• Sonuç bulunamadı

Karekter

Öykünün yapısını kurmak yaşamsal bir konudur. Senaryo yazarken oluşturulan öykü karakterlerin eyleminden doğduğu için karakter yaratma meselesi bir senarist için oldukça önemlidir. Karakterler doğru yaratılmışsa öykü onların oluşturdukları yapı içerisinde gelişir ve olayları kontrol altına almaya ve kendi öykülerini yazmaya başlarlar. Etkin ve ilginç karakterler yaratmak bir senaryo yazarının önündeki büyük engellerden birisidir. Etkin karakterler gerçek kişileştirilmiş gibi bir duygu yaratırlar. Karakterlerine kişilik duygusu verebilmek için yazar gerçek kişileri model alır. Bildiği bir kişinin bir karaktere verebileceği gibi, değişik kişilerin niteliklerini de bir karakterde toplayabilir. Aynı zamanda etkin karakterler inanılabilir özelliktedir. Davranışları kişilikleriyle, onlar hakkında bildiklerimizle uyum içerisindedirler. Yaratılan karakterler, davranışlarıyla, aksiyonlarıyla, neyi nasıl yaptıklarıyla ve söyledikleri ile nitelendirilirler. Bu nedenle senaryo yazarı, karakteri tanımlarken, roman yazarının sahip olduğu lükse sahip değildir. Karakterini kesin, ayırt edilebilir ve davranışsal bir yöntemle okuyucuya sunmalıdır. Senaryo yazarı karakterine belirsizlik de katmalıdır. Gizemli yönlerinin olduğu hissetmek karakterin etkinliğini artırmaktadır. Yapıtta karakterler oldukları gibi görünmelidir. Yaptıkları ile yaşadıkları arasında bağ kurarken, ahlaki kurallara ters düşse bile izleyiciye bunun nedeni verilmelidir. Karakterler çekici, ilginç olmalıdır. Çünkü onlar özel kişilerdir. Yaşam ve sorunları ilginç bir tarzda meşgul olurlar. Onlar eşsiz ve bireyseldir. İnatçıdırlar ve hiç bir şeyin peşini kolay kolay bırakmazlar. Güçlü ve varlık sahibidirler. Sürekli gelişim ve değişim döngüsündedirler. Bazı karakterler ise heyecan katarak kendilerini yavaş yavaş ortaya çıkarırlar (Miller, 2012:97-106). Senaryoda karakter oluşturmak tüm hikâyeyi yaratmaktır. Çünkü olacak olan olaylar ve durumlar bu karakter veya karakterlerin eylemleri sonucunda gerçekleşir.

Senaryonun merkezinde karakterler vardır. Ve bir senarist onların yaşam ve ölüm gücünü elinde tutan bir tanrıdır. Hayatlarına devam etmeleri, oturmaları, gülmeleri ve diğer bütün eylemlerim senaristin elindedir(Costello,2010:65-66).

Televizyon dizileri, hem bölümlük hem de sezonluk süreleri daha uzun olduğundan karakter sunumu açısından daha avantajlı konumdadırlar. İnternet dizilerinde karakterin sunumu daha hızlı olmalıdır. Bu nedenle aksiyonun içine çarpıcı ve ayırt edici noktalarla karakterin bakış açısı ve kimliği verilmelidir. Aksi durumda seyirci karakterlerle bağ kuramaz ve hikâyenin akıcılık ve gerçekçiliği kopar.

Zaman ve Mekan

Senaryo evresinden başlayarak, zaman ve mekân sürekliliğinin akılcı/doğru kullanımı, çalışmanın başarı ya da başarısızlığının bir göstergesidir. Zaman ve mekânın doğru kullanımı, iyi düzenlenmesi, öykünün görüntü ve ses değerlerini güçlendirir. Görsel anlatımın başarısı, izleyicinin ilgisini öykü üzerine yoğunlaştırır. İzleyici ardışık çekimlerde, zaman ve mekân sürekliliğinden rahatsız olursa, filmin büyüsü bozulur. Film, birbirleriyle ilişkisi olmayan görüntülerin karmakarışık bir yığını olur. Kaçınılmaz sonuç, elbette ki başarısızlık olacaktır. Filmsel zaman dört temel süreklilik boyutunda ortaya konur: Şimdiki, Geçmiş, Gelecek, Durumsal (Düşsel) Zaman. Senaryo yazımında genel olarak şimdiki zaman dilimi kullanılmaktadır. Şimdiki zamanla yazılmış bir senaryo metni, şu an gözlerimizin önünde, ekranda bir görüntü varmış gibi bir duygu uyandırır. Bu yüzden sinemasal eylemi şimdiki zaman kullanarak yazmak, senaristi hem senaryo yazım biçimine yaklaştıracak, hem de görselleştirilmesi mümkün olmayan soyutlamalar yapmasını sınırlandıracaktır (Aslanyürek,2004:170).

