• Sonuç bulunamadı

Selçuklu Döneminde Maraş

Belgede Pazarcık Türkmen Alevileri (sayfa 40-46)

I. BÖLÜM

1.5. Selçuklu Döneminde Maraş

1085-86 Yılında Türk Komutanı Emir Buldacı tarafından alınan Maraş, o tarihten bu yana en yoğun Türk nüfusun yaşadığı bölgelerden biri olmuş ve birçok vesikada “Vilayet-i Türkmen” olarak geçmiştir.79 Türklerin Anadolu’ya hareketleriyle beraber binlerce çadırdan oluşan oba ve boylar bu bölgeye yerleşmiştir. Yaylak ve kışlak mesafelerinin çok yakın olması dolayısıyla, Türkmen konargöçer hayatına uygun coğrafi şartları ve ticaret yolları üzerindeki konumuyla Maraş, tarih boyunca önemli yerleşkelerden biri olmuştur. Bölgede Dulkadirliler bir devlet olarak boy gösterene kadar Oğuzların Bozok koluna mensup yörede birçok aşiret bulunmalıdır. Çünkü Dulkadirliler büyük olasılıkla öncelikle kendi boylarını egemenlik altına alarak bu yapıyı oluşturmuşlardır.

XIII. Yüzyılın birinci yarısında çok basiretli bir sultan olan I.Alâeddin Keykubat’ın80 şüpheli ölümü Türkmenleri derinden üzmüş81 ayrıca sultan I.Alâeddin Keykubat’ın

75

Emsal Fındık,1949 doğumlu,üniversite mezunu,K58

76

K58

77

Hüseyin Uzungün,1952 doğumlu,ilokul mezunu,K63 Ali İhsan Uzungün,1969 doğumlu,ilkokul mezunu,K64 Mikdat Uzungün,1962 doğumlu,ilkokul mezunu,K65 Servet Uzungün,1965 doğumlu,İlkokul mezunu, K66

78

Nezihe Kızarmış,1933 doğumulu,tahsili yok, K67

79

Süleyman Demirci-Hasan Arslan, Osmanlı Türkiye’sinde Bazı Aşiret, Cemaat ve Taifelerin Eşkıyalık Faaliyetleri ve Bunların Merkez-Taşra Yazışmalarına Yansımaları:Maraş Eyaleti Örneği (1590-1750) Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 7/3, Summer, 2012

80

Greogery Abû’l-Farac, Abû’l-Farac Tarihi, 3.Basım, Ömer Rıza Doğrul (çev.) Cilt 2, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1999, 536.

mağlup ettiği ve 1231 yılında ölen Celaleddin Harezmşah’ın da nasıl öldüğü netlik kazanmamıştır.82 Selçuklu Devleti’nin bu dönem içinde bulunduğu çalkantılı duruma paralel olarak ekonomik şartların ağırlaşması bilhassa köylü kesim üzerinde ciddi baskılar oluşturmuştu.83 Bu hadiselerden sonra II.Gıyâseddin Keyhüsrev’in talimatıyla takibata uğrayan Harezmşahlar’ın84 neden olduğu karşılıklar bazı olayların başlangıcı olarak görülmektedir.

Türkmenlerin sadakatinden şüphe eden II.Gıyâseddin Keyhüsrev’in takibata başlamasıyla beraber kaçmışlar ve bu arada Selçuklu idaresine karşıda düşmanca bir tutum almışlardır.85 Bunlardan biri olan Baba İlyas’ın mürşidi Dede Karkın’ın Elbistan civarına yerleştiği86 ve sultan I.Alâeddin Keykubat’ın ona 17 köyü vakıf olarak verdiği bilinmektedir.87 Ayrıca isyanın başlamasına yol açan Baba İshak Harezmlileri bölgeye davet etmiş88, Maraş hudutları içinde bulunan Kefersud bölgesinde 12 Ağustos 1239 yılında89 başlayan bu Babailer ayaklanması Anadolu Selçuklu Devleti’nin sonunu getirmiş o günden sonra Maraş bölgesinde Bâtıni inanca sahip olanların neden olduğu ayaklanmalar tarih boyunca tekrarlanmıştır.

