• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: İŞ LETMELERDE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ ETKİLEYEN

1.4. Sosyal Açıdan Sürdürülebilirlik Kavramının İncelenmesi

1.4.1. Kurumsal Sürdürülebilirliğin Unsurları

1.4.1.2. Kurumsal Sosyal Sorumluluk

Sosyal sorumluluk; bir işletme ya da kurumun, kaynaklarını toplumun kazanımlarını geliştirmek amacıyla istekli ve bilinçli bir şekilde kullanılması olarak ifade

edilebilmektedir. Diğer bir tanıma göre sosyal sorumluluk; bir işletmenin ekonomik ve yasal koşullara, iş ahlakına, işletme içi ve çevresindeki kişi ve kurumların (hissedarlar, çalışanlar, tüketiciler ve nihayet tüm toplum) beklentilerine ve çıkarlarına zarar verilmeden yönetilmesi, uygun bir çalışma stratejisi ve politikası güdülmesidir (Hotamışlı ve diğerleri, 2010: 281, 282).

Bir başka tanıma göre sosyal sorumluluk, işletmelerin kendi amaçlarını gerçekleştirirken ahlaki değerlere sadık kalmaları ve kaynaklarını aynı zamanda içinde bulundukları toplumu geliştirmede kullanmaları olarak ifade edilmektedir (Atakan ve

İşçioğlu, 2009: 126).

Kurumsal sosyal sorumluluk; işletmelerin, gönüllülük esasına dayalı olarak sosyal ve çevresel meselelerini, örgütsel faaliyetleriyle ve sosyal paydaşlarıyla olan etkileşimleriyle bütünleştirebildiği bir kavramdır (İMKB, 2011a: 2).

İşletmelerin kurumsal sosyal sorumluluklarında belirli bir standart bulunmamakla

birlikte, kurumsal sosyal sorumlu olabilmenin genel çerçevesini çizebilmek için uyulması gereken bazı kıstaslar bulunmaktadır (Sarıkaya, 2012: 210, 211);

1- Her işletme kurumsal sosyal sorumluluk faaliyetlerinde bulunmadan önce sosyal sorumluluklarının neler olduğunu belirlemelidir.

2- İşletmelerin kurumsal sosyal sorumluluğundaki başlıca kıstası ekonomik

sorumluluktur. Kâr elde etmeyen bir işletmenin ekonomik olmayan amaçları karşılaması beklenmemelidir.

3- İşletmeler yol açtıkları olumsuz sosyal etkileri düzeltmekle sorumludur.

4- İşletmeler bulundukları konumda değişen iş çevresine göre sorumluluklarını

güncellemelerinin yanı sıra farklı yer ve zamanlarda değişen beklentilere uygun olarak kurumsal sosyal sorumluluklarını gözden geçirmelidirler.

5- İşletmeler kurumsal sosyal sorumluluk faaliyetlerinde bulunmak için kamu

İşletme sosyal sorumluluğu, işletmeden etkilenen bireylere, topluluklara ve çevreye

hesap verme gerekliliğidir. Bir anlamda bu, bireyler ve toplum üzerindeki işletmelerin olumsuz etkileriyle ilgili bilgilendirme zorunluluğudur. Eğer faaliyetlerin sosyal etkileri, bazı etkilenenler için ciddi anlamda zararlı ise işletmenin bazı kararlarından vazgeçmesi gerekebilir ya da gelirlerinin bir kısmını olumlu sosyal amaçları desteklemek için kullanması gerekir. Ancak sosyal sorumlu olmak, bir işletmenin öncelikli ekonomik misyonunu terk etmesi gerektiği ya da sosyal sorumlu bir işletmenin, daha az sorumlu davranan işletmeler kadar kârlı olamayacakları anlamına gelmez. Sosyal sorumluluk, işletmelerin kâr elde etmekle bu kârı elde etmek için katlandığı maliyetleri arasında denge kurmasını gerektirir (Dalyan, 2013: 174).

Kurumsal sosyal sorumluluk anlayışı, sürdürülebilir gelişme ve kurumsal sürdürülebilirliğin başarılmasında önemli rol oynayan temel dayanaklardan biridir (Wilson, 2003: 2). Kurumsal sürdürülebilirlik yaklaşımına katkısı ise, yöneticilerin neden sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak için çalışmaları gerektiğine ilişkin etik argümanlar ortaya koymasından ileri gelmektedir (İMKB, 2011a: 2).

İşletmeler sosyal oluşumlardır ve var olmaları, toplumun onların faaliyetlerine devam

etmesi konusundaki istekliliğine bağlıdır. İşletmelerle toplum arasındaki bu sosyal sözleşme olgusu işletmeleri kâr elde etmek dışında, sosyal sorumluluk çerçevesinde bazı kurallara uymaya zorlamaktadır (Kavut, 2010: 16). Kurumsal sosyal sorumluluk ilkeleri adı verilen bu kurallar aşağıdaki gibi sıralanabilmektedir (Özkol ve diğerleri, 2005: 138);

- Toplumun çıkarlarını ön planda tutmak,

- Tarafsız olmak,

- Hesap verilebilir olmak,

- Şeffaf olmak,

- Açık ve anlaşılabilir olmak.

