• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: İŞ LETMELERDE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ ETKİLEYEN

1.2. Sürdürülebilirlik Kavramının İşletmeler Açısından Önemi

İşletmelerin de tıpkı doğadaki canlılarda olduğu gibi bir yaşam süreçleri vardır. İşletmelerin yaşam süreçlerini, sürekliliğin sağlanması açısından incelerken başlangıç

ve çöküş safhaları dışında temelde üç safhadan söz etmek mümkündür (Dinçer, 2006: 411). Bu safhalar başlangıç, büyüme ve olgunlaşma safhalarıdır. Diğer yandan, bu

safhaları geçiren işletmeler kendilerini zamanın şartlarına adapte edebilmek zorundadırlar. Aksi takdirde bu safhaları gerileme ve çöküş safhaları izlemektedir.

İşletmeler yaşam süreçlerinin tamamında kâr elde etmek isterler. Ancak kâr her safhada

istenilen düzeyde olmayabilir. Faaliyete başlamış olan bir işletme büyüme safhasına geçtiğinde artan satışların da etkisiyle kârlarını da yükseltmeye başlar. Ancak olgunluk aşamasında, yoğun rekabetin de etkisiyle kârlar, işletme kapasitesine nazaran azalma gösterecektir. Eğer işletme olgunluk safhasındaki zirve noktasını ilerleyen dönemlerde kendini yenileyecek birtakım faaliyetlerde bulunmazsa, gerileme ve çöküş safhalarının yaşanması kaçınılmaz olacaktır.

Şekil 2: İşletmelerin Yaşam Süreçleri

Kaynak: (Başar, 2005: 83)

Şekil 2’de de görüleceği üzere, işletmelerin yaşam süreçleri temelde büyüme, olgunluk

ve gerileme süreçlerinden meydana gelmektedir. Kâr kavramı bu süreçlerin tamamı için vazgeçilmez bir sürdürülebilirlik aracıdır. Ancak şekilden de görüleceği üzere safhaların tümünde kâr elde edilse bile, bu sürdürülebilirlik için yeterli değildir.

İşletmenin sahip olduğu markaya güçlü bağlılık ve firma ünü gibi özellikler uzun vadeli

olmayı önemli ölçüde artırır. Bununla birlikte, firma yeteneklerinin uzun yıllar geliştirilerek sürdürülmesi işletmeye olan bağlılığı ve firma ününü arttıracaktır. Bu sayede sağlanacak rekabet üstünlüğü, işletmenin sürdürülebilirliği için uygun ortamı oluşturacaktır (Bakoğlu, 2010: 254).

Özel amaçlı kurulan bazı işletmeler dışında kalan diğer işletmelerin ömürleri, hissedarlarının ömürlerinden bağımsız olacak şekilde sınırsız kabul edilir. Diğer bir deyişle, bu işletmeler belirli bir süre sonunda kapatılmak maksadıyla kurulmaz; aksine varlıklarını sürekli kılmak isterler. Varlıklarını sürdürülebilir kılmak isteyen işletmeler, işletme yaşam süreçlerini iyi yönetmek zorundadırlar. Bunun için, işletmenin sürdürülebilirliği üzerine etki eden faktörlerin göz önünde bulundurulması temel şarttır.

Şirketlerin aile şirketi olarak başlayan yönetim sistemi, zaman içerisinde yaşanan

kurumsallaşma dönüşümüne paralel olarak kurumsal yönetim sistemi haline gelmektedir. Bu dönüşüm, şirketlerin kurumsal olarak sürdürülebilir olabilmesi için oldukça önemlidir. Ancak halen birçok endüstride aile şirketlerinin önemli roller üstlendiği görülmektedir. Aile şirketleri dünyadaki girişimin %75-%90’nını temsil etmektedir. Örneğin, Avrupa’daki işletmelerin %70’i, aile işletmesidir. ABD’de bu oran %96 iken Türkiye’de %95’in üzerindedir (Kalkan ve diğerleri, 2013: 128).

Sürdürülebilirlik konusuna hassasiyet göstermeyen işletmelerin ömürleri genellikle ortaklarının yaşam süreleriyle orantılı olarak değişmektedir. Diğer yandan, şirket sürdürülebilirliği konusunda bilinçlenen şirketlerin ömrü, şirket hissedarlarının devam eden kuşakları boyunca sürmektedir (Clarke ve Celgg, 2003: 60, 61).

Tablo 1: İkinci, Üçüncü ve Dördüncü Kuşak Kurumların Karakteristikleri

İkinci Kuşak Üçüncü Kuşak Dördüncü Kuşak Hedef

Motivasyonu

● Kâr

maksimizasyonu

● Daha fazla para

kazanma

● Değer yaratma ● Daha fazla para

kazanarak sosyal problemlere yardım etme.

