• Sonuç bulunamadı

Sünnet’te Zikredilen Dualarla Rukye Yapma

Belgede Kuran ve sünnette nazar (sayfa 59-62)

Buraya kadar olan bölümlerde nazarın tanımını, mahiyetini ve nazarla alakalı ayet-

2. Nazardan Kurtulma Yolları

2.1.2. Sünnet’te Zikredilen Dualarla Rukye Yapma

Rukye ile ilgili bu açıklamayı aktardıktan sonra, göz değmesinin tedavisi hususunda Peygamber Efendimizin sünnetinde yer alan rukyeleri izah edelim. Hz. Peygamber (s.a.v.) özellikle nazarı isabet eden kişi bilinmediği durumlarda rukye yapılmasını isterdi.

Hz. Enes (r.a.)in rivayet ettiğine göre: “Hz. Peygamberimiz (s.a.v.), nazar değmesi, zehirli hayvanların sokması ve sıraca hastalığından dolayı rukye yapılmasına izin vermiştir.”157

Bir başka hadisi şerifte Ebû’d-Derdâ (r.a.)dan şöyle rivayet edilmiştir: Rasûlüllah (s.a.v.); “Sizden biriniz bir şeyden rahatsız olur ya da onun bir kardeşi rahatsız olursa şöyle dua etsin: “Kudreti semayı kuşatan Rabbimiz olan Allah’tır. (Ey Rabbim) Senin ismin mukaddestir. Emrin göklerde ve yerdedir. Rahmetin semalarda bulunduğu gibi o rahmetini arza da indir. Hata ve günahlarımızı affet. Sen iyi davranan (Peygamber ve meleklerin) kimselerin Rabbisin. Şu ağrıya rahmetinden bir rahmet, şifandan bir şifa ihsan buyur, desin. Bu duayı üç defa tekrarlasın, sonra da üçer defa Felak ve Nas sürelerini okusun, iyi olur,”158 buyurmuşlardır.

154 Bâli, Vahid, Vikayetü’l İnsan minel Cinni ve 'ş-Şeytan, Daru’l- Fikr Beyrut, Trs., h. No: 1409, s.290. 155 Tirmizi, a.g.e., Tıb, 16 (4/395); İbn Mace, a.g.e., Tıb, 33 (2/1161).

156 Tirmizi, a.g.e., Daavât, 21 (5/473). 157 Müslim, a.g.e., Selam, 57-58 (2/1725). 158İbn Hanbel, a.g.e., VI/ 21.

Ümmü Seleme (r.a)den gelen bir rivayette de; Allah Rasûlü (s.a.v), Ümmü Seleme’nin evindeki bir kız çocuğunun yüzünde nazardan doğan bir yüz sarılık olduğunu gördüğü zaman, “onun için rukye yapın çünkü bunda göz değmesi vardır,” buyurdu.”159

Yine Cabir'den (r.a) gelen bir rivayette o şöyle dedi: “Allah Rasûlü (s.a.v) yılan sokması durumunda rukye yapılması için Hazm ailesine ruhsat verdi ve Esma Binti Umeyse de şöyle dedi: “Bana ne oluyor ki erkek kardeşinin oğullarının bedeninde bir güçsüzlük bir ihtiyaç hali görüyorum.” Esma Binti Ümeyse dedi ki; Hayır, onlara çok çabuk nazar isabet eder. Bunun üzerine Nebi (s.a.v); “onlara rukye yap” dedi. Tekrar arz ettim, yine “rukye yap” dedi.”160

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) nazardan kurtulmak için başkasına rukyeyi tavsiye ettiği gibi kendisine de yapılmasına müsaade etmiştir. Cibril (a,s.) Rasûlullah (s.a.v.)a gelip, “şikâyetin var mı ya Muhammed?” diye sorduğunda o, “evet” demiş. Cibril (a.s.), “Allah’ın adıyla seni okurum. Sana eziyet veren her şeyden, her nefsin şerrinden ve değen gözden Allah’ın adıyla seni okurum demiştir.”161

2.2. Nazardan Kurtulmak İçin Abdest Almak

Peygamber Efendimiz nazara okumanın dışında başka tedavi yöntemleri de uygulamış ve tavsiye etmiştir. Nazarı isabet eden kişi biliniyorsa ondan abdest alması istenir, aldığı bu abdest suyu ile nazar isabet eden kimse gusleder ve Allah’ın izniyle şifa bulur.

Konuyla alakalı olara Hz. Aişe (r.ah.)den şöyle rivayet edilmiştir; “Gözü isabet olunan kimseye emredilir. O da abdest alır, aldığı bu abdest suyundan nazar isabet eden kimse guslederse Allah’ın izniyle şifa bulur.”162

Peygamber Efendimiz döneminde yaşanan şu hadise konuyu daha açık ve anlaşılır bir şekilde ortaya koymaktadır. İbn Hüseyin İbn Muhammet, Sehl İbn Huneyf oğlu Ümame’den nakletti. Babası ona şöyle anlatmıştı. Resüllah (s.a.v.) ile birlikte Mekke’ye doğru çıkıp yürümüşler nihayet Cuhfe civarındaki el-Harrar tepesine vardıklarında Sehl İbn Huneyf’i yıkanmış bedeni ve derisi çok güzel bembeyaz tenli bir erkekmiş. Adyy İbn Kab oğullarının kardeşi olan kabilenin mensubu Amr İbn Rebia onu yıkanırken görmüş. Şöyle demiş: Ben bu günkü gibi hiçbir erkek eli değmemiş cariye tenine benzer bir ten

