• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 4. ARAŞTIRMA VE BULGULAR

4.1. Derinlemesine Görüşme Bulguları

4.1.3. Sanat-İzlerkitle Etkileşimine İlişkin

Derinlemesine görüşme yapılan katılımcılara sorulan bir diğer araştırma sorusu sanat ve izler kitlenin ilişkisi ile ilgilidir. Günümüzde sanat mı izler kitleyi belirliyor, yoksa izler kitlenin talebine göre mi sanatsal beğeni oluşuyor? Buna istinaden katılımcıların tercihleri öğrenilmeye çalışılmıştır. Katılımcılar müşteri talepleri ve satış gücünün etkisi ile portföylerini belirlediklerini ve tam tersi sanatın kendi izler kitlesini yarattığı yönünde iki ayrı bulguya ulaşılmıştır.

“Arzımızı müşteri talebine göre oluşturmayı tercih ediyoruz, çünkü sanatın izler kitlenin talebine göre oluştuğunu düşünüyoruz. Özellikle düzenli müşterilerimizi baz aldığımızda bu müşterilerin taleplerini karşılayabilmek bizim için ayrıca önem kazanan bir hal alıyor (DG-6).”

“Talebe göre belirleniyor biz de müşterilerimizin talebini göz önüne alarak belirliyoruz, satabileceğimize inandığımız ürünleri seçiyoruz, buna göre de satış projeksiyonumuzu oluşturuyoruz (DG-4).”

“Galeriler, müzayede şirketleri, plak şirketleri, yayın evleri gibi tüm ticari kuruluşlar müşterilerinin taleplerine göre hareket etmeyi tercih ediyorlar. Popüler olan dönemsel olarak rap müzik ise o yönde eserler veren sanatçılara şans tanıyıp izleyicilerle buluşturuyorlar, bizler de bu şekilde ulaşıyoruz (DG- 10).”

Ticari kaygının piyasanın tamamında etkisi olduğu gerçeği katılımcıların birçoğu tarafından dile getirilmiştir. İzlerkitlenin tercihleri doğrultusunda şekillenen sanat piyasası arzının doğrudan ve dolaylı olarak sermaye ile olan ilişkisi de ortaya serilmiş oluyor. Galerilerin, müzayedecilerin, yayınevlerinin bir sanat destekleyicisinden çok bir ticari kuruluş haline gelmeleri de katılımcıların en çok vurguladıkları konulardan bir tanesi olarak görünmektedir.

“Sanat piyasasındaki şirketlerin tamamı izler kitlenin talebine göre hareket ediyorlar bunun altında yatan en büyük sebeplerden biri de ticari kaygıları. Buna göre müşterileri neyi tercih ederse seçimlerini de bu sanatçılar ve ürettikleri eserler üzerinden yapıyorlar (DG-19).”

“Kesinlikle izler kitleye göre sanat belirleniyor, izleyicinin sevdiği sanatçılar, oyuncular, yazarlar bu işi yapan piyasadaki aktörler tarafından daha çok tercih ediliyorlar bu nedenle talep hangi doğrultudaysa önlerine sunulan da bu şekilde oluyor (DG-17).”

“Her iki türlü de düşünebiliriz, ancak ağırlıklı olarak tercihimiz müşterilerin tercihlerine cevap verecek şekilde seçimlerden oluşuyor, sonuçta ağırlıklı olarak müzayede işi yaptığımız için talep görecek eserleri seçmeye çalışıyoruz (DG- 8).”

“Her iki türlü de düşünülebilir desek de kendi açımızdan baktığımızda sanat izler kitle tarafından belirleniyor, çünkü sergilediğimiz ürünler onların tarafından talep göreceğine inandığımız ürünlerden seçiyoruz (DG-5)”.

Sanatın izler kitle tarafından belirlendiği düşünülen bu grubun en önemli dinamiği yine bir önceki soruda bahsi geçen ticari kaygı oluşturuyor, müşterilerinin talepleri doğrultusunda sanatçı ve eserlerini seçmeyi tercih eden bu firmalar kar amacıyla belirli bir portföy oluşturuyorlar.

“Sanat kendi izler kitlesini yaratıyor, yani sanat izler kitleyi belirliyor. Hangi alanda eser çıkarırsan çıkar, klasik, suluboya, soyut izler kitlesi farklılık gösteriyor aslında her ürün kendi izleyicisini yaratıyor (DG-1).”

“Her iki türlü de düşünülse de bakıldığında her sanat üretimi kendi izleyicisini ve talebini yaratıyor. Bu gözden kaçtığında iş daha fazla ticari kaygı ile yapılmış olarak ortaya çıkıyor (DG-7).”

