• Sonuç bulunamadı

1. İBÂZÎ ADI, MENŞEİ VE FARKLI KULLANIMLARI

1.2. SÜNNÎ KAYNAKLARDA İBÂZİYYE

İbâziyye’nin ortaya çıkışını ele almadan önce fırkanın diğer tüm mezhepler içindeki yerini ve onlara göre konumunu anlamak adına Sünnî Kelâm ve tarih kaynaklarına genel hatlarıyla bile olsa bakmanın faydası olacaktır.

Kelâm kaynaklarında İbâzîlere dair bilgilerin temelini İmam Eş‘arî’nin (v. 324/935-36) Makâlât adlı eserinde ortaya koyduğu bigiler oluşturur.14 Burada Havârîc başlığı altında ele alınan İbâzîyye’nin görüşleri çok genel hatlarıyla verilir, sonra da kollarından bahsedilir.

Bu kısımda atıf yapılmayan15 kurucu isim Abdullah b. İbâz’a ise daha önce, Hâricî grupları sıralanıp Sufriyye’den bahsedilirken işaret edilir.16 Dolayısıyla öyle anlaşılıyorki Eş‘arî’nin bu isimden haberi vardır. Buna rağmen İbâziyye mensuplarınca “fikir babası” kabul edilen17 Câbir b. Zeyd (v. 93/711-712)18 hakkında sessiz kalır.

Bir başka Sünnî kaynak olan el-Fark beyne’l-firâk’ta da Abdülkahir el-Bağdâdî (v.

429/1037-38), tıpkı Eş’arî gibi İbâzîleri, Havâric arasında sayar. Hâricîlerin alt fırkalarını       

9 Bkz: Fığlalı, “İbâziyye”, s. 256; Ateş, Günümüz Umman İbâdiyyesi, ss. 39-54.

10 Özdemir, er-Rebî’ b. Habîb ve el-Câmiu’s-Sahîh Adlı Eseri, s. 17; Fığlalı, “İbâziyye”, s. 256.

11 Özdemir, er-Rebî’ b. Habîb ve el-Câmiu’s-Sahîh Adlı Eseri, s. 17.

12 Bkz.: Fığlalı, “İbâziyye”, s. 256.

13 Ebû Yakub Yusuf b. İbrâhim el-Vercelânî, el-‘Adl ve’l-insaf fî ma’rifeti usuli’l-fıkh ve’l-ihtilâf, Maskat : Vizaretü’t-Türâsi’l-Kavmi ve’s-Sekâfe, 1984, c. 1, s. 32.

14 Ateş, Günümüz Umman İbâdiyyesi, s. 17.

15 Krş. Eş‘arî Ebü’l-Hasan İbn Ebû Bişr Ali b İsmail b İshak, Makâlâtü’l-İslâmiyyîn ve ihtilâfü’l-musallîn, İstanbul: Devlet Matbaası, 1929, s. 102.

16 Eş’arî, Makâlât, s. 101. Hâricîler’in kendi aralarında ayrılması sırasında fırka içerisindeki lider kadrodan sayılan Abdullah b. İbâz ve Abdullah b. Saffâr, Nafi‘ b. Ezrak’ın fikirlerine şiddetle karşı çıkar. Nafi‘

karşısında ilk etapta birlikte durmaları belki bu şekilde zikredilmesinde pay sahibi olabilir. İslam Ansiklopedisi’nde yer alan bilgiye göre de Hâricîler arasında İbâziyye’ye en yakın grup Abdullah b. Saffâr’ın kurucusu olduğu Sufriyye’dir. Bkz.: Mehmet Dalkılıç, “Sufriyye”, DİA, İstanbul: İSAM, 2009, c. 37, s. 472.

17 Fığlalı, İbâdiye’nin Doğuşu ve Görüşleri, s. 87; Ebü’l-Abbas Bedreddîn Ahmed b. Saîd b. Abdülvâhid Şemmâhî, Kitâbü’s-siyer, Maskat: Vizaretü’t-Türâsi’l-Kavmi ve’s-Sekâfe, 1987, s. 67.