XIII.Yüzyılda yaşayan, aslen Malatyalı bir Yahudi olup, daha sonra Süryani olan Gregoryen Abû’l-Farac, “Babailer İsyanı” hakkında detaylı bilgiler vermektedir. Adıyaman, Kâhta ve Gerger’den başlayarak Maraş’a yayılan ayaklanmayı yapanların “Arapların Dinine karşı” olduklarını ifade ederek, bu ayaklanmanın liderinin Amasya’da yaşadığı ve peygamberlik iddiasında bulunduğu bu yüzden ona “Baba Resul” dediklerini ifade etmiştir. Bu Baba Resul’ün Allah’ın peygamberi olduğunu iddia ettiğini ve Muhammed’in peygamber olmadığını söylediğini aktarmaktadır. Ancak On İki İmam ve Bâtıni anlayışlı itikatlarda bu iddialar genellikle kayıp 12.İmam Mehdi’nin zuhuru şeklinde tecelli etmiş90, tarih boyu peygamberlikten

81

Osman Turan, Selçuklular Tarihi ve Türk-İslâm Medeniyeti, 9.Basım, İstanbul:Ötüken Neşriyat, 2008, 296.

82

Alaaddin Ata Melik Cüveynî,Tarih-i Cihan Güşa,Ankara:TTK,2013,383

83

Vladimir Aleksandroviç Gordlevski,Anadolu Selçuklu Devleti, Ankara:Onur Yayınları, 1988,176

84

Abû’l-Farac, Abû’l-Farac Tarihi, 537.

85

Ocak, Babaîler İsyanı,49

86

Elvan Çelebi,Menâkıbu’l-Kudsiyye Fî Menâsıbi’l- Ünsiyye,İsmail E.Erunsal,A.Yaşar Ocak(haz.), İstanbul:Edebiyat Fakültesi Matbaası,1984,XLIII

87

Nihat Çetinkaya, Kızılbaş Türkler, 7.Baskı, İstanbul:Kum Saati Yayınları,2004,255.

88

Köprülü,Anadolu’da İslâmiyet,40

89

Mertol Tulum,Tarihî metin Çalışmalarında Usul Menâkıbu’l Kudsiyye Üzerinde Bir deneme, İstanbul:Deniz Kitabevi,2000,122.

90

ziyade mehdilik iddia edilmiştir. Bu yüzden Baba Resul olarak adlandırılan bu Türkmen Babasının peygamberlikten ziyade91 daha çok mehdilik iddiasında bulunduğu akla yatkın gelmektedir. Ayrıca Menâkıbu’l Kudsiyye’de de “Baba İlyas’a çevresindekilerin peygamber dediği ve adına salavat getirdikleri” ifade edilerek, böyle bir peygamberlik iddiasını direkt olarak Baba İlyas’ın yapmadığı anlaşılmaktadır.92Bazı kaynaklar ise Baba İlyas’ın “ulu zahit bir derviş ve itimada layık mükemmel bir sufi” olduğunu belirtmektedir.93Ayrıca bu dönem Amasya valisi Tuğrak Bey’in Mesudi Hankahı şeyhi Baba İlyas’a mürit olması onun bölgede görüşlerini rahatça yaymasına ve nüfuzunun artmasına neden olmuştur.94

Baba İlyas’ın Baba İshak adlı müridini Hıns-ı Mansur’a (Adıyaman) göndererek kendine taraftar bulmasını sağlamıştır. Bu dönemde Dede Karkın halifelerinden Bağadın Hacı ve Şeyh Osman’ın Pazarcık bölgesinde olduğu bilinmektedir.95Bu bölgenin rastgele seçilmediği burada yaşayan ve harekete destek veren birçok Türkmen Aşireti’nin harekete katılmasından anlaşılmaktadır.96 Türkmenler, çevrede yaşayanlardan ciddi maddi destekler alarak güçlenmiş, isyana karşı önlem olsun diye Malatya’dan üstlerine gelen kuvvetleri, biri Elbistan’da olmak üzere iki defa mağlup etmişler97 bunun neticesi olarak Selçuklu sultanı kendini güvende görmeyerek, Beyşehir Gölü içerisindeki Kubâdiye98 (Kubadabad) adasındaki kaleye kaçmıştır.99 Bu Türkmenlerin üzerine gönderilen birliklerin ilki Sawmaoğlu Manastırı’ndan seçilmiş,100 daha sonra da, Türkmenler Amasya’ya ulaşınca ve liderleri Baba Resul’un öldürülmesinin akabinde yapılan muharebede Türkmenlerin 6000, Selçuklu ordusunun ise 60000 olmasına rağmen Selçuklu Ordusu’nun Türkmenlerin üzerine yürümediği anlatılmıştır. Bunun üzerine,1000 zırhlı Frenk askerinin “Haç” çıkararak Türkmenlere saldırdığı, çoluk çocuk ve kadınlar olmak üzere tümünün kılıçtan geçirildiği söylenmiştir. Burada dikkati çeken iki özellik ortaya çıkmaktadır.