“Bir fotoğraf sanatçısı olarak üretilen her esere uygun farklı bir izleyici ve koleksiyoner kitle olduğunu düşünüyorum. Şehirleri çekerseniz onu beğenen farklı bir kesim vardır, kuşları çekerseniz buna ilgisi olan bir kesim vardır. Siz sanat eserini ortaya koyun mutlaka bir alıcısı olacaktır (DG-20).”

“Her sanat eserini mutlaka kendine göre bir izleyici olacaktır, her farklı türde kitabın farklı bir beğeni grubu, ya da soyut veya klasik eserlerden hoşlanan farklı insanlar, ya da şiir ya da roman beğenen insanlar gibi. Bu nedenle izleyici kitlesi kendisine sunulandan mutlaka bir beğenisine ulaşacaktır (DG-15).” “Daha çok izler kitlenin talebine ve piyasa mantığına yönelik bir işleyiş söz konusu olmaktadır. Küratörler hangi sanatçıların hangi eserlerini sergileyeceklerini belirleyebilmektedirler. Ayrıca sanatçı da eserlerini üretirken

içerisinde bulunduğu kültürün beğenilerinden, popüler kültürden etkileniyor olabilir. Her halükarda izler kitlenin tercihleri, eserlerin seçimi ve nasıl sunulduğu sanatsal beğeninin oluşmasında rol oynayabilir (DG-22).”

Bu örneklerde görüldüğü üzere bir grup katılımcı her sanat ürününün kendi izleyicisini yaratabileceğini savunmaktadır. Farklı türde ortaya konulan eserlerin farklı izleyici kitlesine sahip olabileceğini, dolayısıyla da ortaya konulan eserin mutlaka kendisine ait bir beğeni kitlesi olabileceğini savunmaktadırlar. Bununla birlikte katılımcıların ağırlıklı kısmının izler kitleye göre sanat oluştuğunu bunun da en büyük sebebinin ticari kaygı olduğu ortaya koymaktadır. Bu soru ile ilgili bir diğer konu ise yine piyasadaki dinamiklerin ticari anlamda nasıl öne çıktığına ve aslında iplerin kimin elinde olduğuna dair yorumlardan oluşmaktadır;

“Çağdaş sanatta ne eserler ne de izler kitle belirliyor, piyasanın belirleyici tek hakimi spekülatörler, tamamen spekülatörlerin seçimleri çevresinde dönüyor. Klasik sanatın durumu biraz daha farklı o zaten mevcut olan arzını yine mevcut olan talebi ile karşılıyor, buradaki en büyük problem ise danışman kullanmadan koleksiyonerlik yapmaya çalışanlar (DG-3).”

“Seçimlerimizi müşterilerimizin talepleri doğrultusunda şekillendiriyoruz, çünkü talebe göre şekillendirdiğimizde satış şansımızın daha fazla olduğuna inanıyoruz. Bunun haricinde aslında piyasayı spekülatörlerin ve güçlü lobilerin yönlendirdiğini düşünüyorum piyasa da onların sözü geçiyor ve destekledikleri kişiler müşteriler tarafından talep görür hale geliyor (DG-9).”

Bu ifadelerde karşılaşılan yine aslında sanat piyasasının ne kadar ticari olduğu konusudur, öyle ki spekülatörlerin piyasayı nasıl etkilediğini önemle anlatan katılımcılar bu durumu gözler önüne seriyorlar. Spekülatörlerin sanat eserinin iyi veya kötü oluşuyla değil piyasa da ne derece satış değeri bulacağı ve sanatçısını ne kadar ünlü yapacağı konusundaki seçimleri piyasadaki hareketleri belirler hale geliyor. Bu durum Baudrillard’ın tüketim toplumu eleştirisinde olduğu gibi sanatın ekonominin ve tüketim kültürünün bir parçası haline gelmesi, aynı zamanda sanat eserinin tüketilen, yeniden üretime giren ve çevrime dahil olan bir simülasyon modeli olması ile de doğrudan bağdaşmaktadır (Baudirllard, 2013). Yine bu durum Bourdieu’nun sanat alanı içerisinde yöneldiği “güç ilişkileri” kavramının gerçek piyasa içerisinde varolduğunun bir doğrulamasıdır; sanat alanı içerisinde herkesin konumunun belli olmasına bağlı olarak genç sanatçılarının konumlarının değişmesini alan içerisinde bulunan güç ilişkilerine bağlar (Bourdieu, 2006a). Güç ilişkisinin toplumsal beğeninin estetik

değerinin önüne geçerek sanat olayının bir ilişki olarak özgünlüğünü ne derecede etkilediği bir başka soru konusudur.