• Sonuç bulunamadı

2.2. Eserin Muhtevas•

2.2.1. Eserdeki Dil Konular•

2.2.1.3. Semantik

Dil biliminin alt alan• olan Semantik, anlamlar• inceleyen bilimdir.164 Anlamlar• inceleyen bir bilim oldu u için semanti in di er bir ismi de “Anlambilim”dir. Dilbiliminin anlamla ilgilenen sözcüklerin, cümlelerin anlamlar•n• inceleyen dal• olan anlambilim, sözlü veya yaz•l• bir dil ö esini bir anlamla ili kilendiren her tür ifadeyi konu edinir. Nesneler ve onlar• kar •layan sözcükler aras•ndaki ili kiyi inceleyen çal• malar çok eskiye gitse de, dilbilimsel anlam incelemeler bir bilim dal• olarak 19.yüzy•l•n sonlar•nda geli meye ba lam• t•r.

Semantik farkl• perspektiflerden yararlan•r.

Kelime, cümle, metin ve ileti im düzleminde Semâ‘ntik:

Leksikografi Semantik kelimelerin ve morfemlerin anlamlar•yla u ra •r.

Cümle Semantik, daha büyük sentaktik birimlerin anlamlar•n•n tek tek

kelimelerin anlamlar•ndan nas•l olu tu unu ara t•r•r. Bir cümlenin yorumu bu cümlenin sentaktik yap•s•n•n çözümlemesine dayal• olarak yap•lmal•d•r.

162

Suyûtî, el-Muzhir, c.2, s.225.

163

Suyûtî, el-Muzhir, c.2, s.226

Metin Semantik gerçek ya da varsay•msal olarak cümlelerin birle iminin çözümlenmesi üzerinde yo unla r.!

Söylem! Semantik! birbiriyle! ili kisi! olan! farkl ! ki ilerin! metinlerdeki! düzeyi! üzerine!çal malar!yapar.!

Kelime! ve! morfem! Semanti in,! dilbilimsel! semanti in!ara t rma! nesnesi! oldu una! dikkat!edilmelidir.!!

Frege! lkesinin! (“bire imsel! bir! dil! biriminin! anlam ,! ögelerinin! anlamlar n n! i levidir”)!do al! dillerde!ne! denli! geçerli! olabilece i! tart lmaktad r.! Birle tirici! i levlerin! tan m ! olumlay c ! bir! durumda! Semanti in! ana! görevleri! aras nda! say lmaktad r.!

Leksikografi Semantik.

Kelimelerin!anlamlar n n!ara t r lmas !dilbilimsel!Semanti in!konusudur.!Bununla!ilgili! konular!a a da!verilmi tir:165

Temel! ö elerden! olu an! kelimelerin! anlam! yap s :! Bir! kelimenin! anlam !

kelimenin!kökünün!belli!bir! ekilde!düzenlenmesi!olarak!tan mlan r.!

Morfemlerin!karma k!bir!kelimenin!anlam na!katk s :!Bir!kelimenin,!türevin!ya!

da! birle ik! kelimelerin! bükün! ekillerinin! anlam ! bu! birimlerin!morfolojik! ö elerinin! anlamlar ndan!ileri!gelir.!Özellikle!eski!yap larda!leksikografi!büyük!bir!rol!oynar.! Bir! kelimenin! durumu:! Burada,! belli! bir! kelimenin! anlam! benzerli i! olan! di er! kelimelerden!nas l!bir!fark !oldu u!söz!konusudur.!

Kelimeler!aras ndaki!anlam!ili kileri:!Z t!anlam,!e !sesli,!e !anlam!ve!çok!anlam.!

“El-Muzhir”deki! baz ! bölümler! semantik! konular ! içermektedir.! Suyûtî,! bu! konu! için!

özel!bölümler!telif!etmi tir!ve!bunlar!“me rifetu l-Elfâzi l- slâmiyye”,!“el- tikâk” “el-Mü terek”“el-Mu arrab”,!“el-Hakîkat!ve l-Mecâz”,!“el-Eddâd”,!“el-!!!Müterâdif”,!“el-Hâs”,!“el-‘Âmm”,!“el-Mutlak!ve l-Mukayyed”,!“el-Mu eccer!ve n-Naht”!bölümleridir.!

slâmi Laf•zlar•n Bilinmesi.

