• Sonuç bulunamadı

1.3. Demokrat Parti’nin Kuruluşu ve Muhalefet Yılları

2.1.8. Sendikalar Kanunu

Recep Peker Hükümeti, komünizm tehlikesinin baş gösterdiği bu sıralarda, 20 Şubat 1947 tarihinde 5018288 sayılı Sendikalar Kanunu çıkarmıştır. Daha önce, Cemiyetler Kanunu’nda sınıf menfaatine dayanan derneklerin kurulabilmesini ön gören değişikliğin yapılması üzerine 1946 yılı başında serbestçe sendikalar kurulmuş ancak, altı ay sonra solcuların nüfuzu altına girdikleri gerekçesi ile bu sendikaların tamamı kapatılmıştı. 289

Sendikalar Kanunu tasarısı 25 Ocak 1947’de TBMM’ne sunulmuş, meclisin 20 Şubat 1947 tarihli toplantısında görüşülerek kabul edilmiştir.

Meclis’teki görüşmelerde ilk sözü CHP Diyarbakır Milletvekili Vedat Dicleli almış ve tasarı ile işçi kuruluşlarının düzene sokulacağını, dış tehlike ve akımların önleneceğini, sendikaların siyaset ile ilişkilerinin olmayacağını ancak işçilerin istedikleri partiye girmekte serbest olduklarını, Avrupa’da kurulan sendikaların kanuni, eşitlik ve hürriyet gibi üç önemli niteliğe sahip bulunduklarını, bu tasarının da aynı esaslara göre hazırlandığını söylemiştir. 290

Nitekim içişleri, adalet ve çalışma komisyonlarının çalışmalarıyla hazırlanan 13 maddelik tasarının tümü, TBMM’de 20 Şubat 1947’de Kabul edilmiş291ve 26 Şubat’ta Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. 292

286Konuşmanın tamamı için bkz. TBMM Tutanak Dergisi, D:8, C. 4, s. 66-73; Ayın Tarihi, No: 158, Ocak 1947, s. 10-25; Ulus, Cumhuriyet, 30 Ocak 1947

287 Tuna, A. g. e. , s. 37.

288 Düstur, 3. Tertip, C. 28, s. 929

289 Karpat, A. g. e. , s. 287; Dereli, A. g. e. , s. 78

290 TBMM Tutanak Dergisi, D:8, C. 4, s. 295-297

291 TBMM Tutanak Dergisi, D. 8, C. 4, s. 324

292 T. C. Resmi Gazete, 26 Şubat 1947

74 2.1.9. Ara Seçimleri

Şubat 1947’de yapılan köy muhtarı seçimleri,293 CHP ile DP’nin arasında daha da gerginleşmeye sebep olmuştur. DP’nin iddialarına göre hükümet kendi adayları yararına seçimlere öyle bir yol atmıştı ki, köylerdeki oylamaya “seçim”demek imkanı pek kalmamıştı. Yine DP’lilere göre CHP’nin gerçek maksadı DP teşkilatını köylerden söküp atmaktı, oysa tersine bu teşkilat daha da kuvvetlenmişti. 294

Bu seçimlerle ilgili olarak Bayar daha sonra, Başvekilim Adnan Menderes adlı eserinde295, seçimlerde CHP’nin “devlete karşı gelinmez” sloganına karşılık köylünün ters tepki verdiğini ve büyük baskıya maruz kalan köylerde ise DP’nin daha kuvvetli çıktığını yani baskının adalet hasretini çoğalttığını ve böylece DP’ye inanan kitlelerin hızla çoğaldığını ifade etmiştir.

