• Sonuç bulunamadı

1.3. Demokrat Parti’nin Kuruluşu ve Muhalefet Yılları

2.1.4. İnsan Hakları Derneği

17 Ekim 1946’da İstanbul’da Halk Partisinin otoriter ve sınıf esasına dayanan zihniyeti ile mücadele etmek üzere “İnsan Hakları Müdafaa Cemiyeti” adında bir dernek kurulmuştur. Derneğin amacı Birleşmiş Milletler anayasasında belirtilmiş bulunan insan haklarının ülkemizde de tatbikini sağlamak üzere konferanslar vermek, yayın yapmak ve geziler düzenlemekten ibaretti. Dernek siyasi faaliyette bulunmayacak sadece insan haklarını savunacaktı.

Derneğin kurucuları arasında Mareşal Fevzi Çakmak, Tevfik Rüştü Aras, Raşit Erer, Kenan Öner, Hasan Rıza Soyak, Zekeriyya Sertel, Cami Baykut, Hamdi Arpak bulunuyordu. Ancak dernek içinde Zekeriyya Sertel gibi tanınmış solcuların

255 Basın Kanunu Hakkındaki Tartışmalar için bkz., TBMM Tutanak Dergisi, D:8, C. I, s. 280-313.

Ayın Tarihi, No:154, Eylül 1946, s. 11-15

256 Recep Peker’inkonuşması için bkz. , TBMM Tutanak Dergisi, D:8, C. I, s. 313

66 bulunması, Halk Partisi için Mareşal’i yıpratmak adına bulunmaz bir fırsat olmuştu.

257

Nitekim, Tanin gazetesi başyazarı Hüseyin Cahit Yalçın’ın hazırladığı

“Hakikatler Karşısında” adlı altmış sayfalık bir broşürde Mareşal’in koministlerle işbirliği yaptığı açıklanıyor ve broşürün üzerinde de Tevfik Rüştü Aras, Cami Baykut’un Meraşelle beraber resimleri bulunuyordu. Bu broşür köylere kadar Halk Partisi tarafından yayınlanmıştı. 258

İnsan Hakları Cemiyeti yüzünden tartışmalar devam ederken sıkıyönetim komutanlığı da yasalar dışına taşacak kadar hızlanmış olan aşırı sol akım olaylarına el koydu ve Sıkıyönetim Komutanı Asım Tınaztepe imzasıyla 16. 12. 1946 günü bir bildiri yayınladı. Buna göre komüniat eğilimli hareketler sergiledikleri için Türkiye Sosyalist Emekçi ve Köylü Partisi ile Türkiye Sosyalist Partisi merkez ve şubeleri kapatıldı. Yine bu partilerin düşüncelerini yayan Sendika, Ses, Nor-Or, Gün, Yığın, Dost gazete ve dergileri kapatılmıştır. Ayrıca Yarın gazete ile Büyük Doğu dergisi 4 ay sonra kapatılmıştır. 259

2.1.5. 1947 Bütçe Görüşmeleri ve “Psikopat Olayı”

1946 yılıson ayı içerisnde meclis, iktidar ve muhalefet arasında birbirinden farklı tartışmalara sahne olmuştur. İlk olarak sıkıyönetimin bir altı ay daha uzatılması gündeme gelmiştir. Ardından bazı milletvekillerinin mazbataları tartışma konusu olmuştur. Ayrıca bütçe görüşmeleri sırasında yaşananlar ile meclisteki hava daha da sertleşmiştir.

4 Aralık’ta sıkıyönetimin 6 ay daha uzatılması için yapılan meclis müzakerelerinde, DP’li Refik Koraltan, hem usul hem esas bakımından sıkıyönetime karşı çıkarak, sıkıyönetimi gerektirecek tehlikeli hal ne ise açıklanmasını istedi.

