• Sonuç bulunamadı

Saray ve Meclisi

B. KASİDELERİ İNCELENEN DİVAN ŞAİRLERİ VE KASİDELERİNDEKİ MEMDUHLAR MEMDUHLAR

A. 15 YÜZYIL DİVANLARI METHİYELERİNDE ÖVGÜ KALIP VE KONULARI

II. Memduhların Övülen Nitelikleri

21) Saray ve Meclisi

21) Saray ve Meclisi

İstanbul ve devletin değişik merkezlerinde saltanat mensuplarının ve devlet adamlarının saraylarına girip çıkan, onların meclislerine devam eden şairler, kendilerine gösterilen bu teveccühe, yine sık sık misafir edildikleri meclisleri överek karşılık vermişlerdir. Bu, memduhun övülmesi anlamına geldiği gibi saraya ve saray meclislerine kabul edilmesinden ötürü şairin de kendi gururunu okşamaktadır. Padişah ve şehzade saraylarına aşina olan sanatçıların bu övgüyü diğerlerine göre daha fazla kullanmaları bu açıdan bakıldığında önemlidir. Dâî, Şehzade Süleyman’ın, Nacati, Şehzade Mahmut’un sarayında bulunmuş şairlerdi.

Grafik: 41

Saray ve Meclis Övgüsünün Şairlere Göre Beyit Dağılımları

0 14 12 1 0 3 0 2 5 4 17 7 2 4 Ad Dâî Ahm ed Ay Cem Sulta n Ce Çâke Fa h Mes îhî Mih Neca ti Niza mî Şeyhî Vasfî Grafik: 42

Saray ve Meclis Övgüsünün Memduhlara Göre Beyit Dağılımları

1 11 2 16 17 1 2 8 0 2 1 1 0 0 3 Ç. M ehm et Ş. Süley man Ş. Mus a II. M ehm et II. B ayez îd Ş. Cem Ş. Ahm et Ş. Mah mut Ş. Seli m Mus tafa P a Ali P a Mah mut P a Kasım Pa Cafe r Çele bi Pir A hmet

Bu övgünün tek sebebi şairlerin saraylara davet edilmesi, meclislerde bulunması değildir. Yukarıdaki grafiğe bakıldığında beyitlerin, sayılan şehzadelerden başka, dönem padişahlarında da yoğunlaşması ve övgünün her şair tarafından yapılması bu konunun klasik övgü konuları içine girdiğini göstermektedir.

Sultanın devlet işlerini gördüğü, devletin azamet ve debdebesini taşıdığı, ilim ve sanat adamlarıyla sohbetler düzenlediği meclisine girmek, oranın müdavimlerinden olup her cömertliğinden istifade etmek, her şairin öncelikli hedefidir. İşte bu yüzden şair, hayal dünyasını süsleyen bu mekan yine hayal unsurlarıyla süslenmiş, mübalağalarla tasvir edilmiştir.

a) Sarayı Hizmetçileri

Gördüğünde Şah Kubad’ın yüzünü kızartacak kadar güzel olan ve güneş ile ayın süslediği sultanın sarayı, hep yüceltici unsurlarla betimlenmiştir.

Bezmine inse òacìl ola gide ŞÀh ÚubÀd

Rezmine binse meãÀf idemeye Rüstem-i ZÀl (Necati 16/18) 7

HilÀl bÀb-ı şerìfüñde óalúa-i sìmìn

Güneş sarÀy-ı refì´üñde şemse-i zer-kÀr (Vasfi 1/29) 3 Bir ãoffa ki süpründüsini kuól ide óavrÀ

CÀrÿbı cenÀbında nedür bÀrì benefşe (A. Paşa 26/25) 6 Güneş o sarayın penceresidir. Oradan giren ışık değil bizzat güneşin kendisidir.

GÿyÀ ki mihr revzenesidür sarÀyuñuñ

K’andan ider zemÀnede kesb-i øiyÀ seóer (Necati 9/39) 3 Sensin ol kim şeh-nişìni bezm-gÀhuñda müdÀm

YÀ SüleymÀn taòtıdur yÀ cÀm-ı İskender güneş (A. Paşa 20/24) 2 Çeşmesi yine güneş şadırvan ve havuzu ise aydır.

Kadrin eflÀk üstüne bir kasr-ı èèÀlì yaptı kim

Çeşmesi şems ü úamer óavøı vü şadırvÀnıdır (Şeyhi 9/29) 1 Bekçisi bazen güneş, bazen ay, bazen Satürn´dür.