Bu bölümde ise Suyûtî slâmi laf•zlar• konu edinmi tir. Mevzu ile ilgili önce bn Fâris in “F•khü l-Luga” isimli eserinin “Bâbu l-esbâbi l- slâmiyye” bölümünden nakilde bulunmu tur: Cahiliye döneminden farkl• olarak slam dini nüzul ettikten sonra dil, medeniyet ve hayat•n di er alanlar•nda canlanma ba lad•. Dildeki bu canl•l•k ise kendisini ilk önce Cahiliye devri Araplarda bilinmeyen yeni kelimelerin olu mas•, mevcut olan baz• kelimelere ise yeni anlamlar yüklenmesi, gramer aç•dan Arapçan•n daha da geli mesinde buldu. slam dininin nüzul etmesi ile0 De`lRh e!h / Deu7h hŠ/ De+l5h{e!h / D e% d! l h / vb. gibi yeni er î veya dini laf•zlar olu tu. Önceler Araplarda e h#e@h / kelimesinden ancak

e$h c / 0 Oe d lah / kelimeleri anla •lmaktayd•. slâm ise bu kelimeye esas anlam•n• kazand•rm• oldu. F•sk J # ) kelimesinden ise ancak eGd?hm‹ l.d&d d ifadesindeki mana bilinmekteydi. Cahiliye devri Araplar• aras•nda rukû ve secde bilinmemekte, e]7_c / (salâh) kelimesinden ise ancak Od* ‹ / manas• anla •lmaktayd•.166

Me rifetu l- tikâk: !

Suyûtî, semantik baz• incelikleri göstermek için “me rifetu l- tikâk” (türeme) isimli bir bölüm daha ay•rm• t•r. Bu bölümü yazarken bn Fâris in “es-Sâhibî” ve bn D•hye nin (ö.633/1236) “et-Tenvir” isimli eserinden faydalanm• t•r.

bn D•hye, i tikâk hakk•nda “et-Tenvir”de öyle demi tir: “ tikâk Araplar•n en garip kelamlar•ndand•r. Arapçan•n töreme olup olmamas• meselesine gelince, bn Fâris in dedi i gibi, Araplar bir kelimeyi di erinden olu turmu lard•r. Örne in, `"9h Cîm ismi u l$h' (ictinam)’dan türemi bir kelimedir”.

bn D•hye “et-Tenvîr”de i tikâk•n, Araplar•n en garip kelimelerinden oldu unu ve Hz. Peygamberden (s.a) gelen nakille Allah (c.c) kat•ndan sabitli ini vurgulam• t•r. Zira, ona “cevami u’l-kelâm”, yani az kelimeyle çok mana ifade etme yetene i verilmi tir. Ondan gelenin do rulu una i aret ederek Allah (c.c) demi tir: “Ben Rahman•m ve rahmeti yaratt•m ve rahmetimin isimlerini yaratt•m”

167



bn D•hye“ erhu’t-Teshil” isimli eserinde i tikâk hakk•nda öyle söylemi tir: “ tikak - bir formülün di er bir formülden mana ve asl•yla beraber al•nmas•d•r. kinci kelimenin

166

Suyûtî, el-Muzhir, c.1, s. 294.

as•l manaya delalet etmesi için as•l mana ve maddesinin kalm• olmas• gerekir. Örne in: dBd d- +5 i lBd- D dAd dF +5 iAl dF (vurmak fiilinden vuran faili, korkmak fiilinden korku ismi türedi i gibi). 168

“El-i tikaku l-Ekber” (“ ? z [ &$htŠ/”)’e gelince, kelimedeki terkib de il, yaln•z madde kal•r, yani ancak kelimenin harf dizili i de i ir. Örne in: d d d0 D d1d d0 d6d d (gavale-vagele-valega). bn Cinnî’ye göre ( ö.392/1002) bu fiiller alt• de i im ekliyle hafif ve h•z anlamlar•n• vermektedir.169

“El-i tikâku l-Es âr” (“ aIz [ &$tŠ”), yani en küçük i tikâk konusunda ise dilciler aras•nda fikir ayr•l• • vard•r. Sîbeveyhi (ö.180/796), Halil b. Ahmed (ö.175/791), Ebû Amr e - eybâni ye (ö.206/821) göre baz• kelimeler türemedir, baz•lar• ise de ildir. Müteahhirun dil bilginlerinden bir k•sm•na göre bütün kelimeler türemedir. Bu görü Sîbeveyhi ye ve Zeccâc•a (ö.337/949) nispet edilmi tir. Ba ka bir kesime göre ise bütün kelimeler as•ld•r ve ba ka bir görü ise do ru görü de ildir.