Kurumsal sosyal sorumluluk kavramı, paydaşların istek ve beklentilerini göz önüne almanın yanında işletmelerin açıklık ve şeffaflığını da içermektedir. Günümüzde genel

anlamda kabul edilen düşünceye göre işletmeler, paydaşların çıkarları ve kendi çıkarlarını birleştirdiklerinde en iyi şekilde faaliyet göstermektedir. Bu ise, işletmenin paydaşlarıyla ilişkilerinde proaktif olmasını, ahlaki bozulmadan kaçınmaktan daha fazlasını yapmasını, işletmenin yalnız kendi çıkarlarıyla değil daha fazlasıyla yönlendirilmesini ve sosyal sorumlu olmasını gerektirmektedir. Kurumsal sosyal sorumluluk, işletmenin kendi çıkarlarına hizmet ederken aynı zamanda kamu yararını gözetmesi anlamına gelmektedir (Sarıkaya, 2012: 202).

Bir işletmenin tüm paydaşlarına karşı hesap verebilir olması tüm operasyonlarındaki ve faaliyetlerindeki yükümlülüklerini tanımlayan bir terimdir. Sosyal olarak sorumlu işletmeler kararlar alırken paydaşların ihtiyaçlarıyla kendi kâr elde etme ihtiyaçlarını dengeleyerek bunların toplum ve çevre üzerindeki etkilerini dikkate alır. Kurumsal sosyal sorumluluğun işletmeler açısından bu denli önemli hale gelmesinde yaşanan yoğun rekabet olgusu, bilinçlenen tüketici, bilgi iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler, sivil toplum kuruluşlarının artan baskıları ve elde ettiği kârın bir kısmını toplumun gelişimi için harcamayan işletmelere ve bu işletmelerin ürünlerine olan talebin her geçen gün biraz daha azalması etkili olmaktadır (Hotamışlı ve diğerleri, 2010: 284). Zira kârlarından toplumsal fayda için pay ayırmayan şirketlerin sürdürülebilirliği uzun vadede giderek daha da zorlaşmaktadır.

Kurumsallaşma faaliyetleriyle beraber işletmelerde gelişen kurumsal sosyal sorumluluk bilinci, işletmeleri yüksek kâr elde etmek çabasından ziyade, kârlarının sürdürülebilirliğinin sağlanabilmesi için işletme faaliyetlerinin devam ettirilebilmesine yetecek seviyede makul bir kâr elde edilmesine yönlendirmektedir. Makul bir kârdan fazlası ise sosyal sorumluluk alanına yönlendirilmelidir. Böylece işletme, uzun vadede makul bir kârı sürdürülebilir kılmayı başarabilecek, daha uzun süre hayatta kalabilecektir. Böylece, kurumsal sosyal sorumluluğun uzun vadeli getirisini öngörebilen işletmeler, kurumsal sosyal sorumluluğa gereken önemi vererek sürdürülebilir bir büyüme sağlayacaklardır (Atakan ve İşçioğlu, 2009: 126).

İşletmelerin sürdürülebilirliği açısından kurumsal sosyal sorumluluk, işletmenin hem

kendisinin hem de toplumun günümüzdeki ve gelecekteki refahını çeşitli iş ve sosyal faaliyetlerle koruması ve geliştirmesine yönelik yükümlülüğü olarak görülmektedir. Kurumsal sosyal sorumluluk çeşitli paydaşlara adil ve sürdürülebilir yararlar

sağlamaktadır. Kurumsal sosyal sorumluluğun temelinde yatan varsayım, işletmenin toplumdan izole edilmiş bir biçimde faaliyet gösteremeyeceği ve işletmelerin bulundukları topluma, daha spesifik anlamda paydaşlara karşı sorumluluklarının olmasıdır. İşletmelerin, paydaşlarına yönelik olan sorumluluğunun göz önüne alınması, faaliyetlerinin meşruiyetini artırmakta ve sürdürülebilirliği açısından büyük avantaj sağlamaktadır (Sarıkaya, 2012: 209; Zaif, 2005: 40).

İşletme ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli düzeyde kârın elde edilememesi durumunda

sosyal sorumluluk faaliyetlerinde bulunmak; işletmenin faaliyetlerinin devamlılığı için hayati öneme sahip olan kâr kaynaklarının, işletmeyi kaybetme pahasına tüketilmesi anlamına gelmektedir. Bu yüzden, işletme tarafından sosyal sorumluluğun sınırları net bir şekilde belirlenmelidir. Sosyal sorumluluğun temel sınırları yasalara uygunluk, maliyetler, etkinlik, faaliyet alanı ve karmaşıklıktır (Dalyan, 2012: 82; Sarıkaya, 2012: 208, 209).

