• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3: ESER N DE ERLEND R LMES

3.1. Eserde zlenen Genel Metot

“Sâbit sahîhin tan•t•m•”, “Dilden rivayet olunan Sâbit ve Sahih olmayan”, “Mütevâtir ve Âhâd”, “Mürsel ve Munkat• ”, “Efrâd”, “Rivayeti kabul olunan ve olunmayanlar”, “Elde etme ve letme vas•talar•” ve “Mesnû un tan•t•m•” gibi bölümler Süyûtî’nin hadis literatüründen istifade ederek olu turdu u bölümlerdir. Metot gere i olarak ilk önce bu bölümlere temas ettik. Sonra ise konu ile ilgili s•kça kulland• • ifadeler, eseri yazarken Kuran, Hadis, Arap iiri ve K•ssalardan bolca kullanmas•, gerekti inde tikadi mezheplere de ba vurmas•, baz• âlim ve eserlerini övmesi gibi di er kendine has metot ve yöntemleri de göstermeye çal• t•k.

Hadis Literatüründen Faydalanma:

Bir çokalanda eserleri bulunan Suyûtî, hadis ile ilgili eserler de telif etmi tir. Eser telifi alan•ndaki h•z• ve yo un çal• mas•, talebeleri taraf•ndan bize nakledilmi , bir günde üç risale kaleme ald• •, ayn• zamanda hadis imlas•na ve problemlere cevap vermeye devam etti i bildirilmi tir.230

Suyûtî’nin önemli hadis hocalar•,on dört y•l boyunca kendisinden her gün yeni bir ey ö rendi ini söyledi i ve “ikinci babam” dedi i Kâfiyeci ile miladi 1463-1467 y•llar• aras•nda derslerini derslerini takip etti i ümünni’dir. Onlardan tefsir, hadis ve Arap edebiyat• gibi alanlarda faydalanm• t•r.231 Muteber hocalar•n vefat•ndan önce onlardan dirâyete dair bilgi edinmeyi hadis semâ etmekten daha önemli sayd•, ancak bu hocalardan hadis semâ etmekten de vazgeçmedi. Tamam•n• veya bir k•sm•n• hocalar•ndan dinledi i kitablar•n listesi sayfalarca uzamakta, hadis hocalar• hakk•nda yazd• • eserlerin en önemlisi olan el-Müncem fi’l-Mu‘cem’de üç tabaka halinde zikretti i hocalar•n•n say•s• 195’i bulmaktad•r.232

bnü’l-‘ mâd, ezerâtu z-Zeheb, c. 10, s. 76.

231

Suyûtî, Bu yetü’l-vuât fî Tabakâti’l-Lü aviyyîn ve’n-Nühât, 2. Bas•m, Daru’l-fikr, 1979, c.1, s.118; Halit Özkan, “Süyûtî”, D A, stanbul, 2010, c.38, s.188.

Hadis ilmine dair bilinen eserlerini yâd Hâlit et-Tebba‘, “hadis toplular•”, “hadis erhleri”, “hadis ara t•r•lmas•” vb. k•s•mlara ay•rm• t•r.233

Onun “Câmiü’s-Sa îr” adl• hadis külliyat• slami eserler aras•nda ehemmiyetini as•rlarca korumu ve korumaya devam etmekte olan bir eserdir. Eserin olu mas•nda kaynak olarak 6 hadis mecmuas•ndan ba ka Ahmed b. Hanbel’in Musnedin’den de faydalanm• t•r. Faydaland• • hadis alimleri aras•nda mam Nevevî (ö.676/1277) de vard•r. Suyûtî, “Tedrîbu’r-râvî fî takrîbi’n-Nevevî” eserini Nevevî’nin “et-Takrîb

ve’t-teysîr li ma‘rifeti Süneni’l-be îr en-nezîr” eserine erh olarak yazm• t•r.234 Sahîhü’l-Buhâri ve Sahîhu Müslim ba ta olmak üzere me hur baz• hadis kaynaklar• üzerine hadis çal• malar• yapm• t•r.235

Hadis tenkidi bak•m•ndan mevzu hadisler hakk•nda “Le’alü masnu‘a

fi’l-ahâdisi’l-Mevzua” isimli eserini kaleme alm• t•r.

Suyûtî’nin bu vb. hadis eserlerini telif etmesi, di er hadis eserlerinden faydalanmas• etkisini el-Muzhir’de de göstermi tir. öyle ki, Suyûtî el-Muzhir deki birçok bölümde dil konular•n• anlatma a çal• •rken hadis literatüründen etkilenmi tir. Hadis literatüründen istifade etti i bölümler ise unlard•r:

1. “Sâbit sahîhin tan•t•m•”.