ÓalÀyıú iy felek-ÀrÀ-yı òÿrşìd

Dutar encüm-ãıfat úapuñda dìvÀn (Ayni 21/5) 6

Óarìm-i óürmetine mÀh gece meşèale-dÀr

SarÀy-ı óaşmetine mihr tanla derbÀnı (Şeyhi 14/18) 30

Dergehinde pÀs-bÀn olalı keyvÀn ol mehüñ

Gelmedi devrinde bir seyyÀrenüñ çeşmine òºÀb (Mihri 4/6) 3 Şaire göre onun sarayına, dergahına yakışan cennet hurileridir.

Ravøa-i kÿyuñı gördükde derim òuld-i naèîm

Yaraşur óÿr ile àılmÀn ola der-bÀn-ı şekl (Mihri 11/22) 11

Onun sarayı, meclisi o kadar güzel ve yücedir ki her varlık orada hizmet etmek için birbiriyle yarışır.

Òıdmetin itmek içün dergehüñüñ nevbetle

Zengì vü Rÿmì iki bende leyl ü nehÀr (Vasfi 8/18) 15 Ay, gece; güneş, gündüz hizmet eder.

Gice gündüz ÀsitÀnuñda gelür òıdmet ider

MÀh ü òÿrşìd iki úullaruñ dururlar ãaruşın (Necati 20/48) 3 Güzellikler bahçesi olan bu yerin diğer hizmetkarları ise çiçekler ve tabiattır.

Meclisüñde bÀà bir maóbÿb òıdmet-gÀrdur

Çeşm nergis úad ãanavber òaùù çemen ruòsÀr gül (Necati15/25) 3

ŞÀh SulùÀn Aómedüñ devrÀnıdur bezminde gör

LÀle sÀúî àonce bÀde oldı óıõmetkÀr gül (Mihri 7/11) 11

Onun meclisinde içlerinde şairin de olduğu müdavimlere sâkîlik yapan yine yüksek ve aydınlık varlıklardır. Seyyareler ve güneş bu sefer sâkîlik yapmaktadırlar.

Meclisüñ burc-ı şeref òurşìd-i devletdür yüzüñ

SÀúiler seyyÀrelerdür meclis ehl-i åabitÀt (Dai 12/12) 4 SÀúì-i bezmüñ ele cÀm alduàınca dir òıred

YÀ güneş sÀàardadur yÀ gezdürür sÀàar güneş (A.Paşa 20/25) 2 Cennet sarayının diğer sâkîleri hurilerdir ve kadehte “Kevser” sunmaktadırlar.

Cennetü´l-me´vÀ olupdur meclisüñ kevåer úadeó

Ol şarÀbuñ sÀúisi vildÀn u àılmÀn devridür (Dai 16/14) 4 Meclisüñ cennet-ãıfatdur úarşuña kevåer úadeó

äoóbetüñ sÀúìlıàın óÿr ile àılmÀn eyledi (Dai 17/46) 4

CÀm- ı yÀúÿtì içinden iç şarÀb-ı laèligÿn

Meclisi cennet durur sÀúìsi rıøvÀn devridür (Dai 16/3) 4 Misafirlere ab-ı hayat sunulan bu İskender meclisinin öteki sakisi Hızırdır.

Bu Sikender ãoóbetidür içilür Àb-ı óayÀt

Òıør sÀúì oldı lÀ-büd Àb-ı óayvÀn devridür (Dai 16/10) 4 Bu fotoğrafı Zühre mutrip serv ise rakkas olarak tamamlar.

Zühre muùribliú ider serv-i sehì raúúÀs olur

SÀz içün def ùutmaàı cemèinde beyøÀ gösterür (Cemali 10/37) 12

b) Saray veya Meclisinin Güzelliği

Yukarıda sayılan fiziki özellik ve hizmet kadrosuyla artık şairin efendisinin sarayı tanımlanamaz bir güzelliğe sahiptir. Orasının güzelliğini ifade etmek için şair tabiatı kullanır. Orası bir gül bahçesidir ve orada her nefeste bir gül yetişir. Orayı güzelleştirir.

Meclisine nice gülşen dimesün her kişi kim

Her nefesde açılur àonca-i òandÀn-ı kerem (Necati 18/7) 7 Gül-zÀr-ı sarÀyuñda zihì dÀr-ı saèÀdet

Kim oldı laúab çarò-ı perestÀra benefşe (Necati 23/39) 7 Bu mekanı süsleyen ise kutsal güçtür.

BahÀr-ı bÀà-ı devletsin yed-i úudretle bezmüñe

Hemìşe bezm-i akdesden gül-i şÀdì niåÀr olsun (A.Paşa 47/2) 8 Oranın güzelliğini güneşin başını döndürmüş ve onu kapı üftadesi yapmıştır.