Her işletmenin çalışanlara, çevreye, müşterilere ve etkilediği diğer herkese ve her şeye karşı sorumluluğu vardır. Ancak bir işletmenin, temel görevlerini ve misyonunu zayıflatacak sorumlulukları üstlenmesi ya da etkin olmadığı bir alanda göstermesi sonucu kapasitesinin düşmesi sorumsuzca bir davranıştır. Benzer şekilde, işletmelerin faaliyetlerini yürütmek için gerekli olan etkinin ötesinde bir etki yaratma yoluna gitmeleri de sorumsuzlukla sonuçlanacaktır. Üstlenilen sorumluluğun katma değer yaratması için bir takım koşullar altında gerçekleşmesi ve işletmenin bilgi ve becerisine uygun olması gerekmektedir. Üstlenilen sorumluluk, kuruluşun yaptığı işten sapmasına yol açmamalı, işinin bir uzantısı olmalı ve değerlerine uygun düşmelidir (Drucker, 2007: 240; Sarıkaya, 2012: 208).

İşletmenin faaliyet alanına ilişkin risklerinin ve geleceğe dair taahhütlerinin gerektirdiği

asgari kârlılığı bilmeye ihtiyacı vardır. Bir işletme, ekonomik performansının sınırlarını dikkate almadığı ve ekonomik olarak destekleyemeyeceği sorumluluklar üstlendiği durumlarda kısa vadede çeşitli sorunlarla karşı karşıya kalacaktır (Drucker, 2012: 318).

Milton Friedman’a göre sosyal sorumluluk adına kâr maksimizasyonunu gevşetmek yanlıştır. Friedman’a göre işletmelerin yalnızca bir sosyal sorumluluğu vardır. O da, aldatmadan, serbest rekabet koşulları altında ve oyunun kurallarına göre oynanması

durumunda tüm kaynaklarını ve enerjisini, kazançlarını mümkün olduğunca artıracak işlemlerde kullanmasıdır. İşletme en rasyonel biçimde mal ve hizmet üretmeli, sosyal sorunların çözümü ilgili kişilere ve hükümet kuruluşlarına bırakılmalıdır (Friedman, 2007: 177, 178).

İşletmelerin, kurumsal olarak sosyal sorumlu olabilmeleri için kurumsal sosyal

sorumluluğun dört temel boyutunu da yerine getirmeleri; yani gönüllü, yasal, etik ve ekonomik anlamlarda sorumlu davranmaları gerekmektedir (Senal ve Ateş, 2012: 85).

Şekil 8: Şirketlerin Kurumsal Sosyal Sorumluluktan Sağladığı Faydalar

Kaynak: (Weber, 2008: 250)

Şekil 8’de şirketlerin kurumsal sosyal sorumluluktan sağladıkları parasal – parasal

olmayan faydalar ve nitelik – nicelik artışları boyutlarında ele alınmıştır. Buna göre, kurumsal sosyal sorumluluğun parasal olmayan faydaların niteliksel boyutu sermaye erişiminin geliştirilmesi ve güvenli lisans kullanımı iken niceliksel boyutu müşteri sayısının, ünün ve çalışan motivasyonunun arttırılması olarak belirlenmiştir. Bunlara bağlı olarak kurumsal sosyal sorumluluğun katkıda bulunduğu parasal faydalar ise gelir artışı, maliyet azalışı, risk azalışı ve marka (firma) değeri artışı olarak sıralanabilmektedir.

Kurumsal sosyal sorumluluğa önem veren firmaların başlıca kazanımları aşağıda beş madde halinde sıralanmıştır (Weber, 2008: 247-249):

- Çalışanların motivasyonunu, sürekliliğini ve yeni işe alımlardaki şirket cazibesini artırıcı etki.

- Maliyet azaltıcı etki.

- Yüksek pazar payı ve satışlar kaynaklı gelir artırıcı etki.

- Risk yönetimine ve riskleri azaltmaya olumlu etki.

Kurumsal sosyal sorumluluk bilincine ulaşan bir firmanın gerek parasal, gerekse parasal olmayan kazanımlarının oluşturacağı rekabet üstünlüğü ile birlikte, nihayetinde işletme de ekonomik başarı sağlanmış olacaktır. Diğer bir deyişle, uzun vadede ekonomik başarı gösterebilmenin anahtarı kurumsal sosyal sorumluluk faaliyetlerinin devamlılığına bağlıdır.

Kurumsal sosyal sorumluluk faaliyetlerinin işletmelere sağladığı yararlar incelendiğinde, işletmelerin sosyal sorunların çözümüne yardımcı olmalarının kısa vadede kâr getirmese de uzun vadede satışlarını artırma, tüketicilerin işletmeye ve ürünlerine yönelik olumlu tutum sergilemeleri, güven, sadakat ve desteklerinin artması, çalışanlarda yüksek düzeyde işe bağlılığın gelişmesi, işletmenin daha güçlü bir imaja kavuşması, marka değerinin artması, itibar kazanma, rekabet için ürün farklılaştırması yaratma ve maliyet liderliği kazanma gibi yararları olduğu belirlenmiştir (Atakan ve

İşçioğlu, 2009: 126).