2. “Dilden rivayet olunan Sâbit ve Sahih olmayan•n tan•t•m•”.

3. “Mütevâtir ve Âhâd •n tan•t•m•”.

4. “Mürsel ve Munkat• •n tan•t•m•”.

5. “Efrâd •n tan•t•m•”.

6. “Rivayeti kabul olunan ve olunmayanlar•n tan•t•m•”.

7. “Elde etme ve letme vas•talar•n•n tan•t•m•”.

8. “Mesnû un tan•t•m•”.

233

yâd Hâlid, Me lemetu l- ulûmi l- slamiyye, s.149-151.

234

Suyûtî, Tedrîbü’r-râvî fî erhi Takrîbü’n-Nevâvî”, thk: Abdulvehhâb Abdullatîf, Dâru ihyâi’s-sünneti’n- nebeviyyeti, 1979, s.15.

1. Sâbit Sahîhin Tan•t•m•:

Bu bölüm hakk•nda Dilin olu mas• hakk•nda görü ler ba l• • alt•nda çal• t• •m•z için burada konu edinmeyerek ancak bölümün ismini zikrederek geçiyoruz.

2. Dilden Rivayet Olunan, Ancak Sa lam ve Sâbit Olmayan•n Tan•t•m•:

Naklin sâbit ve sâhih olmama sebebi, senedinin ula amamas•, râvinin câhil olmas• veya rivayetinin güvenilir olmamas• sebeplerinden dolay• rivayeti nakleden râvinin “sukûtu”, yani rivayetten iskât•, dü mesidir. El-Müzhir’de Süyûtî, bn Düreyd in (ö.223/837)

el-Cemhera kitab•ndan örneklerle konuyu aç•klam• t•r:236

v.h?dSl, b" 0 D h.d5l d0 Z „ h?dU l% h) h eGd#dt h.d d?dU Q M aR lCH, 0

Baz• ivelerde: nsan•n a z• i ti inde d‡d?dU fiili kullan•lsa da, sabit de ildir. 67 +5 l‰h h , 4d h#d) }&h / Z „ :h?dF dxd?dF 1!hH$ Q W" 0

v.?S, b" 0 DA F 0

Örne in: Yorgunluk veya darbe sebebiyle kendini yere atan biri için „ :h?dF dxd?dF 1!hH$ ifadesi kullan•lsa da, sabit de ildir.

v.?S, b" 0 D "Sd@h O ! Q eA 9h?d9h Q W" 0

Di er örnek: eA 9h?d9h : Çok su anlam•na gelir. Ancak, sabit de ildir. 3. Mütevâtir ve Âhâd•n Tan•t•m•:

Suyûtî, mütevâtir haberin ne oldu una deyinmi ve bu haberin art• hakk•nda öyle demi tir: “Âlimlerin ço una göre Mütevâtir haberin esas art•, naklin say•s•n•n çok olmas• ve üzerinde yalan oldu una dair birle menin mümkün olamamas•d•r. Bu k•s•m ilim ifade eden nahiv kat’î delillerinden biridir. Âlimler ise mütevâtir haberin artlar• hakk•nda ihtilaf etmi lerdir. Ço u âlimlere göre zaruri, di erlerine göre ise nazarîdir. Di er âlimlere göre ise mütevâtir haberin esas art•: nakillerin say•s• 70 e, baz•lar•na göre 40 a, baz•lar•na göre 12 e, baz•lar•na göre 15 e ula m• olmas•d•r.237 Do ru olan

236

Suyûtî, el-Muzhir, c.1, s.103.

görü ise zikredilen ilk artt•r. Âhâd haberler ise râvileri mecruh olanlard•r. el-Enbârî nin (ö.328/940) bu mevzu ile ilgili söyledikleri bu kadard•r”.238

Suyûtî, Karâfî239 (ö.684/1285), mam Fahreddin er-Râzî nin görü lerini aç•klam• , mütevâtir ve âhâd kelimelere dair u misalleri vermi tir:240

K•l•ç (es-seyf) h"r M•zrak (er-rumhu) xh5r Salg•n (el-vebâu) O , Son bahar (er-rabî’u) p", r

Suyûtî, Kur ân da olmayan, Araplar•n devrinden günümüzedek insanlar•n dillerinden hiç dü meyen mütevâtir kelimelere dair misal olarak: günlerin, aylar•n isimlerini örnek (v= 0 =" ? D< #$ D "Hd D exh!d&h D dwh vb.) göstermi tir.241