18 İbâzîler, mezheplerinin fikir babası olarak Câbir b. Zeyd’i kabul edip onu, ‘aslü’l-mezheb’ ve ‘umdetü’l-İbâziyye’ gibi isimlerle nitelemişlerdir. Kendisi muhaddis bir tâbiîdir. İzlediği ılımlı siyasetle mezhebi Ehl-i Sünnet’e yaklaştırdığı ve bu sayede diğer Hâricîler’in yaşadığı sıkıntıları yaşamadıkları söylenir. Sünnî kaynaklara göre mezhebe kaynaklık etmiş olsa bile kendisi İbâzî değildir. İsmail L. Çakan, “Câbir b. Zeyd”, DİA, İstanbul: İSAM, 1992, c. 6., s.537.

söyleyip19 bunların görüşlerine genel hatlarıyla değinir.20 Bu bağlamda İbâzîlere işarette bulunan Bağdâdî, onların da kendi içlerinde dört gruba ayrıldıkları bilgisini verir ve Eş’arî’den farklı olarak Abdullah b. İbâz’ı kurucu isim olarak zikreder.21 Fakat Câbir b. Zeyd ismine o da işarette bulunmaz.22 Buradan hareketle, el-Fark’da verilen bilgilerin de, bazı ayrıntılar hariç, Makâlât’ın tekrarı olduğu söylenebilir.23

Abdullah b. İbâz ismine işaret edenler arasında, Ortaçağın en ünlü dinler tarihçilerinden olan Şehristânî (v. 548/1153)24 de vardır. Onun el-Milel ve’n-nihal’i, ilk iki kaynaktan farklı olarak, mezhebin görüşleri hakkında daha çok detay içerir.25 Fakat Câbir b.

Zeyd ismine el-Milel ve’n-nihal’de de rastlanmaz.

Sünnî tarih kaynakları içinde Belâzürî’yi (v. 279/892-93) ayırmak gerekecektir. Zira onun İbâzî müelliflerce de kaynak kabul edilen 26 Ensâbu’l-eşrâf’ında, Hâricîlerden bahsedilirken Nafi‘ b. Ezrak’ın (v. 65/685)27 lideri olduğu Ezârika içinde Abdullah b. İbâz adına işarette bulunulduğu görülür. Hurûcu desteklemek suretiyle Hâricîler içerisinde kırılmaya sebep olan Nafi‘ b. Ezrak’ın aşırı sayılabilecek görüşlerine ve diğer Hâricî önderlerinin ona yönelik itirazlarına atıfta bulunulur. Abdullah b. İbâz’ın farklı düşündüğü noktalara da işte bu bağlamda yer verilir.28 Bütün bunlara rağmen İbâziyye, Ensâbu’l-eşrâf’da bir fırka olarak görülmez.29 Müellifin zikrettiği “Sufriyye” ve “Ezârika” gibi isimler ise Hâriciyye’nin önde gelen bu isimlerinin etrafında toplananların müstakil fırkalar oluşturduğu       

19 Ebû Mansur Abdülkahir b Tahir b Muhammed Temimi Abdülkahir Bağdadi, el-Fark beyne’l-fırâk ve beyânü’l-fırkati’n-nâciye minhum, Kâhire: Kahire : Dârü’t-Türas, t.y., s. 72.

20 Bkz: Bağdadi, el-Fark beyne’l-fırâk, s. 72-113.

21 Bağdadi, el-Fark beyne’l-fırâk, s. 103.

22 Bu durum İbâzî yazarlar tarafından eleştirilmektedir. Bkz: Ateş, Günümüz Umman İbâdiyyesi, s. 18, 19.

23 Ateş, Günümüz Umman İbâdiyyesi, s. 20.

24 Ömer Faruk Harman, “Şehristânî”, DİA, İstanbul: İSAM, 2010, c. 38, s. 467.