CHP’li Vehbi Kocagüney; memleket ve ordunun selametini tehdit eden ve kamuoyunu sarsan yazılardan ötürü İstanbul gazetelerinden yakındı ve sadece bu yüzden bile

257 Erer, A. g. e. , s. 365

258 Salih Polatkan, Askeri ve Siyasi Yönleriyle Mareşal Fevzi Çakmak, Önsöz Basım ve Yayıncılık, Ankara, 1981, s. 151

259 Bildiri için bkz. , Goloğlu, A. g. e. ,s. 1-3; Fethi Tevetoğlu, Türkiye’de Sosyalist ve Komünist Faaliyetler (1910-1960), Ankara, 1967, s. 572-576

67 sıkıyönetime ihtiyaç olduğunu söyeledi. DP’li Fuat Köprülü ise buna cevaben;

gazetecilerin aracı ile zararlı düşüncelerin memlekete yayılması gibi tehlikelerin karşısında Demokratlar’ın da iktidardakilerden daha az duygulu olmadıklarını, fakat bu durumu sıkıyönetimle ilgili görmediklerini, sıkıyönetimle tutunmaya çalışmanın zayıflık olduğunu, kuvvetli hükümetlerin ancak ihtiyaç zamanında sıkıyönetime başvurduklarını söyledi. Diğer taraftan CHP’li Cemil Sait Barlas ise farklı bir görüş ortaya koyarak sıkıyönetimin dış tehlike için kullanıldığını ifade etmiştir. 260

Meclisteki tartışmalar devam ederken, 14 Aralık 1946 günü Recep Peker ve Maliye Bakanı Halit Nazım Kişmir 1947 yılı bütçesini müzakere edilmek üzere meclise sunmuşlardır. Müzakereler sırasında söz alan Adnan Menderes muhalefet kanadı olarak ikitidar-muhalefet arasındaki ilişkilelerin daha uygar hale gelmesini, partilerin arasında medeni ve demokratik anlayışın yer etmesi gerektiğini vurgulamıştır. Bütçe ile alakalı olarak da 1947 bütçesinin hayal ürünü olduğunu gerçekte uygulanmadığını ve ekonomik göstegelerin kötüye gittiğini ifade etmiştir. 261

Recep Peker ise Adnan Menderes’in sesinden kötümser ve psikopat bir psikolojinin hakim olduğunu ve durumun ise tam tersi yönde olduğunu ifade etmiştir.

262 Başbakanın Meclis Kürsüsündeki konuşmasındaki psikopat nitelemesi üzerine Celal Bayar ve tüm meclis gurubu, meclisi terk etmek üzere ayağa kalkmıştır.

Başbakan DP’lilerin ardından “Lideriniz halkı isyana teşvik ediyor” şeklinde bağırmıştır. 263 Böylece muhalefet ilk defa meclisi terk etmiştir. 9 gün süre ile meclis müzakerelerine katılmamıştır. Eski Başbakanlardan Şükrü Saraçoğlu arabuluculuk girişimlerinde bulunmuştur. Basında DP’nin Meclis’e dönmediği görülünce “Sine-i Millet’e avdet” edildiği yazılmaya başlanmıştır. Bunun 1946’daki manası Celal Bayar’a göre: Milletvekilliği emanetini millete geri vermek ve iktidarı oy verenlerin düşmanlığı karşısında bırakmaktadır.

260 Sıkıyönetimin uzatılmasına yönelik meclis tartışmaları için bkz.; TBMM Tutanak Dergisi, D:8, C.

3, s. 13-27; Goloğlu, A. g. e. ,s. 142

261 Taşkın Tuna, Adnan Menderes’in Günlüğü, s. 29 Ayrıca bu konuşma için bkz., TBMM Tutanak Dergisi, D. 8, C. 3, s. 15-19

262 TBMM Tutanak Dergisi, D:8, C. 3, s. 23-24

263 Tuna Taşkın; Adnan Menderes’in Günlüğü, Şule yayınları, İstanbul, 2003, s. 29

68 2.1.6. DP Birinci Büyük Kongresi ve Hürriyet Misakı

Demokrat Partinin seçimler nedeni ile yapılamayan ilk büyük kongresi 7 Ocak 1946 günü Ankara Ulus Sinemasında toplandı. Fakat DP kongre hazırlıklarını yaparken toplantının yeri konusunda büyük sıkıntı yaşamıştır. 264

906 delegenin katıldığı bu kongre, edindiğimiz bilgilere göre265, bu tarihe kadar görülmemiş bir kalabalık ve canlılık içinde geçmişti. Bu bakımdan Türk Demokrasi tarihi açısından önem taşıdığını düşünerek kongrede yaşanan bazı gelişmeleri aktaracağız.