Se âlebî nin f•khü l-Luga eserinden ise u örnekleri zikretmi tir:242

Bakkal (el-Bakkâlu) e6 r&d?h Tart•c• (el-Vezzânu)% r El (el-Keffu) r @ Kasap (el-Kassâb)A r_&

Hamal (el-Hammâlu) 6 r!:

4. Mürsel ve Munkat• n•n Tan•t•m•:

Süyûtî, Kemâleddin b. el-Enbârî nin (ö.577/1181) konu ile ilgili “luma u l-Edille” isimli eserindeki aç•klamas•n• zikretmi tir: “Mürsel - senedi kesik oland•r. bn Düreyd’in Ebû Zeyd el-Ensârî den rivayet etti i gibi mürsel kabul edilmez ( ayri-makbul). Zira naklin kabulü için adalet vasf• artt•r. Naklin senedi kesik olursa adalet bilinmez. Râvinin ismi bilinmezse ravinin adalet vasf• da bilinmez. Baz•lar• ise mürselin kabûlü görü ünü benimsemi lerdir.”243

bn Düreyd’in el-Cemhera isimli eserindeki bir örnekten de görüldü ü gibi bn Düreyd el-Esma‘î’ni anlamam• t•r:244

238

Suyûtî, el-Muzhir, c.1, s.114.

Ahmed b. drîs b. Abdurrahman M•s•r do umludur, F•kh ve Usul ilmine dair eserleri vard•r, h. 684 y•l•nda vefat etmi tir. 240 Suyûtî, el-Muzhir, c.1, s.120. 241 Suyûtî, el-Muzhir, c.1, s.120. 242 Suyûtî, el-Muzhir, c.1, s.123. 243 Suyûtî, el-Muzhir, c.1, s.125. 244 Suyûtî, el-Muzhir, c.1, s.125.

dA h S eMh€d d 6 & % R" , „ "?$:5 , h*/ ) Q 6 b) +* d!hI h d d?h8/ 0v n#$ }$- e4e hVd d5 Z „€h d s h • s # u7* Q 6 & -d! hI h lK ` V +, 5. Efrâd•n Tan•t•m•:

“Me’rifatü l-efrâd” bölümü konusunda Suyûtî nin de dedi i gibi Efrâd - dil ehlinden birinin rivayeti ile yaln•z kalmas•, ba ka bir râvinin bunu nakletmemesidir. Hükmü ise udur: Ebû Zeyd el-Ensârî (ö.216/830), Halil b. Ahmed (ö.170/786), el-Esma î (ö.216/831), Ebû Ubeyde (ö.209/824) ve di erleri gibi “ehli dabt” ve “ehli itkân”dan olan kimseler rivayetiyle infirât etmi se (rivayetiyle tek kalm• sa) kabul olunur. art• ise ba kalar•n•n bu konuda kar • ç•kmam• olmas• durumudur.245 Ebû Zeyd Evsa el-Ensâri nin efrad•ndan örnek olarak:

Q ] W!9 6

0 , 6 B@ 6 ! Q Gl?d h d! v "f 4R& `

Yani Ebû Zeyd öyle söyledi ve ondan ba ka kimse böyle bir rivayette bulunmam• t•r.246

Suyûtî, Halil b. Ahmed’in efrad•ndan ise “ N ” (Er-rassu) kelimesini örnek olarak vermi tir. Bu kelimenin ço ulu ise “N U ” dur ve erkek domuzlar anlam•na gelir.247

6. Rivayeti Kabul Olunan ve Olunmayan•n Tan•t•m•:

Suyûtî, konuyla ilgili baz• meselelerin bulundu unu söylemi tir:

a) bn Fâris, f•khü l Luga isimli eserinde dilin sikâ, güvenilir ve adalet sahibi râvilerden semâ î yolla al•nd• •n• söylemi tir.248 bnu l Enbârî de râvinin (dil ile ilgili bir ey nakleden) adalet sahibi olmas•n• art olarak zikretmi tir.249

b) bnu l Enbârî demi tir: bir naklin ravisi rivayetiyle tek kal•rsa ve adalet vasf•na sahip biriyse rivayeti kabul olunur.250

245 Suyûtî, el-Muzhir, c.1, s.129. 246 Suyûtî, el-Muzhir, c.1, s.129. 247 Suyûtî, el-Muzhir, c.1, s.129. 248 Suyûtî, el-Muzhir, c.1, s.137. 249 Suyûtî, el-Muzhir, c.1, s.138. 250 Suyûtî, el-Muzhir, c.1, s.138.