25 Ebu’l-Feth Muhammed b. Abdülkerim Şehristânî, el-Milel ve’n-nihal, Beyrut: Mektebetü’l-asriyye, 2006, s.

134, 135. Şehristânî, İbâzîlerin büyük günah işleyen kimse hakkındaki görüşlerini aktarmaktadır. Buna göre bu kimseler müşrik olmaksızın kâfirdir. Bu küfür dini inkâr anlamında değil nimeti inkâr anlamındadır.

Onlarla evlenilebilir, mirasçı olunabilir. Malları, savaş esnasında ganimet olarak alınması durumu hariç, haramdır. Ef‘âlü’l-ibâd konusundaysa; fiilleri yaratmak Allah’a aittir, kul onu sadece kesbeder görüşünü benimsemektedirler.

26 ‘İbâzî müellifler Belâzürî’nin eserini diğer Sünnî kaynaklara göre daha güvenilir bulurlar. Belâzürî yaşanan olaylara karşında daha objektif davranabilmiştir.’ Ateş, Günümüz Umman İbâdiyyesi, s. 14.

27 Hâricîler içinden ayrılan Ezârika’nın lideri. Aşırı görüşleri ile ön plana çıkmıştır. Bkz.: Mustafa Öz, “Nâfi’ b.

Ezrak”, DİA, İstanbul: İSAM, 2006, c. 32, s. 289, 290.

28 Ebu’l-Hasen Ahmed b. Yahya b. Câbir b. Dâvud Belâzürî, Ensâbu’l-eşrâf, Beyrut: Dâru’l-fikr, 1996, c. 7, s.

147. Burada Belâzürî, Nafi‘ b. Ezrak diğer Müslümanları tekfir edip kanlarını helal sayarken Abdullah b.

İbâz’ın bu fikirde olmadığını aktarır. Abdullah b. İbâz’a göre diğer Müslümanlar müşrik hükmünde bir küfre girmezler. Onlar küffârun bi’n-nia’m adını verdikleri bir nimet küfrü içerisindedirler. Onlara mirasçı olunur, nikâhlanılır ve malları savaşmaksızın haramdır. Çocuklarının katli de helal değildir. Aynı şekilde kaâde/ yani büyük günah işleyenlerin bulunduğu yerde ikamet edenler kâfir değildir. Kaldıkları yurtta dâru’l-küfr değildir, gibi Ezârika’nın temel görüşlerine dair kabul etmedikleri noktalara yer verilmektedir. İbâzîler’in ayrılma sebebi de temelde bu görüşlerdir.

29 Belâzürî, Ensâb, c. 7, s. 143.

fikrini vermektedir. Dolayısıyla denilebilir ki Belâzürî, bu bölümde esâsen Hâricîler arasındaki tefrikayı konu edinmektedir.

Taberî (v. 310/923), Târîhü’l-ümem ve’l-mülûk adlı eserinde Hâricî grupların, liderleri Ebû Bilal’in30 (v. 61/681) ölümünden sonra Şamlılara karşı Kâbe’yi korumak üzere Nafi‘ b.

Ezrak etrafında toplanarak Mekke’ye geldiğinden bahseder. Burada Yezid b. Muâviye’nin (v.

64/683) ölüm haberi gelinceye kadar Abdullah b. Zübeyr’in (v. 73/692) yanında savaştıklarını aktarır. Abdullah b. Zübeyr’in, kendileri gibi düşünmediğini öğrendiklerinde Mekke’den çıktıklarını, sonrasında da kendi aralarında yaşadıkları görüş ayrılıklarını kaydeder.31 Taberî ayrılan liderlerin adını verip Basra’da Ebû Bilal’in fikri üzere kalan grubu zikreder32 ki bu grupta Abdullah b. İbâz ismi de geçmektedir.33 Buna rağmen Hâricîlerin kendi içinden çıkan fırka isimlerine değinilmez.

