• Sonuç bulunamadı

2. Kuramsal Açıklamalar ve İlgili Araştırmalar

2.1. Saldırganlık

2.1.3. Saldırganlık Türleri

Saldırganlığın ne olduğunu, herkesin bildiği düşünülse de hangi davranışların saldırgan olarak nitelendirileceği günümüzde hala tartışma konusudur. Saldırganlığın tanımı eylemin bizzat kendisi ya da eylemde bulunan kişinin niyeti vurgulanarak yapılabilir. Eylemin kendisi vurgulandığında saldırganlık, başkalarını inciten ya da incitebilecek her türlü davranış olarak tanımlanmaktadır. Ancak bu tanımda eylemde bulunan kişinin niyeti göz önüne alınmamaktadır. Bu ise belirleyici bir etmendir. Eylemde bulunan kişinin niyeti dikkate alındığında ise saldırganlık, başkalarını incitme ya da onlara zarar verme niyetiyle yapılan her türlü davranış ya da eylem olarak tanımlanır (Freedman vd., 1998).

Saldırganlığın tanımlanmasında olduğu gibi sınıflandırılmasında da farklı yaklaşımlar göze çarpmaktadır. Saldırganlık gerçekleştirilme yönü, şekli ve amacına göre farklı şekillerde sınıflandırılmaktadır. Alan yazında saldırganlık gerçekleştirilme yönü açısından; dolaylı dolaysız (doğrudan), gerçekleştirilme şekli açısından; açık/fiziksel, sözel, ilişkisel, sosyal, gerçekleştirilme amacına göre; tepkisel, aktif yönelimli şeklinde sınıflandırılmaktadır (Crick vd., 1997).

Saldırganlık türleri arasında en fazla kabul gören ve geçerli olan sınıflandırmalardan biri, tepkisel (reactive) saldırganlık ve amaçlı (proactive) saldırganlıktır. Tepkisel ve amaçlı saldırganlık kavramları, ilk kez Dodge ve Coie (1987) tarafından ortaya atılmıştır. Tepkisel saldırganlığın kuramsal temelini Engellenme-Saldırganlık Kuramından aldığı, amaçlı saldırganlığın ise Sosyal Öğrenme Kuramı’na dayandığı belirtilmektedir (Akt: Ergül, 2009: 25).

İnsanın kendisinin yada başkasının yaşamını, özgürlüğünü, onurunu ve malını korumak için kullandığı şiddet tepkisel saldırganlıktır. Bu saldırganlık korkudan doğar. Tepkisel saldırganlığın bir başka biçimi de engellemelerden doğan, gerginlikte ortaya çıkan saldırganlıktır. İstekleri ve gereksinmeleri engellendiği zaman çocuklarda ve ergenlerde saldırgan davranışlar görülür. Bu türden saldırgan davranışlar engellenen amaca şiddet kullanarak ulaşma yolunda olan girişimlerdir (Fromm, 1994).

Tepkisel (reactive) saldırganlık, çoğunlukla ve yanlış algılanan bir tehdide otomatik ve savunucu bir tepkidir (McAdams ve Lambie, 2003). Amaçlı (proactive) saldırganlık ise, tehdide yönelik bir tepki olmayıp, istenilen bir şeyi elde etme veya bir akrana zorbalık etme gibi bir amaca hizmet eden davranışları içermektedir (Deptula ve Cohen, 2004: Akt: Dilekmen vd., 2011: 929). Araştırmacılar, amaçlı saldırganlığı nesneye ya da kişiye yönelik olması bakımından ikiye ayırmaktadırlar. Nesneye yönelik amaçlı saldırganlık araçsal saldırganlık olarak adlandırılmaktadır ve “bir çocuğun belirli bir dışsal amaca rahatsız edici bir yolla ulaşmaya çalışması” olarak tanımlanmaktadır. Örneğin başka bir çocuğun oyuncağını almaya çalışması ya da çocuk oyuncağından vazgeçene kadar ona karşı tehdit edici bir tavır sergilemesi. Kişiye yönelik amaçlı saldırganlık ise, zorbalık olarak adlandırılmaktadır ve “kışkırtılmamış bir çocuğun bu davranışı için dışsal açık bir amaç olmaksızın başka

bir çocuğu küçümsemesi, gözdağı vermesi, baskı yapması, onunla eğlenmesi ya da aşağılaması” olarak tanımlanmaktadır (Hubbard vd., 2001: Akt: Ergül, 2009: 28).

