünde harmanlayarak kendi özgünlüğünü yakalamıştır. Onun hem Müslüman Kardeşler teşkilatının hem de kendisinden sonra gelen İslami hareketlerin fikirlerine öncülük etmesi kendine has düşünme biçiminin meyvelerini verdiğini göstermektedir (Altun, 2013:109).

Kutup, 1930'lu ve 1940'lı yıllarda Dikenler, Köyden Bir Çocuk ve Sihirli Şehir adlı üç roman yazmıştır. 1940'larda çalışmalarında zihinsel bir dönüşüm görülmüştür. 1939 yılına kadar gelenek karşıtı tavır, bu yıllardan itibaren yerini Kur'an ayetlerinde estetik, sanatsal incelik ve mucizevi bir yapıya bırakmıştır. ''Kur'an'da Edebi Tasvir'' adlı makalesi aynı zamanda Kur'an ayetlerinin mucizevi yapısını kabul etmeyen hocası Abbas el- Akkad'dan kopuşu göstermiştir. 1945 yılında Kur'an'da Edebi Tasvir ve Kur'an'da Kıyamet sahneleri adlı iki kitabı yayımlanmıştır. Ailesinden almış olduğu dini eğitim, onun düşünce gelişimine uygun olan bir sürece doğru adım atmıştır.1946'da Kutup Medaris Lis- Suht adlı makalesinde Mısır toplumunun düştüğü durumu eleştirmiş ve bu durumun Müslümanlar tarafından düzeltilmesini istemiştir. Seyyid Kutup'un bu eserleri artık onun İslami bir çerçeveden olaylara baktığını göstermiş, kendi tabiriyle adı geçen kitapların önsözünde ''Kur'an-ı buldum.'' demesine vesile olmuştur (Altun, 2013:34-35).

Seyyid Kutup'un yaşadığı toplumun, bazı sıkıntıları bünyesinde barındırması onu olaylara dikkatle bakmaya ve gözlemlemeye sevk etmiştir. O her ne kadar Batı düşüncesini fazla sorgulamadan içselleştirse de sağlam bir geleneği barındırdığı kökleri onu daha sonraki yıllarda, olaylara İslami açıdan bakmaya sevk etmiştir. Zihinsel dönüşümünde ailesinin verdiği dini eğitim kadar Batı Medeniyetinin Arap dünyası üzerindeki çıkarcı emelleri, onun Batı Medeniyetine olan hayranlığını söndürmüştür. Müfettişlik görevi yaptığı bu yıllarda sosyal ve politik konulara biraz daha eğilmeye ve ülke rejimine yönelik eleştirilerin daha da sertleştirmeye başlamıştır. Çeşitli dergilerde Batı yanlısı rejimi sert bir şekilde eleştirmesi üzerine hükümet yetkilileri Kutup'un Amerika'ya gönderilmesine oradaki yaşam tarzından olumlu şekilde etkileneceğine düşünmüştür (Altun, 2013:36-40).

Kutup, Amerikan toplumunda çoğunluğu olumsuz olan birçok özelliğini tasvir ederek İnsani Değerler Açısından Gördüğüm Amerika adlı çalışmasını ortaya koymuştur. Bu seyahatinde yaptığı gözlemlerle Amerika'yı dünyanın geri kalanı için somut tehdit

olarak görmüştür. Amerikan toplumunun karışık yapısından esinlenerek yaptığı bir diğer çalışması da İslam'da Sosyal Adalet olmuştur (Altun, 2013:53-56). Kutup'un Amerika'ya gitmeden önce İslami fundemantalizmi tamamen benimsediği görüşü hâkimdir. Arkadaşlarına yazdığı mektuplarda, Amerikan yaşam tarzını, kiliselerde düzenlenen danslardan kestirdiği saç şekillerine kadar her yönünü eleştirmesi ve Mısır'ı etkisi altına alan Batı kültürünü kötülemesi onun önceden bir İslamcı olduğunun göstergesidir (Çağlayan, 2011:217).

. En önemli çalışmalarından olan Fi Zılal-il Kuran ve Yoldaki İşaretler'i 1955-1965 yıllarını kapsayan hapishanede geçirdiği dönemde kaleme almıştır (Altun, 2013:80-82).