Kongre 7 Ocak sabahı toplanmıştır. Fuat Köprülü, Adna Menderes, Refik İnce ve Celal Bayar yer alıyordu. Delegeler ve basın mensupları da yer alıyordu. CHP mensupları için de yer ayrılmış fakat ilk günki oturuma iktidar partisinden hiç kimse iştirak etmemiştir. 266

Kongre başkanlığına İzmir delegesi Dr. Ekrem Hayri Üstündağ ve İstanbul delegesi Kenan Öner aday omuş ve yapılan oylama ile Kenan Öner kongre başkanı seçilmiştir. Başkanvekilliğine ise Abdurrahman Münip Berkman ve Fevzi Lütfi Karaosmanoğlu getirilmiştir.

Demokratikleşmenin önündeki engellerin kaldırılması amacı ile 3 maddeden oluşan düzenleme oluşturmuştur. İlk olarak Vatandaşların haklarını ve hürrüyetlerini savunan Anayasamızın metnine ve ruhuna uymayan hükümlerin kaldırılması,; ikinci olarak vatandaşların oylarının emniyet ve mesuliyetini sağlamak ve milli iradeyi teminat altına almak için seçim kanununda değişiklikler yapılması ve son olarak ise Devlet Başkanlığı ile Parti başkanlığının bir fiil veya çatı altında toplanmaması usulünün getirilmesi olmuştur. Bayar’ a göre bu üç sorun Milli Vicdanla alâkalı durumlardır. Türk Demokrasisi için aşılması gereken merhaleler olduğunu vurgulamıştır. 267

264 Celal Bayar, Başvekilim Adnan Menderes, s. 67

265 A. g. e. ,s. 68

266 Erer, A. g. e. , s. 375-376

267 Ulus, 8 Ocak 1947

69 Daha sonra Aydın delegesi Ethem Menderesin önerisi ile parti çalışmalarını incelemek üzere 7 komisyon kurularak, kanunlarda değişiklik yapılması konusunu incelemek üzere oluşturulan komisyonun adı ise “Ana Davalar Komisyonu” dur. Bu komisyonda partililerin istekleri incelenmiştir. Bütün partilerin fikirlerini serbestçe ortaya koyması sağlanmıştır. 268

Necati Erdem Anayasanın fevkalede olduğundan, Atatürk’ün bütün şahsiyetini taşıdığından, fakat bu mümtaz eserin CHP elinde bugünkü hale geldiğinden yakınmıştır. 269 General Sadık Aldoğan’da aynı konuya temas ederek ağır ve sert konuşmuştur.

DP Kurultayının dördüncü otorumuna 10 Ocak 1947’de başlanmıştır. Maliye Encümeni DP Tüzüğünün 61. Maddesine uygun olarak partinin gelir kaynakları tespit edilmiştir. Ayrıca Merkezi Ankara’da olan bir Demokrat Bankası’nın kurulması önerilmiştir. 270 Parti Tüzüğüne göre partiye alınacak vatandaşların 22 yaşını doldurmuş olması gerekiyordu fakat müzakereler sırasında bu yaş sınırının 18’e inidirilmesi teklif edilmiştir. Birçok delege buna karşı çıkmıştır. Kastamonu delegesi 18 yaş tahsil yaşı diyerek karşı çıkmıştır. 271

Dördüncü gün müzakerelerinde Genel Bşakan Seçimi yapılmıştır. Tek aday olan Celal Bayar, oylamaya katılan 548 delegeden, 541’nin oyunu alarak genel Başkan seçilmiş, geriye kalan 7 oydan 2’si Köprülü’ye, 2’si Menderes’e verilmiş ve iki oy da boş çıkmıştır. Genel İdare kurulu üyeliklerine ise; Emin Sazak, Adnan Menderes, Refk Koraltan, Fuat Köprülü, Refik Şevket İnce, Fevzi Lütfü Karaosmanoğlu, Cemal Tunca, Yusuf Kemal Tengirşek, Ahmet Tahtakılıç, Ahmet Oğuz, Celal Ramazanoğlu, Enis Akaygen, Samet Ağaoğlu, Hasan Dinçer; altı kişiden oluşan Parti Haysiyet Divan üyeliklerine ise; Fikri Apaaydın, Kemal Özçoban, Hasan Polatkan, Abidin Potuoğlu, Osman Nuri Köni ve Abdurrahman Münip Berkkant seçilmiştir. 272

