• Sonuç bulunamadı

1.2. Halide Edib Adıvar’ın Eğitim Faaliyetleri

2.1.1. Eş seçiminde eğitim faktörü

Halide Edib’in romanlarında erkek kahramanlar, evlenecekleri kadını seçerken eğitimlerine dikkat ederler. Bu erkekler, eğitim almamış ya da eksik eğitim almış bir kadınla evlenirlerse, eşlerini eğitme görevini üstlenirler. Erkek kahramanların çoğu, hars-medeniyet sentezini yapabilmiş bir kadınla evlenmek isterler. Kadınlar ise eğer sağlıklı bir bilince ve gelişmeye yönelik bir eğitime sahiplerse kendilerine uygun bir eş seçebileceklerdir. Bu kadınlar, evlendikten sonra hata yaptıklarını anlarlarsa, eşlerinden ayrılabilecekler, kendi kendilerine veya başka bir erkekle tekrar mutlu olabileceklerdir.

Mutsuz bir evlilik, kadını erkekten daha fazla etkileyeceği için kadının eş seçiminde söz sahibi olması önemlidir. Bu nedenle Halide Edib, Raik’in Annesi, Kalp Ağrısı, Zeyno’nın Oğlu, Sinekli Bakkal, Seviye Talip, Handan ve Mev’ut Hüküm romanlarında mutsuz evlilikleri, mutluluğu bulamama nedenlerini ve bu nedenlerin ortadan kalkması için toplumun ve özellikle kadınların eğitilmesi konusunu işler. Kadınlar eğitildiği ve erkeklerle aynı haklara sahip olduklarında evlilik ne erkekler, ne de kadınlar için bir cehennem olacaktır.198

196 Kadın yazarlarımızdan Şükûfe Nihal de Türk kadınının toplumsal ve siyasal hayatta hak ettiği yeri alması için çalışır. On üç yaşında yazdığı ve İttihat gazetesinde yayınlanan yazısında, Türk kızlarının düzenli okul eğitimi almaları ve bu konuda önlerinin açılması için taleplerini sıralar. Çok küçük yaşlarda bu hassasiyeti gösteren Şükûfe Nihal, daha sonra kadın cemiyetlerinde de çalışır. (bkz. Argunşah, Hülya, Bir Cumhuriyet Kadını Şükûfe Nihal, Akçağ Yayınları, Ankara, 2002, s. 55.)

197 Durakbaşa, Halide Edib Türk Modernleşmesi ve Feminizm, s.125.

198 Doğramacı, Emel, Türkiye’de Kadının Dünü ve Bugünü, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara, 1989, s. 76.

Raik’ın Annesi romanında Siret, etrafında Batı taklitçisi kadınları gördükçe sinirlenir. Bu kadınların, ana dilleri yerine yabancı dille konuşmalarına kızar. Siret, evleneceği kadın tipini tasvir eder. Bu kadın tipi, yabancı dil isterse öğrenecek ama olur olmaz yerlerde yabancı dil bildiğini göstermeyecektir. Fransız kadınlarını taklit etmeyecektir:

“Bakınız ben nasıl bir kadın isterim. Lisan, isterse bilsin, hatta iki, üç; fakat hiçbir zaman Beyoğlu’nda Fransızca pazarlık etmesin, Fransız kadınlarını taklit edeceğim diye sahte gülüşler, garip el oğuşturmalar, baş sallamalar, sıçrayarak, hoplayarak yürümeler yapmasın. Her lüzumsuz şeye Fransızca hayret etmesin. Babasını görünce “oh! mon per”, bir şeyden korkunca “oh! mon diyö” demesin, mutekid olsun, arasıra camiye gitsin.”199 (s. 14) Siret’in burada belirttiği olumsuz özellikler, Tanzimat’tan sonra toplumumuzda sıkça görülen bir kadın tipini özetlemektedir. Üstelik bu Batı taklitçiliği sadece kadınlarda değil, erkeklerde de görülmektedir.

Siret’in evleneceği kadın, klasik müzik öğrenmelidir. Çocuğunu uyutacak ninniler çalabilmelidir. Halide Edib, annenin çocuğu yetiştirecek ilk şahıs olduğu gerçeğini sık sık vurgular. Siret’in dile getirdiği ideal kadın tipi, Halide Edib’in de özlediği ideal kadın tipidir.