Me rifetu l-Hakîkat ve l-Mecâz: # $ % & !"

Suyûtî, konu ile ilgili bn Cinnî’nin (ö.392/1002) “Hasâis” isimli eserinden faydalanm• t•r. öyle ki, bn Cinnî mezkûr eserinde öyle demi tir: “Hakîkat – bir eyin dildeki asl•na göre kullan•m•d•r. Mecâz ise hakîkat•n aksi olan•d•r. Hakîkkat tan mecaza yaln•z üç ey için ba vurulur: a) ttisâ b) Tevkîd c) Te bîh. Örne in, Kur ân daki ' ()*

( +, ayetinde üç anlam vard•r :170

1. ttisa‘ –eg d Œ hŠ/

Ayeti kerimede Allah Hz. Lûta bir hikmet ve ilim vererek çirkin i ler yapan bir memleketten kurtard• •n• ve rahmetinin içine soktu unu buyurarak sanki cihetlerin ismini art•rm• ve “Rahmet” ismini yer ve cihet ismi olarak buyurmu tur. 168 Suyûtî, el-Muzhir, c.1, s. 346. 169 Suyûtî, el-Muzhir, c.1, s. 347. 170 Suyûtî, el-Muzhir, c.1, s.356.

2. Te bîh –4"?h d

Te bîh etmi , rahmete benzetmi tir. Hz. Lût kötü i ler yapan insanlardan uzakla d•r•l•p yeni bir yere yerle tirilmi tir. Bu yeni bir yer hakk•nda ise Allah “rahmetimiz” diye buyurdu u için burada te bîh vard•r, yani emin ve güvenilirli inden dolay• yer rahmete benzetilmi tir.

3. Tevkîd - " h d

Zat (Allah) hakk•nda haber vermek için manadan ( Allah’•n rahmeti) haber verilmi tir ve bu da tevkîddir.

Di er bir örnekte ise Hz. Muhammed (s.a) at hakk•nda i h:d, “O, bir denizdir” diye söylemi tir. Bu cümlede de mecâz vard•r ve üç anlam ta •r:171

1. ttisâ’

Hz. Peygamber (s. a) at•n bilinen di er isimlerinin oldu u gibi deniz ismini de at•n isimlerinden biri olarak kullanm• ve sonuçta at için kullan•lan isimlerin say•n• ço altm• t•r.2d d ,V d' ,^ h dm , h:d, vdr. isimler de at için kullan•lan isimlerdendir.

2. Tevkîd

Ârâz• (at) cevhere ( su) benzetmi tir. Böylece, tüm canl•lar•n sudan yarat•ld• •na dikkat çekmi tir.

3. Te bîh

At•n yürüyü ünü deniz suyunun ak•nt•s•na benzetti i için burada te bîh vard•r.

Me rifetu l-Mü terek: - . !"

Mü terek kelimeler bn Fâris in dedi i gibi bir kelimenin iki ayr• mana bildirmesidir. 172 Baz• usulcülere göre manalar s•n•rs•z, laf•zlar ise s•n•rl• oldu u için dilde bu kelimelere ihtiyaç duyulmaktad•r. Suyûtî, “El-cemhera” adl• eserden bir örnek getirerek konuyu aç•klama a çal• m• t•r:

171

Suyûtî, el-Muzhir, c.1, s.356.

!* dM ?' 0 !* .h"d h „!d* > 5 +, !*

lk m•sradaki “ Œ!d*” ve “ „r!*” kelimeleri “amca” anlam•nda, ikinci m•sras•nda ise “ kavim” anlam•nda kullan•lm• t•r.173

Me rifetu l-Ezdâd: /0 !"