268 Ulus, 8 Ocak 1947

269 Tekin Erer, Türkiye’de Parti Tarihi ve İdeolojisi,Tekin Yayınevi, İstanbul, 1966, s. 390

270 Ulus, 11 Ocak 1947.

271 Mete, A. g. e. , s. 35

272 Ayın Tarihi, No: 158, Ocak 1947; Mete, A. g. e. , s. 49-50

70 11 Ocak 1947 günü Ana Davalar komisyonu tarafından hazırlanan “Hürriyet Misakı” okundu. Takrirde Anayasaya aykırı bulunan takrirlerin değiştrilmesi yerine demokratik kanunların konulması talep edilmiştir. Bu takririn Kabul edilmemesi durumunda meclis gurubunun Meclisten çekilme kararı aldığını bildirmesi durumun ciddiyetini ortaya koymuştur. 273Türk demokrasisinin gelişmesinde istisnai bir yeri bulunmaktadır. Zira ilk defa halkın menfaatlerinin halkın eline verme iradesinin ifadesiydi. 274

DP’nin ilk Kongresi, basın organlarında ülkenin siyasi tarihi bakımından önemli bir olay olarak karşılanmış, Kongre nedeni ile iktidar ve muhalefet partileri, çok partili yaşamın bir yıllık geçmişini ve yapılması gerekenleri yeniden değerlendirmiştir.

Nihat Erim, Ulus gazetesinde DP Kongresi’nin ülkede “modern demokrasi, temsili sistem, parlamento usulü, müsamaha ve hürriyet rejimi” açısından belli bir olgunluğu gösterdiğini ve sevinçle karşılanması gerektiğini yazmıştır. 275 Nadir Nadi, DP’yi şimdiye kadar kurulmuş siyasi teşekküller içinde en talihlisi olarak nitelendirmiş ve böyle bir siyasi partinin bugün var olmasını yirmi üç yıl boyunca yaşanan siyasi gelişmelerin olumlu bir sonucu olarak değerlendirmiştir. Bu bakımdan Atatürk’e çok şey borçlu olduğumuzu, Şeyh Saitler’in, Menemencilerin artık tarihe karıştığını belirterek bundan sonra DP’nin daha dikkatli olması gerektiğini ve gerçekleri görerek sağlam adımlarla ilerlemesinin zamanı geldiğini anlatmıştır. 276

Nihat Erim’in Hürriyet Misakı hakkındaki bu düşüncelerine katılmayan Cihat Baban ise Tasvir gazetesinde şunları dile getirmiştir: “Kanaatimize göre bu kararlarda bir tehdit mahiyeti gören sayın başyazar yanılmaktadır. . Şimdiye kadar yalnız devlet bünyesi içinde DP, Halk Partisi idaresinin mesuliyetine, bu şartlar altında iştirak etmek istememektedir. Hürriyet Misakı’na giren hususlar, yalnız bir partinin şu veya bu mevzuda, herhangi bir kanunda tadilini istediği aksaklıklar

273 Misak’ın tam metni için bkz., Ş. Esirci, A. g. e. ,s. 50-51

274 Eroğul, A. g. e. , s. 50-51

275 Nihat Erim, “Demokrat Parti Kurultayı”, Ulus, 7 Ocak 1947; Nilgün Gürkan, Türkiye’de Demokrasiye Geçişte Basın(1945-1950),İletişim Yayınları, 1998, İstanbul, s. 256

276 Nadir Nadi, “Demokratların Kongresi”, Cumhuriyet, 8 Ocak 1947,

71 değildir. Bunlar öyle şeylerdir ki tadil ve tashih edilemediği takdirde, memlekette demokrasiden bahsetmek mümkün değildir. ”277

Anlaşıldığı üzere DP Kongresine basında geniş yer verilmiştir. Hükümet yanlısı gazeteler kongreyi genel olarak başarılı bulmuşlar ancak alınan kararlara tepki göstermişlerdir. Çünkü artık muhalefetteki parti düşünüldüğü gibi, bir gölge muhalefet örneği sergilememektedir. Nitekim kongre kararları DP’nin bu konuda ne kadar samimi olduğunu göstermiştir. Bunu hazmedemeyen CHP, Meclis çoğunluğundan da yararlanarak DP’yi susturmanın başka yollarını arayacak ve iktidar-muhalefet ilişkileri bundan sonra daha da sertleşecektir.

Demokrat Parti Birinci Büyük Kongresinde alınan“Hürriyet Misakı” kararı iktidardaki Halk Partisinde büyük bir tepki yaratmış ve CHP genel Başkanlık Divanı 16-20 Ocak tarihleri arasında büyük bir gizlilik içinde toplanmıştır. 278

CHP Kongresinde 63 olan vilayet sayısının 25’e indirilmesi teklif edilmiştir.