91

Hamza Aksüt,Baba İshak, Ankara:Yurt Kitap Yayın,2013,126.

92

Tulum,137

93

Ethem Erkoç,Âşık Paşa ve oğlu Elvan Çelebi,Çorum:Pegasus Görsel İletişim Hizmetleri,2005,25.

94

Ahmet Taşğın, Klasik Kaynaklarda Heterodoks Devrişler ve Heterodoksi,İstanbul:Dün Bugün Yarın Yayınları,2012,23. 95 Aksüt,Baba İshak,95. 96 Turan,Selçuklular Zamanında..,440,441 97 Aksüt,Baba İshak,17. 98

Köprülü,Osmanlı İmparatorluğunun Kuruluşu,77.

99

İbn Bibi, El-Evâmirü’l-Alâ’iyye..,480.

100

Birincisi, Türkmenlerin üzerine Müslüman Türklerin gelememesi ve bu işin Hıristiyan askerlere bırakılmasıdır ki, bu Baba İlyas (Resul)’un Selçuklu Türk askerler üzerinde de ciddi etki yaptığını göstermektedir.101İkincisi ise savaş meydanında Türkmenlerin bütün aile efradıyla bulunması onların konargöçer Türkmen Aşiretleri olduğunu ifade etmektedir.102 İbn Bibi, Baba Resul’un Amasya çevresindeki Türk ahali arasında son derece meşhur olduğunu söyleyerek, etrafına çok sayıda insan toplandığını, derdi ve müşkülü olanın ona başvurduğunu onun da bunları başarıyla karşıladığını belirtmektedir.103Bu verilen örnek Alevi geleneklerine tamamen uygun olup müşkülü ve sıkıntısı olan bir Alevi’nin dedeye müracaatı ve dedelerin kimi kerametlere sahip olduğuna dair inançla aynı şekilde sıkıntıları halletmesiyle sona ermektedir.

Bu ayaklanmanın lideri konumundaki Baba İlyas, Horasanlı Ali’nin oğlu, ünlü Osmanlı tarihçisi Derviş Ahmet Aşıkî’nin (Aşıkpaşaoğlu) büyük dedesi ve Aşık Paşa’nın dedesidir.104 İlyas obasından olan baba şeklinde kullanılan Baba İlyas, Oğuzların Eymür boyundandır. İlyas Obası, Maraş yöresinde görülmüş, Elbistan’ın Orta Niyabet nahiyesindeki Eymür-İlyas köyü bu obayı çağrıştırmaktadır ve bugünkü Afşin bölgesinde bulunmaktadır.105Bu Baba İlyas’ın mürşidi olan Dede Karkın, Mardin yöresindendir. Baba İlyas’da dahil olmak üzere bu ayaklanmaya katılanların mürşidi Dede Karkın’dır.106Baba İlyas, bu ayaklanmadan önce bizzat Dede Karkın’la görüşmüştür. Bu ayaklanmanın mürşidi konumundaki Dede Karkın’ın yaklaşık dört yüz halifesi bulunmaktadır.107Bu halifelerden ayaklanma da etkin rol oynayan Şeyh Osman, Aynu’d-Devle Dede, Bağdın Hacı ve Mihman Hacı adlı dört halifenin tamamının Maraş bölgesinde bir şekilde görülmesi, Göksun’da Dede Karkın zaviyesi bulunması108 , bölgede bu isyana destek veren aşiretlerin yerleşik olduğunu göstermesi açısından önemlidir. Reşîddüddin Tarihi’nde “çok ve doyurucu aş” anlamına gelen Garkın ya da Karkın’ın Oğuz Boyların’dan Yıldız Han’ın oğulları

101

Aksüt,Baba İshak,107;Turan,Selçuklular Zamanında..,444

102

Abû’l-Farac, Abû’l-Farac Tarihi,539-540

103

İbn Bîbî,Selçuknâme, İstanbul,Kitabevi,2010,168

104

Hüseyin Nihal Atsız,Aşıpkpaşaoğlu Tarihi, İstanbul:Ötüken Neşriyat,2011,5.

