• Sonuç bulunamadı

11. İlgili Araştırmalar

1.1.1. Sınıf Yönetimi Yaklaşımları

Toplumsal gelişmelere koşut olarak eğitim alanında gözlenen gelişmeler doğrultusunda sınıf yönetimi alanında da değişik yaklaşımların ortaya çıkmıştır. Bu yaklaşımlar incelendiğinde; baskıcılıktan demokratikliğe, sekil yönelimlilikten amaç yönelimliliğe, öğretmen merkezlilikten öğrenci merkezliliğe doğru bir gelişim gösterdiği öne sürülebilir (Ağaoğlu, 2003:12).

Bu yaklaşımlar çeşitli sınıflamaya tabi tutulabilir, genel bir ayrım yapacak olursak; Geleneksel Yaklaşım ve Çağdaş Yaklaşım diye ikiye ayırabiliriz.

1.1.1.1. Geleneksel Yaklaşım

Geleneksel yaklaşım eğitim tarihinde eskiden beri bilinen ve özellikle öğretmenin otoritesinin ön planda olduğu yer ve zamanlarda uygulanan bir metottur. Eğitim öğretimin unsurları olan dersler, programlar, ödevler, ders saatleri ve benzeri hep çocuğun ilgi ve ihtiyaçları hesaba katılmaksızın düzenlenir.

Sınıfın hâkiminin öğretmen olarak kabul edildiği yaklaşımdır. Başka bir anlatımla, sınıf içi yaşantılarda ve bu yaşantıların aktarıldığı eğitim etkinliklerinde öğretmen etkin (aktif), öğrenci edilgen (pasif) bir konumdadır (Aydın, 2003:3). Öğretmenin hakimiyeti sınıfın her yerinde ve her olayda kendini hissettirir. Kuralların oluşturulmasından bu kurallara itaate kadar her şey öğretmenin kontrol ve tasarrufundadır.

Geleneksel yaklaşımda öğretmen-öğrenci ilişkileri, aşırı derecede yapılandırılmıştır, öğrencilerin alınan kararlara katılımı söz konusu değildir. Sınıf içi kurallar oldukça katı ve tek yönlüdür. Sadece öğretmen tarafından belirlenen değişmez doğrular olarak yansıtılan bu kurallar, tartışılamazlar (Aydın, 2003: 3). Öğretmen mutlak otoritedir. Öğrenciye düşen kurallara uyup problem çıkarmamasıdır.

Öğretmenin önceden tek basına belirlediği sınıf kurallarına öğrencilerin sorgulamadan uymaları beklenir. İşi belirlenen müfredatı koşulsuz öğrencilere aktarmak olan öğretmenlerin sınıf içindeki odaklandığı konu, istediklerin öğrenciler tarafından nasıl yerine getirileceğidir. Uzun yıllar eğitim kurumlarında uygulana gelen bu

yaklaşımda öğrencilerden beklenen, öğretmenin aktardığı bilgileri sorgulamadan doğru kabul ederek ezberlemeleridir (Erdoğan, 2010:24). Böylece söylenen her şeyi ezberleyerek öğrenen, düşünce fukarası, ama istenildiğinde veya yeri geldiğinde ezberindekileri tekrar etme becerisini gösterdiğinden başarısı alkışlanan öğrenciler yetişmiş olmaktadır. Fakat bu öğrenciler “atın on dildeki karşılığını bilip de binmek için bir inek satın alan” adama benzemektedirler.

Öğretmen kendi temel işlevinin bilgi ezberletmek olduğunu sanır. Bilginin iyi aktarılması için çocukların uslu uslu oturması gerekir; bu nedenle öğretmen, asıl görevinin, çocukların sınıfta sessizce oturmalarını sağlamak olduğunu ve çocukların korkması için asık suratlı olunması gerektiğini düşünür. Okulun ilk günlerinde birkaç çocuğu döver veya azarlarsa bunun diğerlerine bir ders olacağını ve bundan sonra rahat edeceğini düşünür. Öğrencinin soru sorması, düşünmesi ve sorgulaması istenmeyen bir durumdur. Öğrenciden beklenen hareketsiz oturması ve öğremenin sözlerini papağan gibi tekrar etmesidir. Öğretmen öğrencilerinin gözünde bir parıltı ve içlerinde bir öğrenme şevki olup olmadığına dikkat etmez, daha da kötüsü bu parıltının olabileceğinin dahi farkında değildir (Cüceloğlu, 2003:22-23). Öğretmenin tüm dikkati konu, yöntem ve sınıf disiplini üzerinde toplanmaktadır. Çünkü iyi bir öğretmen için geleneksel ölçütler bu üç yönde beceri sahibi olma üzerinde yoğunlaşmıştır (Kılıççı, 2003:17).

Geleneksel yaklaşım disiplin sağlamada da eskimiş yöntemlere müracaat eder. Disiplin ve davranış değiştirme aracı olarak korkutma, cezalandırma, şiddet gibi araçlar kullanılır. Böylece sınıf içinde bir itaat kültürü oluşturulur. Bunun sonucu olarak da öğrencilerde bağımlı bir kişilik gelişimi ortaya çıkar (Yaka, 2006:39, bu kişiler kendilerine söyleneni yapan ama kendiliklerinden bir şeye cesaret edemeyen kişiler oalarak karşımıza çıkmaktadırlar.

Sonuç olarak bu yaklaşım eğitimi öğrenci ve öğretmenler için çekilmez bir yük haline getirir (Aydın, 2003:4), ve eğitimden beklenen netice çoğu zaman elde edilemez. Sadece korku ve baskı ile susturulmuş, ezberlediklerini tekrar eden ama bunları kullanıp bir şey üretemeyen kişiler yetiştirilir.

