• Sonuç bulunamadı

SABAHATTİN ALİ’NİN ROMANLARINDA KURGU

1. KORKU VE YALNIZLIK

2.2 SABAHATTİN ALİ’NİN ROMANLARINDA KURGU

Türk edebiyatında hikâyeci kimliğiyle ön plana çıkan, Türk hikâyesinin yönünü değiştiren Sabahattin Ali roman türünde de eserler vermiştir. ‘‘Kuyucaklı Yusuf’’,

‘‘İçimizdeki Şeytan’’, ‘‘Kürk Mantolu Madonna’’ onun roman türünde verdiği eserlerdir.

Sabahattin Ali’nin ilk romanı Kuyucaklı Yusuf 1932 yılında tefrika edilmeye başlanmıştır. Bu yıllar Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş yıllarıdır. ‘‘Cumhuriyet Dönemi Türk Romanı, genellikle Cumhuriyet ideolojisi çevresinde şekillenir. Bir önceki kuşağın romancıları, batılılaşma, kaybolan değerlerle ilgili izlekler çevresinde çalışmalarını sürdürürken; çocukluk ve gençlik dönemleri İttihatçıların parti kavgaları, Birinci Dünya

126 Sevengül Sönmez, A’dan Z’ye Sabahattin Ali, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 2017, s.315

Savaşı ve Mütareke döneminin buhranlı sahneleri içinde geçmiş, daha sonra İstiklal Savaşı’na ve Cumhuriyetin kuruluşuna tanık olmuş genç kuşak romancılar, dönemin koşulları gereği, yeni kurulan devletin prensiplerini benimseyen / destekleyen romantik eserler yazarlar.127Sabahattin Ali bu prensiplere uymamakla beraber Anadolu gerçeğini eserlerine taşır.

Yeni kurulan genç Cumhuriyetle karşı karşıya kalmak istemese de gördüklerini arı bir dille açıkça ifade eder. Onun hikâyelerinde bir gecede dertleri sona eren insanlar yoktur. Genç Cumhuriyet onun eserlerinde köylüye henüz ulaşamamıştır. Sabahattin Ali hikâyelerinde olduğu gibi romanlarında da romantik öğelerden uzak kalır. Samimi ve gerçekçi tavrını korur.

1937 ve 1943 yılları arasında önce tefrika yoluyla yayımlanan romanlarını sonradan kitaplaştırır. Romanlarının konularını köylü gerçeği, aydın sorunu, bedbin ve karamsar kimliklerin bunalımları, aşk ve gerçekler arasında kalarak yükseltilen kadınların durumu oluşturmaktadır. Toplum sorunlarının geneline değinen konuları bir yana, yarattığı kahramanların psikolojik ve ruhi durumlarıyla da dikkatleri üzerine çekmektedir. Sabahattin Ali’nin karakterleri insan ruhunun derinliklerinde, zihnin en karmaşık noktalarında araştırmalarda bulunan Kernberg’in tanımladığı “sınır-durum kişilikli” karakterlerdir. Bu karakterlerin genel özellikleri arasında geçmişle bağlantıların bir türlü koparılamadığı ve sorunlu geçmişin sergilenen psikolojik tutum ve davranışlarda etkisini sürdürdüğü gözlemlenmektedir. Sabahattin Ali’nin yarattığı birçok tiplemede psikanaliz öğretinin tanımladığı bu semptomlar gözlemlenmektedir. “Sınır-durum kişiliklerin ayırıcı özellikleri arasında, bazı psikolojik hastalık semptomları, belirli bir ego yapısı ve içselleştirilmiş nesne ilişkilerine bağlı patolojiler, en belirginleridir. Gerçeklik algılan ise normaldir. Sözü edilen belirtiler arasında endişe halleri, fobiler, takıntılı davranış ve düşünceler, hastalık hastalığı, paranoid eğilimler, sapkın cinsel eğilimler, madde bağımlılığı, tepkisel davranışlar, histerik ve çocuksu davranışlar ve narsistik karakterlere özgü davranışlar görülür. Freud’un yapısal kuramı açısından bakıldığında, sınır-durum kişiliklerinin ego zayıflığı çektiği söylenebilir.