Son yıllarda ise gelişim kuramcıları, tüm gelişimsel süreçler boyunca saldırgan davranışın yaygın ve göze çarpan alt tiplerinin fiziksel ve ilişkisel saldırganlık olduğunu kabul etmektedirler (Crick vd., 1997).

2.1.3.1. Fiziksel Saldırganlık ve İlişkisel Saldırganlık

Crick ve Grotpeter’e (1995) göre saldırganlık, genel olarak zarar verici davranışa işaret etmekle birlikte, araştırmacılar saldırganlık kavramını sınıflandırarak tanımlamışlardır. Saldırganlıkla ilgili sınıflandırma şekli, ilişkisel saldırganlığa karşı açık/fiziksel saldırganlıktır. İlişkisel saldırganlık, bir çocuğun arkadaş ilişkileri ve bir gruba dahil olmayla ilişkili duygularına zarar vermeyi amaçlayan davranışlar iken; açık saldırganlık fiziksel ve sözel saldırganlık, gözdağı verme yolu ile zarar vermeye yönelik davranışları içermektedir.

Crick ve Grotpeter (1995) fiziksel/açık saldırganlığı; fiziksel güç kullanarak ya da fiziksel güç kullanmak tehdidi ile diğerlerine zarar vermeyi içeren, itme, çekme, çimdikleme, yumruklama, bir şeyler fırlatma gibi davranışlar olarak ifade etmişlerdir. Bir başka deyişle fiziksel saldırganlık, bir nesne aracılığı (sopa, taş, silah vb.) ya da bir nesne olmaksızın (tokat atmak, itmek, ısırmak, yumruk atmak, tekme atmak vb.) diğer bir kişiye veya kişilere güç kullanılmasıdır (Tremblay ve Nagin, 2004). Hamlett’e göre fiziksel saldırganlık, diğer bireye vurma, tekmeleme, ısırma gibi fiziksel zarar vermeyle ya da zarar verme tehdidiyle sonuçlanan düşmanca ve araçsal formlar biçiminde sergilenir (2007). Megarge ve Hakanaoa’a göre fiziksel saldırganlık, kişinin bedenini ya da herhangi bir silahı kullanarak organizmaya saldırmasıdır. Fiziksel saldırganlığın iki önemli sonucu vardır. Bunlardan birincisi: fiziksel saldırganlık sayesinde bireyin karşılaştığı engelin üstesinden gelmesi ya da engeli tamamen ortadan kaldırması ve zararlı uyaranları (davranışları) devre dışı bırakmasıdır. İkincisi ise zararı, acıyı ya da ıstırabı yaşayan, eylemi gerçekleştiren değil, bir başka kişidir (Akt: Kılıçarslan, 2009: 17).

İlişkileri manipüle etme ve hasar verme yoluyla ve hedef akranın sosyal dışlanma hislerini arttıran bir saldırganlık biçimi olan ilişkisel saldırganlık davranışları; açıktan isim anma, sözel saldırılar ve dedikodu yaymak, arkadaşlıkları manipüle etmek, diğerini dışlamak ve izole etmek gibi dolaylı stratejileri kapsar. İlişkisel saldırganlık, bir akran grubu içinde iktidar ilişkisini güçlendirme ve sosyal bir statü elde etme amacıyla akranın prestijini sarsma davranışı olarak karakterize olur (Turner, 2007). İlişkisel saldırganlık, ilişkiler yoluyla arkadaşlığa zarar vermeyi, zarar vermekle tehdit etmeyi içeren, kişi hakkında dedikodu çıkarma, yalan söyleme ya da sırlarını paylaşmanın yanı sıra kasıtlı olarak göz ardı etme ya da grup etkileşiminin ve bir etkinliğin dışında tutma davranışları işaret edilmektedir (Crick ve Grotpeter, 1995). Aşağılama, bağırma ve tartışma, tehdit, alay etme ve lakap takma sözel saldırganlığın örnekleri olarak görülür. Sözel saldırganlık, fiziksel saldırganlığın habercisi olarak nitelendirilir (Glascock, 2008).