31 Mart 1947’de Recep Peker, DP’li liderlerin toplantıya katılmak üzere İzmir’e gelişlerinden bir gün önce İzmir’e gelmiş ve burada Halkevi salonunda yaptığı konuşmasında DP’lilere ateş püskürmüştür. Peker, siyasi partilerin vazifesinin seçime iştirak etmek olduğunu, seçime iştirak etmeyen parti ve onları destekleyen gazeteler içinde İstiklal Mahkemeleri kanunun hala yürürlükte olduğunu hatırlatmıştır. 296 Dolayısıyla muhalefet açıkça tehdit edilmiştir. DP’liler seçimlere girmeme kararı almalarına rağmen bir taraftan da yurt genelinde, İzmir, Balıkesir, Bandırma, Gönen ve Kütahya’da mitingler tertip ederek iktidarın antidemokratik davranışlarını şiddetle tenkit etmişlerdir. 297

Nitekim, DP’nin katılmadığı milletvekili ara seçimleri 6 Nisan 1947’de yapıldı.

Seçimlerden önce bir bildiri yayınlayan DP, seçimlere katılmama gerekçelerini şu şekilde ifade etmişlerdir: “Seçim emniyeti kanunla sağlanmadıkça ve idare mekanizmasının tarafsızılığına imkan bırakmayan zihniyet değişmedikçe seçime

293 Muhtar seçimleri toplam 35588 sandıkta yapıldı. Bu seçimlerde DP; 1225, Bağımsızlar: 1960 ve diğer sandıkların tamamını CHP kazandı. Ulus, 1, 7, 21 Mart 1947, Bu seçimlerden hemen önce yapılan Uşak belediye seçimlerini DP kazanmıştır. Fakat Danıştay kararıyla bu seçimler iptal edilmiş ve yenilenen seçimleri CHP kazanmıştır. Fakat Danıştay kararıyla bu seçimler iptal edilmiş ve yenilenen seçimleri CHP kazanmıştır. Cumhuriyet, 30 Ocak 1947

294 Karpat, A. g. e. , s. 158.

295 Celal Bayar, BaşvekilimAdnan Menderes, s. 73

296 Cumhuriyet, 2 Nisan 1947, Fersoy, A. g. e. , s. 15

297 Karpat, A. g. e. , s. 160

75 girmeyi Türk demokrasisine karşı ağır bir suç sayıyoruz. ”298 Bu beyanatın ardından, CHP seçimlere tek başına katılmış dolayısıyla seçimleri de kendi adayları kazanmıştır.

Fakat seçime katılma oranı çok düşük olmuştur. İstanbul’un bazı yerlerinde %10’u zorlukla geçmiştir. Bundan yararlanan DP’liler propaganda gezilerine ve konuşmalarına devam ettiler. 299

Dış gelişmeleri öne süren CHP sıkıyönetimin 6 ay daha uzatılmasını istedi. 300 DP’liler ise sıkıyönetimin sadece gazete kapatmakla uğraştığını ileri sürerek bu karara karşı çıktılar. DP’li Sadık Aldoğan söz alarak “Anayasa’daki tarife göre sıkıyönetim, mutlakiyet idaresine bile rahmet okutacak zalimce bir idare tarzıdır” dedi. Bu konuşmayı protesto eden CHP’liler Sadık Aldoğan’ın 15 gün Meclisten çıkarma cezasına çarptırılmasına sebep olmuşlardır. Buna mukabil 28. 5. 1947 tarihinde sıkıyönetim 6 ay daha uzatılmıştır. 301

2.1.10. 12 Temmuz Beyannamesi

İktidarla muhalefetin kopma noktasına geldiği bu son olaylardan sonra, partiler arası arabuluculuk girişimleri artmıştır. 12 Temmuz beyannamesine kadar devam edecek olan bu girişimler tamamıyla İnönü’nün bilgisi ve kontrolü halinde olmuştur.