Lalikliğin uygulanış biçimi üzerinde belirli bir karara bağlanmıştır. Türkçe harflerle özel olarak din dersi öğretilmesi işini hükümet yetkilileri arasında düzenleyeceğini Divana bildirmiştir. 279Böylece iktidar, laikliğin uygulama şekli üzerine çok önemli bir karara varmıştır. Özel din eğitimine izin vermekle DPnin din kaynağından geldiğini sandığı kuvvetini kırmak istiyordu. Bu ise Devrimcilik anlayışında yeni bir dönemin başlangıcıydı. 280 Alınan bu karara yönelik Necmettin Sadak, Ulus gazetesinde laikliğin tarifini yaptıktan sonra tavrını şu şekilde koymuştur: “Devlet mekteplerinde din tedrisatı yapılamaz. Fakat buna mukabil her vatandaş, her aile, her cemaat çocuklarına dini öğretmek için her vasıtaya başvurabilir…Devlet dine karıştığı gün,

277 Cihad Baban, “Hürriyet Misakı Bir Parti İşi Değil Devlet işidir”, Tasvir, 14 Ocak 1947. Ayrıca Baban, bu makalesinde, Kongre esnasında Falih Rıfkı Atay’ın bir tesadüf eseri Londra’da bulunmasının kendileri için daha hayırlı olduğunu, aksi takdirde karşılıklı tepkilerin çok dah seert olmasının kaçınılmaz olacağını söylemiştir.

278 Orhan Cemal Fersoy, Bir Devre Adını Başbakan Adnan Menderes, Hun Yayınları, İstanbul, 1978,s.

204

279 CHP Genel Başkanlık Divanının 28 Ocak 1947 Tarihli Tebliği, Burçak, Türkiye’de Demokrasi’ye Geçiş, s. 113-114

280 Salim Rıfkı Burçak, Türkiye’de Demokrasiye Geçiş (1945-1950), Olgaç Matbaası yayınları, 1979,s.114

72 bu işin nereye varacağını, nerede durcağını, din adına neler isteyeceğini kestirmek güçtür. ”281

Daha önce, 1947 yılı bütçe görüşmeleri sırasında, 23-24 Aralık1946’da Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi görüşülürken “okullarda din öğretimi” meselesi gündeme gelmişti. DP Milletvekilleri o günlerde “ psikopat suçlaması” nedeniyle toplantıları boykot ettiklerinden, görüşmeler sadece CHP’liler arasında olmuştu. 282

Halk Partisi divanı bu istekleri ele alarak, bunların yerine getirilmesini, Cumhuriyetin vicdan hürriyetini ve laiklik prensibini zedelememek şartıyla mümkün olabileceğine karar vermiştir. 2831947 Temmuz ayı başında “Özel Din Eğitimi Ana Hatları” kabul edildi ve Milli Eğitim Bakanı bir bildiriyle bunu halka duyurdu. 284

Bütün Türkiye genellindeki valilerin katılımı ile İl İdareciler Kongresi düzenlenmiştir. Kongrede valilere geniş haklar tanınarak DP’yi sindirme politikası uygulanmak istenmiştir. Adnan Menderes ise Vatan’da kongreyle ilgili olarak Valilere geniş selahiyetler verilmesi kongrenin başlıca konusu olduğuna göre ve valilerden teşekkül etmiş bir kongrenin tarafsız kalmasının çok zor bir iş olmasından bahsetmiştir. Bu durumun acaba demokrasiye doğru bir ilerleme mi olacak yoksa siyasi bir irtica karşısında mıyız? diye sorgulamıştır. 285

2.1.7. İktidar ve Muhalefet arasında Geçen Komünistlik İthamları

İktidar olsun muhalefet olsun zor duruma düştüklerinde kullandıkları en önemli silahları komünistlik olmuştur. Sovyet Rusya’nın oluşturduğu ideolojik tehditin etkisinin olduğu kuşkusuzdur. Fakat iktidar da muhalefette “aşırı sol” konusunda aynı görüşü paylaşmaktaydılar. Nitekim İç İşleri Bakanı Şükrü Sökmensüer 30 Ocak 1947 günü Mecliste yaptığı konuşmasında Türkiye’de ki komünist faliyetleri kronolojik olarak 1919’dan başlayarak 1945’e kadar beş safhada açıklamıştır. Komünistlerin