c) eyh zzeddin b. Abdüsselam Kitâbü’l-Fetâvâ eserinde: “Arap airleri kafir olsa bile itimad edilir, adalet ve bulu s•fatlar•n•n olmas• art•na ise gerek yoktur” demi tir.

d) bnu l Enbârî demi tir: Râfizi kavmlerinden olan Hattâbiler gibi yalanc• topluluk hariç, “Ehva ehli”nin (dine ayk•r• dü ünceye malik insanlar) dil ile ilgili nakilleri kabul olunur.

e) bnu l Enbârî (ö.328/940) ravisi bilinmeyen bir naklin kabulü do ru de ildir demi tir. Zira nakleden bilinmedi i için, onun adalet gibi s•fata sahib biri olup olmamas• da ku ku alt•ndad•r.251

f) “ eG&S )d d?h8/ ” (Ehbareni es-S•ka) ifadesindeki sikâ râvinin kim oldu u bilinmelidir. Böyle kelimelerden en çok Sîbeveyhî eserinde kullanm• t•r. Onun sika râvi dedi inde kastetti i ki i ise Halil b. Ahmed dir.252

7. Elde Etme ve letme Vas•talar•n•n Tan•t•m•:

Suyûtî, laf•zlar•n elde edilmesi ve iletilmesi usullerini de zikretmi ve bu usullerin hadis literatüründeki gibi ayn• oldu unu söylemi tir. öyle ki, bu usullerin say•s• alt•d•r ve

unlard•r:

a) stimâ‘: g !$ Š

Suyûtî, konu ile ilgili bn Fâris’in u görü ünü rivayet etmi tir: Bir arap çocu un babas•ndan kelimeleri duymas• ve duydu u kelimeleri söylemesi gibi dil de al• kanl•kla ö renilir. Dil sikâ râvilerden duyularak, yani semâ î yolla ö renilmekte ve böylece bir çe it “tahammul sikalar•” olu maktad•r.253 Suyûtî, konu ile ilgili Sa leb’in (ö.291/914)

“Emâlî” isimli eserindeki u söyleyi lerini kitab•nda zikretmi tir:2546 , * +, dU d-e: * e. Q 6 "!* +, >R! ?* +* P 5 "H +, !:5 +* e=h"dt U -+5 “1' 6 & +, ; 9

vvi d d5 , I/ D`H) 6 •i d 5 >, I/ h1 Q u 1 (oradayd•m ve Huccâc b. Yûsufun bir adama öyle dedi ini duydum.) Bu zaman daha çok kullan•lan ifadeler ise unlard•r: D U )h d h)/ D U -251 Suyûtî, el-Muzhir, c.1, s.141. 252 Suyûtî, el-Muzhir, c.1, s.142. 253 Suyûtî, el-Muzhir, c.1, s.144. 254 Suyûtî, el-Muzhir, c.1, s.148.

b) K•râat: =" }R* ]O &

Hadis terimi olarak “K•râat” ise terim olarak, talebenin önceden elde etti i hadisleri eyhe okumas•d•r. Bu okuma i i kitaptan oldu u gibi, ezberden de olabilir. Bu metotta talebenin kitaptan veya ezberinden okumas•, eyhin de söz konusu hadisi ezberinden veya elindeki yaz•l• nüshadan takip etmesi aras•nda bir fark yoktur. Talebenin önceden elde etti i hadisleri eyhe okumak suretiyle arz etmesinden dolay• k•raat metoduna “arz metodu” da denilmi tir.

Lugat rivayetindeki yerine gelince, Suyûtî, konu hakk•nda öyle demi tir: Râvilerin “ öyle söylerler, falancaya öyle okudum” gibi kulland•klar• ifadeler bu türdendir. Di er yöntem ise, eyhe okurken birinin dinlemesi ve duydu unu ba kalar•na anlatmas•d•r. Râviler öyle söyler: Birine okundu ve ben de duydum. Örne in:255

vvv 6 & 6 , * +, +* }": +, !- 2 ?H , U - 6 n !* ,/ }R* Mh/ Q & 6 0 c) Semâ‘: =" }R* g !