Suyûtî, bu konu hakk•nda da dilcilerin fikir ve görü lerini aç•klam• t•r. öyle ki, bn Fâris “F•khü’l-luga” isimli eserinde öyle söylemi tir: Araplar•n üsluplar•ndan biri de “bir isimle iki z•t kelimeyi ifade etme” üslubudur. “% 9 ” kelimesiyle “V z” kelimesini ve ayn• zamanda bu kelimenin aksi olan “C", ” kelimesini kastederler. z Di er dilciler ise bu görü ü inkar etmi ve “Araplar bir eyi bir isimle ve z•t anlam•n• ise di er isimle bildiriyorlar” demi lerdir:174

Suyûtî, el-Ezdî nin (ö.374/984) “El-Mü âhike fi’l-luga” isimli kitab•nda bulunan “ 1?-$5” deyimindeki “+"1?-$5” kelimesinin hem “P ”, hem de “ "HF” anlam•na geldi ini söylemi tir. Z•t fiillere örnek olarak ise bn Kuteybe den örnek vermi tir: “p ” fiili: p

4 (ba •n• kald•rmak) anlam•na geldi i gibi, hem de z•t anlaml• “4 b@)” (ba •n• e mek) anlam•na da gelir.175

Me rifetu l-Müterâdif: 1 !"

Suyûtî, konu ile ilgili mam Fahreddin er-Râzî’nin (ö.605/1209) görü ünü zikretmi tir. Bu görü e göre ise müteradif laf•zlar bir manaya delalet eder. Örne in: u _ 0 " kelimeleri de anlam aç•s•ndan bir manaya – k•l•ç manas•na gelir. Fakat birincisi öz anlam•ndad•r, ikinci kelime ise onun s•fat•d•r ve ilk ismin niteli ini bildirir. Müterâdiflerden biri di erinin ta •d• • anlam• ta •r. Örne in: nsan ve be er kelimeleri. kincisi birinci kelimeni takviye etmek içindir. Aralar•ndaki fark ise as•l olan kelimeden ayr• kulland• •nda, s•fat olan•n hiç bir anlam ta •mamas•d•r. Örne in, % ) % * ifadesinde oldu u gibi. Baz• dilciler ise müteradif zannedilen tüm kelimelerin “mütebâyanat”dan oldu u görü ündedirler. Yani ya onlardan biri ismin özü ve di eri ise “ismu s- s•fat”t•r ya da “s•fatu s-s•fat” t•r.”176

173 Suyûtî, el-Muzhir, c.1, s.370. 174 Suyûtî, el-Muzhir, c.1, s.387. 175 Suyûtî, el-Muzhir, c.1, s.394 176 Suyûtî, el-Muzhir, c.1, s.402.

Suyûtî, Tâcuddin es-Sebkî’nin (ö.771/1370) “fî erhi l-Menhâc” adl• kitab•nda öyle dedi ini söylemi tir: “Baz• dilciler Arap dilinde müterâdiflerin olmad• • ve müterâdif gibi dü ünülen her eyin ise mütebâyenat oldu u görü ündedirler. öyle ki, % )Š (insan) ve ? (be er) kelimelerindeki % ) kelimesi öz yahut asl isimdir, Š ? kelimesi ise insan•n, be erin ilk ba lang•c• olmas• anlam•ndaki s•fat• olarak kullan•lmaktad•r.”177

Tâcuddin es-Sebkî, Ebû Hüseyn Ahmet b. Fâris in de bu görü ü destekledi ini söylemi tir.

Me rifetu l-Mutlak ve l-Mukayyed: 2% $ 3)4 !"

Bu konu ile ilgili Suyûtî demi tir: bn Fâris “F•khü’l-luga” isimli kitab•nda mutlak ve mukayyed konusuna dair bir bölüm ay•rm• ve örnek vererek konuyu öyle aç•klam• t•r:178 2 @ - (bardak) yaln•z içinde arap oldu u zaman bardakt•r, yoksa kadehtir.

Se âlibî 2 @ (bardak) kelimesinin yaln•z içinde arap oldu unda bardak anlam•n• kapsayaca •n•, yoksa G' ' ( i e) anlam•na gelece ini demi tir.179

Benzer Belgeler