• Sonuç bulunamadı

1.3 Yasağın Kapsamı

1.3.2 Kuvvet Kullanma

1.3.2.1 Silahlı Saldırı

1.3.2.1.1 Savaş Kavramı

Uygulanan uluslararası hukuktaki savaş kavramının değerlendirilmesine geçmeden önce ünlü felsefeci yazar Marcus Tullius Cicero’nun savaş tarifine değinilmesi yararlı olacaktır. Cicero’ya göre “uyuşmazlıkları zorlama yoluyla çözmek” savaş kavramını temel olarak ifade etmektedir. Bununla beraber, savaş kavramından, savaşan tarafların birbirlerine ne yaptıklarının değil, karşılıklı statülerinin anlaşılması gerekmektedir. Bu bağlamda savaşın uyuşmazlıklarını zorlama yoluyla çözmeye çalışanların karşılıklı durumu olarak tarif edilmesi doğru olacaktır.207

Uluslararası hukukta yapılan tüm savaş tanımlarının konusu sadece devletlerarasındaki çatışmalar olup, iç çatışmalar uluslararası hukuk kapsamında savaş olarak kabul edilmemektedir.208 Geniş çaplı ve şiddetli iç çatışmalar her ne kadar askeri açıdan savaş olarak nitelenebilse de, bu çatışmalar uluslararası bir nitelik taşımadığı sürece savaş kapsamı dışında kalacaktır.209

Ancak, bu durum iç çatışmaların silahlı çatışmalar hukuku210 kapsamında olduğu gerçeğini değiştirmemektedir.211

BAŞEREN, iç savaşların kuvvet kullanma yasağı kapsamına girebilmesi noktasında: “Bunun bir istisnası bulunmaktadır o da,

ulusal kurtuluş savaşları212

ile ilgilidir. Kendi geleceğini belirleme hakkını ortadan kaldırmak için kuvvet kullanılması yasaklanmıştır.” şeklinde bir değerlendirmede bulunmuştur.213

Türk Hukuku açısından, savaş kavramının tanımı konusunda, 2941 sayılı Seferberlik ve Savaş Hali Kanunu214’nun 3. maddesinin değerlendirilmesi gereklidir. Sözü edilen maddede savaşın tanımı: “devletin bekasını temin etmek, milli menfaatleri sağlamak ve milli hedefleri elde

etmek amacıyla, başta askeri güç olmak üzere, Devletin maddi ve manevi tüm güç kaynaklarının, hiçbir sınırlamaya tabi tutulmadan kullanılmasını gerektiren silahlı

206 IJC Reports, 1986: 104, para. 195, http://www.icj-cij.org/docket/files/70/6503.pdf , (erişim tarihi: 26.2.2016;

TAFT, p. 301; Gray, 2008: 172-173.

207 Grotius, 2011: 31-32. 208

Okimoto, 2011: 40; Dinstein, 1994: 5.

209 Aslan, 2008: 248.

210 Çatışma Hukuku kapsamında, Uluslararası Kızılhaç Komitesi’nin değerlendirmesine göre; silahlı çatışmanın

varlığı hususunda çatışmanın süresi, çatışma taraflarının sayısı ve örgütlülüğü, ülkenin bir bölümünde yer alma veya eyleme hazır bulunma durumları, tehlikenin düzeyi, mağdurların sayısı, yönetimin düzenin sağlanmasına yönelik adımları gibi ölçütler esas alınmalıdır. Aslan, 2008: 265.

211 Keskin, 1998: 65. 212

Ulusal kurtuluş savaşları ve self determinasyon kavramlarının kuvvet kullanma ile ilişkisi hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Başeren, 2002: 192-200; Topal, 2004b: 23-36; Arend ve Beck, 1993: 40-42, 85-86, 91-92; Dixon ve McCorquodale, 2000: 583-585; Dinstein, 1994: 68-69; Corten, 2010: 135-142.

213 Başeren, 2002: 189. 214

2941 sayılı 4.11.1983 tarihli Seferberlik ve Savaş Kanunu, R.G. Sayı: 18215, Tarih: 8.11.1983, http://www.resmigazete.gov.tr/main.aspx?home=http://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/18215.pdf&main=http://w ww.resmigazete.gov.tr/arsiv/18215.pdf , (erişim tarihi: 3.6.2016).