Semâ‘ terim olarak; eyhin, hadislerini okumas•, talebenin veya talebelerin de eyhten bizzat i iterek hadisleri almas• anlam•ndad•r. Esas olan, talebenin eyhin sözünü i itmesidir. Bu i itmede eyh, ister kitab•ndan isterse haf•zas•ndan okumu olsun durum de i memektedir. Yine talebe, i itti ini ister not als•n isterse almas•n durum ayn•d•r.

eyh birine okurken ba ka birinin veya talebesinin duymas• olan bu hadis literatürü lugat rivayetinde de kullan•lan metottur. Suyûtî’nin de söyledi i gibi bu zaman rivayet terminolojisinde “fulancaya okunurken ben duydum” ( ep!h / ) 0 %7e }R* ƒl e ) ifâdesi kullan•l•r.256

d) câzet: ] 'Š

Hadis ö renim ve ö retim yollar•ndan icâzet, hocan•n talebesine rivayet hakk•na sahip oldu u hadislerin veya kitaplar•n tamam•n• yahut bir k•sm•n• rivayet etmesi için, yaz•l• veya sözlü olarak müsaade etmesidir. Bunda ne semâ‘ usulünde oldu u gibi hocan•n okumas•, ne de k•râat metodunda görüldü ü gibi talebenin okuyup hocan•n dinlemesi ve tasvibi vard•r.

255

Suyûtî, el-Muzhir, c.1, s.159.

câzet sözlü veya yaz•l• olarak verilir. Yaz•l• icâzete itiraz edenler olmu sa da her ikisini e it kabul etmek daha do rudur.

Suyûtî, icâzetin dildeki yerine gelince, öyle söylemi tir: Bu ise yaz•ya al•nm• iir ve kitaplarda kullan•l•r. bnu l Enbârî, icâzetin caizli inin do ru, sahih oldu u dü üncesindedir. Çünkü, Peygamber (s.a) elçilerine kitap yazd•rm• ve bu vas•tayla meliklere ula t•rm• t•r. Bu da onun (s.a) sözü, kitab• yerine geçmi tir.257

0nw5 +, P n" ) )/ 6 P ? !-/ +, !:5 " ! ,/ '/ QG !: .@) Pn"5 $ 6

vvvu

Suyûtî, konuyla ilgili ba ka örnekler de vermi tir.258

e) Mükâtebe G? @!

Hocan•n huzurunda bulunan veya bulunmayan bir ö rencisi için kendi eliyle bir veya birkaç hadis yaz•p veya yazd•r•p vermesi veya göstermesine “mukâtebe” denilmektedir. Suyûti, eserinde bu usule temas ederek, hadis usulünde oldu u gibi lugat rivayetinde de bu usulün ö renim ve ö retim usullerinden biri oldu unu zikretmi tir. 259

f) Vicâdet ]V '

Vicâdet, lugat olarak bulmak demektir. Ist•lah olarak, bir kimsenin, bir muhaddis veya bir eyhin hatt•yla yaz•lm• bir kitab• veya baz• hadisleri ele geçirmesi demektir. Hadisleri ele geçiren kimse rivayet ederken “vecedtü (veya kara‘tu) bihatti fülân” (...n•n el yaz•s• ile yaz•lm• olarak buldum ki..) diyerek durumu aç•klamas• gerekmektedir.

Suyûtî, konuyla ilgili örnek olarak Ebû Bekir b. Ebu l Ezher in (ö.370/980) öyle dedi ini rivayet etmi tir: 4R&) +!5 ^ * 0 , A $ +5 B@ M '0 (Babam•n kitab•nda

öyle buldum ve kimden nakletti ini ise bilmiyorum.)260

Vicâdet yoluyla elde edilen hadislerle amel konusuna gelince, Nevevî ve Suyûtî’nin mü terek eserleri olan Tedrîb’de u cevab• buluyoruz: “Mâlikî muhaddislerin ço unlu undan ve ba kalar•ndan caiz olmayaca • rivayet edilmi tir. afiî ve ashâb•n•n meseleye e ilenlerinden, cevaz•na dair rivayet gelmi tir. Hatta âfiî mezhebine mensup

257 Suyûtî, el-Muzhir, c.1, s.162. 258 Suyûtî, el-Muzhir, c.1, s.166. 259 Suyûtî, el-Muzhir, c.1, s.167. 260 Suyûtî, el-Muzhir, c.1, s.167.

muhakkiklerden baz•lar• daha ileri giderek, bulunana güven hâs•l oldu u takdirde amelin vacib oldu unu söylemi lerdir.

Suyûtî, el-Muzhir kitab•n•n yaz•m•nda hadislerden etkilenmi ve bu sebepten isnat aç•s•ndan dil ile ilgili olan bu bölümleri hadis bablar• düzeninde telif etmi tir. Gördü ümüz gibi, Suyûtî el-Muzhir gibi muazzam kitab•n• yazarken hadis usulünü ve terminolojisini uygulam• , lugat rivayeti ve hadis terminolojisi ili kisini ortaya koymu tur.