302

İnönü 14 Haziran 1947’de İnönü Bayar’ ı Çankaya Köşküne davet ederek gizli bir görüşme yapmış bununla beraber 17 Haziran, 19 Haziran, 21 Haziran, 23 Haziran ve 27 Haziran’da yapılan görüşmeleri takip etmiştir. 303 Bu görüşmelerde Bayar, hükümetin muhalefet üzerindeki baskılarından şikayet ederek, devlet imkanlarından partilerin eşit şartlarda istifade etmesini istedi. Bu görüşmelerde her iki tarafta suçu birbirine atmıştır. En son görüşme ise İnönü ile Bayar arasında geçmiştir. 304İnönü, İktidar ve muhalefet partisi liderleriyle defalarca yaptığı görüşmeler sonucunda, bu görüşmelerin muhtevası niteliğindeki beyannamesini 11 Temmuz akşamı radyodan

298 Cumhuriyet, 3 Nisan 1947

299 Goloğlu, A. g. e. ,s. 165

300 TBMM Tutanak Dergisi, D:8, C. 5, s. 226

301 Goloğlu, A. g. e. ,s. 166

302 Müstakil Demokratlar Gurubu(Haz),Demokrat Parti Kurucuları Bu Davanın Adamı Değildirler, 1949,s. 10

303 Tökin, A. g. e. , s. 215.

304 Bayar, Başvekilim Adnan Menderes, s. 82

76 okudu. Beyanname basında bir gün sonra yayınlandığı için 12 Temmuz Beyannamesi olarak bilinmektedir. 305 Bu bildiride İnönü, İktidar ile muhalefet arasında sorumluluğa dayalı bir formülden bahsediyordu. Buna göre:

• İktidar açısından artık önemli olan, muhalefetin yasa dışı yollara sapmayacağının bilinmesidir.

• Muhalefet de İktidarın kendisini boğmak gibi bir amacı olmadığına inanmalıdır.

“21 Temmuzda yapılan görüşmede Anayasada yapılacak değişiklikler Cumhurbaşkanı’nın salâhiyetleri üzerinde toplanıyor:

1. Cumhurbaşkanı tek dereceli seçilecek, 2. Bakan ve Başbakanı değiştirebilecek 3. Milletvekili olmayanlar Bakan olabilecek,

4. Hükümet icraatına müdahale edebilecek”306 şeklinde kararlar alınmıştır.

Bu beyanname, DP teşkilatı tarafından olumlu karşılanmsına rağmen, DP’nin yönetici kadrosunu ikiye böldü. Kenan Öner, 12 Temmuz Beyannamesini bir

“muvazaa”, bir gizli uyuşma belgesi olarak görüyor ve Demokrat Parti yöneticilerinin teşkilatı sattığını iddia ediyordu. Bu sebeple de İstanbul Demokrat Parti Başkanlığından ve Demokrat Parti üyeliğinden istifa etmiştir. Daha sonra Kenan Öner’i destekledikleri gerekçesi ile Ankara’da DP Genel İdare Kurulu da 5 Demokrat Parti milletvekilini Haysiyet Divanının kararı ile partiden çıkarıldı. Bunlar General Sadık Aldoğan, Grup Başkan Vekili Osman Nuri Köni ve milletvekillerinde Mithat Sakaroğlu, Necati Erdem, Kemal Sivrili idi. Ertesi gün Hazım Bozca’nın partiden çıkarılması ile atılan milletvekili sayısı 6’ya çıkarılmıştır. 307

DP’den ayrılan bu milletvekilleri 20 Temmuz 1948’de Mareşal Fevzi Çakmak, Hikmet Bayur, Kenan Öner, Mustafa Kentli, Osman Bölükbaşı, Osman Nuri Köni ve Sadık Aldoğan imzalarıyla Millet Partisini resmen kurmuşlardır. Böylece 12 Temmuz

305Yeşil, A. g. e. , s. 95. Beyannamenin tam metni için bkz, Ayın Tarihi, No:163, Temmuz 1947, s. 14-17, Ulus, Cumhuriyet, Vatan, 12 Temmuz 1947, Celal Bayar, Başvekilim Adnan Menderes, s. 83-84