● Küresel hizmet

sağlama

● Gelecek için değer

yaratma Değerler ● Kâr, büyüme, kontrol ● Değer yaratma, güven, öğrenme ● Tüm hizmetler için sorumluluk, kişisel tatmin

Paydaşlar ● İşletme Sahipleri,

hissedarları ● Hissedarlar, çalışanlar, aileler, tedarikçiler, müşteriler, toplum, devlet ● Hissedarlar, çalışanlar, aileler, tedarikçiler, müşteriler, toplum, devlet, ekosistem, tüm dünya

Bakış Açısı ● Kendini koruma;

işletme bir yaşam sağlama aracıdır

● İşbirliği; işletme

insanlara hizmet etme ve gelişim aracıdır

● Bütünlük; işletme

ekonomik ve sosyal adalet sağlama aracıdır

İlgi Alanı ● Ulusal ve bölgesel;

5-10 yıl içindeki gelecek

● Uluslararası; 10 yıl

içinde bölgesel, ulusal ve küresel toplumun refahı için sorumluluk paylaşma ● Küresel; gelecek nesillerin bölgesel, ulusal ve küresel meselelerinde önderliği paylaşma

Tablo 1’de varlıklarını ikinci, üçüncü ve dördüncü kuşağa kadar taşımayı başarabilmiş

şirketlerin karakteristikleri özetlenmeye çalışılmıştır. Buna göre, ikinci kuşaktan daha

öteye ulaşabilen firmaların geleneksel yönetim paradigmalarından çok daha öte bir yönetim anlayışına sahip olması gerekmektedir. Özellikle kâr konusundaki yaklaşım, kaynakların bir an önce tüketilerek kâr maksimizasyonu sağlanmasından ziyade sürdürülebilir kâr düzeyi ile sosyal ve çevresel faktörlerin de sürdürülebilirliğinin sağlanmasına vurgu yapmaktadır.

Dünya’nın bilinen en eski şirketi bir Japon kuruluşu olan Kongo Gumi şirketidir. Şirket, 2006 yılında iflas edene kadar 49 kuşaktan bu yana yaklaşık 1400 yıl varlığını sürdürebilmiştir. Avrupa’nın en eski şirketi ise 1000 yılında Fransa’da kurulan Chaten de Goulaine’dir. Türkiye’nin en eski şirketleri listesinin başında ise 1777 yılında kurulan ve şu an beşinci kuşak tarafından yönetilen Hacı Bekir Lokumları adıyla bilinen Ali Muhiddin Hacı Bekir Şekercilik A.Ş. yer almaktadır.

Türkiye’de, sürdürülebilirlik konusunda şirketlere yol göstermek ve şirketlerin sürdürülebilirlik politikalarını paydaşlar arasında yaygınlaştırmak amacıyla, 2010 yılında Türk İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği ile işbirliği içerisinde “BIST Sürdürülebilirlik Endeksi” projesi başlatılmıştır (İMKB, 2011a: 10). Bu tarihten itibaren BIST’de işlem gören 26 şirket sürdürülebilirlik raporu yayınlayarak, sürece aktif katkı sağlamıştır. Yine aynı proje kapsamında “Türk İş Dünyası’nda Sürdürülebilirlik Uygulamaları Değerlendirme Raporu” yayınlanarak; Türkiye’de faaliyet gösteren şirketlerin sürdürülebilirlik konusundaki farkındalık düzeyleri belirlenmeye çalışılmıştır. Raporda yer alan ankete katılan 215 şirketin %95’i faaliyetlerinin sürdürülebilirlik ile yakından ilgili olduğunu belirtmiştir. Ancak bu

şirketlerin sürdürülebilirlik konusu ile ilgili faaliyetleri arasında, sosyal ve çevresel

konularla ilgili çalışmalar son sıralarda yer almaktadır (İMKB, 2011b: 9).

Sürdürülebilirliğin sağlanması işletme düzeyinde ne kadar önemliyse, makro düzeyde de aynı ölçüde önemlidir. Çünkü toplum ve devlet, toplumun yararına hizmet veren organizasyonların sürekliliğini amaçlar. Okul ve hastane gibi kamu hizmeti veren kurumların sürekliliği toplum ve devlet tarafından ne kadar istenirse, özel kuruluşların varlıklarının sürekliliği konusunda da o derece hassasiyet gösterilmesi gerekmektedir.

Çünkü, sürekliliğini sağlayabilen organizasyonların sayıca fazlalığı makroekonomik açıdan da sağlıklı bir ekonominin işareti olacaktır (Aslanbay, 2008: 50).