Arapça Kökenli Kelimeler le Asl• Arapça Olmayan Kelimelere Dikkat Çekilmesi

Suyûtî, asl• Arapça olanlarla olmayanlar•n net olarak birbirinden seçilmesine özen göstermi tir. Arapça kökenli olmayan kelimeler için;

4) 3A H 57 G" , +5 b" 3A H5 0 3 `W57 "†) 4 b" 3pF , * b" 3 A H u7 b" 0 3`W57 b"

A H 4, .!R@ A H5 eklinde 261 (Örne in Suyûtî, el-Muzhir’in ikinci cildinin 64-cü sayfas•nda “ h1dR hHl ” vezninde bulunan isimler aras•nda “ i`d h lV” kelimesini de zikrederken bu kelimenin “Arapça’ya yerle mi ” oldu una dair “ 0

iAc dHe5” ifadesini kullanm• t•r.); Hangi dilden Arapçaya geçti ine dair G"50 0 G") W? -eklinde 262 ( Örne in kitab•n ikinci cildinin 141-ci sayfas•nda “ e1dHh"d ” vezninde bulunan mevcut kelimeler hakk•nda konu edinirken “ e+d9h"c ” kelimesini zikretmi ve bu kelime hakk•nda “ G"50 0 G") Ga ” ifadesini kullanarak kelimenin Siryâni veya Rûmi olmas•n• kastetmi tir.); asl• Arapça olanlar için x":I , * ve W) }R* A H 4, .H!$' G", * G!R eklinde ifadeler kullanm• t•r.263

(Örne in “%e0 W ”kelimesi hakk•nda “s•rf Arap as•ll• bir kelime olmas•na dair “ x":I , *” söylemi tir.)264

Konu ile lgili Kur ân, Hadis, Arap iiri, K•ssalardan da Yararlanma

Kelimelerin anlam, yap• ve kullan•mlar•nda ayet, hadis, Arap iiri, k•ssa ve Araplar aras•nda yayg•n olan sözlerden önemli ölçüde yararlanm• t•r. Örne in =E kelimesinin

261 Suyûtî, el-Muzhir, c.2, s. 44; 48; 58; 64; 85. 262 Suyûtî, el-Muzhir, c.2, s.124; 141; 148. 263 Suyûtî, el-Muzhir, c.2, s. 48; 64; 252. 264 Suyûtî, el-Muzhir, c.2, s. 48.

f• k•rarak akmak anlam•na geldi ine dair !W"#) "H) $8 rE)265(Her ikisinde de (cennette) f• k•ran iki kaynak vard•r) ayetini266 , ^ ‹_ (yün) ve d'c (yön, taraf) kelimelerinin cemilerinin kullan•mlar•n•n müfretlerinden daha yayg•n oldu una dair 5 W I/267

(onlar•n (hayvanlar•n) yünlerinden) ayeti ile 0 268> R! –R* Wq ' / (Melekler onun kenarlar•ndad•r.) ayetini delil getirmi tir.269

Arap dilinde daha önce kullan•lmay•p ta ilk defa Kur’ân-• Kerîm’de geçen ifadeler için d‡l&e –#!W /270

(Ba lar• ellerinin aras•na dü ürüldü (pi man oldular) ayetini göstermi tir.271

“Es-sayr” "_ kelimesinin aç•kl•k, kap• aral• • gibi anlamlara geldi ine dair †) +5 , "I

4 "H A (Kap• aral• •ndan bakan•n gözü heder olmu tur) hadisini272, ="Œ , (kavun, karpuz) kelimesinin ="Œ?m eklinde okunabilece ine0 4"R* • }RI ? % m , ="?m 4?9H `R (Kavun taze iken Hz. Peygamberin (s.a.) ho una giderdi) hadisini delil göstermi tir.273‚ (ba kas•, di eri) kelimesinin “bizzat”, “ta kendisi” anlam•nda kullan•ld• •na Hassân b. Sâbit’in Hz. Peygamber (s.a) için söyledi i \ H PZ * +5 }

H) `R V

?) s "a, s 6 (Bize bir peygamber geldi. Bizzat onu b•rak•p ba kas•na gitmeyiz) iirini delil getirmi tir.274