281 Necmettin Sadak, “ Parti Divanının Toplantıları Münasebetiyle”, Akşam, 23 Ocak 1947

282 Dereli, A. g. e. , s. 83

283 Ahmet Esenkaya, İnönü Dönemi Laiklik Politikası 1938-1950, H. Ü. Atatürk İlkleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 1995, s. 83

284 Bildirinin tamamı için bkz; Gotthard Jaschke, Yeni Türkiye’de İslamlık, Çev: Hayrullah Örs, Bilgi Yayınları, Ankara, 1972, s. 84-85

285 Vatan, 25 Ocak 1947.

73 DP’ye yapmış oldukları teklifleri belgelerle açıklamıştır. 286 Ayrıca İç İşleri Bakanı 21 Temmuz seçimleri için Meşru devlet aleyhine yürütülen kızıl faliyetler, halk tabakalarının kanlı bir ihtilale yöneltmek için uğraştığını belirtmiştir. Demokratların elindeki en etkili silah olan Meclisten çekilme tehdidi, basit bir komünist taktiğidir diye nitelendirmiştir. 287

2.1.8. Sendikalar Kanunu

Recep Peker Hükümeti, komünizm tehlikesinin baş gösterdiği bu sıralarda, 20 Şubat 1947 tarihinde 5018288 sayılı Sendikalar Kanunu çıkarmıştır. Daha önce, Cemiyetler Kanunu’nda sınıf menfaatine dayanan derneklerin kurulabilmesini ön gören değişikliğin yapılması üzerine 1946 yılı başında serbestçe sendikalar kurulmuş ancak, altı ay sonra solcuların nüfuzu altına girdikleri gerekçesi ile bu sendikaların tamamı kapatılmıştı. 289

Sendikalar Kanunu tasarısı 25 Ocak 1947’de TBMM’ne sunulmuş, meclisin 20 Şubat 1947 tarihli toplantısında görüşülerek kabul edilmiştir.

Meclis’teki görüşmelerde ilk sözü CHP Diyarbakır Milletvekili Vedat Dicleli almış ve tasarı ile işçi kuruluşlarının düzene sokulacağını, dış tehlike ve akımların önleneceğini, sendikaların siyaset ile ilişkilerinin olmayacağını ancak işçilerin istedikleri partiye girmekte serbest olduklarını, Avrupa’da kurulan sendikaların kanuni, eşitlik ve hürriyet gibi üç önemli niteliğe sahip bulunduklarını, bu tasarının da aynı esaslara göre hazırlandığını söylemiştir. 290

Nitekim içişleri, adalet ve çalışma komisyonlarının çalışmalarıyla hazırlanan 13 maddelik tasarının tümü, TBMM’de 20 Şubat 1947’de Kabul edilmiş291ve 26 Şubat’ta Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. 292

286Konuşmanın tamamı için bkz. TBMM Tutanak Dergisi, D:8, C. 4, s. 66-73; Ayın Tarihi, No: 158, Ocak 1947, s. 10-25; Ulus, Cumhuriyet, 30 Ocak 1947

287 Tuna, A. g. e. , s. 37.

288 Düstur, 3. Tertip, C. 28, s. 929

289 Karpat, A. g. e. , s. 287; Dereli, A. g. e. , s. 78

290 TBMM Tutanak Dergisi, D:8, C. 4, s. 295-297

291 TBMM Tutanak Dergisi, D. 8, C. 4, s. 324

292 T. C. Resmi Gazete, 26 Şubat 1947

74 2.1.9. Ara Seçimleri

Şubat 1947’de yapılan köy muhtarı seçimleri,293 CHP ile DP’nin arasında daha da gerginleşmeye sebep olmuştur. DP’nin iddialarına göre hükümet kendi adayları yararına seçimlere öyle bir yol atmıştı ki, köylerdeki oylamaya “seçim”demek imkanı pek kalmamıştı. Yine DP’lilere göre CHP’nin gerçek maksadı DP teşkilatını köylerden söküp atmaktı, oysa tersine bu teşkilat daha da kuvvetlenmişti. 294

Bu seçimlerle ilgili olarak Bayar daha sonra, Başvekilim Adnan Menderes adlı eserinde295, seçimlerde CHP’nin “devlete karşı gelinmez” sloganına karşılık köylünün ters tepki verdiğini ve büyük baskıya maruz kalan köylerde ise DP’nin daha kuvvetli çıktığını yani baskının adalet hasretini çoğalttığını ve böylece DP’ye inanan kitlelerin hızla çoğaldığını ifade etmiştir.