105 Aksüt,Baba İshak,51. 106 Aksüt,Baba İshak,20. 107 Tulum,132. 108

Faruk Sümer, Oğuzlar, 5.Baskı, İstanbul:Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı,1999,314;Aksüt,Baba İshak,34.

arasında varlığı bildirilmektedir. Karkınlılar da diğer Türk boyları gibi Anadolu’nun fetih ve iskânında önemli rol oynamışlardır. Anadolu’da Karkın oymakları arasında nüfus bakımından en önemlilerinin Halep Türkmenleri, Dulkadirli Türkmenleri ve Hamid-İli’nin Eğridir İlçesi’nde yaşadıkları bilinmektedir.109 Dede Karkın adının bilhassa Halep Türkmenleri ,Boz-ulus ve Dulkadirli Oymakları arasında bulunmakta III. Murad döneminde düzenlenen Maraş Yörükleri110 Defteri’nde 24 oymaklık Dulkadirli Ulusu’nun bir kısmı “Cemaat-ı Dede Karkın”olarak geçmekte, Pazarcık’ta bölgesinde Dede Karkınlılar Köyü bulunmaktadır.111 Bazı iskân belgelerinde ise Dede Karkın cemaati Malatya’ya bağlı konar-göçer Türkmenler olarak belirtilmektedir.112Ayrıca Alevilerde çok görülmeyen Osman isminin Osman Dede köyü113 olarak Narlı ovasında bulunması114 ve Bağdın isminin Pazarcık’ın eski adı olmasının bu halifelerle bir bağlantısı olduğunu düşündürmektedir.11524 Oğuz Boyundan birisi olan Karkın boyunun dedesi, Dede Karkın’ın menkıbeye göre adı Numan’dır ve Alevi mürşit ocaklarından birinin de kurucusudur. Ocağın en belirgin niteliği, ocağa bağlı dede ocaklarının ve bunların taliplerinin Türk kökenli olması ve Diyarbakır’dan Eskişehir’e kadar ki geniş bir alanda etkili olmasıdır.116Bilhassa Maraş bölgesinde etkili olan bu Türkmenlerin ilk çıkış bölgelerinin Doğu ve Güneydoğu Anadolu olması akla yatkındır ancak ayaklanmanın merkezi olarak Adıyaman ve Maraş bölgesinin seçilmesi ayrıca bu bölgede Dede Karkın’la ilgili yerleşim yerlerinin olması Hamza Aksüt’ün dediği, “Dede Karkın’ın yurdunun Dedeköy’ün bir mezrasında ve Mardin’de”117olduğu bilgisi doğru olabilir ancak Dede Karkın’ın Maraş’ta ve Elbistan’da yaşamadığını iddia etmek çok mantıklı görünmemektedir.118Çünkü Dede Karkın, Baba İlyas’ı Şam’dan Anadolu’ya yollamış ve geliş istikameti olarak büyük olasılıkla Maraş yolu kullanılmıştır.119 Diğer bir

109

Şeker, Anadolu’nun Türkleşmesi.,445.

110

Yusuf Halaçoğlu, Anadolu’da Aşiretler, Cemaatler, Oymaklar(1453-1650), Cilt 7, İstanbul:Togan Yayıncılık,2011,603.

111

Elvan Çelebi,XLIV.

112

Yusuf Halaçoğlu,XVIII.Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun İskan Siyaseti ve Aşiretleri Yerleştirmesi, 4.Baskı,Ankara:TTK,2006,107,108,131.

113

Ahmet Taşğın, Kahramanmaraş’ta Tarım Alanlarının Islah Edilmesinin Sosyal Alana Yansımaları, I.Kahramanmaraş Sempozyumu Tebliğleri,Kahramanmaraş 2004,1233

114 Aksüt,Baba İshak,78 115 Aksüt,Baba İshak,83 116 Aksüt,Baba İshak,29,30 117 Aksüt,Baba İshak,31 118 Aksüt,Baba İshak,40 119 Aksüt,Baba İshak,53

halife, Bağadın Hacı, Dede Karkın’ın halifesiyken, Baba İlyas’ın buyruğuna verilmiş, Şam’dan Maraş Pazarcık’a gelip yerleşmiş ve orada ölmüştür.120

Bazı araştırmalarda daha önce Rum olarak belirtilen Baba İshak ise diğer bir görüşe göre, İshak adlı bir Türkmen topluluğundan olup, bu topluluk XVI. Yüzyılda, Maraş’ın Pazarcık ilçesine yakın Göynük Nahiyesi’nde oturmaktadır. Topluluğun bir bölümü ise Kayseri-Pınarbaşı yakınlarındaki Zamantu Kalesi’ni yurt tutmuşlardır. Bu bölge Dulkadir Alâüddevle Bozkurt Bey’in yaylak yeri olup Dulkadirli sınırları içerisindedir. Ayaklanmanın başladığı bölge her yerde “Kefersud” olarak geçmekte Maraş bölgesinde de “Kefertiz” bulunmaktadır.