U0 fiilinin de i ik lehçelerde biri s•çramak, atlamak, di eri oturmak anlamlar•na geldi ine dair u k•ssay• nakletmi tir: Rivayete göre bir zat (Zeyd b. Abdullah b. ed-Dârim oldu u söylenir) yemen krallar•ndan birini (Zîyezen’i) ziyarete gitmi tir. Kral yüksek bir yerde av yapmakta iken yan•na varm• ve krala selam vermi tir. Kral selam• ald•ktan sonra ona oturmas•n• kastederek h lU sözcü ünü kullanm• t•r. Bu sözcük o ki inin dilinde atlamak anlam•nda kullan•ld• •ndan adam tereddüt etmeden kendini a a • b•rakm• ve helak olmu tur. Bunun üzerine kral ne oldu unu sormu , durum kendisine aç•klan•nca, onlar•n Arapças• bizim Arapçam•z gibi de ilmi , Himyer’e gelen Himyerice ö rensin demi tir.275 Latife türünde öyle bir k•ssaya daha yer vermi tir. El-Esma î’ye (ö.216/831) Ebû Hâtim, Minâ’ya neden Minâ derler diye sormu o,

265 er-Rahman 55/66 266 Suyûtî, el-Muzhir, c.1, s.50. 267 en-Nahl 16/80 268 el-Hâkka 69/17 269 Suyûtî, el-Muzhir, c.1, s.529. 270 el-A‘râf 7/149 271 Suyûtî, el-Muzhir, c.2,s. 235. 272 Suyûtî, el-Muzhir,c.1, s.302. 273 Suyûtî, el-Muzhir, c.1, s.477. 274 Suyûtî, el-Muzhir, c.1, s. 392. 275 Suyûtî, el-Muzhir, c. 1, s. 256, 257.

bilmiyorum cevab•n• vermi tir. Ayn• soruyu Ebû Ubeyde Ma’mer b. el-Müsennâ’ya (ö.209/824) sormu , o da Allah (c.c.) Âdem’e (a.s.) isimleri ö retirken yan•nda de ildim

eklinde esperili bir cevap vermi tir.276

Baz• fadelerin lk Kullan•c•lar• Hakk•nda Bilgilendirme

Örne in 5/ H, sözünü ilk kullanan•n ve cuma gününe bu ad• ilk verenin Kâ’b b. Lühey277, M !#$:W#)/ (Eceliyle öldü) cümlesini ilk kullanan•n Hz. Peygamber (s.a)278, 1H' J & mL - 0 ' , —" B (Onu tek ekil üzere yapar•m) cümlesini ilk kullanan•n Hz. Osman279, 6 ' kelimesini GR' ' eklinde ilk cemi yapan•n Malik b. Enes oldu unu bildirmi tir.280

Eserde Kullan•lan fadeler

Ele ald• • konunun daha önce geçti i yerlere at•fta bulunurken u & 360 g B u & s & .5 5 B 0 34R? PB g B 5 & 360 8 0 4 * A 9 .5 & 3> Z u7@

u7@ 60 eklinde ifadelere yer vermi tir.281

lerde temas edece i konulara at•fta bulunurken " 3A $@ B W 5 Z 3 > Z % ", " X S g !W" u7@ ‡ , " 3+"H, 0 X S g eklinde ifadeler kullan•lm• t•r.282 Ba kalar•n•n eserlerinden yapt• • al•nt•lar•nerdi i yerlerde 3 s Z 5 }W$) 3 sV 0 5 }W$) u7 }W$) eklinde ifadeler kullanmay• tercih etmi tir.283

Bir konuyu bitirip di erine ba larken%• Z3g G"&, s H, g )0 g B u7@ 8˜ B g B } H ‘ O t

9H 4" ˆ E& 5 eklinde cümleler kulland• •görülmü tür.284 Oldukça yayg•n kullan•lan ifadeler için 3 W 5 0 "S 0 3 A H S / 4"R* 3 u7@ "S 4RS5

"S B 1S5 eklinde ifadeler kullanm• t•r.285

( Örne in; Suyûtî “ ™ w 0 u H G H5” konusu hakk•nda bahsederken asl•nda özel anlam ta •yan kelimelerin sonradan genel

276 Suyûtî, el-Muzhir, c.1, s.353. 277 Suyûtî, el-Muzhir, c.1, s.149. 278 Suyûtî, el-Muzhir, c.1, s. 300. 279 Suyûtî, el-Muzhir, c.1, s.303. 280 Suyûtî, el-Muzhir, c.1, s.303. 281 Suyûtî, el-Muzhir, c.1, s.79; 120; 187; 240; 396.303. 282 Suyûtî, el-Muzhir, c.1, s.38; 57; 58; 86. 283 Suyûtî, el-Muzhir, c.1, s.5,7,10,114; 277. 284 Suyûtî,el-Muzhir, c.1,s.103; c.2. s. 4. 285 Suyûtî, el-Muzhir, c.1,s.415;429;460;547.

olarak kullan•lmas•na dair öyle söylemi tir: I `U vlO !h e% "h • Vh l e1I Q6 & H!I % vi "S B 1S5 0 „ V 0 —"t Œ1 % "h • ).