Gerginlik ve endişeye katlanamama, tepki kontrolünün bulunmaması, yüceltme mekanizmasının çalışmaması gibi unsurlar bu durumu göstermektedir.”128 O güne kadar yazılan roman ve hikâyelerde az rastlanan bu tipler Sabahattin Ali’nin eserlerinin psikolojik yönünün de olduğunu göstermektedir. Tiplemelerini halkın arasından seçen ve halkın gerçek sorunlarını eserlerine taşıyan yazar hikâyeciliğinde olduğu gibi romancılığında da özgün

127 Ramazan Korkmaz, Yeni Türk Edebiyatı El Kitabı El Kitabı, Grafiker Yayınları, Ankara 2011, s.399

128 Oğuz Cebeci, Psikanalitik Edebiyat Kuramı, İthaki Yayınları, İstanbul 2004, s.257

tavrını sürdürmüştür. ‘‘Onda, hikâyelerinde ve romanlarında bol bol rastladığımız gibi, çok taze ve çok kendine mahsus kabiliyetler var: Daima değişik ve değiştikçe de ifade hacmi artan canlı bir üslup, karşılıklı konuşturmada suniye hiç yer vermeyen bir tabiilik, tabiatı güzel bir anlayışla onu hiç bozmadan bir peyzajistin olgunluğu ile anlatış. Bütün bunlar bir romancı için kıymetleri inkâr edilmeyecek kabiliyetlerdir.’’129

Sabahattin Ali sanatın maksatlı ve faydacı olmasına dair görüşlerini son eserine kadar sürdürür. Romanlarında da bu tavrı görülmektedir. ‘‘Kuyucaklı Yusuf’’ konusu itibarıyla bir Anadolu gerçeğinin romanıdır. ‘‘Kuyucaklı Yusuf’ta amasız, fakatsız, süsten uzak bir Anadolu gerçeğini okuyucusunun gözleri önüne serer. ‘‘İçimizdeki Şeytan’’ Sabahattin Ali’nin hikâyelerinde sıkça yer verdiği aydınları konu alır. Milleti anlamaktan çok uzakta kendi hırs ve ikballerini düşünen aydınlar bu romanda Ömer’in çevresine yerleştirilerek anlatılır. Sabahattin Ali ‘‘İçimizdeki Şeytan’’ romanının yayımlanmasından sonra hedef aldığı kitlenin ağır saldırılarına maruz kalır. Kavga ve tartışmalardan uzak kalmak isteyen Sabahattin Ali son romanı ‘‘Kürk Mantolu Madonna’da sanatsal yönü hissedilen bir aşkı anlatır.

Sabahattin Ali, sanatçının eserlerinin fayda amacını taşıması gerektiğini söylerken, okuyucunun eseri sahiplenirken bunun yanında iyi eserleri öncelediğini de belirtir: ‘‘Romanın ne demek olduğunu anlatmaya çalışacak değilim. Yalnız şunu söyleyeyim ki; roman Türkiye’de kari bulamamış değildir. İyi roman daima hitap edecek bir kitleye malik olagelmiştir. Türkiye’de kötü muharrirlerin karilerin zevkine her gün yaptıkları suikastlara rağmen bir kari buhranı yoktur. Eser buhranı vardır. İyi eseri kari tutmuyor demek için evvela iyi eseri ortaya atmak lazımdır. Hani? Bunu yapmadıkça kariyi kabahatli bulmak, aczimize pek acemice bir bahane bulmaktan ileri geçmez.’’130

Kuyucaklı Yusuf 1932 yılında Konya’da önce ‘‘Yeni Anadolu’’ gazetesinde 15 – 20 sayfa kadar tefrika edilir. Gazetenin sahibiyle yaşadığı anlaşmazlık sebebiyle Sabahattin Ali romanı yarıda keser. Mart 1936 yılında ‘‘Projektör’’ dergisinde yeniden yayımlanmaya başlar. Derginin kapanması üzerine tefrika yine yarım kalır. Romanın tamamı ancak ‘‘Tan’’

gazetesinde 9 Kasım 1936 ve 21 Ocak 1937 yılları arasında tefrika edilebilmiştir. Aynı yıl Yeni Kitapçı tarafından kitap olarak basılmıştır.

129 Filiz Ali, Atilla Özkırımlı, Sevengül Sönmez, Sabahattin Ali – Anılar, İncelemeler, Eleştiriler, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 2014, s.242

130 Filiz Ali, Atilla Özkırımlı, Sevengül Sönmez, a. g. e. , s.201

Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf’u Aydın’da ilk hapislik yıllarında tanır. Olayı, kahramanın kendisinden dinler. Anlatılanlara sadık kalarak romanında da karakteri aynı ismiyle yaşatır. ‘‘Kuyucaklı Yusuf’un önemi yalnızca başarılı bir roman olmasından ileri gelmez, öncü bir yapıt olması da ona tarihsel açıdan bir önem kazandırır. Çünkü bu yapıt daha önceki Türk romanından iki bakımdan ayrılır ve yeni bir yol açar. Bir kere Sabahattin Ali’nin Türkiye sorunsalına bakışı farklıdır. Tanzimat’tan 1950’lere kadarki Türk romanının ana sorunsalını Batılılaşma oluşturuyordu. Yazarlarımız toplumsal yapının kendine yönelmiyor, mevcut düzeni sorgulamıyorlardı. Toplumsal yapıyı, ezilen halk ya da köylü sınıfının durumunu ele alan romanlar gerçi 1950’lerden sonra görülür ama bunların ilk örneği 1937’de yayımlanan Kuyucaklı Yusuf’tur.’’131

