• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 4. ARAŞTIRMA VE BULGULAR

4.1. Derinlemesine Görüşme Bulguları

4.1.5. Sanat Dünyasının Ekonomik Yapısına İlişkin

Sanat eserinin değerliliğinin süreci ile ilgili olarak katılımcılar sanat eserlerinin süreç içerisinde yıllar geçtikçe değerlendiğini savunmuşlardır. Sanat eserinin bu toplum içerisindeki değerliliği konusunun devamı niteliğindeki ekonomik olarak sanat dünyasının olması gerektiği yerde olup olmadığı konusu irdelenmiştir. Katılımcılar sanat eserlerinin değerliliğinin uzun süre gerektirdiği, bir süreç içerisinde gerçekleştiğinin ayrıca bilinen sanatçıların eserlerinin değerlerinin zaten belirli bir aralıkta olduğunun bu durumun toplumsal bir etki olmadığı sürece ciddi bir şekilde değişmediği şekilde değerlendirmişlerdir.

“Bir sanat eserinin değerliliği süreç içerisinde oluşmaktadır, ancak pazarın spekülatif olması nedeniyle fiyat oluşumlarında ve eserlerin ikinci el değerliliklerinde problemler oluşmaktadır. Hatta bu nedenle çağdaş sanat eserlerinin sigortalanması ile ilgili fiyatların hızlı değişimine bağlı olarak ciddi sorunlar yaşanmaktadır (DG-3).”

“Sanat eserlerinin ya da sanat etkinliklerinin değerliliği süreç içerisinde ortaya çıkmaktadır. Bununla birlikte dikkat çekmeyi istediğim şey yeni yetişen gençlerin hem kendi ilgileri hem de ailelerinin yönlendirmeleri sayesinde sanat eserlerinin kıymet bilinirliliği ve değerliliğinin artmasıdır (DG-5).”

“Sanat eserinin değerinin yüzde doksanbeşi aslında ilk üretim ve piyasa sunulma anında ortaya çıkıyor. Örneğin resim açısından düşünecek olursak yapan kişinin kim olduğu ve hangi büyüklük veya türde yapmış olduğuna göre zaten bir fiyat tabanı mevcut, ama sonrasında piyasa içerisinde satıldıkça fiyatı değişiyor ve artıyor dolayısıyla soru bence iki açıdan da evet (DG-6).”

“Şu anda piyasaya çağdaş sanat hakim bu nedenle de eserin değeri başlangıçta değil süreç içerisinde oluşuyor, bu durum klasik eserlerden daha farklı olarak ortaya çıkıyor (DG-8).”

“Sanat eserinin değerinin piyasa içerisinde zamanla sanatçısının bilinirliği ve talebi arttıkça ortaya çıktığını düşünüyorum. Zaman içerisinde sanat eserleri değerleniyor ve daha kıymetli hale geliyor (DG-12).”

“Piyasa içerisinde sanat eserleri bence zamanla değer kazanıyor, ama sanırım bu durum daha çok çağdaş sanat için geçerli çünkü klasik eserlerin nadirliğinden dolayı zaten yeterli ve yüksek değer de bir piyasası var (DG-13).”

“Sanat etkinliklerinin veya eserlerinin zaman içerisinde ortaya çıktığını ve bence gereğinden yüksek rakamlara ulaştığını düşünüyorum. Sevdiğimiz beğendiğimiz sanatçıların konserlerinin bilet fiyatları, ya da gitmek istediğimiz tiyatro ve

gösterilerin kısıtlı yerlerde ve yüksek paralara sunulması nedeniyle bu değerliliğin abartı olduğunu düşünüyorum (DG-16).”

“Bu piyasa içerisinde eserlerin değerliliklerinin zaman içerisinde oluştuğunu düşünüyorum, tanınabilmek, tutunabilmek belli bir zaman aldığı için sanat eserlerinin de değerleri bence zamanla oluşuyor (DG-18).”

“Sanat eserinin değerliliği bence zaman içinde oluşuyor, buna karşın bazı sanatçıların eserlerinin zaten piyasaya çıkmadan önce de belli bir pazarı ve piyasası olduğunu düşünüyorum. Ancak bu gibi eserlerin bile piyasaya çıktıktan sonra daha fazla değer kazandıklarını görüyoruz (DG-20).”

“Güncel bir sanat eserinin değeri eğer sanatçı tanınmış, kendini piyasaya kabul ettirmiş bir sanatçı ise en başında da değerlendirilebilir. Ama tabii ki reklamının yapılması, hakkında yazılması, tartışılması, bolca spekülasyonların ortaya atılması, bir şekilde gündemi meşgul etmesi daha çok izleyicinin ilgisini çekmektedir. Sanat dünyası da ekonomik krizlerden etkilenmektedir. Ancak prestijli bir alan olmasından dolayı her daim sponsor ve yatırımcı bulmaktadır (DG-22).”

“Bir sanat eserini reşitliğinin zamanı yoktur. Doğuşun gücü, fark edilmeyi belirleyen temel etkendir. Ancak değer bulması zaman alabilir. Belki de hiç zamana ihtiyaç duymayabilir. Kitlesel paylaşım, değer artıcı bir efekt sağlar ancak değerin ilk doğuşu, sanatçının eserini paylaşama zamanı ile ilgilidirBir sanat eserinin değeri, içindeki tartışılmaz yıldızlarından doğar. Zaman ise çevresel bir faktördür sanatta (DG-23).”

