BÖLÜM 3: ŞAH TAHMASB DÖNEMİNDE DİNİ MAKAMLAR
3.1. Sadaret
Safevi Devleti’nin kuruluşuyla birlikte teşkil edilen Sadr makamı İran’da daha önce kurulan devletlerde de mevcut olan dinî işlerin yürütülmesinden sorumlu bir makamdır. Resmî mezhep ilan edilen Şiiliğin İran’da tam anlamıyla yerleştirilebilmesinin amaçlanması dinî kurumlara duyulan ihtiyacı da beraberinde getirmiştir. Yeni mezhebi topluma yayacak araçlara ve kurumlara duyulan ihtiyaç aynı zamanda devletin devamını sağlayacak olan görevlilerin atanması durumunu da ortaya çıkarmıştır. Farsça’da en yüksek dinî otoriteyi ifade etmek için kullanılan Sadr makamının görevi Şah İsmail’in zuhuruna kadar vakıfların denetimi ile gelirlerinin öğrencilere dağıtılmasından ibaretti. Bu makam idari görevlerde kullanılan Sadaret makamı ile karıştırılmamalıdır. Şah İsmail’in Safevi Devleti’ni tesis etmesi ile birlikte Sadr’ın görevlerinde değişikliğe gidilmiştir. Devletin kuruluş yıllarında Kızılbaş kabileler ile Fars bürokrasisi arasında kurulmak istenen dengeyi sağlama görevi Sadr’ın uhdesine verilmiştir.291
Safevi Devleti’nin kurumsallaşmasıyla birlikte “Sadru’s sudur” makamı resmî mezhep ilan edilen Şiiliğe göre oluşturulan kurumların yapılanması ve işleyişinden sorumlu hale getirilmiştir.292 İran’da Şiiliğin yayılmasının ve dinî kurumların işleyişinin sağlanmasının sorumlusu olarak Sadr’ın yetki alanı genişlettirilmiştir.293
Sadr, vakıf görevlileri, Rişsefid (aksakallılar) âlimler ve müderrisiler, Şeyhülislam, Pişnemaz, Kadı, Mütevelli, Hatipler, Müezzinler, Hafız, Mezarlık görevlileri ve Müstevfilerin tayininden sorumlu hale getirilmiştir. Ayrıca Bekau’l-Hayr (türbe vb mekânlar) görevlileri de Sadr’ın sorumluluğuna verilmiştir.294
291
C.P. Turner, “Sadr ‘In the Safawid Period’ ”, Encylopadia of Islam, Leıden, 1995, s. 750. Douqlas E. Streusand, Ateşli Silahlar Çağında İslam İmparatorlukları: Osmanlılar, Safeviler, Babürlüler, Çev. Bahar Fırat, İstanbul, 2013, s. 178.
292
Vecih Kevseranî, Fakih Sultan, s. 166.
293
Savory, “Safevi İranı”, s. 406.
294
Anonim, Tezkiretül Mülük, neşr: Seyyid Muhammed Debirsiyaki, Tahran, 1378, s. 2; Mirza Refia, Desturü’l Mülük, s.173.
84
1516 yılında Tahmasb’ın şehzadeliği döneminde Horasan’a gönderildiği esnada Emir Gıyaseddin onunla birlikte Sadr olarak gönderilerek “Şeriatın bütün işlerinde tek ve müstakil hâkimiyet” ile görevlendirilmiştir. Ayrıca Şehzade Tahmasb’ın özel Sadr’ı olarak görev yapması Sadr makamına verilen önemi göstermektedir.295
Devletin kuruluş yıllarında sadece şer’i işleri uhdesinde bulunduran Sadr’ın Tahmasb döneminde vazife alanının değiştiğini görüyoruz. Bazı şehirlerde şer’i işlerin yanında hükümet-i örfi denilen siyasi işlerde de sorumluluk sahibi olduklarını görüyoruz. Tahmasb, Sadr’ın yetkisini dinî alanla sorumlu tutmayarak onlara verdiği yetkilerle Şiileştirme programını hızlandırmıştır.296
Kızılbaş kabilelerin devlet üzerinde hâkim olduğu dönemde Sadr’ın gücünün az olduğu görülmektedir. Tahmasb’ın otoritesinin güçlenmesine paralel olarak Sadr makamına tayinlerde saltanata bağlılık esas alınmıştır.297 Dinî otoritenin başı olmakla birlikte siyasi iktidardan aldığı güce göre yetki alanı belirlenen Sadr’ın atamalarında Kerekî’ye kadar Şah’ın vekili konumda bulunan Vekil-i Nefs-i Nefisi Hümayun söz sahibiydi. Ancak Tahmasb Kerekî’yi bizzat Şeyhülislam makamına getirerek hem otoritesini sağlamlaştırmış hem de Şiiliğin yayılması için önemli bir destek elde etmiştir. Böylece Kerekî Sadr atamalarında etkili olmaya başlamıştır.298
Şiiliğin yayıcısı olan Sadr’ın orduyla savaşa katılarak dualarla manevi destek sağladıkları bazen de bizzat savaşa katıldıkları görülmektedir. Örneğin; Sadr Mir Şemseddin Esedullah, Tahmasb’ın kardeşi Elkas Mirza’ya karşı Dizful’un savunmasına katılarak orduya destek vermiştir.299
Kereki’nin güçlenmesi ve saltanatın en önemli destekçisi olması müçtehidlerin güçlenmelerini sağlayarak sadr atamalarında söz sahibi olmalarına neden olmuştur.300
295
Efendiyev, Azerbaycan Safeviler Devleti, s. 320.