Do rulu una itiraz edilen görü lerde, öyle ki itiraz edenler aras•nda kendisi de bulunur, 1 }R* ^78 6 & B > Z % 3 G &! sB W!9 @) 31m , ) * B 3 x":I B % `R ) R 3 Ga

4, 1!H $ 0 +"!w 0 +ˆ (Örne in; dildeki kiyas artlar•ndan bahsederken ) * B 0 7&* d`dRhHe h% r5• Rw GarR 2 "& dO h' r% 4"R* 1" r 0 i1m ,

vvv7&) 0 eklinde ifadeler

kullanm• t•r.286

ster kendisi ister ba kalar• taraf•ndan tercih edilsin genel kabul gören görü ler için P * x":I 6 S5 B 3 GaR 1 / S / 6 B 3 $w! 0 360z eklinde ifadeler kullanm• t•r.287 Örne in; laf•zlar•n zihnimizdeki ekillere göre olu up olu mamas• hakk•nda Ebû shâk e - îrâzî’nin görü ünü aç•klarken kendi görü ünün de bu yönde oldu unu belirterek

öyle söylemi tir: e $w! 0 ) rS } P " [ : , ="r B

ki görü e e it mesafede oldu unu B 0 B @)/ . ifadesiyle belirtmi , baz• yerlerde 0 ; r' 6 0 A 6 0G* !' 0 O # 6 0 4" -/ % " +, eklinde görü sahiplerinin isimlerini zikretmi tir.288

Basra ve Küfe âlimlerinin görü lerine yer verirken daha çok ‚0 0 36 & G @ 1 / 0 +" _? * W ! 0 r%/ +" _? B! 3% " @ eklinde ifadeler kullanm• t•r.289

Baz• konular• A 9 vvv1" % 3 R vvv1" % eklinde soru cevap format• içinde aç•klam• t•r.290 Örne in; tikak konusu ile ilgili bahsederken r† } hH! Q1" %š

r", h Q R v ` > Z 4"R* P 9 h% a? } hH! > Z 4" ' “1:5 1@ 4"R* 2 &e i1I [ &$t pF 5 vvvv h% ” gibi cümle ve ifadeleri kullanm• t•r.

tikadî Mezhep Görü lerine Ba vurma

Konu gere i itikadî mezhep görü lerine de yer vermi tir. Örne in; Mu tezile mezhebi f•k•h usulü âlimlerinden Abbâd b. Süleyman’•n laf•zla mana aras•nda lafz• koyan•, “lafz• o ekilde vaiz etmeye götüren do al bir ili ki vard•r” eklindeki görü ünü nakletmi ve bu görü ün Mu tezilenin, Allah en uygun olan• yarat•r görü ü ile örtü tü ünü

286 Suyûtî, el-Muzhir,c.1, s.47; 60; 61; 62; 486. 287 Suyûtî, el-Muzhir, c.1, s. 42; 56; 404; 425; 428. 288 Suyûtî, el-Muzhir, c.2, s. 9; 71; 546.. 289 Suyûtî, el-Muzhir, c.2, s. 9; 38; 58; 62. 290 Suyûtî, el-Muzhir, c.1, s. 42; 60.

bildirmi tir. Bu konuda Ehl-i sünnetin görü ünün, Allah dilerse uygun olan• kendi fazl•ndan ve kereminden yarat•r, bir zorunluluk yoktur, dilemezse yaratmaz. Bir eyi yapmaya Allah’• mecbur tutman•n caiz olmad• • eklinde oldu unu belirtmi tir.291

Baz• meselelerde felsefi bir dü ünceyle hareket edildi ini Fahreddin er-Râzî’den yapt• • u nakille dile getirmi tir: Fahreddin er-Râzî ve onun görü ünde olan baz• âlimler “her mana için bir lafz•n bulunmas• art de ildir. Çünkü manalar s•n•rs•z, sözcükler ise s•n•rl• olan harflerden olu tu u için s•n•rl•d•r. S•n•rs•zdan olu an s•n•rs•z oldu undan s•n•rl• ile kay•t alt•na al•namaz” görü ünü ileri sürmü lerdir.292

Baz• Âlim ve Eserlerini Övme

Örne in; Sa’leb’in (ö.291/914) el-Fasîh’i hakk•nda unlar• söylemi tir: Sa’leb, el-Fasîh adl• me hur kitap yazm• ve insanlar•n dillerinde dola an, eserlerinde yer alan pek çok

Benzer Belgeler