Yüz ãafÀ ile güneş daói gelür baş üzre

Úapuñ üftÀdesi ŞÀhÀ yaluñuz mÀh degül (Necati 14/34) 2

Úanda beñzer úaãruña bir ÀfitÀbı ile felek

Ki anda bir cÀm olupdur bir øıyÀ-güster güneş (A. Paşa 20/43) 2 Úaãd-ı seyr-i bÀm-ı úÀsruñ itse her gün ÀfitÀb

PÀye-i evvelde èÀrıø ola vehminden düvÀr (Vasfi 3/14) 13 Şairin meclisi bu güzellikleriyle cenneti andırmaktadır.

Gülbin-i devlet behişt-i dergehüñde tÀ ebed

äÀóib-i neşv ü nemÀ mÀnend-i ÙÿbÀdur yine (Necati 24/17) 15 BÀà-ı sarÀyuñı úıla ger cennete şebìh

RıêvÀna anca söz ata úaãruñda bÀàbÀn (Mesihi 2/31) 3 MübÀrek meclisi cennet-serÀdur

Meclisüñ her úanda kim teşrìf iderse ol yiri

Cennetü’l-me’vÀ-ãıfat òürrem gülistÀn eyledi (Dai 17/49) 4 CÀm- ı yÀúÿtì içinden iç şarÀb-ı laèligÿn

Meclisi cennet durur sÀúìsi rıøvÀn devridür (Dai 16/3) 4 Bir bÀbdur esÀs-ı sarÀyuñda heşt-òuld

Bir faãldur óadìúa-i kÿyuñda nev-bahÀr (Fakih 1/31) 2 Bezmüñi gör ki ravøa-i rıøvÀn

Meşrebinden iderler istiôhÀr (Dai 23/17) 1

Bu meclise giren herkes bu şereften dolayı kendisiyle iftihar etmektedir. Úaãr-ı behişt Àb ile iderken iftiòÀr

Úasruña girdüginden ider iftiòÀr Àb (A.Paşa 36/23) 3

Oranın tütsücüleri güneş ve aydır; bu yüzden orası insanın dimağına ulaşan güzel kokularla doludur.

Meclisinde micmere gerdÀn olalıdan güneş

Dest-i èaùùÀr-ı ãabÀ èÿd u èabìr efşÀnıdur (Cemali 5/14) 2 Her gice encüm sipendinden ùolar ùÀs-ı felek

Bezm- i şehde yaúmaàıçün her seóer micmer güneş (Fakih 3/32) 2 EyÀ sipihr-i maèÀlì bu çarò u encüm-i çarò

SarÀy-ı úadr-i refîèüñdedür buòÀr u baòÿr (Vasfi 5/15) 15 MÀh olmaà içün meclisüñe micmere-gerdÀn

Bu güzel meclisin kadir gecesi kadar mübarek sohbetleri vardır. Úadr dirdüm ãoóbetüñe her gice olsa idi úadr

èIyd dirdüm devletüñe olmasa pÀyÀn-ı èıyd (A. Paşa 35/15) 3 Sarayın müdavimleri ise bazen huriler ve melekler, bazen Zühre, bazen de seherdir.

Gündüz ü leyl ãafÀ èìş ile idi ãoóbeti

Giceler óÿr u melekdür çü úıla mihmÀn aña (Dai 27/17) 4 Müşterìdür Zühre bezmine anuñçün her gice

Meslisine nÀôır olan èaynınuñ insÀnıdur (Cemali 5/23) 2 äahn-ı sarÀy-ı èizzetün içinde ÒusrevÀ

Bir muràdur ki erzen idinür àıdÀ seóer (Necati 9/25) 3

Hem güzelliği, hem yüceliği hem de ihtiyaçlarını karşılayan padişahın bulunduğu yer olduğu için orası halk için ayrı bir anlam kazanmış, adeta kutsallaşmıştır. Halk orayı Ka’be’ymiş gibi tavaf etmekte, Mescid-i Aksa’ymış gibi yüz vurmaktadır.

Der-gehüñ bir kaèbedür kim òalú ider her dem ùavÀf

Leşkerüñde her zamÀn mevcÿddur óacc u àuzÀt (Dai 12/17) 4 MÀnend-i òÀk-i Kaèbe-i dergÀh-ı ŞehriyÀr

Olur ãafÀ-èaùiyyet ü óÀcet-revÀ seóer (Necati 9/21) 3 ŞÀhÀ ne var oldı ise evvelki sarÀyuñ