İbnü’l-Esîr (v. 630/1233) de el-Kâmil adlı eserinde Taberî’nin naklettiklerine yakın bilgiler verir ve o da Hâricîlerden ayrılan fırkaların adlarına atıf yapmaz. Ancak bu fırkaların daha sonra nispet edilecekleri isimleri burada görebiliriz ki Abdullah b. İbâz da bunlardan biridir. Bu bilgiye göre o, Nâfi‘ b. Ezrak’tan ayrılmıştır. Buna rağmen İbnü’l-Esîr, sözlerine devamla sadece Ezârika diye adlandırılacak grubun görüşlerine yer verir.34

İbnü’l-Esîr ile yaklaşık aynı bilgileri veren İbn Haldun (v. 808/1406) ondan farklı olarak Hâricîlerin, aralarında yaşadıkları tefrika sonucu dört gruba ayrıldığını kaydeder ve bunların temel görüşlerine değinir. Buna göre Nâfi' b. Ezrak’ın etrafındakiler Ezârika, bunlara muhalif olanlar Necdiyye, Abdullah b. İbâz’ın etrafındakiler İbâziyye, İbâzîlerin görüşlerine uyanlar Sufriyye şeklinde isimlendirilmiştir.35

Bu bilgilerden haraketle ve özetle söylenebilir ki Sünnî kaynaklar İbâzîleri ittifakla Hâricîler arasında zikretmektedir. Fakat bu eserlerde sadece İbâzilîk adından, önderlerinin Abdullah b. İbâz olduğundan bahsedilmekte, görüşlerine de birkaç cümle ile işaret       

30 Asıl adı Mirdâs b. Üdeyye’dir ve künyesi ‘Ebû Bilâl’ ile bilinir. Tahkim sonrasında ayrılan Hâricî grup içerisindedir. Ancak her ne kadar muhalif olsa da diğer Müslümanların inancını sorgulamaktan ve onlara karşı savaş içerisinde olmaktan yana değildir. Basra’da Ziyad b. Ebîh’in sert tutumlarına rağmen ılımlı tutumunu değiştirmemiştir. Ubeydullah b. Ziyâd’ın valiliği zamanında da birçok baskısı ve kışkırtmasına rağmen aynı tutumu sürdürmüştür. Savaşı sadece kendilerine kılıç çekenler karşısında savunmaktadır.

Ayrıntılı bilgi için bkz.: İlyas Üzüm, “Mirdas b. Üdeyye”, DİA, İstanbul: İSAM, 2005, c. 30, ss. 148, 149.

31 Muhammed b. Cerîr Taberî, Târîhu’l-ümem ve’l-mülûk, Beyrut: Dâru Suveydan, t.y., c. 5, ss. 565-567;

Ebü’l-Hasen İzzüddîn Alî b. Muhammed b. Muhammed eş-Şeybânî el-Cezerî İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-târîh, Beyrut: Dâru Beyrut, 1965, c. 4, ss. 165-167.

32 Taberî, Târîhu’t-Taberî, c. 5, s. 567.

33 Taberî, Târîhu’t-Taberî, c. 5, ss. 566-568.

34 İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, c.4, s. 167.

35 Ebû Zeyd Veliyyüddin Abdurrahman b. Muhammed İbn Haldun, Kitâbü’l-iber ve divânü’l-mübtede ve’l-haber fî eyyâmi’l-Arab ve’l-Acem ve’l-Berber ve men asarahum min zevî’s-sultâni’l-ekber, Beyrut:

Müessesetü’l-Alem li’l-Matbuat, 1971, s. 144.

edilmektedir. Bu bağlamda Tarih kaynakları ile makâlât tarzı kitapların genel olarak birbirlerine paralel bilgileri içerdiğini, hatta birbirlerini tekrar ettiğini ifade etmek gerekir.

Öyleyse İbâzîler hakkında detaylı bilgi elde edebilmenin tek yolu, bizzat kendi kaynaklarına bakmak olacaktır.

Sünnî kaynakların yetersizliği konusunda dikkat çeken bir diğer nokta ise Câbir b.

Zeyd ismine rastlanmamasıdır. Hâlbuki fırkanın itikâdî, amelî ve siyasî tüm fikrî alt yapısını oluşturan Câbir b. Zeyd İbâzîler için oldukça önemlidir.