Senaryo yazımında farklı zaman kipleri kullanılabileceği gibi genel olarak geniş zaman veya şimdiki zaman kipi kullanılmaktadır. Nitekim araştırmamızda incelediğimiz televizyon dizisi “Acıyaman” ve İnternet dizisi “Az Farkla Dışarı” dizileri geniş zaman kipinde yazılmışlardır.

‘Zaman kullanımı senaryo yazarını etkileyen bir sınırlılıktır’ der, Akyürek. Senaryo yazımında, sinema ve daha çok televizyonda zaman baskısı mevcuttur. Bu baskı altında çalışıp başarılı ve nitelikli bir yapıt ortaya koymak adına profesyonel bir iştir. Zaman kullanımı senaristin karşına çıkan ikinci sınırlılık ise senaryonun süresine bağlıdır. Bir sinema filmi ortalama 80-120 dakika arasında değişir. Bu birçok ülkede geçerli evrensel bir düzenlemedir. Televizyonda yayınlanma süresi daha kesindir. Bundan dolayı senarist belirlenen süreyi dikkate alarak, öykünün tavanını ve tabanını net bir biçimde belirleyerek, istenilen süreçte aktarım sağlamalıdır. Senaryonun uzun ve kısa olmasını oluşturduğu diğer bir sonuç ise yapıtın uzun veya kısalığının Pazar bulmasını etkilemesidir (Akyürek,1995:63).

Araştırmamızda kullandığımız Televizyon Dizisi “Acıyaman” bölüm başı ortalama 100 sayfa civarında metin içermekte iken İnternet Dizisi “Az Farkla Dışarı” bölüm başı 10 sayfa metin içermektedir.

Diyolog

Karşılıklı konuşma anlamında olan diyolog kavramı hangi alanda olursa olsun, bilgi vermek, duygusal bir anlam taşımak, öyküyü geliştirmek, gibi başlıca üç görevi vardır. Radyo televizyon, sinema, tiyatro senaryoları bu üç görevi mutlaka yerine getirir. (Öngören,1996:72) Düşünceyi takip etmek anlamı taşıyan diyolog en az iki kişinin karşılıklı konuşmasıdır. Bir diyologdan söz etmek için en az iki unsur olmalıdır.

1-Alıcının vericinin varlığı

2-İletmek istenilen mesajın varlığı

İletişimi gerçekleştirebilmemize aracılık eden kişisel, görsel ve işitsel işaretler yardımıyla diyalog kurulabilmektedir. Diyalog ulaştırılmak istenen mesajın belirli kodlarla iletilmesidir. Senaryoda yazılacak diyaloglar, konuşan kişinin karakterini şekillendirmesi gerekmektedir. Bununla beraber o kişiye yönelik olmalıdır. Söyleyen kişinin bireyselliğini üstünde durması gereken diyalog, aynı zamanda söylenin ifade şekliyle ve senaryonun tamamıyla uyum sağlamalıdır. Karakterlerin diğer karakterle olan ilişkisi diyaloglarla hissettirilmeli, konuşmanın öncesi, devamı ve başlangıcı ile bir bütünlük kurmalıdır. Diyaloglar gerçek hayat konuşması değildir ama duyulduğunda gerçek hayat konuşması olarak algılanmaktadır. Diyaloglar duyguları açıklama gerektirmeksizin aktarabilmektir.

(http://www.cinerium.com/forum/showthread.php/558-Senaryoda-Diyalog- Nas%C4%B1l-Yaz%C4%B1l%C4%B1r) E.T: 20.04.2018

Diyaloglar sessiz sinema devri bittikten sonra görüntünün en büyük destekçisi olmuştur. Görüntüyle anlatımı zor veya imkânsız olan duygu, düşünce, eylem veya olaylar diyalog yoluyla kolayca anlatılabilmektedir. Ancak sinema bir görsel sanattır. O nedenle anlatı mecbur kalınmadıkça görsel yollarla yapılmalı, diyaloglar ise destekleyici olarak kullanılmalıdır.