Buss, “fiziksel şiddeti sınıflandırmanın dayanağı yaralanmanın ciddiyeti olabilir; ancak, sözel saldırganlığın tanımlanması ya da sınıflandırılması için yaralanma ciddiyeti gibi bir dayanak yoktur” demekte ve şöyle devam etmektedir “eleştiri ve sözlü taciz yara izinden ve kandan ayrılır. Fiziksel saldırganlıkta başka bir canlıya tehlikeli bir dürtü ile yaklaşmak acı ve yaralanmayla; sözel saldırganlıkta başka bir canlıya tehlikeli bir dürtü ile yaklaşmak reddetme ve tehditle sonuçlanır”. Reddetme tavrında kurban “kötü ve istenmeyen” olarak sınıflandırılır. Reddetme sözlü olmayabilir. Örneğin birine “tiksinme” yüz ifadesiyle bakmak ya da gruptan birini kaba kuvvetle kovmak. Sözel reddetmenin üç tipi bulunmaktadır. İlki direk bir biçimde kovmaktır: “Gitmek zorundasın”, “defol” gibi. İkinci tip düşmanca konuşmaktır: “Senden hoşlanmıyorum”, “senden nefret ediyorum”, “canımı sıkıyorsun” gibi. Üçüncü tip ise eleştiri, küçük düşürme, küfretme vb.dir (1961).

Sözel tehdit ise, bir bedeli ve bir saldırının sonuçlarını sembolize etmektir. Tehdit, saldırganlık anlamını zaten saldırgan olan tepkilerle ilişkilendirerek kazanır. Tehdide maruz kalan kişi tehdidin tehlikeli bir uyarıcı olduğunu klasik koşullanma yoluyla öğrenir. Koşulsuz uyarıcı fiziksel veya sözel saldırganlık iken koşullu uyarıcı ise tehdittir. Örneğin: “Sana yumruk atacağım” gibi. Okul öncesi çocuklarda sözel saldırganlık en çok lakap takma ve alay etme biçimindedir (Hamlett, 2007).

Saldırganlık, ifade edici ve araç olarak sergilenebilmektedir. İfade edici saldırganlıkta kızgınlık duygusu ön planda olup, kavga etme, ağlama ya da bağırıp- çağırma gibi tepkiler sergilenmektedir. Araç olarak saldırganlıkta ise birey, sosyal ya da maddi bir yarar sağlamak için saldırgan tepkiler sergilenmektedir. Drazdov (2005) ise saldırganlığın insan ilişkilerinde fiziksel ve sözel düzeyde yaşandığını ve bu iki saldırganlık türünün de aktif ya da pasif biçimde doğrudan ya da dolaylı olarak sergilendiğini belirtmektedir. Örneğin; aktif fiziksel doğrudan saldırganlıkta birey, başka bir insana kasıtlı olarak zarar verme amacıyla vurma/dövme/yaralama eylemi sergilerken; aktif fiziksel dolaylı saldırganlıkta ise bir yere bomba koyma gibi bir davranış sergilemektedir. Benzer şekilde aktif sözel doğrudan saldırganlıkta birey, başka bir insana kasıtlı olarak zarar verme amacıyla aşağılama ve küfür ya da hakaret etme gibi bir davranış sergilemekte; aktif sözel dolaylı saldırganlıkta ise birey zarar vermek istediği birey hakkında dedikodu yapmakta ya da iftira atma davranışı sergilemektedir. Bununla ilişkili olarak Smits vd. (2004) sözel saldırganlığın aşamalarını; öfke duygusu, sözel saldırganlık eğilimi ve sözel saldırganlık davranışı olarak açıklamakta ve sözel saldırganlığın hakaret, azarlama ve sesini yükseltme gibi davranışları kapsadığını belirtmektedirler.