Handan romanında Cemal Bey, kızlarına İngiliz terbiyesi vermiştir ve bu terbiye ile büyüyen kızların davranışları rahattır. Refik Cemal, bu dört kızdan biriyle evlenmek ister. Refik Cemal, kızların davranışlarının bu derece rahat olmasını ve sokakta İngilizce konuşmalarını hoş karşılamaz. Fakat bu kızlar “bütün alafranga deliliklerine rağmen”

çok dürüsttürler, mahallede hiçbir gence dönüp bakmazlar. Refik Cemal, kendisini

“biraz muhafazakâr” bulduğundan bu kızların arasından evlenmek için en sessiz ve sakini olan Neriman’ı seçmiştir. Bu evlenme, görücü usulü ile olur. Refik Cemal de evleneceği kadının yabancı dil bildiğini olur olmaz yerde göstermesini istemez. İyi bir eğitim almış olmak, evlilikte ve eş seçiminde önemli rol oynayabilir ancak kadının davranışlarındaki aşırılık erkekte tedirginliğe sebep olabilir. Refik Cemal’in Neriman’ı eş olarak seçmesinde bu endişenin de payı vardır. Refik Cemal, en iyi eğitim almış kadını değil, en sessiz ve sakin olan kadını tercih etmiştir.

199 Adıvar, Halide Edib, Raik’ın Annesi, Orhaniye Matbaası, İstanbul, 1342–1924. (Alıntılardaki sayfa numaraları kitabın bu baskısına aittir.)

Ateşten Gömlek romanında, akraba olan Ayşe ile Peyami ve Peyami’nin evlenmesi, Peyam’nin ailesinin isteğidir. Fakat Peyami, henüz tanımadığı Ayşe’yi eğitim düzeyi açısından kendine uygun bulmaz ve onunla evlenmeyi reddeder.

Peyami’nin Ayşe ile evlenmek istememesinin diğer nedenleri, adının sıradan bir isim, -Ayşe- olması ve taşrada yaşamasıdır. Peyami bu evlilikten kurtulmak için Avrupa’ya gider.

Peyami, bir süre sonra yurda dönüp Ayşe ile tanıştığında, önyargı ile reddettiği bu kadının, Avrupa taklidi kadınlardan üstün ve şahsiyet sahibi olduğunun farkına varır.

Peyami, Ayşe’nin üstünlüğünü vurgularken dil bilmesinin önemi üzerinde durur. O devirde yabancı dil bilmek ve bunu gerektiği yerde kullanmak kadın için önemli bir meziyettir.

Evlilik sorunlarının farklı açılardan işlendiği Sinekli Bakkal romanında Sabiha Hanım, oğlu Hilmi’yi küçükken aldığı ve terbiye ettiği, iyi bir eğitim verdiği Dürnev ile evlendirmiştir. Sabiha Hanım’ın, hiç tanımadığı birini almak yerine, kendi yetiştirdiği şahısı gelin olarak seçmesinin nedeni, Dürnev’in kendisine bağlı ve daima ikinci safta kalacak biri olacağına inanmasıdır. Ancak Sabiha Hanım bir süre sonra yanıldığını anlayacaktır. Sabiha Hanım’ın sağlığı yerinde iken ona bağlı kalan Dürnev, Kayınvalidesi romatizma nedeniyle odasından dışarı çıkamayacak hale gelip konaktaki otoritesi zayıflayınca, Dürnev sağa sola emir vermeye başlar. Konağın idaresini eline almak ister. Sabiha Hanım, Dürnev’in bu davranışlarından hoşlanmaz. O, geleneklere bağlı ve otoriter bir kadındır. Evinde, sözünün geçmesini ister. Bu nedenle, Sabiha Hanım’ın oğlunu evlendireceği kadında aradığı tek şart, kendisini geçmemesidir. Sabiha Hanım, Dürnev’e haddini bildirmek için eve Kanarya isminde güzel bir Çerkez kızı alır.

Kanarya’ya oyun dersleri verilir. Görünüşte Kanarya, Abdülhamid’in kadınlarından birine hediye edilecektir. Gerçekte ise Sabiha Hanım, Dürnev’i kıskandırarak gözdağı vermek ister. Fakat Dürnev çok zekidir ve kayınvalidesinin bu tehdidine, karşı atakla mukabele eder. Kanarya ile iyi anlaşır, hatta onun musiki ve oyun dersleri ile ilgilenir.

Kanarya’yı Selim Paşa’ya yaklaştırır. Selim Paşa da Kanarya’nın eğitimiyle yakından ilgilenir.

Romanda, Hilmi’nin evleneceği kadında aradığı özellikler üzerinde durulmamıştır. Onun evleneceği kişiyi seçen, annesidir. Anne Sabiha Hanım ise,

gelinini seçerken sadece kendi çıkarlarını düşünmüştür. Ona göre oğlu ile evlenecek kişinin kendisine itaat edecek ve sözünden çıkmayacak biri olması yeterlidir.