Hikâyeleriyle dikkatleri üzerine çeken Sabahattin Ali, ilk romanı Kuyucaklı Yusuf’la bu dikkat ve ilgiyi devam ettirir. Hüsamettin Bozok: ‘‘Şimdiye kadar Sabahattin Ali’yi küçük hikâyelerde bir üstat olarak tanıyorduk. Kuyucaklı Yusuf’u okuduktan sonra onun, aynı zamanda, eşsiz bir romancı olduğuna da inanıyoruz’’ diyerek Sabahattin Ali’nin roman türündeki başarısını ifade eder.132

‘‘İçimizdeki Şeytan’’ ilk defa 3 Nisan 1939 yılında Ulus gazetesinde tefrika edilmiştir.

Sabahattin Ali bu romanında bir kısmı eskiden yakın dostu olan isimleri de içine alarak aydın sorununu anlatır. Romanın geneline hâkim olan Ömer ve Macide aşkı ana temayı oluşturmaktadır. ‘‘İçimizdeki Şeytan’da birbirine muvazi iki roman mevzuu vardır. Biri Macide ile Ömer’in münasebetleri ve bu münasebetten doğan psikolojik hadiseler, öteki Ömer’in erkek muhiti ile teması ve istemeyerek bu muhitin havası içinde iradesinin eriyişi.’’133Sabahattin Ali, Ömer’in çevresini saran aydın muhiti romanda çok sert bir dille eleştirir. ‘‘İçimizdeki Şeytan’da Sabahattin Ali ırkçı ve Turancıları eleştirirken yine yakın tanıdığı kişileri romana taşımış, bu nedenle de ağır eleştirilere, kimi zamanda hakaretlere maruz kalmıştır. Romandaki Nihat, Nihal Atsız’ı, Profesör Hikmet, Mükrimin Halil’i, İsmet Şerif, Peyami Safa’yı, Hüseyin Bey, Zeki Veli Togan ya da Abdülkadir İnan’ı, Emin Kâmil de Necip Fazıl’ı temsil etmektedir.’’134

Romanın tefrika edilmeye başlamasıyla beraber Sabahattin Ali’ye hedef aldığı kitle tarafından büyük bir hücum başlar. Sabahattin Ali hakaret dolu yazılara cevap vermez.

131 Berna Moran, Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış 2, İletişim Yayınları, İstanbul 2016, s.21

132 Filiz Ali, Atilla Özkırımlı, Sevengül Sönmez, Sabahattin Ali – Anılar, İncelemeler, Eleştiriler, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 2014, s.214

133 Filiz Ali, Atilla Özkırımlı, Sevengül Sönmez, a. g. e. , s.325

134 Sevengül Sönmez, A’dan Z’ye Sabahattin Ali, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 2017, s.157

Tartışmalar ve kavgalar onu yorar. İlerleyen günlerde sadece Nihal Atsız’a dava açar.

Mahkeme Nihal Atsız’ı suçlu bulur. Gazete manşetlerine dolduran ve aylarca konuşulan İçimizdeki Şeytan romanı, sonrasında yaşanan sancılı süreçle Sabahattin Ali’yi bunaltır.

Sabahattin Ali yaşadığı tartışma ve mahkeme koridorlarında geçen günlerinde etkisiyle güncel ve siyasi konulardan uzaklaşarak son romanı ‘‘Kürk Mantolu Madonna’yı aşk teması üzerine kurar.

Kürk Mantolu Madonna 18 Aralık 1940 – 8 Şubat 1941 tarihleri arasında Hakikat gazetesinde tefrika edilmiştir. 1943 yılında da Remzi Kitabevi tarafından kitap olarak basılmıştır.

‘‘Hikâye mutsuz, yalnız ve hayallerde yaşayan genç adamın mucizevi bir şekilde onu tüm acılardan kurtaracak aşkı bulması ve hemen ardından başka bir baht dönüşüyle tüm hayatını yıkıma götürecek bir şekilde kaybedişi üzerinedir.’’135 Romanda mekân olarak Sabahattin Ali’nin iki yıl eğitim gördüğü Almanya seçilir. Sabahattin Ali, bedbin ve karamsar kahramanı Raif Bey’in gözlerinden okuyucusuna Berlin sokaklarını, Alman mimarisini gösterir. Kürk Mantolu Madonna sanat ve estetiğin doğurduğu bir aşkın romanıdır.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

3. SABAHATTİN ALİ’NİN HİKÂYE VE ROMANLARINDA KORKU VE