• Sonuç bulunamadı

Günlük yaşamda görme, konuşma, yeme, içme gibi gerçekleştirdiğimiz birçok eylemin kendi içerisinde barındırdığı kurallar vardır. Bu bağlamda senaryo yazmanın da belirli kurallar taşıması yadırganamaz bir durumdur. Bu kurallar daha bilinçli, daha kaliteli bir senaryo yazmada, yaratıcılığı daha rahat bir biçimde ortaya koymada, yöntemli bir çalışma gerçekleştirmede önemli bir rol oynamaktadır. Senaryo yazmanın, yapıyı oluşturmanın birçok eylemde olduğu üzere kurallara ihtiyacı vardır. Aşağıda senaryodaki yapıyı oluşturan bazı ögeler ve kurallara değinilmiştir.

2.7.1. Düşünce ve Tema

Senaryonun düşünsel boyutu bağlamında Aslanyürek, dramatik bir yapıtta düşünceyi "sanatçının dünya veya yaşam ile ilgili tutumunun betimsel olarak icra edilmesi" olarak tanımlamaktadır (Aslanyürek 2004: 86). Bu görüşten yola çıkarak, Sanatçı yaşadıklarını, gördüklerini, duyduklarını ve bunun sonucunda oluşan hayat tutumunu bir şekilde yazdıklarına yansıtmaktadır diyebilmek mümkündür.

Sanat yapıtına hayat veren olgu sanatsal düşüncedir. Sanatsal düşünce barındırmayan, ya da düşünce halkası zayıf olan bir yapıt çift yapılı estetik oluşumunu tamamlayamaz. Sanat ve düşünce birbiriyle kurduğu sıkı bağla sanat yapıtına özgün bir değer kazandır. Sanat ve düşünce kavramı olmadan ayrı kulvarlarda bir iskelet oluşturulduğunda sanat yapısı yüzeysel bir yapıt olarak kalacaktır (Gürbüz,2001:102).

Düşünce temelinde özgünlük var ise eser özgün olabilecek aksi durumda başka bir fikre bağlı bir eser ortaya çıkacaktır.

İster öykülü bir sinema, ister belgesel, isterse bilimsel bir yapıt olsun Her yapıtın bir teması, önermesi olmalıdır. Senaryoda izleyicinin ulaşmak istediği bir mesaj vardır. Bundan dolayıdır ki, senaryonun mutlaka iyi belirlenmiş bir teması olmalıdır. Bu yapıt, varılmak istenen amaca, yazarı, yönetmeni ve izleyiciyi çok dolaşmadan ulaştırmalıdır

(Egri, 1982:25). Öykülü bir filmin amacı, insan düşünce ve hareketlerinin, senaryo yazarının gözlem ve hayal gücüyle düzenlediğini bir öykü çerçevesinde film yoluyla ortaya koymaktır. Tema ise bu öykünün temel taşını oluşturan bir öğedir(Onaran,1986: 15). Tema hikâyenin evrensel değeri, bir izleyici ile neden buluşulacağının belirtisidir. Bu sorunun cevabı senaryo bitene kadar bulunamayabilir fakat yazarı senaryo yazmaya teşvik eden sebep bir şekilde ortaya çıkacaktır. Tema gerçekte ne söylenmek istendiğinin tek bir kelime ile ifade edilebilme biçimidir. Tema senaristin birikiminden oluşan duyguların iletimidir. Bir senaryo yazarının ilk görevi senaryonun duygusal yükünü okuyucuya aktarmaktır (Costello, 2010:53). Bir yapıtta tema bir düşünceden ortaya çıkacaktır. Sanatçı bu düşünceyi inandığı şekilde, açımlamak, yaymak, insanlarla paylaşmak, ister. Bu düşünce Sağlam temellere dayandırılmışsa, sağlam bir tema ortaya çıkabilir. Berrak bir düşünceden yoksun olarak belirlenen bir tema gerek konuya gerekse, konunun dramatize edilmesine kılavuzluk edemez ve etkisiz kalır (Aslanyürek 1998:80).

Bir dramatik eserde tema öncelikle asıl olandır; hedefe ulaşmak için belirlenen amaçtır. Dolayısıyla açık ve net bir şekilde belirlenen tema, doğru bir strateji ve buna ulaşmak için izlenen doğru taktikler sonucu amacına ulaşır. Güçlü bir tema yoksa dramatik bir yapıtın içeriği de zayıftır. İçeriksiz bir biçim de içi boş bir balon gibidir. Tema, bir dramatik eserin tümünü özetleyen bir tümcedir, başka bir deyişle genel olandır, soyut olarak vardır. Tema buna göre toplumsal yaşamın manevi içeriğini yansıtır; bir eylemin iç anlamıdır Yapıtta tartışılacak etik, siyasal, dinsel, felsefi ve estetik türden, özgül bir yaşamsal sorundur. Yapıtta ortaya atılacak ve şu ya da bu yolda yanıtlanacak, yaşamdan alınma bir sorudur. Etik, dinsel, felsefi ya da bir başka konumdaki insan ilişkilerinin manen çatışmasıdır (Kagan, 1993:428431).

Senaryoda tema eserin içini doldurma yoludur. Zira iyi işlenen tema senaryonun fikrinin, düşüncesinin sunumunun doğru yapılmasının gerekliliklerindendir. Tema taşımayan içi boş, renksiz bir senaryo, perdeye de aynı renksizlikte bir eser yansımasına sebep olacaktır.

Fischer konu seçiminin çok önemli olduğunu sanatçının tutumunu anlayabilmemizi sağlayan bir öğe olduğunu belirtir. Konu seçimi önemlidir fakat bir sanat yapıtının özünü belirleyen bir etken değildir. Asıl etken konunun nasıl işlendiği ve yazarın toplumsal gerçekleri nasıl dile getirdiğidir. Konu öz aşamasına sanatçının tutumuyla ulaşabilir. Yapıtın asıl özü neyin sunulduğu değil, nasıl ve nasıl bir ortamda,

ne derecede toplumsal ve bireysel duyarlılıkla aktarıldığıdır (Fischer, 1995:129). Bu durumda belirlenen konudan çok tartışılması gerekenin konun işleyişi olduğu savunulabilir. Zira aynı konu çok farklı açılardan, farklı yöntemlerle ele alınabilir ve aslında bu işleyiş konunun özünü oluşturmaktadır.

Sanat dilini değer yargılarımız değil beğeniler belirler. Bu durumda bir sanat yapıtının değerlendirilmesi değer yargılarından çok bireysel beğenilere göre değişiklik göstermektedir. Sanatsal değerlendirme ise estetik ve estetik dışı ölçütlerin çatışması olarak bilinmektedir. Bu bağlamda Berna Moran, günümüzde edebiyat tartışmalarının estetik ve estetik dışı ölçütler çatışması biçiminde süregeldiğini belirterek edebiyat eserlerinin çoğunda bu iki değerin yer aldığını söylemektedir (Moran, 1983:248). Senaryo da bir edebi eser niteliği barındırdığından senaryonun yazım sürecinde de çoğu zaman değer yargılarının değil bireysel beğenilerin ön planda olduğunu söylemek gerekmektedir. Bir senaryo yapıtının değerlendirilmesine kişisel beğeniler etkilidir. Senaristin kişisel beğeni ve tecrübeleri senaryosuna şekil verecektir.

2.8. Senaryoda Dramatik Yapı