306 Kuvvet, 21 Temmuz 1947, Yıl:1, Sayı:213, s. 1.

307 Bozdağ, Demokrat Parti ve Ötekiler, s. 34

77 Beyannamesinin etkisi olabilecek büyük bir sarsıntıyı DP yaşamıştır. Müfritlerin ayrılmasıyla kuruluş aşamasının tamamlanmasından sonra bölünme tehlikesi atlatan DP’de bu olayın neticesinde Bayar ve Menderes’in parti içi prestijlerinin daha da artmasına neden olmuştur. 308

12 Temmuz Beyannamesi, CHP içinde bir ifade dönüşümü ifade ediyordu. Bu dönüşüm, İnönü açısından DP muhalefetine karşı bizzat kendisinin göreve çağırdığı otoriter eğilimli Peker hükümetini de suçlama anlamını taşıyordu. Bu bakımdan, Peker Hükümeti kendini 12 Temmuz Beyannamesi ile bağlı saymıyordu. 309Böylece İnönü ile Başbakan Recep Peker arasında bir çatışma belirmiş oluyordu.

DP’nin bu bildirisi, gerek kendi içinde gerekse kendi dışında olumlu olumsuz eleştiriler almasına sebep olmuştur. 12 Temmuz Bildirisini, DP liderlerince Halk Partisi Başkanına verilmiş bir taviz belgesi olarak kabul eden DP’li Osman Bölükbaşı, bu bildiriyi de yetersiz bularak, bildirinin yayımlandığı gün DP’den istifa etti. İnönü de bildiriyi fazla sert bulmuş ancak DP’li liderlerin girişimleriyle İnönü ile mutabakat sağlamıştır. 310

2.1.11. Recep Peker’e Karşı 35’ler ve Peker Hükümetinin Sonu

Muhalefetin Peker hükümetine karşı saldırıya geçmesi, CHP içindeki gelişmeleri de hızlandırdı. CHP gurubu 26 Ağustos’ta 12 Temmuz Bildirisi’nden sonraki durumun görüşülmesi için toplandı. Seyhan Milletvekili Cavit Oral ve arkadaşlarının verdiği bir önerge üzerine Başbakan Peker, guruptan güvenoyu istemek zorunda kalmıştır. Peker, 303 güvenoyu almış, ancak bir gurup milletvekili de hükümete güvensizlik oyu vermiştir.

CHP tarihinde “35’ler Olayı” olarak bilinen bu hareket bu şeklide başlamıştır.

Peker hükümeti güvenoyu almasına rağmen verilen 35 red oyu parti- hükümet çatışmasını açığa çıkarmıştır. Ayrıca, hükümete karşı oluşan parti içi muhalefetin gerçek sayısı bu red oylarından ibaret değildir. Bunun haricinde hükümete kerhen

308 Sema Sönmez, 1946-1950 yılları arasında İktidar- Muhalefet İlişkileri Açsısınan Demokrat Parti İşlevi, T. C. Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Ana Bilim Dalı Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Konya, 1998,s. 60

309Taner Timur, Türk Devrimi ve Sonrası 1919-1946, Doğan Yayınları, Ankara, 2003, s. 79

310 Mahmut Goloğlu, Milli Şef Dönemi 1939-1945, Kalite Matbaası, Ankara, 1974,s. 173

78 güvenoyu veren potansiyel bir muhalif bir gurupta vardır. Bu gurubun, hükümete güvenoyu vermesinin sebebi, parti dışındaki muhalefete, CHP’nin birlik ve beraberlik içinde olduğunu gösterme arzusudur.