31 Mart 1947’de Recep Peker, DP’li liderlerin toplantıya katılmak üzere İzmir’e gelişlerinden bir gün önce İzmir’e gelmiş ve burada Halkevi salonunda yaptığı konuşmasında DP’lilere ateş püskürmüştür. Peker, siyasi partilerin vazifesinin seçime iştirak etmek olduğunu, seçime iştirak etmeyen parti ve onları destekleyen gazeteler içinde İstiklal Mahkemeleri kanunun hala yürürlükte olduğunu hatırlatmıştır. 296 Dolayısıyla muhalefet açıkça tehdit edilmiştir. DP’liler seçimlere girmeme kararı almalarına rağmen bir taraftan da yurt genelinde, İzmir, Balıkesir, Bandırma, Gönen ve Kütahya’da mitingler tertip ederek iktidarın antidemokratik davranışlarını şiddetle tenkit etmişlerdir. 297

Nitekim, DP’nin katılmadığı milletvekili ara seçimleri 6 Nisan 1947’de yapıldı.

Seçimlerden önce bir bildiri yayınlayan DP, seçimlere katılmama gerekçelerini şu şekilde ifade etmişlerdir: “Seçim emniyeti kanunla sağlanmadıkça ve idare mekanizmasının tarafsızılığına imkan bırakmayan zihniyet değişmedikçe seçime

293 Muhtar seçimleri toplam 35588 sandıkta yapıldı. Bu seçimlerde DP; 1225, Bağımsızlar: 1960 ve diğer sandıkların tamamını CHP kazandı. Ulus, 1, 7, 21 Mart 1947, Bu seçimlerden hemen önce yapılan Uşak belediye seçimlerini DP kazanmıştır. Fakat Danıştay kararıyla bu seçimler iptal edilmiş ve yenilenen seçimleri CHP kazanmıştır. Fakat Danıştay kararıyla bu seçimler iptal edilmiş ve yenilenen seçimleri CHP kazanmıştır. Cumhuriyet, 30 Ocak 1947

294 Karpat, A. g. e. , s. 158.

295 Celal Bayar, BaşvekilimAdnan Menderes, s. 73

296 Cumhuriyet, 2 Nisan 1947, Fersoy, A. g. e. , s. 15

297 Karpat, A. g. e. , s. 160

75 girmeyi Türk demokrasisine karşı ağır bir suç sayıyoruz. ”298 Bu beyanatın ardından, CHP seçimlere tek başına katılmış dolayısıyla seçimleri de kendi adayları kazanmıştır.

Fakat seçime katılma oranı çok düşük olmuştur. İstanbul’un bazı yerlerinde %10’u zorlukla geçmiştir. Bundan yararlanan DP’liler propaganda gezilerine ve konuşmalarına devam ettiler. 299

Dış gelişmeleri öne süren CHP sıkıyönetimin 6 ay daha uzatılmasını istedi. 300 DP’liler ise sıkıyönetimin sadece gazete kapatmakla uğraştığını ileri sürerek bu karara karşı çıktılar. DP’li Sadık Aldoğan söz alarak “Anayasa’daki tarife göre sıkıyönetim, mutlakiyet idaresine bile rahmet okutacak zalimce bir idare tarzıdır” dedi. Bu konuşmayı protesto eden CHP’liler Sadık Aldoğan’ın 15 gün Meclisten çıkarma cezasına çarptırılmasına sebep olmuşlardır. Buna mukabil 28. 5. 1947 tarihinde sıkıyönetim 6 ay daha uzatılmıştır. 301

2.1.10. 12 Temmuz Beyannamesi

İktidarla muhalefetin kopma noktasına geldiği bu son olaylardan sonra, partiler arası arabuluculuk girişimleri artmıştır. 12 Temmuz beyannamesine kadar devam edecek olan bu girişimler tamamıyla İnönü’nün bilgisi ve kontrolü halinde olmuştur.

İktidarla muhalefetin kopma noktasına geldiği bu son olaylardan sonra, partiler arası arabuluculuk girişimleri artmıştır. 12 Temmuz beyannamesine kadar devam edecek olan bu girişimler tamamıyla İnönü’nün bilgisi ve kontrolü halinde olmuştur.