İşletmeler insan ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla dünyadaki kaynakları kullanan ve

ekonomik, sosyal ve çevresel refaha katkı sağlayan temel aktörlerdir (Çalışkan, 2012: 135). Bir ekonomi içerisinde yer alan şirketlerin sürekliliği, zaman içerisinde o ekonomi içerisindeki şirketlerin sayısını arttıracaktır. Söz konusu şirketlerin kârları toplamının da işletme sayısına paralel artış göstermesi beklenmektedir. Başka bir ifadeyle ekonomi içerisindeki katma değer artışı ekonomik gelişmeyi tetikleyecektir. Diğer yandan, uzun ömürlü şirketlerin varlığı, uluslararası rekabet gücüne sahip kapasitede ve kurumsallıkta

şirketler oluşturacağından, ülke ekonomisi kapalı bir ekonomiden açık bir ekonomiye

doğru dönüşüm gösterecektir. Böylelikle büyüyen ve gelişen şirketlerin uzun dönemde yaratacakları katma değerleri yalnız ülke içi değil, aynı zamanda ülke dışı kâr kaynaklarına da bağlı olacaktır.

Sürdürülebilir özellikteki şirketlerin sayısındaki artışla beraber ekonomik sistem gelişeceği gibi, işletme ve paydaşları da bundan çeşitli faydalar sağlayacaktır.

İşletmenin paydaşları arasında devlet, toplum, işletme sahipleri, çalışanlar, müşteriler,

tedarikçiler, kurumlar ve rakipler sayılabilir (Şimşek, 2009: 47). Şirketler toplum ihtiyaçlarını karşılamak üzere faaliyetlerini ve yükümlülüklerini yerine getirirken, aynı zamanda toplumun refah düzeyine katkı sağlar. Bu bağlamda, şirketlerin başlıca hedefi yüksek verimlilik sağlamak ve tüm paydaşlarının refahını arttırmaktır (Mirze, 2010: 391).

Şirket sürdürülebilirliğinin ekonomik sistem ve paydaşlar üzerindeki faydaları Tablo

2’de özetlenmeye çalışılmıştır. Buna göre, şirket sürdürülebilirliğinin ekonomik sistem üzerindeki etkileri ekonomik kalkınma, işsizliği azaltma, ekonomik istikrar ve ekonomik göstergelerin iyileştirilmesi olarak sıralanabiliyorken; paydaşlar üzerindeki etkileri devlet açısından vergi gelirleri için kaynak sağlanması, şirket için iç kaynak (otofinansman) yaratılması, ortaklar için kâr payı alınması, çalışanlar için gelir kaynağı yaratılması ve toplum için sosyal fayda yaratılması olarak sıralanabilmektedir.

Tablo 2: Şirket Sürdürülebilirliğinden Sağlanan Faydalar

Ekonomik Sisteme Paydaşlara

Ekonomik kalkınma Devlet için vergi kaynağı

İşsizlikte azalma Şirket için iç kaynak

Ekonomik istikrar ve iktisadi politikaların

uygulanabilirliği Ortaklar için kâr

Diğer ekonomik göstergelerde iyileşme Çalışanlar için gelir kaynağı Toplum için sosyal fayda

İşletmeler sürdürülebilirlik için uzun dönemli ekonomik performanslarını güvenceye

almaları gerekmektedir. Ancak bu süreçte, sosyal ve çevresel açıdan olumsuz etkiler yaratabilecek kısa dönemli davranışlardan kaçınılmalıdır (Çalışkan, 2012: 135).

Günümüzde işletmeler artık yalnızca ekonomik varlıklar değildir. İşletmeler bir anlamda, ekonomik ve sosyal dönüşümün öncüleridir. İşletmeler toplumun ekonomik kapasitesini artırmak ve yaşam kalitesini geliştirmek için kaynaklarını harekete geçirme ve bu kaynakları hem yaratıcı hem de etkin bir şekilde kullanma yükümlülüğüne sahiptir. Bu anlamda toplumun işletme faaliyetlerine onay vermesi sadece işletmenin ekonomik değer yaratmasını değil, aynı zamanda sosyal değer yaratmasını da gerektirmektedir (Sarıkaya, 2012: 201).

Şirket sürdürülebilirliği, kârların uzun dönemli sürdürülebildiği ve buna paralel olarak

büyümenin de sürekli bir faaliyet haline geldiği bir ortamda mümkün olabilmektedir. Kâr ve büyüme hedefinin sürdürülebilirlik için gerek şart olmasına karşın yeter şartı oluşturamamaktadır. Yeter şart sosyal ve çevresel faktörlerin de sürdürülebilirliğinin göz önünde bulundurulmasıyla ilgilidir. Bu sebeple, sürdürülebilir şirket yapıları ekonomik sistemi olduğu kadar sosyal ve çevresel faktörleri de geliştirici özellikler barındırmaktadır. Uzun ömürlü, güçlü, kurumsal ve sürdürülebilir özellikte şirketler oluşturabilmiş bir ülkede; bu şirketlerin sosyal, kültürel ve çevre korumacı birtakım faaliyetler içerisindeki katkı düzeyleri azımsanamayacak kadar yüksek düzeyde olacaktır.