Bu geleneksel, klasik yönetim anlayışı gerek Doğu’da, gerekse Batı’da İlk ve Ortaçağlarda çok yaygın olarak egemen olmuştur. Ancak bu yaklaşım belirtilen

özelliklerden dolayı öncelikle Batı’da 15. ve 16. yüzyıllardan itibaren çok eleştirilmiş ve zaman içinde, bu anlayışın tam karşıtı sayılabilecek disiplin ve sınıf yönetimi anlayışları geliştirilmiştir (Yaka, 2006:39).

Geleneksel yaklaşım zaman içerisinde yerini öğrenciyi merkeze alan, bilgiyi ezberlemek yerine ihtiyacı olduğunda bulup kullanabilmesini öğreten, öğrencilerde içsel disiplin oluşturmayı amaçlayan çağdaş yaklaşıma bırakmıştır.

1.1.1.2. Çağdaş Yaklaşım

Çağdaş Yaklaşım sınıf yönetiminin merkezine öğrencinin alındığı sınıf yönetimi yaklaşımıdır.

Sınıf yönetimi alanında, ilgili literatür incelendiğinde tıpkı diğer yönetim alanlarında olduğu gibi, geçmişten günümüze otokratik bir yönetim anlayışından demokratik bir yönetim anlayışına geçişin olduğu görülmektedir (Black, 2005). Bu geçiş kaçınılmazdır. Her alanda meydana gelen gelişme ve değişmeler bu geçisi zorunlu kılmaktadır. İnsana olan bakışın değişmesi ondan olan beklentiyi de değiştirmiştir.

Eski dönemlerin en değerli insan tipini oluşturan çok bilen insan, yerini bilgiyi gerektiğinde nerede, nasıl bulabileceğini bilen insana bırakmıştır (Oktay, 2001:17). Bu her alanda olduğu gibi eğitim alanında da değişiklikleri zorunlu kılmıştır.

Öğretmen-merkezli geleneksel eğitim anlayışı da günümüzde yerini öğrenci merkezli çağdaş eğitim anlayışına bırakmıştır (Erden ve Akman, 1995:250). Burada sorulması gereken en önemli soru öğrenci merkezli bu yaklaşımda öğretmenin görevi ne olacak sorusudur.

Öğretmen dersinin öğretmeni değil, öğrencisinin öğretmeni olmalıdır.

Öğrencisini merkez olarak kabul etmeli, onun ilgisi ve kabiliyetini dikkate almalıdır. Her öğrencisinin ilgisi, alakası ve yeteneği farklıdır, dolayısıyla başarılı olmak isteyen bir öğretmen, öğrencisini her yönden (bilişsel, duyuşsal, psikomotor ve sosyal) tanımaya çalışmalı ve bireylere vereceği eğitim-öğretimde hareket tarzını bu noktadan belirlemelidir. Öğrencisini tanıması; onun zihinsel durumunu, duyuşsal

özelliklerini ve sosyal ilişkilerini bilmesi öğretmenin başarılı olmasını kolaylaştıracaktır (Aktepe, 2005).

Çağdaş yaklaşım, öğrencinin duygusal, düşünsel ve zihinsel gelişimine uygun insancıl bir modeldir. Öğrenci eğitim öğretim etkinliklerinin merkezindedir. Öğretmenin rolü daha çok rehberliktir. Sınıfta uyulması gereken kurallar, öğretim yöntemleri, dersin amacı vb. etkinlikler demokratik bir biçimde tartışılır. Bu yaklaşım, sınıfı bir sistem olarak algılamayı gerektirir. Sınıf; öğrenci, öğretmen, ders programları, eğitim ortamı gibi iç, okul, çevre ve aile gibi dış etmenlerin etkileştiği bir alandır. Dolayısıyla sınıf içi yaşam, gerçek yaşamdan yalıtılmış bir ortam değil, canlı ve dinamik süreçler toplamıdır. Öğretmene düşen öğrencileri için model olmayı başarabilmek ve (Aydın, 2003:5), bilginin değişmezliğini değil, zaman ve koşullara göre değişebildiğini, izafiliğini kabul edip, öğretimde “Çocuğa görelik ilkesi” ni esas (Yaka, 2006:39) tutmaktır. Çağdaş yaklaşımda disiplin sorunları da birey merkezli çözülür. Öğretmen otoritesi kullanılarak değil daha çok öğrencilerin iradeleri harekete geçirilerek disiplin sorunlarına çözüm üretilir.

Disiplin modeli olarak öğrencilerde içsel disiplinin oluşmasına çalışılır. Motivasyon, başarı ve pekiştirme aracı olarak ceza yerine ödüllendirme tercih edilir. Bireysel farklılıklar dikkate alınır. Öğrencilerin analiti, eleştirel, seçenekli düşünme yetenekleri geliştirilir. Öğretimde grup çalışmalarına, işbirliği ve dayanışmaya önem verilir. Okul-aile ve çevre ilişkilerine değer verilir. Eğitimde sonuçlardan çok sürece bakılır. Öğretim yöntemi olarak, uygulamalı, görsel yöntem ve teknikler, gözlem ve deneye dayanan laboratuar yöntemleri kullanılır. Derse ve konuya göre öğretim yöntemi değişebilir (Yaka, 2006: 40).

Yukarıda sınıf yönetimi yaklaşımlarını ele alarak genel bir ayrımla Geleneksel ve Çağdaş yaklaşım üzerinde durduk. Bu yaklaşımların daha belirgin çizgilerle alt kategorilere ayrılmış haline sınıf yönetimi modelleri denmektedir.