Nitekim,”35’ler adlı aktif muhalif grubun haricindeki potansiyel gurubun varlığı kendisini, Peker’in CHP grubundan, kabinede değişiklik yapılmasını istemesi ve bu konuda Başbakanın serbest bırakılması konusunda yetki talep etmesi üzerine yapılan oylamada, oylamaya katılan 242 üyeden, 194 kabul oya karşılık 47 red, bir çekimser oy çıkmasıyla göstermiştir. 311

Peker 6 Bakanı değiştirerek hükümeti devam ettirmek istemiş ve şu bakanları tayin etmiştir:

Görevden Alınan Bakanlar Yeni Atanan Bakanlar İçişleri Bakanı Şükrü Sökmensürer M. Hüsrev Göle Ticaret Bakanı Atıf İnan H. Nazmi Keşmir (Vekaleten) Milli Müdafaa Bakanı Münif Birsel

C. Cahit Toydemir

Tarım Bakanı Faik KurdoğluŞevket Adalı Çalışma Bakanı Sadi Irmak T. Bekir Balta Ekonomi Bakanı T. Bekir BaltaCevat Ekin312

Kabine içinde yapılan bu değişiklik parti gurubu içinde ve basında yeni tartışmalara yol açtı ve eleştirildi. Eleştiriler temelde, hükümette bu kadar geniş çaplı değişikliğin yapılabilmesi için başbakanın da istifa etmesi gerektiği esasına dayanmaktaydı. Peker’in parti milletvekillerine danışmadan bu değişikliği yapması, şikayete sebep olmuştur. Peker ile İnönü arasında önemli bir çatışma daha meydana gelmiştir. Meclisin tatile girmek üzere olduğu günlerde Peker, yeni atamaları meclise sunmamıştır. İnönü ise meseleyi çözmek üzere tatile giren meclisi tekrar toplantıya çağıracğını açıklamıştır. Bu tartışmalar esnasında Peker istifa etmeyi bile düşünmüştür. 313

311 Tasvir, 5 Eylül 1947

312Ulus, 5 Eylül 1947

313 Bekir Koçlar, “ Çok Partili Hayata Geçiş Döneminde Hükümet- Muhalefet İlişkisi”, Türkler Ansiklopedisi, C. 16, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 2002, s. 762

79 Bütün bu gelişmeler, Peker hükümetini görevden çekilmeye zorlarken, 8 Eylül’deki parti divanı toplantısı, hükümetin sonunu hazırlamıştır. Peker, parti Divanı’ndan, Saraçoğlu’nun Başbakanlığı döneminde mevcut olan Başbakanlıkla parti başkan vekilliğini aynı kişide toplayan uygulamaya yeniden işlerlik kazandırmasını istemiştir. 314 Peker’in isteği yeterli destek görmeyince aynı gün Çankaya’ya giderek istifa niyetini açıklamıştır. 315 Böylece Peker 9 Eylül 1947’de sağlık durumunu bahane ederek istifasını sunmuştur. 316

Tarihler Kudret Gazetesinde 13 Eylül 1947’yi gösterdiğinde gazetenin manşetinde:” Hayret ve ibret verecek bir hâdise; Ortada Atıf İnan ve 7 Eylül kararları diye bir mesele var mıdır?” sözü dikkatleri çekmektedir. Yazının devamında: “26 Ağustosta güven oyu, 4 Eylülde kabinesinde istediği değişikliği yapma salâhiyeti alan Recep Peker’in istifasından nelerin âmil olduğu meselesi bugün dahi halledilmemiş bir merak halindedir. Bunu Ulus baş yazarı da “Cumhuriyet Halk Partisinde ise bir müddet, hakikati bilmemekten dogma bir rahatsızlık hüküm sürecektir” diye ifade etmektedir” diye bilgi vermiştir. 317

Recep Peker hükümetinin istifasının ardından yeni hükümeti kurma görevi, Dışişleri Bakanı Hasan Saka’ya verilmiştir. Bu dönemin kapanmasıyla siyasi hava biraz daha yumuşamıştır. DP emin adımlarla iktidar hedefine doğru ilerlemektedir.