159 Buhari, a.g.e., Tıp, 54; Müslim, a.g.e., Selam, 59 (2/1725). 160 Müslim, a.g.e., Selam, 60 (2/1726).

161 Müslim, a.g.e., Selam, 40(2/1718). 162 Müslim, a.g.e., Selam, 42 ( 2/1719).

görmedim. Bunun üzerine Sehl İbn Huneyf bayılıp düşmüş. Rasulullaha gelip; ey Allah’ın Rasülü Sehl hakkında diyeceğin bir şey var mı? Allah’a andolsun ki o ayılmıyor ve başını da kaldırmıyor, denilmiş. Rasulullah (s.a.v.) onunla ilgili kimseyi itham ediyor musunuz? Onlar Amir İbn Rebia ona göz etti demişler. Rasulullah (s.a.v.) Rebia’yı çağırıp kızmış demiş ki: sizden biriniz kardeşini niçin öldürüyor. Hayranlığını çeken şeyi gördüğün de tebrik etmen gerekmez miydi? Sonra ona; Sehl için yıkan demiş. O da yüzünü, dirseklerine kadar kollarını, ayaklarını ve dizleri ile eteğinin iç kısmını bir kadehin içine toplayacak şekilde yıkanmış. Sonra bu su Huneyf üzerine dökülmüş. Böyle yapılınca bir araz kalmayacak şekilde kalkıp yürümüş.163

Ulema nazar eden bir kimsenin alması gereken abdest şeklini şöyle tarif etmişlerdir: “Bir su kabı ile bir miktar su getirilirde bu su kabı yere bırakılmaz. Nazar eden şahıs, o su kabından su alıp onunla mazmaza yapar (yani ağzına su alır ve ağzını yıkar). Mazmaza yaptığı o suyu, içinden su aldığı kabın içine püskürtür. Sonra o su kabından tekrar bir miktar su alır, onunla yüzünü yıkar. Sonra sol elin avucuyla bir miktar su alır ve onunla sağ elin avucunu yıkar. Sona sol eline su alarak sağ kolunu dirseklerine, sağ eline su alarak sol kolunu dirseklerine kadar bir kere yıkar. Sonra aynı şekilde ayaklarım yıkar ve dizlerine kadar su döker. Bütün bunları yaparken kullanılan su kabı yere konulmaz. En son azaların içinde yıkandığı bu su kabının içine sağ yanı üzerine uzanan eteğinin (gömleğinin) uç kısmı bandırılıp çıkartılır. Nihayet bu su, kendisine nazar isabet edenin arkasından başına dökülür. Ve bu şekilde bütün cesedi bu su ile yıkanır (yani gusleder).164 Nazarı değen kişinin yıkanmaya zorlanıp zorlanmayacağı konusunda âlimler ihtilaf etmişlerdir. Ancak sıhhatli olan görüşe göre kişinin yıkanması vaciptir. Çünkü Müslim’in rivayet ettiği hadiste geçen “yıkanmanız istenirse yıkanın” ifadesi emir olarak geldiğinden dolayı zorunluluk ifade etmektedir. Maziri der ki: Hele nazara uğrayan kişinin ölme tehlikesi varsa, yıkandığında iyileşecekse, dinen ve adeten uygun ve gerekli görülüyorsa bu konuda ihtilaf edilmesi bile abestir. 165

Nevevi diyor ki: nazarı değen kişinin abdest alması ve bu suyla nazardan etkilenenin iyileşmesinin akılla anlaşılması mümkün değildir. Fakat bilinen şeylerin hepsinin sırlarına ermek aklın kuvveti dâhilinde değildir. Bundan dolayı akıl manasını kavramıyor diye bu reddedilemez.166

163 İbn Mâce, a.g.e., Tıb, 32(2(1162); İbn Hanbel, a.g.e., III/ 486-487. 164 Nevevi. a.g.e., XIV/172.

165 Nevevi. a.g.e., XIV/172. 166 Nevevi. a.g.e., XIV/172.

Bu durum akli olarak şöyle izah edilmiştir. Nazarı değen kişinin yıkandığı su, bakma esnasında meydana gelen ateşi ve habis oluşumu söndüren sudur. Nasıl ki nazarı değenin ateşi o su ile söndürülüyorsa, nazar değendeki etkide bununla giderile bilir. Tıpkı zehirli bir yılan tarafından sokulan bir kişinin yarasının üzerine yılanın öldürülerek etinin sarılması gibi. Çünkü yılanın akıttığı zehrin panzehiri de yine kendi etindedir.167

Konuyla alakalı diğer bir izah ise şöyledir. Derisi ile de solunum yapan insan, devamlı terleme yapmaktadır. Bu ter ile birlikte, vücuttaki bazı zararlı maddeler (toksin ve antijenler) de atılmaktadır. Abdest suyu ile toplanan bu maddeler, nazar değen kişide aşı etkisi uyandırarak tedavi etkisinin olabileceği düşünülmektedir.168

Nazarı değen kişiye abdest suyunda şifa bulunduğunun sahih hadislerle bizlere bildirilmesi, bilim adamlarını iyi bir laboratuar ve klinik çalışması yapmaya davet etmektedir.

Özet olarak ifade etmek gerekirse, nazardan korunmak veya nazarın etkisinde kalıp da hastalığın vermiş olduğu ağrı ve sızılardan kurtulmak; nazar boncukları vs gibi nazarlıklarla değil, ancak sünnette geçen tedavi yöntemleri ile Allah’a sığınmak ve şifayı yalnız Cenab-ı Hakk’tan ümit etmekle mümkündür.

Belgede Kuran ve sünnette nazar (sayfa 59-62)