Görüldüğü üzere sanat etkinliği ve sanat eserine ilişkin verilen cevapların çoğunluğunda sanat eserinin değerinin zaman içerisinde oluştuğu savunulmaktadır. Buna göre sanat eserleri piyasa içerine girdiklerinde alım satım ve spekülatörlerin de etkisi ile değer kazanmaktadır. Katılımcılardan iki tanesi eserlerin ilk çıkışta belirli bir ortalama fiyata sahip olduklarını ve zaman içerisinde bu fiyat üzerinden daha da değerlendiklerini anlatmışlardır. Bu durum 1967 yılında Fransız sanat piyasası üzerine araştırma yapan Moulin’in sanat eserlerinin estetik değerinin piyasa içerisinde nasıl ekonomik bir değere dönüştüğü, zamana bağlı olarak farklılıklar gösterdiği ve sanat yönetimi içerisinde varolan bağımlılık ilişkilerinin sanat pazarındaki etkilerine yönelik araştırmasını hatırlatmaktadır (Danko, 2017 ve Heinich, 2013).

Bu sorunun ikinci kısmında katılımcılara Türkiye’deki sanat dünyasının ekonomik olarak olması gereken yerde olup olmadığı sorulmuştur. Bu soruya da verilen cevaplar içerisinde genel bir birlik bulunmaktadır;

“Türkiye’deki sanat piyasası dünyaya göre bakılacak olursa oldukça küçük, çok uzun zamandır hem genel ekonominin kötü gitmesi hem de piyasadaki paranın sanata kaydırılamaması nedeniyle de büyüme zorlaşmış durumda. Sanat ekonomisinin küçük piyasanın da sığ ve dar olması nedeniyle spekülasyonlar olması gerekenden daha fazla yer almaktadır (DG-3)”.

“Sanat piyasası çok küçük ve kesinlikle olması gereken yerde değil, daha fazla destek ve daha fazla ilgi gerekiyor, ancak gelişmekte olan ülkelerin en büyük problemi sanatta harcanan paranın diğer harcamaların arkasında yer alması, gelir dengesizliği ve bunun gibi etmenler piyasanın küçük kalmasına neden oluyor (DG-9).”

“Türkiye’deki sanat piyasası özellikle yurt dışındaki örneklerine bakıldığında oldukça küçük ve olması gereken seviyenin çok altında. Bunun altında bana sorarsanız en büyük nedenlerden bir tanesi eğitim sistemi. Sanatçı yetiştirebilecek ya da yetişirken sanata yönlendirebilecek eğitim sistemi maalesef Türkiye’de yok. Piyasanın hareketlenmesi ve büyüyebilmesi için hem sanata ilgi gösteren insanlara hem de sanatçılara ihtiyaç var, ancak ülkemizde sanat eserleri lüks ürün olarak görüldüğü için parası olan birinin en son alacağı ama ihtiyaç duyduğunda da ilk satacağı şey olması zaten piyasanın darlığı ile doğrudan ilişkili hale geliyor (DG-6).”

“Sanat piyasasının yurt dışındaki örneklere bakıldığında oldukça küçük ve dar olduğu söylenebilir. Yeterli sayıda sanatçı yetişmemesi ailelerin çocukları için gelecek kaygısı ile sanatçı olmalarını istememeleri gibi nedenlerle piyasa etkileniyor. Diğer yandan yaşam kaygısı ile hareket eden insanların çok zengin olanları dışında sanata fazla ilgi gösteremiyorlar (DG-21).”

“Sanat piyasası Türkiye’de maalesef oldukça küçük, biz babamla beraber çalışmalarımıza ilk olarak Ankara’da başladık sonra piyasanın ağırlıklı olarak İstanbul’da olması nedeniyle buraya taşıdık. Buna rağmen yurt dışı ile karşılaştırıldığında piyasa çok küçük hareket etme şansı da çok az bunun da en önemli sebebi geçtiğimiz yıllardan beri yaşanan ekonomik durgunluk (DG-5).” “Türkiye’de sanat dış ülkelerde olduğu gibi önceliklerin içerisinde değil, bunun da yansıması ile piyasa oldukça sığ. Ekonomik olarak zorluk çeken insanlar için sanat ile ilgilenmek ihtiyaç listelerinin en son sırasında kalmaktadır (DG-11).” “Ekonomiden direkt etkilenen alanlardan biri olan sanat piyasası son senelerde ekonominin küçülmesi ile beraber iyice küçüldü. Yurt dışı piyasaları o kadar büyük ki Türk sanat piyasasının çok daha büyük ve aktif olması gerekiyor. Sadece piyasanın ticaret anlamında büyümesinden bahsetmiyorum aynı zamanda üretim alanında da gelişmesi gerekiyor (DG-8).”

Burada görülebileceği üzere Türkiye’deki sanat piyasası bu piyasanın içerisinde bulunan kişilerin tamamı tarafından oldukça küçük olduğu görülmektedir. Bunun nedenlerini sayarken aslında pek çok dinamikten bahsedilmiştir ; ekonominin son

ülke olmamasından dolayı sanat yatırımlarının ve harcamalarının normal harcamaların gerisinde kalması, ailelerin çocukları için gelecek kaygısı ile sanat eğitimi almalarını istememeleri ve onları farklı mesleklere yönlendirmeleri, sanatçı sayısının fazla olmaması ve yeni sanatçıların olması gereken hızda piyasaya girmemeleri yüzünden sanat üretiminin az olması durumlarıdır. Tüm bu etmenler sanat piyasasını oldukça sınırlı kıldığı ve sanat piyasasının bu kısıtlı yapısı nedeniyle de gelişmesi daha da zor hale geldiği ifade edilmiştir.

“Kısıtlı sanat dünyası ve piyasanın küçük olması eserlerin yeteri kadar değerlenmemesine de neden oluyor, bu durum piyasasının daha da küçük kalmasına neden oluyor ve beklenen büyüme gerçekleşmiyor (DG-4).”