Recep Peker Türkiye’de demokrasiye geçiş sürecinde çok önemli bir dönemde başbakan olmuştur. Peker hükümetinin yıpranmasında özetle DP I. Kongresi, 12 Temmuz Beyannamesi ve ekonominin düzeltilmesi amacı ile 7 Eylül 1946’da yapılan develüasyon hareketidir. Nitekim bu kararlardan sonra ekonomi kötüye gitmiştir

314 Toker, Tek Parti’den Çok Partiye, s. 206

315 Nihat Erim, “Bay Peker Meselesi ve Cevaba Cevap”, Ulus, 21 Aralık 1947

316 Ulus, 10 Eylül 1947

317 Kudret,13 Eylül 1947, Yıl:, Sayı: 31, s. 1.

80 2.2. Hasan Saka’nın Başbakanlığa Getirilişi ve İktidar- Muhalefet İlişkileri

2.2.1. Hasan Saka Hükümeti Programı

Başbakan Peker’den sonra hükümeti kurmakla görevli olan Hasan Saka liberal eğilimleri olan bir devlet adamı olarak biliniyordu. 1908’de Mülkiye mektebini bitirdikten sonra, Paris’te eğitim görmiş ve İstanbul Siyasal Bilgiler Fakültesi’de hukuk ve ekonomi dersleri vermiş bir kişiydi. Meclis’i Mebusan’da Trabzon Mebusu olarak başladığı siyasi hayatında çok önemli görevlerde bulunmuştur. 318

Çok Partili demokratik rejime geçiş sürecinin en sıkıntılı bir anında, Meclisin tansiyonunu düşürmek ve havayı yumuşatmak amacıyla hükümeti kurmaya memur edilen Hasan Saka, 1949 yılının Ocak ayına kadar Başbakanlık görevini tarafsız bir şeklide, CHP’den bağımsız olarak yürütmeye gayret gösterdi. 319

Hasan Saka, kabinesini 10 Eylül 1947’de kurdu. 35’lerin de önemli ölçüde yer aldığı hükümette görev alan bakanların kabinesi belirlenmiştir. 320

Hasan Saka kabinesinin ilanından sonra Cumhurbaşkanı İnönü, doğu illerinde bir geziye çıkmayı kararlaştırdı. Tutum ve davranışlarındaki yansızlığın bir kanıtı olmak üzerede bir Demokrat Parti milletvekilinin kendisiyle birlikte geziye katılmasını istedi. Konu, Demokrat Parti Genel Yönetim Kurulu’nun 19. 9. 1947 günlü toplantısında görüşüldü. Uzun tartışmalardan sonra, Muğla milletvekili Nuri Özsan’ın Cumhurbaşkanı ile birlikte geziye çıkmasına oybirliği ile karar verildi. Bu karar aşırı DP’liler tarafından hoş karşılanmayacak, Halk Partisi’nin DP’lilerin oyununa gelindiği söylentileri devam edecek, 1949’daki İkinci DP Kongresi’nde bile tartışılacaktır. 321

318 Mediha Akarslan, “Türkiye’de Çok Partili Döneme Geçiş Süreci ve Hasan Saka Hükümetleri”, Birleşmiş Milletler Türk Derneği Yayınları, No:23 Ankara, 1998, s. 94; Ali Çankaya, Mülkiye Tarihi ve Mülkiyeliler 1860-1849, C. 2, ty, s. 623; Maliye Bakanları 1920-2000, Maliye Bakanlığı planlama ve Kordinasyon Kurulu, Yayın No:2000/354, Ankara,2000, s. 69

319 Sadık Doğan, Çok Partili Hayata Geçiş Sürecinde Hasan Saka Hükümetleri, Celal Bayar Üniversitesi, Tarih Ana Bilim Dalı, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Programı, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Manisa, 2002, s. 116