Baba İshak taraftarlarından sonra Maraş bölgesinde, günümüzde Tahtacıların ataları olarak kabul edilen Ağaçeri Türkmenlerini121 görmekteyiz. Oğuz Kağan çağından beri var oldukları düşünülen, Ağaçerilerin122 465 yılında Kafkasya’nın kuzeyinden Azerbaycan’a geçtikleri ve bir Sasani kitabesinde adlarının bulunduğu belirtilmektedir.123Daha sonra 1193 yılında isimlerinden bahsedilen bu Türkmen boyu bilhassa Elbistan bölgesindeki ormanlık arazide görülmeye başlanmıştır.

Selçuklu tarihçilerden İbn Bibi, Maraş düzlüğü ve ormanlarında yaşayan Ağaçeriler’in, zengin gördükleri Rum, Suriye(Şam) ve Ermen ülkelerinin çeşitli bölgelerinde yol kesmeye, adam öldürmeye başladıkları duyulunca merkezde ciddi bir endişe olduğunu ifade etmiştir. Selçuklu veziri Kadı İzzettin ve beylerbeyi Yavtaş, Ağaçerileri ortadan kaldırmak için Kayseri’ye doğru yola çıkmışlardır. Bunun üzerine Baycu Noyan’ın birçok askerler Anadolu topraklarına geldiği haberi duyulunca, onları karşılamak için geri dönmüşlerdir.124 Dönemin başka bir tarihçisi Abu’l-Farac, Ağaçerilere “Agagralar” demiş ve onların bu dönem Hısn-ı Mansur(Adıyaman) bölgesinde sadece bir köyden 7000 öküz, inek, dişi ve erkek merkep, 45000 keçi ve koyun aldıkları belirtilmiştir. Bölgedeki Madik, Mar Asya, Mar Dimat adlı manastırları zapt ederek, bunların tüm mallarını alıp gitmişlerdir.125Selçuklu sultanı II. İzzettin Keykavus’un en önemli komutanlarından

120

Aksüt,Baba İshak,84

121

Ali Selçuk, Ağaçeri Türkmenleri Tahtacılar,İstanbul:IQ Kültür Sanat Yayıncılık,2008,19

122

Fahrettin Kırzıoğlu, Kıpçaklar,Ankara:TTK, 1992, 10.

123

Zeki Velidi Togan, Umumi Türk Tarihi’ne Giriş,İstanbul:Enderun Kitabevi,1981,170

124

İbn Bibi, El-Evâmirü’l-Alâ’iyye..,573.

125

olan Ali Bahadır126 bunları takip ederek memleketten kovmuş ve liderleri Cuti Bey127 ya da Şuti (juti) Bey ismindeki reislerini yakalamış ve Masara Kalesi’ne hapsetmiştir.128

Moğol komutanı, Baycu Noyan’ın gelişiyle Selçuklu takibatı sona eren Ağaçeriler, Elbistan ve Maraş’tan başka Suriye ve Ermenilerin bulundukları yerleri işgal ederek yağmalamışlardır. Ancak Selçuklu sultanı tarafından takibe alınsalar da Moğollara karşı sultan İzzettin Keykavus’la beraber olmuş ve onlara karşı savaşmışlardır. Ancak Moğollar, Türkmenlerin bu direncini kırmadan Anadolu’da rahat edemeyeceklerini anladıkları için 1260 yılında Hülagu 20.000 kişilik bir orduyu Ağaçerilerin üzerine yollamış129 sonuçta Ağaçeri Türkmenlerinin büyük bir bölümü Tatarlar tarafından öldürülmüş nitekim bu hadiseden sonra adları pek duyulmamış ve bir daha varlık gösterememişlerdir.130

Belgede Pazarcık Türkmen Alevileri (sayfa 40-46)