mücadele” şeklinde yapılmıştır. Tanımda silahlı kuvvet kullanımı konusunda herhangi bir

sınırlandırmaya tabi olmaması bakımından, savunma amacının ötesinde saldırı savaşını da kapsayan bir anlayış mevcuttur. Bu yönüyle bu hüküm kuvvet kullanma yasağına ve bu doğrultuda Anayasa’nın 92. maddesinin 1. fıkrası hükmünde215

yer alan milletlerarası hukukun meşru saydığı hallere aykırı olmaktadır.216

Uygulanan uluslararası hukukta, savaş kavramının incelenmesi aşamasında; savaş ilanı, tarafların amacı ve niyeti gibi çeşitli olguların belirlenmesi önem taşımaktadır.217

Savaş ilanının uluslararası bir yükümlülük olup olmadığı konusunda, 1907 yılında yapılan 1907 III. Lahey Sözleşmesi’nin 1. maddesi çatışma taraflarının savaş ilan etme yükümlüğünün olduğunu düzenlemiş olsa da,218

devletlerin bu yönde genel bir uygulaması bulunmamaktadır. Tarafların niyeti bakımından; radyo yayınları, basın toplantıları gibi iç açıklamalar ile çatışmanın devletin tüm ülkesi kapsamında yürütülmesi veya uzun süre devam etmesi, taraflardan birinin savaş niyetini açığa vurması gibi olgular savaş durumunun doğması için yeterli olacaktır. Tarafların amacı bakımından ise; bir devletin diğer devletin gücünü yok etmek, kırmak, istediği barış şartlarını dayatmak gibi amaçlarla kuvvet kullanma durumunda savaş durumu söz konusu olacaktır. Savaş olgusunun taraflara geniş hukuksal etkilerinin olması ve farklı hukuksal kuralların uygulanma ve yürürlüğe girmesi gibi sebeplerle tarafların savaş durumunda olduklarını inkar etmesi söz konusu olmaktadır. Bu bağlamda, iki taraf da savaş niyetini ve amacını reddetmekte, fakat aralarındaki çatışma geniş çaplı ve uzun süredir devam etmekte ise bu noktada savaş durumunun var olup olmadığı sorunu ortaya çıkmaktadır. Bu noktada, çatışmanın taraflarının kararı önemli olmakla beraber, çatışmanın tarafı olmayan devletlerin tarafsızlık hukukunu yürütmelerinin mümkün olduğunu söylemek doğru olacaktır. Ancak tarafsızlık hukukunun söz konusu olması, çatışmalara savaş niteliği kazandırmayacaktır. 219

Savaşı, geleneksel uluslararası hukuk ışığında, devletlerin bir amacını veya hakkını korumak ya da bir zarara uğramış ise bu zararı telafi etmek veya zarar vereni cezalandırmak için başvurdukları bir yol olarak ifade etmek mümkündür.220

Bunun yanında, gerek mevcut BM sistemi, gerek 1974 Saldırının Tanımı Kararı, gerekse de devletlerin üzerinde uzlaşma

215

1982 Anayasası 92. maddesinin 1. fıkrası “Milletlerarası hukukun meşrû saydığı hallerde savaş hali ilânına

ve Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası andlaşmaların veya milletlerarası nezaket kurallarının gerektirdiği haller dışında, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesine veya yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunmasına izin verme yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisinindir.” R.G. Sayı: 17844, Tarih:

20.10.1982. 216 Aslan, 2008: 247. 217 Okimoto, 2011: 47. 218 Dinstein, 1994: 31. 219 Keskin, 1998: 66-67. 220 Okimoto, 2011: 46-47; Keskin, 1998: 65-70.

sağladığı noktalar doğrultusunda, savaşı; “devletler arasında gerçekleşen ve taraflarca savaş

niteliği kabul edilen ya da bu niteliğinin kabul edildiğin tarafların çatışmayı yürütme biçimlerinden, çatışmanın süresinden veya yoğunluğundan anlaşılan silahlı çatışmadır.”

şeklinde ifade etmek de mümkündür.221

Bu noktada, iç çatışmaların kuvvet kullanma kavramı kapsamında değerlendirilmemesi gerektiği de belirtilmelidir. Zira, BM Antlaşması’nın 2/4 düzenlemesinde; devletlerin “uluslararası ilişkilerinde kuvvet kullanmaları veya kuvvet

kullanma tehdidinde bulunmaları” ifadesinden de anlaşılacağı üzere, ancak birden fazla

devlet arasında çıkan kuvvet kullanma veya kuvvet kullanma tehdidi içeren eylemler yasaklanmıştır. Bu noktada iç çatışmalar BM Antlaşması’nın 39. maddesi222

uyarınca uluslararası barış ve güvenliği tehdit eden ve BM Güvenlik Konseyi’nin önlem almasını gerektiren nitelikte olabilirler.223