320 Kazım Öztürk, T. C. Hükümetleri ve Programları, Baha Matbaası, İstanbul, 1968, s. 313

321 Mahmut Goloğlu, Milli Şef Dönemi 1939-1945, Kalite Matbaası, Ankara, 1974,s. 181

81 İnönü, Doğu Anadolu ve Karadenizin bazı illerine yaptığı gezi sırasında, CHP ve DP yöneticilerinin yanı sıra, o yerlerin idare amirleri ile görüştü. İdare amirlerine her iki partiye eşit davranmaları için keskin direktifler verdi ve olumsuz hareketlerden kaçınmalarını istedi. 322Erzurum’da DP İl Merkezini İlk defa ziyaret eden İnönü, burada kanun huzurunda eşitlik prensibini vurgulamıştır. Kars’ta ise “partilerin bütün çalışmalarının kanun içinde kalması siyasi hayatın ilk ve temel kanun şartı”323olduğuna işaret edilmiştir.

29. 9. 1947’de Ankara’ya dönen İnönü, CHP’liler ile birlikte, DP Gurup Başkanvekili Fuat Köprülü ve arkadaşları tarafından karşılanmıştır. 324 Partiler arasında görülen bu yumuşama, Hasan Saka hükümetinin programında da görüldü.

Programda temel olarak halkın adalet işlerindeki isteklerinin gereken şekilde temin edileceğinden bahsediliyirdu. Ayrıca İdare amirlerinin memleketi nizam ve asayiş çerçevesinde esasen de kanunlara uygun şekilde davranmaları gerektiğini vurgulamıştır.

Programın ikinici kısmında dış politika konuları ele alınmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin herkesle anlaşma ve antlaşmaları barış ve güven siyaseti ile yöneteceğinden bahsetmektedir. Türkye Cumhuriyeti’nin varlığı ve istiklâlinin müdafaası bakımından gereken tedbirleri alma kararı almıştır. Hayat pahalılığını önlemek gerekli tedbirleri almak için bakanlıklardan bir heyet kurulduğunu, konut sıkıntısı çekenlere tedbriler alınacağını, toprak ürünlerini arttırmak için gereken önlemlerin alınacağını dile getirmişlerdir. Ayrıca devletçiliğin sınırlanacağı ve devlet kuruluşları ile özel sektörün yarışmamasına dikkat edileceği söylenmiştir. Milli endüstrinin gelişmesine yönelik alınacak tedbirler ile ulaştırma, vergi ve dış ticaret konuları ele alınarak yerli olduğu kadar yabancı sermayenin de teşvik edileceği ifade edilmiştir. 325

Hasan Saka’nın Mecliste okuduğu programın ardından oylamaya geçilmiş ve 46 muhalif oya karşı 362 oyla hükümet programı kabul edilmiştir. 326Asım Us’a göre,

322 Nutku, A. g. e. (İktidar-Muhalefet ilişkileri tezi), s. 58 (tezde sayfa131)

323 Ayın Tarihi, Eylül 1947, No:166, s. 26

324 Feroz ve Bedia Turgay Ahmad, A. g. e. ,s. 36

325 TBMM Tutanak Dergisi, D:8, C. 6,s. 672; Öztürk, A. g. e. , s. 315-321; Ayın Tarihi, Ekim 1947, No:167, s. 16-20

326 Tekin Erer, Türkiye’de Parti Kavgaları, Tekin Yayınevi, İstanbul, 1966, s. 450

82 Hasan Saka hükümeti Cumhuriyetin ilanından beri ilk defa olarak doğrudan doğruya Meclise dayanan bir hükümettir. 327

Kütahya Milletvekili Adnan Menderes DP’nin program hakkındaki görüşlerini ortaya koyarak programı eleştirmiştir. Menderes, programın, “müphem, mütereddit, vuzuhtan mahrum ifadelerle bir programsızlık örneği” teşkil ettiğini söyleyerek sözlerini şöyle tamamlamıştır: “…İşte Halk Partisi ve onun Hasan Saka Hükümeti 12 Temmuz Beyannamesinin açmak istediği dönem önünde tereddütler geçirmesine vesile olmaktadır. ”328