296
Caferiyan, Safeviyye Der Arsa-yı Din, s. 648
297
Savory, “Safevi İranı”, s. 410
298
Emin Kırkıl, “Şah İsmail Dönemi İktidar Mücadelelerinde İki Dinsel Kurum”, Alevilik Araştırmaları
Dergisi, s. 178-181.
299
Kırkıl, “Şah İsmail Dönemi İktidar Mücadelelerinde İki Dinsel Kurum”, s. 182.
300
Roger Savory, “The Principal Offices of The Safawid State During The Reign of Tahmasb I (1524-1579), Studies on The History Of Safawdis Iran, London, 1987, s. 81.
85
Tahmasb, 1528-29 yılında Emir Nimetullah Hillî’yi Emir Kıvamüddin Hüseyin ile birlikte sadaret makamına getirmiştir. Ancak bir yıl sonra Emir Nimetullah Hillî ile birlikte Gıyaseddin Mansur Şirazî Sadr tayin edilmiştir. Saltanat’a tam olarak bağlı olan ve Tahmasb’ın en büyük destekçisi olan Kerekî’ye karşı çıkarak onunla tartışan ve Kerekî’nin içtihadına uymayı kabul etmeyen Gıyaseddin Mansur-ı Şirazî fıkıhtan anlamayan biri olduğu iddia edilerek Sadr makamından azl edilmiş ve onun yerine 1532 yılında takva ve zühdü ile tanınan Emir Muizeddin Muhammed Nakib-i İsfahanî getirilmiştir.301
Kerekî’nin talebelerinden olan İsfahanî’nin göreve başlamasına kadar Kerekî’nin Sadaret makamına vekâlet emesi dinî makamlara atamalarda Kerekî’nin elinde bulunan yetkiyi göstermesi bakımından önemlidir.302
Şirazî’nin Kerekî’yle tartışarak müçtehidlik iddiasında bulunmasına karşılık Tahmasb bu tartışmalarda Kerekî’nin tarafını tutmuş ve hakkı gözettiği için böyle bir davranışta bulunduğunu ve onun içtihadında sabit kaldığını belirtmiştir.303
1536 yılında ise Emir Muizzeddin Muhammed de Sadr makamından uzaklaştırılarak Emir Şemseddin Esedullah Mar’aşi bu göreve getirilmiştir. Mar’aşi seyyidlerinden olan Emir Şemseddin Tahmasb’ın Safevi saltanatı haricinde hâkimiyet iddialarını bertaraf etme politikasının sonucu olarak Sadr makamına getirilmiş böylece saltanata bağlı hale getirilmiştir.304
Tahmasb otoritesini tam olarak kuramadığı dönemde Kerekî’nin isteğiyle Emir Mazulledin’i bu makama getirerek Şiiliği yayma görevini onun uhdesine vermiştir. Şirehane, kumarhane, bozahane gibi yerleri Mazulledin’in isteği ile kapatan Tahmasb ulema eksikliğinin hissedildiği dönemde Sadr makamını güçlendirerek Ulema’ya olan ihtiyacı kapatmaya çalışmıştır.305 Ancak Arap ulemanın gelişiyle birlikte Müçtehidlik
301
Şirazî, Tekmiletü’l Ahbar, s. 67-72.
302
Cengiz, Kallek, “Şia Kamu Maliyesi Litaretürü”, Divan, 2, (2001), s. 27.
303
Şah Tahmasb-Safevî, Tezkire, s.14.
304
Efendiyev, Azerbaycan Safeviler Devleti, s. 304.
305
86
makamı güçlenmeye başlayınca Sadr makamı da dinî mevkilerini kaybetmeye başlamıştır.306
Sadr makamının gücünün azalması Tahmasb’ın seyyidlere verdiği önemle doğru orantılıdır. Tahmasb’ın otoritesinin arttığı 1540’lı yıllardan itibaren Tebriz, Mazenderan ve Esterabad’dan gelen seyyidler devlet kademesinde yükselmeye başladılar. Ayrıca Kerekî’nin gölgesinde kalan Sadrlar zaman içerisinde önemini kaybetmeye başlamıştır.307
Sadr makamını ikiye bölerek gücünü dağıtan Tahmasb 970 (1562/1563) yılında Sadaret makamını coğrafyaya göre taksim etmiştir. Sadaret-i Irak, Fars ve Huzistan Mir Yusuf Esterabadi’ye; Sadaret-i Şirvan ve Horasan ve Azerbaycan ise Mir Seyyid Ali’ye verilmiştir.308