Program hakkındaki tartışmalar devam ederken meclis tatile girerek ikinci çalışma yılına 1 Kasım 1947’de başladı. 329Cumhurbaşkanı İsmet İnönü yaptığı açılış konuşmasında330 iç ve dış politika konularına geniş bir şekilde yer vererek alınacak tedbirleri sıralamıştır. İç Politikada demokratik gelişmenin büyük bir ilerleme gösterdiğini, dış politikada ise siyasi partilerin mutabakat halinde olmasından duyduğu memnuniyeti ifade etmiştir. Nutkun sonlarına doğru İnönü, demokratik hayatın iki ana parti tarafından kurulduğunu ve yine bu iki partinin karşılıklı çalışmaları sonucu demokrasinin daha da gelişeceğini vurgulamıştır. Aynı gün, Meclis Başkanlığı seçimi yapılmış ve Kazım Karabekir 322 oyla seçilirken, Peker sadece, 4 oy alabilmiştir. 331

Ayrıca Recep Peker’i destekleyen Ulus gazetesinin Baş yazarı Falih Rıkı Atay, 30 Ekim’de CHP Genel Sekreterliği’ne bir mektup yazarak, İnönü ile uyuşmadığı için partiden, 4 Kasım’da da 21 yıl çalıştığı Ulus gazetesinden ayrıldığını açıkladı. Yerini Nihat Erim aldı. 332

İktidar ile muhalefet arasındaki karşılıklı konuşmalar süregelirken CHP’nin Yedinci Kurultay hazırlıklarına başlamıştı. Memlekette genel bir hürriyet havası belirdiği halde CHP’nin programı ve tüzüğünü yeni politik gelişmelere

327 Asım Us, “Demokrat Parti’nin Genel Kongresi” , Vakit, 7 Ocak 1947, s. 718

328 TBMM Tutanak Dergisi, D:8, C. 6, s. 676-681

329 Feroz Ahmad, A. g. e. , s. 37

330 Nutkun tamamı için bkz. TBMM Tutanak Dergisi, Dönem 8, C. 7, s. 2-7; İsmet İnönü’nün TBMM’deki Konuşmaları 1920-1973, Der. Ali Rıza Cihan, TBMM Kültür ve Sanat Yayın Kurulu Yayınları No:57, C. 2, Ankara, 1993, s. 69-74; Ayın Tarihi, Kasım, 1947, No:168, s. 33-37

331 Ahmad, A. g. e. ,s. 37

332 Ulus, 4 Kasım1947, Ahmad, A. g. e. , s. 37

83 uyandırabilmek için değiştirmek gerekiyordu. 333Çünkü artık karşısında kendisiyle her konuda mücadele eden bir muhalefet partisi vardı. Bu nedenle amaç ve hedeflerin yeniden belirlenip açıkça ortaya konması gerekiyordu. Kurultaydan da beklenen bu olmuştur.

2.2.2. CHP Yedinci Kurultayı

17 Kasım 1947 tarihinde 782 delegenin katılımıyla Ankara’da toplanan CHP 7.

Kurultayı, 19 gün müddetle çalışmalarına devam edererk, 4 Aralık 1947 tarihinde dağılmıştır. 334 CHP 7. Kurultayı ilk iş olarak Parti Tüzüğü’nü çok partili düzen esasına göre değitirme yoluna gitti. CHP bünyevi bir değişim içine girmiştir. Bu Kurultay ile

Kurultayı, 19 gün müddetle çalışmalarına devam edererk, 4 Aralık 1947 tarihinde dağılmıştır. 334 CHP 7. Kurultayı ilk iş olarak Parti Tüzüğü’nü çok partili düzen esasına göre değitirme yoluna gitti. CHP bünyevi bir değişim içine girmiştir. Bu Kurultay ile